Atis Fuarcılık ve ARTCONTACT Yönetim Kurulu Başkanı Bilgin Aygül ile bu yıl üçüncüsünü düzenledikleri ARTCONTACT İstanbul Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı odağında ArtAnkara ve diğer projelerini, kamusal sanatı ve çağdaş sanatın ihtiyaçlarını konuştuk.
Hareket noktası “kamusal alanda sanat” mottosu olan, Atis Fuarcılık tarafından bu yıl 3’üncüsü 31 Mayıs ve 1 - 4 Haziran tarihleri arasında Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen ARTCONTACT İstanbul Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı yerli ve yabancı pek çok galeriyi, sanatçıyı, sanat profesyonelini ve sanat izleyicisini bir araya getirdi. 100’e yakın katılımcıyı, 1500’ün üzerinde sanatçıyı ağırlayan ve 4500’e yakın eserin sergilendiği ARTCONTACT İstanbul 40’a yakın ülkeden yabancı sanatçı ağırladı. Çağdaş sanatın her dalını kapsayan fuarda ayrıca 20’nin üzerinde canlı performans, 40 panel ve workshop, 20 dinleti düzenlendi. Fuarı bu yıl toplamda 22 bin sanatsever ziyaret etti.
Fuarda öne çıkan başlıklar arasında Rusya Federasyonu ve İran galerilerinin yoğun katılımıydı. Rus Sanat Akademisi madalyalı ve Rus resim ekolünün önde gelen sanatçılarından Aleksandr Shadrin, Kazakistan’dan Marat Bekeyev, İranlı sanatçı Firoozeh Aklaghi gibi isimler de fuarda eserleri yer alanlardan oldu. Estonyalı heykeltıraş Kirill Grekov ise 3 hafta önce çalışmasına başladığı, Cumhuriyetin 100. yılı ile ilgili, Türk kadınını konu alan “Cumhuriyet Kadını” heykelini fuarın son günü canlı performans ile tamamladı. İspanya, Küba, Bulgaristan, İran, Özbekistan, Kazakistan, Ukrayna, Estonya, Belarus, Kore ve Fransa’dan çok sayıda sanatçı da galerileriyle fuarın uluslararası konukları oldu.
Fuarda geleneksel olarak verilen “Sanatçı Onur Ödülü”nün sahibi BUBİ olurken, “Kurum Onur Ödülü”nü İyilik İçin Sanat Derneği ve “Sanata Katkı Onur Ödülü”nü ise Yahşi Baraz’a takdim edildi. Yerli galerilerden Süleyman Saim Tekcan tarafından kurulan, İmoga İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi Süleyman Saim Tekcan’a ait solo sergi ile katılırken, fuarda öne çıkanlardan biri de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ait koleksiyondan “Kadın Suretleri” başlıklı seçkisiyle Galeri Beylikdüzü’ydü.
ARTCONTACT İstanbul Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı’nı üçüncü yılında Atis Fuarcılık ve ARTCONTACT Yönetim Kurulu Başkanı Bilgin Aygül ile konuştuk.
ARTCONTACT İstanbul Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı bu yıl üçüncü kez galerileri, sanatçıları, sanat profesyonellerini sanatseverlerle bir araya getirdi. Hikâyenizi sizden dinleyebilir miyiz?
Biz 1995 yılından beri sanat fuarcılığı yapıyoruz. Aslında esas işimiz fuarcılık, 42 yıldır dünyanın çok farklı ülkelerinde, çok farklı sektörlerde 1264 tane fuar yaptık. Sanat fuarcılığına 1995 yılında Arts and Crafts adlı bir fuarla başladık, dışı tamamen el sanatı, ortası çağdaş sanattı. Oradan Art Forum’u yaptık. 8-9 sene sonra şirketi devretmek zorunda kaldık Orta Doğu’daki savaş sebebiyle çünkü orada da ofislerimiz vardı ve yerle yeksan oldu. Art Forum serüveni orada kapandı. Sonra tekrar 2013’te Atis Fuarcılık’ı kurup sanat fuarlarına ArtAnkara ile başladık 2015 yılında.
Sanat fuarcılığında bilgi ve birikimimiz var. Mesela Rusya’da ilk uluslararası fuarın Türkiye’ye katılımını biz yaptık 88-89 yıllarında, Suriye’de Baas’ın getirdiği ciddi bir seküler yapı vardır. Irak’ta, Suriye’de sanat diğer İslam ülkeleriyle kıyaslanamaz. İran’da yine Fars medeniyetinden gelen kültürel altyapı vardır. Art Forum ile başlayan ve ArtAnkara ile devam eden süreçte yurt dışında çalıştığımız fuar organizatörlerini de davet ettik ve fuar uluslararası bir boyut kazandı. Yabancıların ArtAnkara’ya yoğun bir ilgisi vardı. Dolayısıyla oradan gelen taleplerle beş yıl önce İstanbul’da bir fuar yapma kararı aldık. Onlar Ankara’ya geldikten sonra İstanbul’a da gelmek istiyorlardı. Biz de İstanbul’a gelelim ama aynı fuarları yapmanın anlamı yok farklı bir boyutta fuar yapalım istedik. Bu mekânın yapısı bizim için çok uygun çünkü kamusal alan, sanat eserlerini sergilemek için dış alanları mevcut. Böyle bir projeyle burada başladık.
Takdir edersiniz ki üç yıldır her şey çok farklılaştı. Pandemi, küresel kriz, bölgemizdeki savaşlar, depremler… Hepsi üst üste geldi. Bunlara rağmen üç yıldır çizgimizde çok hızlı olmasa da ilerlemeye devam ediyoruz. Biz bir sanat fuarı yapıyoruz, burada bir seçki sunmak istemiyoruz, milyonerler fuarı yapmak istemiyoruz. Amacımız sanatı galeri, koleksiyoncu, sanatçı üçleminde geliştirirken, sanat piyasasını güçlendirirken yerel yönetimleriyle sanat eğitimi veren kurumlarıyla, sanat malzemesi üreten firmalarla, uluslararası projesi olan yapılarla birlikte farklı bir platform üretmek. ArtAnkara bana sorsanız en büyük başarısı ilişkileridir. Yüzlerce sanatçı ArtAnkara’ya gelen galerilerle yurt dışına taşındı, bu bizim için çok değerli. Biz bir gruba fuar yapmıyoruz. Çıtayı biraz daha halka indirmek amaçlarımızdan bir tanesi. ArtAnkara’da bunu yakaladık ama İstanbul’da henüz yakalayamadık. ArtAnkara’da 81 ilden katılımcı ve izleyici geliyor.
Ankara’nın biraz daha merkezde olması ve daha ulaşılabilir olmasıyla da alakalı bir durum olabilir mi?
Bu daha çok bizim ilişkilerimizin başarısı. 40 küsür yıldır sanayicileri, iş insanlarını yurt dışına taşıdık. Şimdi o insanlara Ankara’ya gelip hem bir nefes alıp hem de sanat eserlerini görebilmeleri için bir platform oluşturduk. Bu bizim için çok değerli çünkü sanat lüks bir iş, parayla yapılan bir iş. Sanat eseri toplayamaz parası olmayan biri. Dolayısıyla o insanlardan yeni koleksiyonerler yaratarak, birbirleriyle tanıştırarak bir etkileşim içine soktuk. Bu ilişkiler sayesinde ARTANKARA farklı bir boyuta geldi. Dolayısıyla bu benzerde bir fuar İstanbul’da yok. Diğer fuarlar başka bir boyut. Bizim amacımız kamusal sanatın uluslararası boyutunu ortaya koyup, çağdaş sanatın bütün dallarına yer vererek, ArtContact’ın isminden de anlaşılacağı gibi ilişkiler kuran, ilişkileri köpürten bir platform yaratmak istedik.
Mottosu “kamusal alanda sanat” olan ve sanatı tabana yaymayı ve daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefleyen bir fuar ARTCONTACT İstanbul Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı. “Kamusal alanda sanat” mottonuzun kapsayıcılığını, sanatı tabana yayma hedefinizin neyi ifade ettiğini anlatır mısınız?
Kamusal alandan kastımız, caddelerde, parklarda, hastanelerde kısacası birçok yerde bir sanat eseri göremiyorsunuz 30, 40 yıl belki daha fazla bir süredir. Cumhuriyet Türkiye’sine baktığınızda her yapının önünde bir heykel görebilirdiniz. O kente aidiyet hissedebilecek birtakım sanat eserleri görebilirdiniz. Avrupa’da “Güzel Kentler” diye bir deyim var. Güzel kentler aidiyet hissedilen kentlerdir. Yaşandığı, gezildiği, görüldüğü zaman insanlara paylaşma, tekrar dönme isteği uyandıran kentlerdir. Bu güzel kentler denilince de sanat yapıları, kent süsleri hemen akla gelir. Şimdi fincan yapıyorlar, muz, mısır yapıyorlar bunlar değildir. Bizim hayalimiz bunları geliştirmek. İnsanlar meydanlarda, kendi okulunun, evinin önünde gördüğü heykelle etkileşim içine girecektir. Tabana bu anlamda yayılmak olarak bakıyoruz. Ama koleksiyonerleri pek ilgilendirmez meydanlarda yapılacak heykeller ancak saygı duyarlar, hoşlarına gider.
