04 NİSAN, PAZARTESİ, 2022

Arada ya da Araf

Su altı fotoğrafçılığı alanında önemli bir isim olan Saygun Dura’nın Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşan sergisi “Arada” ve Dura’nın alanında öne çıkan çalışmaları üzerine bir yazı.

Arada ya da Araf

İnsanlar, kendilerini heyecanlandıran güzellikler karşısında pozitif tepkiler vermekten keyif alır. Özellikle sanatın bir paylaşım alanı olarak kabul edilmesiyle, sanatçıların yapıtları üzerine yükledikleri değerler, yüzyılları aşarak günümüze kadar ulaşır. Yapıtlar bazen bir resim, bazen bir heykel, bazen bir roman, bazen de bir senfoni formunda insanlarla buluşur. Estetik ilminin getirdiği matematik hesaplardan çok, insan ruhunun derinliklerinde karşılık bulan daha metafizik bir olgudur sanat. Tıpkı haz almaya ya da inanca benzer; açıklanabilir, konuşulabilir ama ispatlanamaz.

Sanat yapıtları insanlara ruhlarını gösteren aynalardır. Bilinirliği üç yüzyıla yayılan fotoğraf (1839-2022), önce teknik bir icat olarak yeryüzünde belirdikten sonra, belgeleme amacıyla başladığı yolculuğuna, günümüzün en popüler uygulama alanı olan sanat üzerinden devam etmektedir. Teknolojik gelişmelere paralel olarak hareket eden fotoğraf, şu an altın dönemini yaşamakta ve yaşamın her alanında varlığını sürdürmekte. Dijital dönemin getirdiği inanılmaz hızla birlikte yeni bakış açıları da ortaya çıkmış, fotoğraf, günümüzün sanat anlayışı içinde yoğun bir biçimde kullanılmaktadır.

Fotoğrafın ulaştığı noktada yeni yaklaşımlar ve arayışlar büyük dikkat çekmekte. Büyük bir geleneğin izlerini taşıyan portre, ölü doğa ve manzaranın yanında artık sokak fotoğrafçılığı da yer almakta. Günlük yaşamın ve şehirdeki koşuşturmanın yansımaları, yepyeni anlayışların doğrultusunda çarpıcı fotoğraflara dönüşüyor. 40 yılı aşkın bir süre boyunca sanatın üzerinde farklı derecelerde etkisi olan postmodernizm akımının etkilerini de unutmamamız gerekir. Fotoğraf, hangi akımın izinde olursa olsun, kayıt altına alma mantığı ve sonuçlarının hemen görünmesiyle bir görsel sanat olarak diğer sanatların çok dışında bir yapıya sahiptir.

Su altı fotoğrafçılığı da fotoğrafın önemli bir kolu olarak, dalgıçların ellerinde fotoğraf makinesiyle suların ufkun altında kalan kısmını yukarıya taşıma çabaları sırasında önem kazanır. Denizlerin, göl ve akarsuların gizemli dünyası, balıklar, suda yaşayan diğer canlılar, resifler, arkeolojik ya da yakın döneme ait kalıntılar, çekilen fotoğrafların ana malzemesi olmuşlardır. Sonrasında da fotoğrafçıların su altında fotoğraf çekme tercihleriyle görsel nitelik artmış, belgeselden reklam fotoğrafçılığına kadar su altı ciddi bir plato olmuştur.

Saygun Dura, dünyanın birçok bölgesinde su altında fotoğraf çekmiş bir fotoğrafçımız. Yaptığı tüm çalışmalarda üstün bir estetiği fotoğraflarıyla ustaca birleştirmiş, su altı dünyasını gösterdiği özenle sanat fotoğrafları kategorisine taşımıştır. Yalnızca çarpıcı tek karelerin peşinde olmamış, projeler yaparak gerek dünyanın gerekse ülkemizin doğa ve kültür tarihine de katkıda bulunmuştur. Çektiği fotoğraflardaki estetik yoğunluk ayrıca onu su altı fotoğraf anlayışının bambaşka bir noktasına taşımıştır.

Saygun Dura, amfibi yaşamın neferlerinden biridir. Kendisi karada olsa bile aklı hep gittiği ve gitmek istediği sulardadır. Gerçekleştirdiği projeler, üzerinde uzun süreler çalışılmış, özenle kurgulanmış ve farklı coğrafyalarda emsalsiz bir estetikle saptanmış fotoğraflardan oluşur. Çocukluğundan bu yana suya olan ilgisini fotoğrafçılıkla birleştirip olağanüstü sonuçlara ulaşmaktadır. Suyun, evrenin bir parçası olarak canlıları sarıp sarmalayan varlığı, fotoğrafçılara da esin kaynağı olmuştur. Hele söz konusu olan su altı fotoğrafı ise fotoğrafçı için su adeta bir plazma gibidir.

Saygun Dura’nın, son sergisi “Arada” aslında havayla suyun, akarsuyla gökyüzünün, inci kefalleriyle martıların mücadelesi ve tüm bu mucizevi olayla insanların buluşmasıdır. O tereddütle geçilen -belki de mahsur kalınan- bölge, gören gözler için muhteşem bir fotoğraf havzasıdır. Kiminin içi avlanma arzusuyla dolu olduğu için oradadır, kimi olan biteni seyretmek için gelmiştir. Dünyada örneğine pek rastlanmayacak bir doğa olayı gerçekleşmektedir bu coğrafyada. Yalnızca Van Gölü’ne ait endemik bir tür olan inci kefalleri, doğanın hükümlerini yerine getirerek göçlerini tamamlarlar, üremek için akarsuyun uygun ortamına yumurtalarını bırakmaya giderler. Bu yolun elbette bir dönüşü de olacaktır. Her türlü oluşumu yapısında barındıran doğa, teknolojinin insanlığı ele geçirmesini hiçe sayarak döngüsünü özenle tamamlar ve zengin yaşamını insanlarla cömertçe paylaşır.

