Dr. Necmi Sönmez ile küratörlüğünü üstlendiği, 1914 Kuşağı ressamlarından Avni Lifij’in çektiği fotoğrafları 100 yıl sonra ilk kez izleyici karşısına çıkaran “‘Affedersiniz ama, sanat bir kodak fotoğrafı değildir.’ Ressam Avni Lifij’in Yeniden Hayat Bulan Fotoğrafları” adlı sergi üzerine konuştuk.
1914 Kuşağı ressamlarından Avni Lifij’in çektiği 36 fotoğraf Dr. Necmi Sönmez küratörlüğünde, fotoğrafçı Kerim Suner tarafından kurulan 1851. gallery’de sanatseverlerle buluştu. Kerim Suner’in tarihi tekniklerle fotoğraf ürettiği 1851. gallery’nin açılış sergisi olan “‘Affedersiniz ama, sanat bir kodak fotoğrafı değildir.’ Ressam Avni Lifij’in Yeniden Hayat Bulan Fotoğrafları” adlı sergi, geç Osmanlı ile erken Cumhuriyet dönemlerine dair, sanat tarihi yazımını değiştiren çok kıymetli bir keşif niteliğinde. Kuşağının en özgün sanatçılarından Lifij’in 100 yıl sonra gün yüzüne çıkan fotoğrafları fotoğrafa bakış açısından da değerli. Lifij’in fotoğrafa ilgisi, 2019 yılında Sakıp Sabancı Müzesi’nde açılan “Avni Lifij: Çağının Yenisi” sergisinde dikkatimizi çekmişti. Serginin küratörü Necmi Sönmez, uzun zamandır Lifij’in hayatı, sanatı üstüne çalışıyor. 2020 yılında sanatçının fotoğrafları üstüne hazırladığı kitap da yayımlandı. Ressam- eleştirmen Avni Lifij’in heyecan verici buluş niteliğindeki sergisi üzerine, sanat tarihçi - küratör Dr. Necmi Sönmez ile konuştuk.
1914 Kuşağının önemli sanatçılarından Avni Lifij’in devrim yaratan, 36 baskıdan oluşan fotoğrafları, Kerim Suner tarafından kurulan 1851. gallery’nin açılış sergisinde sanatseverlerle buluştu. Klasik bir soruyla başlayacak olursak: Avni Lifij’in fotoğraflarının o heyecan verici keşif hikâyesini anlatır mısınız? “Affedersiniz ama, sanat bir kodak fotoğrafı değildir” sergisi nasıl oluştu?
Daha önce Avni Lifij fotoğrafları üzerine bir kitap yayımlamıştım. Bu sırada sanatçının ikinci kuşaktan yeğeni olan Osman Sirel ile gözü gibi koruduğu arşivinde epeyce çalışmıştım. Osman Bey, aile evini toparlarken, babası Prof. Şazi Sirel’in çekmecelerinin birinde daha önce gözden kaçmış olan bir kutu içinde yeni cam negatifler bulduğunu söylediğinde çok heyecanlandım. Bunlardan ilk baskıları aldığımızda genellikle portreler öne çıkıyordu. Bunları arkadaşım Kerim Suner’e götürdüm. Eski fotoğraf baskı teknikleri üzerine çalışan Kerim de benim heyecanımı paylaştı. Kerim o sıralarda sadece elle basılmış fotoğrafların sergileneceği yeni bir galeri projesi üzerine çalışıyordu. Lifij’in fotoğraflarını onun platin-paladyum tekniğini kullanarak çok büyük emek ve göz nuruyla hazırladığı baskılardan sergimizi oluşturduk.
Sizin Avni Lifjj’in sanatına, fotoğrafına ilginiz nasıl ortaya çıktı? Sanat tarihsel bağlamda neden önemli Avni Lifij?
Diyebilirim ki çocukluğumdan beri Avni Lifij’in pipolu oto portresine hayranım. Hatta bu resmin birkaç başarısız kopyasını yapmıştım. Lise öğrencisiyken Kerim’in annesinin ve teyzesinin kurduğu Galeri Lebriz’de bir sergisi açılmıştı. O zaman eşi Harika Hanım yaşıyordu. Onun Avni Lifij’i anlatışı ilgimi daha da arttırmıştı. Hakkında ne bulursam okumaya, eski katalog ve davetiyelerini toplamaya başladım. İnternet öncesi devirlerde okuyacak kaynak bulmak büyük bir sıkıntıydı. Adnan Çoker’in kaleme aldığı ilk kapsamlı kitabı satır satır okumuştum.
Lifij, 1914 Kuşağı içinde Fransızca bilen, Paris’te bulunmuş ve dönemin tüm yeniliklerini takip eden eşsiz bir sanatçı. Yeni ve modern olan her şeyin peşinde ilerlediği ve çağdaşlarından farklı deneylere girme cesareti gösterdiği için önemli bir öncü. Ressamlığının yanı sıra cesur bir eleştirmen, çevirileriyle, derneklerde çalışmasıyla kısa süren sanat yaşamının arkasından derin izler bırakmış.
Lifij, yaşadığı çağ münasebetiyle, geç Osmanlı erken Cumhuriyet döneminin ruhunu da sanatına yansıtıyor. Bu fotoğraflarda da bu yansımayı görebiliyoruz. 1900-1920 arası tarihlenen negatifler bize dönem açısından neler söylüyor?
Bu sergideki fotoğrafların tarihlendirilmesinde epeyce zorluk çektik, çünkü onun hem İstanbul’da hem de Ankara’da, Anadolu’nun değişik yerlerinde çektiği fotoğrafları sürekli değişim hâlinde olan tarihsel çerçeveyi de gösteriyor. 1900, yüzyıl başında ailesinin, sanatçı arkadaşlarının fotoğraflarını çekerken, 1923 sonrasında Ankara’ya giderek oradaki Cumhuriyet’in filizlendiği zor yılları da belgeliyor. Onun özellikle negatifleri kazıyarak oluşturduğu portrelerine baktığımızda ne kadar farklı olduğunu görüyoruz. Çünkü ünlü fotoğrafçı Man Ray’den çok daha önce negatifleri kazıyarak yeni bir doku oluşturuyor.
Resim ve edebiyat ilişkisine de odaklanan bir küratör olarak, Avni Lifij’in dönemin edebiyat- sanat dünyasıyla ilişkisi bakımından neler söylemek istersiniz?
Lifij hakkında ilk önemli yazıları kaleme alan Nurullah Berk onun resimlerindeki atmosferi Ahmet Haşim’in şiirleriyle bir araya getirerek bu konuda önemli bir öncülük üstlenmiştir. Ama daha sonra öğrendiğimize göre Haşim ile Lifij arasında müthiş bir mücadele var. Birbirleri aleyhine son derece seviyeli ama korkunç ağır yazılar kaleme alıyorlar. Ben Lifij’in modern olma sıkıntısını köklü biçimde yaşamış, bunu eserlerine aktarmış ilk ressamlarımızdan biri olarak ayrıcalıklı bir konumda olduğunu düşünüyorum. Hiç kuşkusuz dönemin hem Osmanlı hem de Fransız edebiyatını yakından takip ediyordu.
Fotoğraf, bir teknik olarak ressamlar için önemli bir araç. Avni Lifij’in fotoğrafları için, fotoğraf araç olmanın ötesinde. Kodak kamera yerine neden cam negatifler kullandığını merak ediyorum.
Lifij yaşadığı dönemde oldukça popüler olan Kodak kamerası üstünden bir tür eleştiri geliştirdiğini düşünüyorum. Çünkü kendisi de Kodak makinası ve bu kamerayı kullanmaktan çekinmiyor. O ister cam negatif isterse film olsun, fotoğrafı önemli kılanın göz olduğuna, kameranın arkasındaki kişinin dünyayı nasıl algıladığına vurgu yapıyor. Ara Güler de buna benzer bir cümleyi sürekli tekrar ederdi: “Gözün olacak, göz önemli” derdi.
1914 Kuşağı sanatçılarının sergilerine ev sahipliği yapan Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki “Avni Lifij: Çağının Yenisi” sergisindeki “Portreler” öne çıkıyor. Bir deha olarak tanımlayabileceğimiz Avni Lifij’in portreleri üstüne çalışan bir küratör olarak, bu portreleri nasıl değerlendirirsiniz?
Portrelerinde Lifij’in yeteneğinin son derece açık olarak ön plana çıktığı son derece doğru bir tespit. Vefatından kısa bir süre önce, bence kendisinin çektiği fotoğrafa bakarak yaptığı otoportresini de çok ilginç buluyorum. Çünkü gözlerinde öylesine güçlü bir ifade var ki, “ben geldim gidiyorum bu dünyadan, kalanlara selam olsun” diyor sanki.
Sergideki bazı fotoğraflarda sanatçının gündelik yaşamına dair izler olduğu gibi, pasaportunda yer alan fotoğrafa da rastlıyoruz. Bir de kendi çektiği fotoğraf ile resim yan yana yer alıyor. Bu da aklıma, Benjamin’in fotoğraf sanatının önemine dikkat çektiği “Teknik olarak sürdürülebilirlik çağında sanat yapıtı” adlı makalesini getirdi.
Gerçek bir 19. yüzyıl tutkunu olan Walter Benjamin’in fotoğrafı inceleme biçimiyle Avni Lifij’in çalışmaları arasında nasıl bir diyalog kurulabileceği daha önce düşünmediğim bir konu. Ama son derece ilginç bir yorumlama biçimi. Lifij kendi resmini çekerken bir tür “gelecek” zamanlara belge hazırlıyor gibi. O kadar dikkatli ve özenli ki, daha sonraki kuşakların kendisini nasıl hatırlamasını istiyorsa otoportrelerindeki mizanseni öyle kurguluyor. Evinde, bizzat oturduğu koltuk ve sandalyede kendi resmini çekerken duvarlara da resimlerini asması boşuna değil. Duvarlardaki resimleri çok aradım ama bulamadım. Günümüze dek ulaşıp ulaşmadıklarını bilemiyorum. Fotoğrafı maddesellikten çıkarıp imgesel bir düzeye çıkardığı için Lifij çok ayrıcalıklı bir konuma sahip.
Son olarak sanat tarihinin yeniden yazımı noktasında buluş niteliği taşıyan bu sergiye, fotoğraflara dair neler söylemek istersiniz?
Açık söylemek gerekirse biz sanat tarihine bağlamsal açıdan bakarak önemli, önemsiz sanatçıları birbirinden ayıracak bir bakış açısı geliştiremedik. Lifij bu açıdan öncelikle büyüteç altına alınması gereken bir sanatçı, ressamlığının yanı sıra yazarlığı, eleştirmenliği, fotoğrafçılığı ve çevirmenliğiyle de hibrit olarak değerlendirilecek bir kimliğe sahip. Eğer başarabilirsem onun hakkında daha da derine inen araştırmalara yönelmek istiyorum. Bu yüzden Osmanlıca öğrenmeye bile başladım.
“‘Affedersiniz ama, sanat bir kodak fotoğrafı değildir.’ Ressam Avni Lifij’in Yeniden Hayat Bulan Fotoğrafları” adlı sergiyi 21 Mart 2025 tarihine kadar 1851. gallery’de ziyaret edebilirsiniz.
1851. gallery: Edin & Suner Plaza 3B Meydan Sokak No: 14 Akatlar İstanbul