Bu yıl fuarda 120’nin üzerinde katılımcı, 1500’ün üzerinde sanatçı ve 4500’e yakın eser sanatseverlerle buluştu. Fuara katılacak sanatçılar, galeriler, eserler neye göre seçiliyor? Bir seçici kurul var mı, değerlendirmelerde kriterleriniz nedir?
Fuarda çok seçici olmak istemiyoruz; çünkü bir ölçek geliştiriyoruz. Biz 20 galeriye gelin buraya bu fuara katılın, satıştan bize komisyon verin, deme hakkına sahip değiliz. Biz bir sanat fuarını, bir fuar mantığı içinde yapıyoruz. Galeri buraya bir ücret ödeyip katılıyor, bir müdahale etme şansımız yok. Bizim hedefimiz %70 kaliteli eser oluşu. 30 yıldır sanat fuarcılığı yapıyoruz, her sözleşmemizin arkasına üst üste resim asılamaz, şöyle olması lazım vs. diyoruz ancak Türkiye’de böyle bir galeri altyapısı yok. Bu yavaş yavaş şekillenecek. Bugün %50 üzerinde stantlarda yerleşim kendi küratörleriyle yapıldı. Biz de elimizden geldiğince seçiyoruz. Hem deprem hem seçim sebebiyle bu seneki seçkiyi danışma kurulu da seçici kurul da rahat bıraktı. Bu bir dahaki sene çok daha farklı olacak elbette. Çok genç bir fuar ARTCONTACT, biz de en azından yer kiramızı ödeyecek bir sponsor bulduğumuz zaman seçkilere de müdahale edebileceğiz, daha katı olacağız.
Fuarın üç yıllık serüvenine, gelişimine, önceki yıllardan farkına dair neler söylersiniz?
Yurt dışından çok iyi sanatçılar var bu sene. 7, 8 lisan konuşuluyor fuarda. Yabancılarla temas sinerji yaratıyor. Buradaki birçok sanatçı ARTANKARA’da da burada da mesela Kore’ye gidiyorlar, Kore’den insanları getiriyorlar, Türk sanatçıları oraya götürüyorlar vb. Ukrayna’dan bir tasarım fakültesi dekanı geldi fuara 15 sanatçıyı buradan, savaş öncesi tabii, Ukrayna’ya götürdü. Bu fuarın herkese açık olması, orta ve üst çıtaya hitap etmesi önemli olan.
Fuarda 40’a yakın ülkeden sanatçının işleri bir araya gelecek. Türkiye’deki galerilerin yanı sıra Rusya, Kore, Özbekistan, Azerbaycan, İran, Hırvatistan, Guatemala, Belarus, Çin ve Ukrayna’dan galeriler de fuarda yer alacak. Yerli ve uluslararası sanatçıları/galerileri bir araya getirerek nasıl bir etkileşim ortamı sağlamayı amaçlıyorsunuz? Bu karşılaşmaların çağdaş sanat ortamına katkıları hakkında neler söylersiniz?
Öncelikle tüm sanatçıları, galerileri birbirleriyle bizler tanıştırıyoruz. St. Petersburg’dan gelen 9 sanatçının yer aldığı bir bölüm yer alıyor. Galeriler bu sanatçıları Türkiye’ye tanıtmayı istiyorlar. Aynı şekilde Türkiye’deki sanatçıları Kore’de tanıtmak istiyorlar. Dolayısıyla bu iletişim dediğimiz şey çok değerli. Fuardan önce katılımcılara, fuara kimler, nelerle katılıyor, istekleri neler gibi bilgiler iletiyoruz. ARTCONTACT’ı daha çok yabancılar istedi, biz çağırmıyoruz parasını ödeyip geliyorlar; çünkü burada iş birliği kuracaklarını biliyorlar. Bu türden bir fuar İstanbul’da yok. Farklı boyutlarda fuarlar var, biz kimsenin rakibi değiliz.
Sizler 9 yıldır Ankara’da sürdürdüğünüz ARTANKARA Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı ile önemli bir deneyime sahipsiniz. Her sene artan ilgiyle de devam ediyor bu fuar. 2021 yılında İstanbul’da da bir çağdaş sanat fuarı yapmaya nasıl karar verdiniz? İstanbul’da bu alanda bir eksik ya da buna gereksinim olduğunu mu düşündünüz?
İstanbul, 16 milyonluk bir metropol. Kültürüyle, tarihiyle, turizmiyle bir dünya kenti. 16 milyon dışında milyonlarca insan var burada. New York’ta yılda en az 8-9 tane sanat fuarı yapılıyor, İngiltere’de de keza aynı şekilde. Burada neden yapılmasın? Yapıldığında hepsi aynı olursa, aynı sanatçılar, aynı eserler olursa bir anlamı yok. Gençlerin de önünü açmak lazım. Burada ARTANKARA ölçeğinde bir fuar olmadığı için burada böyle bir fuar yapma gereği duyduk kısacası.
ARTCONTACT İSTANBUL, sanatçılara eserlerini ziyaretçilere sunmalarında onlara nasıl fırsatlar sunacak? Özellikle genç ya da henüz yolun başında sanatçıların keşfedilmesi ve desteklenmesi için çalışmalarınız var mı? Hatta fuarın giriş alanında genç bir sanatçı bir heykel yapıyordu ben içeri girerken?
O şöyle, Estonyalı bir sanatçı, bize bir maket gönderdi ve bunu yapmak istiyorum dedi. Eser, “Cumhuriyet ve Kadın” adında, Cumhuriyetin 100. yılıyla ilgili bir heykel. Biz bütün finansmanını sağladık ve geldi. Kamusal alanda sanat diye söylediğimiz bu, bir meydan süsü yaptı. Bir şekilde şehre bırakılacak bu eser.
Bizim Fresh Ankara diye bir projemiz var, 17-27 yaş aralığındaki güzel sanatlar liseleri, üniversitelerinin ilgili bölümlerindeki gençlerin katılabileceği bir yarışma açıyoruz. Onlar bize eserlerini gönderiyorlar, içlerinden üçer tanesini seçiyoruz, küratörümüz Prof. Dr. Kıymet Giray. Bu sene 157 tane öğrencinin eserlerini sergiledik ve yarısından çoğunu sattık. O genç sanatçılar bugün galerilerde yer alıyorlar. Kataloglarını basıyoruz ve herkese dağıtıyoruz. Galeriler onlara sergi açıyor.
Bunun dışında Anadolu Organize Sanayi Bölgesi’nde başlattığımız Sanayide Sanat Festivali’miz var. Her fabrikada klasik müzik konserleri, workshoplar, enstelasyonlar yapıyoruz. Fabrikaların mavi ve beyaz yakalarıyla konuşuyoruz, hem onların aileleri hem de müşterileriyle iletişim kurarak o bir haftalık sergiyi izlemelerini sağlıyoruz. Bu süreç dört ay sürekli mavi ve beyaz yakalara sanatı anlatmakla, paylaşmakla geçiyor. Mesela Orkestra Başkent müthiş bir konser verdi bir fabrikanın içinde. Bir fabrika alanını Galeri Soyut’a verdik o sanatçılarını getirdi. Sokaklarda dev heykeller yer aldı.
Çağdaş sanat fuarları daha çok ziyaretçilere, sanat koleksiyonerlerine eserlerin sunulup, satışının gerçekleştiği ticari etkinlikler. Ziyaretçilere, gençlere sanat koleksiyonu oluşturmak veya yeni sanat eserleri satın almak için bir yol gösteriyor musunuz?
Onu pek yapmak istemiyoruz. Yönlendirme yapmak pek doğru değil, sanatçılara dair tüm bilgileri ellerine veriyoruz zaten. Soranlara da galerileri söylüyoruz. Burası sonuçta bir piyasa, sanat piyasası. Biz taraf olmuş oluruz.
Şöyle bir şey oluyor, genç çocuklar geliyor burada da Ankara’da da, ben sergi açmak istiyorum diyor, portfolyosunu getirmiş oluyor. Biz onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu heyecan önemli ve değerli.
Fuarın bir yandan da kamuyla temasını önemsiyorsunuz. Fuarda sürdürülebilirlik, ekolojik fayda gibi konuları önemsiyor musunuz?
Ekolojik olarak, fuarda kenevirden sanat eseri üreten bir sanatçılar yer aldı. Marmara Üniversitesi’nde Tekstil ve Tasarım bölüm başkanı Gül Bolulu ile Özlem Işık Sarıhan ile çok farklı işler yapmışlar kenevirle, sanat eseri yapmışlar. Anlamlı bir şey bu. Şükrü Karakuş var İspanya’dan geldi, tekstil ile eser üretiyor. Dokuma çağdaş sanatta ağırlık kazandı.
Son olarak Ankara ve İstanbul fuarlarıyla gözlem ve değerlendirmeleriniz sonucunda Türkiye’deki sanat ortamına, içinde yer aldığınız bu sektöre dair neler söylersiniz? Yaklaşımlar, alışkanlıklar, idealler bağlamında nasıl bir profilden bahsedebiliriz?
Eser alıcısının arttırılması lazım, bu piyasanın regüle olması lazım. Sahte resim ciddi sorun, vergilendirme ciddi sorun. Sanat derneklerinin, galeri derneklerinin güçlü olması lazım. Biz burada sadece fuarcı değil vatandaş olarak da yer alıyoruz. Sanatçılar, galericiler, sanat eseri toplayıcıları, bizler hep birlikte bir güç olursak anlamlı. Yoksa sanat piyasasının güçlenmesi 3-5 kişinin elinde bir yere gitmez.