​​Van Gölü’nün inci kefallerinin varlığıyla bir mücevhere dönüştüğü bu ortamda, zaman adeta farklı akmakta, her şey bir fotoğrafa girmek için fırsat kollamaktadır. Saygun Dura’nın yıllar içinde edindiği fotoğraf tecrübesi, onu gerçekleştirmiş olduğu fotoğraf projelerinde bambaşka yollara ve farklı arayışlara yöneltmiştir. Dura, bu çalışmalarında sadece içeriği değil, onlara uygun olan biçimi de özenle bulup uygulamıştır. Bazen suyun içinde, bazen de iki dünyanın arasında kalarak suyun objektifine yaptığı oyunları, optik kırılmalardan estetik anlatımlara ustaca dönüştürerek bizlerle paylaşmıştır.

Doğa, bize bir melodiyi adeta bir senfoniye dönüştürerek verir. Tüm sesler birleşip tek bir ezgiye ev sahipliği yapar; ruhumuza huzur katar. Bize ilk çağ filozofları gibi evrenin ana maddesinin ne olduğunu düşündürür. Çoğu kez, bu fotoğrafların karşısında olduğumuz gibi yaşamın temeli olarak “su”da birleşiriz. Gövdemizde ağırlığını taşıdığımız, en çok bize ait olanı... Belki de Thales’in mirasından yola çıkıp ruhumuzun güzellikleriyle buluşabilmek için daha fazla arınmaya, suyla iç içe olmaya gereksinimiz vardır.

“Arada” projesinde, balıklarla martıların kaderlerinin kesiştiği yer, fotoğrafçının da konuya dahil olmasıyla yeni bir av/lanma alanına dönüşüyor. Adeta bir “kaos”u anımsatan yaşam mücadelesi, fotoğrafın “cosmos”unda yeniden üretiliyor. Ortaya, oyuncularının inci kefali ve martıların olduğu ve fotoğrafçı tarafından sahneye konulan, bir doğa harikası çıkıyor. Dura, bir fotoğrafçı değil de bazen bir balık, bazen de bir kuş gibi kurguladığı bakış açısıyla, o ortamdan çıkabilecek en estetik fotoğraflarla -üstelik belgesel fotoğrafın kurduğu tuzaklara düşmeden- kendine özgü yöntemlerle üretiyor. Yoğun bir sabır ve titiz bir çalışmanın belirleyici izleri tüm fotoğraflarda görülüyor.

​Dura, sergisinde yalnızca inci kefalleriyle değil, suyun altında, bizleri hiç olmamış uygarlıkların imgeleriyle buluşturan, olağanüstü doğa oluşumları organo-dimanter tortuların görkemiyle de karşı karşıya getiriyor. Boyları birkaç metreye ulaşabilen Van Gölü’ne özgü bu mikrobiyalitlerin varlığıyla, alıştığımızın ötesinde başka bir görsel dünyanın varlığının mümkün olabileceğini fotoğrafın dili üzerinden bir kez daha algılıyoruz. Su altında karşı karşıya gelindiğinde hiçbir fotoğrafçının kayıtsız kalamayacağı kadar çok özel olan bu dünya, mavi ya da yeşil renklerin monokrom hakimiyetinde izleyicileri çok özel bir görsel alana davet ediyor. Saygun Dura, reklam fotoğrafçılığı yaparken kazandığı kompozisyon ve ışık pratiklerini, suyun altında çektiği konuların estetiğine başarıyla eklemliyor.

Günümüzde, teknolojik gelişmelerin verdiği konfor, ister istemez bizleri doğadan uzaklaştırmakta ve yaşamın pratiklerine karşı yabancılaştırmakta. Hayatımız bir şekilde ipotek edilmiş. Tüm ömrümüzü bilgisayar başından kalkmadan yaşayabilir, var oluşumuzu, kalan süremiz içinde bu yeni alışkanlığımızın avantajları ile geçirebiliriz. Oysa doğanın, sahip olduğu ve evrene cömertçe dağıtmış olduğu genetik kodlarından daha fazla yararlanabilecekken, biz çevremizi endüstriyel atıklarla büyük bir hızla kirletiyoruz. İşte bu yüzden Saygun Dura’nın “Arada” sergisinde olduğu gibi doğanın mucizelerini daha çok ve yakından görmeye gereksinimimiz var.

​Prof. Dr. Ergin Çavuşoğlu’nun küratörlüğünde 9 Mart 2022’de açılan Saygun Dura’nın “Arada” sergisi 9 Nisan 2022 tarihine kadar Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde görülebilir. Serginin fotoğraflarından oluşan ve Çavuşoğlu’nun sergi üzerine yazdığı yazının yer aldığı harika bir katalog da galeride mevcut.

Saygun Dura’nın “Arada” sergisini buradan 3D sanal tur ile ziyaret edebilirsiniz. 

0
4679
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage