Bir sanatçının kendini ifade edebileceği en güncel yollardan birisi olarak kurgulanan, sanatçı hakkındaki birçok verinin güncel ve minimal bir biçimde yüklendiği web sitesi temelli sanatçı sitesi Artvizit.co’yu kurucusu Zeynep Yavuzcezzar ile konuştuk.
Artvizit.co, Zeynep Yavuzcezzar’ın kişisel girişimi ile kurguladığı web sitesi temelli bir sanatçı sitesi. Artvizit.co’nun en önemli yanlarından birisi sanatçıların birbirine referans olarak bu havuzu genişletmesi ve birçok küratör, araştırmacı için geniş ölçekli bir sanatçı havuzu sunuyor olması. Bir sanatçının kendini ifade edebileceği en güncel yollardan birisi olarak kurgulanan “Artvizit” katılan sanatçıya özel tasarlanan bir QR ile sanatçının ulaşılabilirliğini ve görünürlüğünü daha da arttırıyor. Sanatçı hakkındaki birçok verinin güncel ve minimal biçimde yüklendiği site ve akabinde kullanılan Instagram hesabı bugün önemli bir yaklaşım, dayanışma modeli ve olabildiğince küçük, bireysel bütçeli destekler ile devam ediyor. Artvizit’teki sanatçıları incelemek ve sitede oluşturulan anahtar kelimeler üzerinden bambaşka sanatçılara ulaşmak için Artvizit.co sitesini inceleyebilir ya da artvizit.co Instagram hesabından sanatçıların kişisel QR’ları üzerinden bilgilerine erişebilirsiniz.
Zeynep önce sizden biraz söz edelim. Artvizit’i kurmadan önce ne gibi projelerde çalıştınız, sanat alanına ne gibi katkılar sundunuz? Öncelikle kendi hikâyenizden söz eder misiniz?
Böyle sorulduğunda aklıma hep Darağaç sanatçılarından sevgili Fatih Altan’ın Darağaç’taki rolümü anlatışı geliyor: “Zeynep’in tam olarak ne yaptığını ifade etmek zor ama işler onsuz yürümüyor, o bizim kondüktörümüz.” Burada anlatacağım hikâyenin kıssadan hissesi diyebilirim.
İzmir’de doğup büyüdüm; İstanbul’da çalışıp yaşıyorum. Yaşamım da işlerim de bu iki şehir arası gidip geliyor. Koç Üniversitesi, İngiliz Dili ve Karşılaştırmalı Edebiyat ve Medya ve Görsel Sanatlar çift anadal mezunuyum. Üniversite’nin ilk yılından itibaren yaşamımı idame edebilmek ve geniş yelpazeli bölümlerimden yetkin olduğum alanı seçebilmek adına türlü işlere girdim çıktım: Reklam, organizasyon ve yapım şirketlerinde çalıştım; festival düzenledim, yurt dışında rehberlik ve akademide mentorluk yaptım. Sanat alanındaki deneyimim ise sevgili Bengü Gün sayesinde, önce İstanbul Modern, ardından da kuruluş yılında Mixer ekibine dahil olmamla başladı. Arada dört yıl kadar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yazar olarak görev yaptım; kültür-sanat etkinlikleri ile dolu bir şehrin ulusal ve uluslararası alanda tanıtımını yapma ve kamu yönetimini masanın arkasında deneyimleme şansı buldum. 2019’da yeniden İstanbul’a taşınarak iki yıl boyunca Elgiz Müzesi’nde yöneticilik yaptım. Bugün bir yandan Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi bölümünde yüksek lisansa devam ederken bir çoğumuz gibi ben de türlü şapkalar takıyorum: Kurumlara iletişim çalışmaları için yazı ve çeviri desteği veriyorum, sanatçı kitaplarına editörlük yapıyorum, Darağaç’ta iş birliğine dayalı projelerin üretimine ve koordinasyonuna destek oluyorum. Aynı zamanda bu yıl ikinci edisyonunu gerçekleştireceğimiz “Eş Zamanlı Video Sergileri” SENKRON’un ve Kasım’da ilkini düzenleyeceğimiz Istanbul Gallery Week’in yürütücü ekiplerindeyim.
Çok yönlü üretimlerinden bir diğeri de Artvizit. Artvizit’e gelecek olursak, bu proje Türkiye’de ve dünyada pek de benzeri bulunmayan sanal bir platform olarak birçok sanatçıyı aynı anda görebileceğimiz, projelerine aşina olup kendileri ile iletişime geçebileceğimiz bir yapı olarak oldukça minimal bir biçimde web sitesi üzerinden izleniyor ve sosyal medya hesapları üzerinden de görünürlük sağlıyor. Artvizit’in ortaya çıkışı nasıl oldu? Bu fikrin atılan tohumu ve ilerleyişinden söz eder misiniz?
Kendimi bildim bileli farklı sektörlerde çalıştığım için bir sektörün ne tam olarak içindeyim ne de tam olarak dışında. Bu özel yaşantımda da bu şekilde; çevremin yaş aralığı, düşünme biçimi ve sosyo-ekonomik statüsü epey çeşitlilik gösteriyor. Bu durumu iş hayatımda bir avantaja çeviriyorum: Yaratıcı alana kurumsal bir bakış, kurumsal yapılara da yaratıcı bir anlayış kazandırabilmek için köprü olmaya çalışıyorum. Artvizit de bu amaçtan yola çıkan bir proje oldu diyebilirim.
İstanbul’a yeniden taşındığım dönemde, sergi ve etkinliklere ikisi de avukat olan partnerim Alper Tüzün ve yakın arkadaşım Melda Şener ile birlikte gitmeye başladık. Onların sanata olan ilgileri sayesinde, eve her döndüğümüzde kendimizi hararetli bir tartışmanın ortasında bulurduk. Özellikle fikri mülkiyet hakları, sanatçıların kendilerini ifade biçimleri ve jenerasyonumuzun güncel sanata ilgi duyma potansiyeli üzerine birbirimizi besleyen çokça konuşmalar yaptık. Yine bu konuşmaların birinde, yıllardır yaptığım sanatçı mentorluğunu daha kapsamlı hâle nasıl getirebilirim diye düşünürken Artvizit doğdu. Hemen ardından bir web tasarımcı arayışım başladı, o noktada da Koç Üniversitesi’nin öğrenci iletişim platformu Kümülatif sayesinde yolumuz Berlin’de yaşayan Abdullah Emin Ak ile kesişti. İlk görüşmeden aynı dili konuşmaya başladık ve o gün bugündür kendisinin pratik çözümleri ve her daim desteği ile projeyi birlikte yürütüyoruz.
Peki, Artvizit isminden söz edelim, neden böyle bir isim seçtiniz? Bu sanatçılara özel olarak tasarlanan QR’lar nasıl oluşuyor ve kullanılabiliyor?
Artvizit, Türkiye’de ya da Türkiye bağlantılı güncel sanat alanında üretim yapan sanatçılar için dijital bir kartvizit sistemi. Dolayısıyla adını da “kartvizit”ten alıyor. Klişe ama bir o kadar da projenin amacını anlattığı için bu ismi seçtim. Artvizit.co’yu bir kartvizit mantığında tasarladım, içerisinde şunlar yer alıyor: Sanatçının ismi (sanatçı kimliği, gerçek ismi olmak zorunda değil), iletişim bilgileri (kendi web sitesi, sosyal medya hesapları), sanatçı beyanı (üretim pratiğini özetleyen kısa bir yazı), üretimine ilham olan ya da ele aldığı beş adet konu ya da kavram; son olarak da seçtiği beş adet işinin görseli ve künyesi.
Sanatçılara gönderdiğim formda yaşını, cinsiyetini, yaşadığı yeri, okuduğu okulu, temsil edildiği galeriyi ve katıldığı sergileri sormuyorum. Bir sanat profesyoneli ve yeni nesil koleksiyoner olarak benim için bir sanatçı, yukarıda saydığım tüm bu tanımlardan bağımsız bir özne. Bir işi beğenmemde bu tür bilgilerin benim için önemi olmamalı. Tabii ki yukarıdaki bilgilere yer vermememin altında şu bilinç de yatıyor: Artvizitini beğendiğiniz bir sanatçının işini almak ya da kendisi hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, isminin hemen altında yer alan iletişim bilgilerinden, kendisine ya da temsil edildiği galeriye kolaylıkla ulaşıyorsunuz.
Dolayısıyla sanatın içinde olsun olmasın herkese, güncel sanat dünyasında yaklaşılması kolay bir kapı aralayan sade bir web sitesi hayal ettim, sevgili Abdullah da aynı hassasiyetle bu tasarımı gerçeğe döndürdü.
Web sitesine girdiğinizde Artvizitlerin herhangi bir sıralamadan bağımsız olarak sağa ya da sola tıklayınca rastgele değiştiğini görürsünüz. Geriye döndüğünde aynı sanatçının çıkmadığını gören ve beğendiği ismi bulamayan biri başta biraz sinirlense de bu özelliği bilinçli olarak değiştirmiyorum. Çünkü bu şekilde kullanıcı, sanatçının Artvizitine unutmamak adına daha dikkatli bakıyor. Bu tercihin asıl nedeni, karma bir sergide olduğu gibi yeni bir sanatçıyla karşılaşmanın verdiği sürpriz etki.
Yaratılan her Artvizitin bir QR kodunu oluşturuyorum ve bu kodu Instagram aracılığıyla sanatçıya ulaştırıyorum. Böylelikle sanatçı, üretimini merak eden birinin, telefondan QR kodunu okutarak erişmesini sağlıyor. Bu da modern bir kartvizit işlemi görüyor. Dilerse web sitesine direkt girerek arama özelliğini de kullanabiliyor.
Peki, Artvizit’te yer alan sanatçılar burada nasıl yer alıyor? Bu havuz nasıl oluşuyor?
Artvizitler ben ya da başka biri tarafından seçime tabii tutulmuyor. Buradaki tek kriter, Artviziti olan bir sanatçının başka bir sanatçıya referans olması. İlk etapta güncel sanat alanındaki tüm disiplinleri kapsaması adına projeme farklı disiplinlerde üreten yakın çevremi dahil ederek başladım. Her biri Artvizitini oluşturduktan sonra sanatçı kimliğine ve üretimlerine referans olduğu beş sanatçının iletişim bilgilerini onları da haberdar ederek bana verdi ve ben de referans oldukları sanatçılara e-posta göndererek bu süreci devam ettirdim. 15 sanatçı ile başlayan Artvizit.co, sanatçıların birbirini yönlendirmesi ile kısa sürede 300 sanatçıya ulaştı ve sanatçı sayısı hâlâ artmaya devam ediyor. Tabii ki aynı isimleri veren ya da Artviziti olan sanatçılara yeniden referans olanlar oluyor; onlar ile arka planda tek tek konuşarak olabildiğince çok kişiyi kapsamasına uğraşıyorum.
Artvizit’in arka planından, başvuru süreçleri, dosyaların siteye yüklenmesi, eser görselleri, künyeler, sanatçı metinleri gibi süreçlerde sanatçılar ile olan iletişim ve süreçleriniz nasıl gelişiyor?
Artvizit görünürde bir sanatçı kartvizit sistemi olsa da yapılış amacı bundan daha kapsayıcı. İlk etapta referans ile gelen sanatçıya bir e-posta atıyorum. Bu e-postada beni ve projeyi anlatan bir yazı yer alıyor, hemen ardından da bir form. Bu aşamada mentor kimliği ile formdaki her bir soruyu yol gösterici ve örnekler ile hazırlamaya gayret ettim. Öyle ki, formu cevaplandıran bir sanatçı, kolaylıkla kendine ait bir portfolyonun hangi başlıklarla hazırlanması gerektiğine bakarak kendi projelerinde de kullanabilir. Burada başka bir hassasiyet de devreye giriyor. Her türlü emeğin görünür kılınmasının önemini vurgulamak adına, sanatçıdan verdiği bilgi ya da görselin ilgili bir kişi/kurumu (çeken fotoğrafçı, sergilendiği mekân/sergi bilgisi, eserin temsil edildiği galeri, eseri almış olan koleksiyoner) var ise mutlaka açıklama kısmına yazmasını istiyorum. Atıfta bulunma konusunun yaygınlaşması adına bu adımı çok önemsiyorum. Daha sonra Abdullah’ın arka planda tasarladığı program sayesinde, sanatçının doldurduğu form benim önüme geliyor. Ben bu defa editörlük kimliği ile formdaki yazıların redaksiyonunu yapıyor, karışık cümleleri olabildiğince yalın bir dile indirgiyor ve künyelerde teknik terim var ise herkesin anlaması için o terimin açıklamasını ekliyorum. Tüm bunları sanatçı ile iletişime geçerek ve üzerine konuşarak yapıyorum. Artviziti yayımladıktan sonra ise sanatçının fotoğrafını ve QR kodunu Instagram üzerinden paylaşıyor, sanatçıya mesaj ile iletiyor ve referanslarına mail attığımı haber vermesini rica ediyorum.
Bu anlattığım adımlar da her bir sanatçının Artviziti için yaklaşık 45 dk - 1 saat sürüyor. Çok güzel hikâyelere şahit oluyorum ve insanlar tanıyorum. Aynı zamanda sağlık çalışanı olan bir sanatçı ile tanıştım, nöbeti sonrası Artvizit formu ile ilgili konuşurken bana “Başka bir dünyadan geliyormuş gibi, nasıl iyi geldin anlatamam” demişti. Bazı sanatçılar da bu işin otomatik olduğunu sanıyor, yükledikleri formun neden hâlâ yayımlanmadığını soruyorlar. Ben de onlara hayatta her şeyin aksine, bu formun doldurulmasında bir son tarih ve bu projenin de bir acelesinin olmadığını söylüyorum.
Siteyi incelediğimde her bir sanatçının, ona fikir verecek eserleri ve metni yanında bazı anahtar kelimeler de metinler altında yer alıyor. Bu kelimelerin metin altında yer almasının nedeni ve önemi nedir? Örneğin “doğa” kelimesine tıkladığımızda karşımıza birden fazla sanatçı çıkıyor. Burada kurgulanan yaklaşımdan söz eder misiniz?
Yukarıda kısaca bahsettiğim gibi formda sanatçının üretim sürecinde ona ilham olan ya da üzerine yoğunlaştığı beş adet konu ya da kavram istiyorum. Burada benim kendi yaptığımı anlatırken zorlandığım gibi, doğal olarak sanatçı da emek verdiği işini kısaca anlatmakta epey zorlanıyor. Ondan 350 karakterde bir yazı, beş tane de anahtar kelime istediğimde, o sınırlar içerisinde kendini sorguluyor ve önemli olanı, onu etkileyeni çekip çıkarmak durumunda kalıyor. Pek tabii çok zor bir süreç ama formu tamamladığı zaman, kendi için epey işe yarar bir kaynak yaratmış oluyor. Sanatçıdan istediğim beş görsel, beş kelime ve beş referans; Lars von Trier ve Jorgen Leth’in “Beş Engel” (De fem benspænd) filmine gönderme yapıyor. Bu beş konu ya da kavramın, web sitesinde anahtar kelime olarak verilmesinin ise iki nedeni var: İlki küratörlerin odaklandığı konu ya da kavramlar için farklı disiplinlerde çalışan sanatçıları bir arada görebilmesi. Sanatçının sanatçıya referans olduğu bir platform, küratörlerin de iş birliği yapabilecek sanatçıları tanımasına olanak veriyor. Bu sayede sergi hazırlığında olan bir küratör, normal şartlarda tanışamayacağı başka ilde ya da ülkede yaşayan bir sanatçıyı ilgili konu altında bulabiliyor. Aynı şey sanatçılar ve akademisyenler için de geçerli. Mekân üzerine araştırma yapan biri, mekân kelimesine basarak o konu ile ilgili üreten tüm sanatçıları ve onların ilham kaynaklarını görerek kendine yeni bir kapı aralayabilir, iş birlikleri yaratabilir. Galeriler, koleksiyonerler ve sanatçı keşfetmek isteyenler de bu anahtar kelimeler ile kendi ilgi alanlarında Artvizit seçkileri yaratabilir, o konularda üreten sanatçıları bulabilirler. Bir sonraki adımda, küratörler ile iş birliğinde bu anahtar kelimeler özelinde planlarımız var.
Bu platformu bağımsız ve kâr amacı gütmeyen bir mecra olarak oldukça geniş bir sanatçı ağı oluşturacak şekilde kurguluyorsunuz. Aynı zamanda sanat eseri satışı yapmadığınızın da altını çizerek sanat piyasası denkleminin içinde yer almadığınızı belirtiyorsunuz. Bu açıdan bağımsız ilerleme konusunda Artvizit’e nasıl fon sağlıyorsunuz? Bireysel ya da kurumsal fon destekleri alıyor musunuz?
Kendi birikimlerimle yaptığım ve yolda iş birlikleri ile çoğalan bir proje oldu, tam da hayalimdeki gibi. Web sitesinde ya da sosyal medya hesabında bana ya da herhangi bir kişiye dair bir bilgi yok; projenin ne olduğuna dair bilgiye de yalnızca logo üzerine tıkladığınızda ulaşabilirsiniz. Amacım olabildiğince sade ve temiz bir görüntü verebilmek. Artvizit.co sanatçı ile izleyicinin arasına mümkün olduğunca girmemeye çalışıyor. Bu projeye bir kurum çatısı altına girmeksizin başladık. El birliğiyle devam ettirdik. Bundan sonra da herhangi bir destek almadan önce destekçilerin, Artvizit’in hassasiyetlerini paylaştığına emin olmam gerekir.
Artvizit projemi ilk anlattığım sanatçı arkadaşım Mert Acar, logomu ve görsel dünyamı tasarlamamda destek oldu. Sanatçı ve küratör arkadaşlarım tanıdığı sanatçılara ve küratörlere anlattı, duyurulmasında destek oldu. İstanbul’da ellerini hep omzumda hissettiğim Bengü Gün ve Nilüfer Ergin çoğu konuda bana yol gösterdi. Bu röportajın yapılması bile çok sevgili Melike Bayık’ın bu projeyi benim kadar benimsemesinin ve destek olmasının çok güzel bir örneği. Artvizit, sanat alanında yapılan üretimlerin ve organizasyonların sürdürülebilir olması için mesenlik ve mentorluk kavramlarını ön plana çıkaran bir oluşuma doğru ilerliyor. Destek olmak isteyen herkese kapısı açık bir platform.
Artvizit şu an Türkçe. Siteyi çift dilli yapmak ve belki de uluslararası bir görünürlük ve ulaşım sağlamak konusunda neler düşünüyorsunuz?
Formun en başında tüm bilgileri Türkçe dilinde girmeye özen göstermelerini rica ediyorum. En zorlandığım konu ise İngilizce halleriyle dilimize pelesenk olmuş kelimeleri, Türkçe ifadeleri ile yazmalarını istemek; bu konu üzerine sanatçı ile epey konuşuyoruz.
Yakın zaman önce ekibe Amerika’da yaşayan yakın arkadaşım Aybüke Bilgin Hinbest dahil oldu, hem Artvizitleri İngilizceye çevirerek destek veriyor hem de projenin yurt dışı ayağını birlikte planlıyoruz.
Son olarak Artvizit’in gelecek projelerinde neler var?
Çeviriler tamamlandığında siteyi çift dil olarak kurgulayacağız. Hemen ardından heyecanla attığımız yeni adımları da duyuracağız. :)
Zeynep bu keyifli röportaj için teşekkür ediyorum. Artvizit’in gerçekleştireceği yeni adımları izlemek için heyecanla bekliyorum!