2015, müzayede evlerindeki garanti darbeleri, işten çıkarmalar ve Avrupa’daki terör saldırıları ile lüks tüketim sektörüne darbe indirdi.
Sanat, müzayedelerle gün geçtikçe lüks tüketim deneyimi haline gelirken, sanat piyasası yeni yılda bütün bu dinamiklerden nasıl etkilenecek?
Geçen sene Avrupa, Orta Doğu ve Amerika’daki terörist saldırıları ve Suriye çatışmalarındaki kızışma ile çarpıcı şekilde sona erdi. Küresel ekonomi yavaşladı, menkul kıymetler borsası durgunlaştı ve emtia fiyatları düşük değerlerle yılı kapadı. Yazılı basını incelediğimizde lüks tüketim malları 2009’dan beri en zayıf yılını yaşadı ve 2014’le karşılaştırdığımızda sadece yüzde 1’lik bir büyüme gösterdi.
Ünlü yatırımcı Dennis Gartman, ABD hisse senetlerinin boğa piyasasında olduğunu ve aşağı hareketin altı-yedi ay devam edeceğini CNBC-e’de söyledi. Gartman, hisse senedi piyasasının yüzde 10 ile 15 arasında düşebileceği ihtimalini de belirtiyor. Sanat piyasası, lüks tüketim ürünlerinin durumuyla birebir ilişkili.
2015’in sonuna gelinmesiyle birlikte sanat piyasasının yukarıya doğru tırmanışı, kasım ayındaki New York müzayede satışlarının beklenenin çok altında gelmesi ile düz gidişatına başladı. Aralık ayındaki Londra müzayedelerinde satışlarının çoğu -Bernheimer satışındaki hepsinin satılma durumunu da dahil ederek- Rus resimleri, modern İngiliz ve eski ustalar satışlarının zayıf olması, Christie’s Hong Kong sonbahar satışları da Çin piyasasındaki devam eden düşüşü doğruladı.
Sanat piyasası rekor satışlarla adını duyuruyor olabilir, ama likiditesi düşük bir piyasa olduğu için sürekli iyi alımlar gerçekleşmiyor. Müzayedede bir eserin rekor fiyata satılması, gerçekleştirilen bütün müzayedelerdeki eserlerin satıldığı anlamına gelmiyor. Haberlere taşınan 1-2 rekor fiyatın tüm piyasanın gidişatını iyi göstermesi alıcıları yanıltmamalı. “2016 ortasına doğru artan uluslararası gerilim ve düşük emtia fiyatlarının etkisiyle sanat piyasasının müdahaleye maruz kalacağını düşünüyorum. Zaman zaman iyi satışlar gerçekleşebilir ama sanat satışlarının değeri genel olarak azalacak” diyor sanat pazarı editörü Georgina Adam, 31 Aralık 2015 tarihli The Art Newspaper’daki yazısında.
Müzayede Evlerindeki Personel Hareketi
Aralık sonunda, ünlü müzayede evleri Sotheby’s ve Christie’s’in kâr-zarar tabloları firmalar için hayal kırıklığı oldu. Bu sebeple Sotheby’s’in CEO’su Tad Smith, yıl boyunca firmanın hisse senedinin gösterdiği düşüşün %30’u bulmasıyla maliyetleri azaltmak için gönüllü bir işten ayrılma programı başlattı. Bu program ile personelin %5’i işten ayrıldı.
CEO Tad Smith, Sotheby’s şirketinin Daniel Loeb gibi eylemci hissedarların taleplerini karşılamak için büyük masraflarla getirilmişti; ancak yüzde 30’luk kaybı düşündüğünüzde, Madison Square Garden'ın eski başkanı şirketin ümit edilen dönüşünü henüz sunmadı.
Müzayede evlerindeki geliş gidişin hızlandırılması muhtemel, ayrılıklar 2015’te Christie’s’den Marc Porter ve Sotheby’s’den Guilaume Cerutti’nin gitmesi ile başladı. İki müzayede evinden daha fazla ayrılık yaşanması bekleniyor, müzayede evlerinden ayrılanların hâlâ işe alım yapmakta gözüken Phillips’e gidebilmeleri olası.
Garantiler Geri Planda
Müzayede evlerinde uygulanan garanti sistemi, müzayede evinin eser sahibine, müzayede sonucundan bağımsız olarak bir minimum satış fiyatını ödeyeceğini teyid ettiği finansal anlaşma olarak biliniyor. Geçtiğimiz sene müzayede evleri sıklıkla garanti sistemi nedeniyle yaşadıkları problemlerle gündeme gelmişti. Sayı ve hacim olarak incelediğimizde Christie’s, Sotheby’s ve Phillips müzayede evleri tarafından satıcılara vaat edilen garantiler geçen sene artmış, 1 milyar doları bulmuştu.
Modigliani’nin garantilerle gündeme gelen resmi Nu Couché (1917-18) için 100 milyon dolar tahmin edilmiş, tablonun fiyatı 170.4 milyon doları bulmuştu. Taubman koleksiyonu örneğin, Sotheby’s tarafından 515 milyon dolara garantilenmişti, buna rağmen bu sene içerisinde müzayede evini maruz bıraktığı borcu kapatacak mı belirsiz. Taubman’ın tamamen satılması Sotheby’s’in kendi satın aldıklarını da içeriyor. Garantilenen miktara ulaşılsa bile, muhtemelen muazzam pazarlama masraflarını kapatmaya yetemeyecek.
Christie’s müzayede evi, 2015 sonunda garantiler yüzünden uzun süre gündemde kalan bir problem yaşadı. Türk koleksiyoner Kemal Has Cıngıllıoğlu’na ait Andy Warhol’un Dört Marilyn (1962) adlı eserine satış öncesi tahminini 40 milyon dolar belirlemiş ve müzayede evinin kendisi tarafından garantilenmişti. 10 Kasım günü New York’taki çağdaş sanat müzayedesinde 36 milyon dolarla en yüksek çekiç fiyatını gören eser, garanti bedeli nedeniyle müzayede evine ciddi bir ödeme yaptırdı. Christies müzayede evi, Cıngıllıoğlu’na garanti yüzünden 4 milyon dolar civarı bir ödeme yapmak zorunda kaldı.
Garanti sisteminin tek sıkıntısı müzayede evlerine sebep olduğu finansal yükümlülükler değil. Londralı araştırma firması Art Tactic’in genel müdürü Anders Petterson, garantili satışların pazara etkisinin bir algı yanılasaması olduğu görüşünde. “Garantili lotların miktarıyla ilişkili olarak satış değerlerinde bir azalma gördük. Mayıs 2015 tepe noktasıydı gibi duruyor. O zamandan beri Sotheby’s ve Christie’s’in finansal açığını kapamaya çalıştığını gözlemliyoruz. İnsanlar hâlâ seçili lotlar için devasa fiyatlar ödemeye hazırlar ama garantiler piyasanın olduğundan daha güçlü olduğu algısını yarattı” diyor.
Yüksek garantili satışların dönemi muhtemelen sona eriyor, Sotheby’s zararları rapor ediyor ve piyasada Phillips’in zarar ettiği düşüncesi görülüyor. Christie’s, özel bir kuruluş olarak, datalarını paylaşmayabilir ama genel düşünce kar-zarar tablosundaki son satırı yukarı taşımak için arayışta olduğu.
Geçen seneyi incelediğimizde Sotheby’s ve Christie’s’in garantilerden keskin tasarruf etmesi, Phillips müzayede evinin garantileri kesmemesi ile düşünülünce, Phillips’in konsinye edilen malları arttırmada bir fırsat doğurmuş gibi düşünülebilir.
Avrupa Sanat Fuarlarının Değer Kaybedişi
Sanat fuarlarının sayısı mantar gibi artıyor, Bahrain gibi beklenmedik yerler kendi etkinliklerini yaratıyor. Peki Avrupa sanat sahnesi bundan etkilenecek mi?
Avrupa’nın tek sorunu sayısı artan sanat etkinlikleri değil. Terörist saldırılar Amerikan ziyaretçileri Avrupa’ya gitmekten caydırıyor.
Maastricht’teki Tefaf ve Paris Bienali’nden uzak kalan Amerikan vatandaşlarını düşündüğümüzde bu sene Avrupa fuarları zor geçecek gibi gözüküyor. Büyük Avrupa fuarları el değiştirebilir.
Lüks ve Eğlence İkinci Planda
2014 senesinde, New York Times Miami’de Uluslararası Lüks konferansı düzenledi. Miami olması tesadüf değil, konferans Art Basel ile aynı zaman ve aynı yerde “sanat, teknoloji ve modanın kesiştiği yerde” teması altında gerçekleşti. Geçen sene kasım ayında Versay’da yapılması planlanan konferans, Paris’teki terörist saldırılar nedeniyle ertelendi. Yine de “ürünün ötesinde” başlığı dikkate değerdi.
Sanat piyasası moda ve lüks tüketim sektörlerinde ne olduğunu her zaman dikkate almalı. Bugün, galeriler, fuarlar, müzayede evleri ve hattta sanatçılar bile müşterilerine sade ürün değil, sanatın sadece ürün olduğu varsayımını sorgulayarak deneyim sunmakta. Carsten Höller’in slaytlarını, Random International’ın Yağmur Odası ve Antony Gormley’in Kuantum Bulut’u gibi üç boyutlu yaşattığı sanat deneyimlerini düşünün.
“Deneyim ekonomisi” yeni değil, deyim Melane Gerlis’in The Art Newspaper’da 1990 sonlarında yer alan makalesinde deneyimlerin yeni ürün olduğu icat edilmişti. Müzayede evleri, fuarlar ve sanat tacirleri en trend partilere, özel turlar ve açılışlara giriş imkânı sunuyor. Yeni über-lüks Miami Beach’teki Faena Otel bile misafirlerine deneyim tasarlayan “deneyim yöneticileri” tutmuş durumda.
AVM Sanatı
Yeni bir trend de bu sene büyümekte, alışveriş merkezlerini daha çekici hale getirmek için sanat kullanılıyor. Ülkemizde de ünlü alışveriş merkezleri adını sanat etkinlikleriyle duyurmaya başladı. (Zorlu PSM’de hem güzel sanatlar hem de sahne sanatlarını sürekli yeni etkinliklerle gözlemlemekteyiz.) Uzak Doğu’ya gidersek, 1980’lerin sonlarında, her büyük alışveriş merkezi en üst katında Picasso’dan Bernard Buffet’e sanatçıların dahil olduğu bir “müze” bulunduruyordu. Lüks tüketim malları sanatla özdeşleştirildiğinde, daha ulaşılabilir ve demokratik tutum içeriyor. Çin’deki K11’in iki outlet’i bulunmakta, merkezleri için “sanat alışveriş merkezleri” diyerek reklamlarını yapıyor ve gelecek yıllar için 17 benzer projenin sözünü veriyor. Bu, sanatın ne kadar iyi olacağı görülecek olsa da sanat piyasasının koluna ateş eden büyük bir vuruş olabilir.