07 MART, SALI, 2023

“Bildiğin Gibi Değil”, Hegemonya Kendini Yiyor!

Ali Şentürk, Cansu Sönmez, Derya Geylani, Gözde Can Köroğlu, Ömer Faruk Yaman, Sevim Kaya ve Sinem Demirci’nin alışık olduğumuz bedenleri, nesneleri, bitkileri ve besinleri ezber bozan bir biçimde simule ederek izleyiciye sundukları çalışmalarının yer aldığı “Bildiğin Gibi Değil” başlıklı sergi Pg Art Gallery’de 17 Mart tarihine kadar sanatseverlerle buluşuyor.

“Bildiğin Gibi Değil”, Hegemonya Kendini Yiyor!

Postmodernizm çağında vahşi kapitalizmin bize sundukları arasında yapı sökümün gerekliliği üzerine konuşulacak ne çok konu var, buyurun sofraya. Alice’in harikalar diyarında yedikleri ve içtikleri, Zardoz’un ölümsüz bir hayat yerine yaşlanmayı seçmesi, Logan’ın doğaya kaçışı, bizi bizden alan ve yerine kuru bir gürültü bırakan global şirketlerin el yıkamaları. Ne yiyoruz, ne içiyoruz? Son model telefonlarımızda paylaştığımız dataların her birini gerçekten beğeniyor muyuz? Beğendiğimiz her bir ürün bize gelecek adına ne vaat ediyor? Globalleşme ve eklektik bilinç, bize sunduğu araçlarda, bizden beklediği görevi yerine getirmediğimizde bizi nereye sürükler? Hegemonya bir süre sonra kendini tüketim araçlarıyla tüketecek mi? Üretim bunun neresinde? Her şey bildiğimiz gibi mi?

​Bütün bu soruları cevaplayacak “Bildiğin Gibi Değil” başlıklı sergide Ali Şentürk, galeri girişinde bizi İkinci Kattan Gelen Sesler ile karşılıyor. Kulak misafiri olduğumuz aslını bilmediğimiz fısıltıları, komşunun bizi rahatsız eden gürültüsünü insana dair bir başlıkta topluyor. Siyah pelüş üstüne yerleştirdiği, ancak yakından baktığımızda fark edilen kulağa, gerçekten anlatmak istediklerimizi anlatabiliyor muyuz? Bizi hem dinleyen hem dinlenen pozisyonuna sokan sanatçı tedirgin edici bir şekilde “Söylemek istediğimizi anlatabildik mi?” sorusunu yineliyor.

1. Ali Şentürk, Efsanevi Olmayan Yaratık
2-3. Ali Şentürk, İkinci Kattan Gelen Sesler
4. Sevim Kaya
5. Cansu Sönmez, Ekşi Mayalı Cyber Ekmek
6. “Bildiğin Gibi Değil” Sergisi  © Deniz Tapkan Cengiz

İktidarın ve kapitalizmin bir yaratık gibi bizi yutmaya çalıştığını, dilden dile kuşakların birbirine anlatmayı tercih etmeyeceği bir dönemi heykelleştirdiği Efsanevi Olmayan Yaratık eseri de sergide yer alıyor. İktidarın bir ahtapot gibi her yeri kontrol altında tutmaya çalıştığı kolları, sehpa bacakları olarak karşımıza çıkıyor. Koltuk kavgasını en iyi anlatan; kimin, ne zaman, nerede iktidar olacağını bilmediğimiz, oturduğumuzda ise Demokles’in kılıcını başımızın üstünde hissedeceğimiz, tasviri baskı altında insanların neye dönüşebileceği hakkında bize fikir veriyor.

Sevim Kaya, kilden yapılma heykelleriyle bir bütüne olan ihtiyacımızı, şehir hayatındaki griliği fon yaparak aktarıyor. Bir adanın etrafını saran çamur griliği denizi, kullandığı malzeme de toprağa duyulan özlemi anlatıyor. Nasıl ki binaların akıllı olduğu insanlarınsa değersizleştiği vahşi kapitalizm, bizi asıl bağlı olduğumuz havaya, suya, toprağa yabancılaştırıyorsa; Sevim Kaya’nın işleri de özlediğimiz ve manevi anlamda çamura buladığımız bir yaşantıyı ve köklerimize olan ihtiyacı vurguluyor.

​Cansu Sönmez ise Ekşi Mayalı Cyber Ekmek işinde bir cyber yemek hazırlıyor ve bizlere “İçinde kabloların olduğu bir ekmeği kim yiyecek?” sorusunu yöneltiyor. Mayasında, özünde ve tözünde birbirimize sunacağımız, her gün yediğimizi içtiğimizi paylaştığımız telefonların parçaları olan bir yemek yemeyi kim ister? Belki de yapı sökümüne en ihtiyaç duyduğumuz zaman. Konstrüktif bir anlayışın neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bize öğrettikten sonra geri çekilmesiyle yaşattığı kafa karışıklığını dekonstrüktif bir çözümlemeyle yeniden yorumlamamızı istiyor.

1. Ömer Faruk Yaman
2. Derya Geylani, Masada mı konuşalım?
3-4. Gözde Can Köroğlu, Grift formlar No:1
5. Sinem Demirci © Deniz Tapkan Cengiz

Ömer Faruk Yaman’ın tertemiz çemberlerle oluşturduğu yapı ve etrafındaki ince işçilik ise bir geometrinin nasıl bir bütüne ulaştığına, mesafenin algımızdaki oyunlarına dair en iyi örneklerden biri. Parçadan bütüne ulaşan eserde yaklaştıkça detayı görebildiğimiz bir sathı izleyiciye sunuyor.

Derya Geylani’nin Masada mı konuşalım? eseri ise siyah bir sofra. Yarım kalmış bir heyecanı ve postmodernizmin ikiliğini anlatıyor. Saf bir malzeme olan camı usta bir şekilde kullanıyor. Sıvı hâlin dondurulduğu anlar ile sevinç ve hüznü bir arada yorumlayan sanatçı çağımızın sorunlarına farklı bir bakış açısı getiriyor. Bir fincanda insan olmaya dair temel hisleri yansıttığı eserleri ikili duygu durumlarını şehir ve doğa arasında gidip gelen saflık ve neye hizmet ettiğini bilmediğimiz kötücüllüğü anlatıyor.

Gözde Can Köroğlu’nun Grift formlar No:1 adlı eseri ise birbirine girmiş iki formun bir bütün oluşturma derdini anlatıyor. İnsan ilişkilerindeki girift yapıyı sorguluyor, ikili ilişkilerde iletişim ve bedeni bir yol, bir merdiven tasviri ile ters yüz ediyor.

Sinem Demirci, bizi izleyen iki göz ile estetik algımızı yerinden ediyor. Bir göz yaşı damlasını andıran tuşeleri ile izleyen ve izlenenin birbirine bakışını, güzeli arayışımızdaki yolculuğumuzda dayatılmış bir formu yapı bozumuna uğratıyor.

Bildiğin Gibi Değil” başlıklı sergiyi Pg Art Gallery’de 17 Mart tarihine kadar ziyaret edebilirsiniz.

0
4503
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage