02 HAZİRAN, PERŞEMBE, 2016

Bitki-İnsan İlişkisine Ayrıksı Bir Bakış

Şehrin en yeni galerisi Krank Galeri'nin ikinci sergisi Camila Rocha imzalı "Bitkilerin Enigması" oldu. Ali Akay küratörlüğünde gerçekleşen sergi, sanatçının önceki işlerinden besleniyor ama ayrıksı bir yanı da var.

Bitki-İnsan İlişkisine Ayrıksı Bir Bakış

Küçüklüğümde mahallenin enginar satıcısı bizim apartmanın köşesine çekerdi tezgahını. Geçirdiği trakeostomi nedeniyle gırtlağına yerleştirilen tüp, çocuk halimle bana ürkütücü gelirdi ama kendimi bakmaktan da alıkoyamazdım. O da saatlerce enginarların kabuklarını soyup limonlu suya atar, akşama doğru -satış iyiyse öğlene kalmadan- tezgahının üzerine yığılan kabuklardan bir dağ oluşurdu. Yıllar sonra, Camila Rocha ile Krank Galeri’de yeni açılan solo sergisi "Bitkilerin Enigması" üzerine konuşurken aklıma geldi bu görüntü. Camila’ya İstanbul gibi doğayla kısıtlı ilişkisi kalan bir şehrin işlerini nasıl etkilediğini sorduğumda şu cevabı aldım: “Her şey bir Cihangir binasının beşinci katındaki asılı bahçemde olup bitiyor... Dışarı çıkıyor, insanların gündelik hayatlarında bitkilerle nasıl ilişki kurduklarını izliyorum. Etraftaki çiçekçilerle konuşuyorum. Bitkilerini sulayan teyzeleri ya da bitki motifli kıyafetler giyen insanları izliyorum. Tezgahındaki enginarların kabuklarını soyan enginar satıcısını, terk edilmiş atıl binalarda ve arka bahçelerde büyüyen incir ağacını, el arabasında saksı bitkileri satan seyyar satıcıları gözlemliyorum...” 

Nine New Species Suspended, Mobile III, 2016

Acrylic plant on canvas, trimmed 

50x134 cm

Camila’nın çalışma biçimi bir etnobotanikçiyi anımsatıyor. Etnobotanik terimi, 1800’lerin sonunda ilk defa kullanıldığında basitçe, bitkilerin yerel halklar tarafından kullanımı olarak tanımlandı. O tarihten itibaren aralıklarla gözden geçirilen terim günümüzde “farklı insan topluluklarındaki bitki-insan ilişkileri” şeklinde özetleniyor. Yürüyüşlerinin ardından sokaktaki bitki-insan ilişkisine dair gözlemlerini, etkilendiklerini ve hislerini üretimine taşıyan Camila, saha araştırmasını yazıya döken, analiz eden bir etnobotanikçiyi andırıyor: “Yürüyüşten dönüyorum, stüdyo / laboratuvarımda zaman ve mekan yok... Geçen 13 senede yaratılmış küçük kapalı bir evren var burada; organik şekilde büyüyen ve her çeşit bitkinin yansımalarının olduğu bir ortam var. Her şeyin “gerçeğe” dönüştüğü yer burası”. İster yapay ister canlı, ister kendisi tarafından yaratılmış bir bitki veya tohum olsun, Camila yerleştirmelerindeki tüm parçaları izleyiciyle bir arada var oldukları müddetçe “gerçek” olarak kabul ediyor. 

©Nazlı Erdemirel

Sanatçının son dönem yerleştirmesi Sefatoryum (2016), yapay, canlı ve sanatçının özel üretimi bitkilerin yanı sıra salıncağı, çaycı tabureleri ve Hakan Iğsız tarafından düzenlenen sesi ile İstanbul Modern’in "Yok Olmadan" sergisinin girişine davetkar şekilde yayılmıştı. Hem Sefatoryum hem de Sıraselviler İttihat Sigorta Pasajı’nın çiçekçisinde hayat bulan Florikültür mekana daha fazla müdahalede bulunan, çok daha yayılmacı projelerdi. "Bitkilerin Enigması" ise daha sakin bir düzene sahip. Camila, serginin küratörü Ali Akay ile geçmiş işlerin ve sergilerin üzerinden geçtiklerini ve bu defa işin sadece özünü sergilemek konusunda anlaşmaya vardıklarını söyledi. Camila için bu öz, yeni bitki türlerini ve onların gelişimini göstermek ve diğer canlı ve yapay türlerle etkileşime girmeden yaşamalarına olanak vermek anlamına geliyor. Yine de, Camila için geçmiş alışkanlıklardan bir anda kopmak mümkün olmamış, “galerinin sahipleri Sibel ve Ayşe’den sergi boyunca masaya bir vazo çiçek koymalarını rica ettim, minimum da olsa bir etkileşim olması için, o bağı kaybetmemek için. Aksi takdirde gözden ırak olan, gönülden de ırak olur.”

©Nazlı Erdemirel

"Bitkilerin Enigması" bizi, Camila’nın özel üretimi olan yeni bitki türlerinin baştan sona yaratılış sürecine tanık ediyor. Girişteki duvarda kümelenen tohum çizimleri (Seeds serisi) arkeolojik kazı buluntularına benzer şekilde sadece numaralandırılmış, isimleri yok. Sefatoryum’da tavanı kaplayan altı metrelik sarkıt-bitkiler Krank Galeri’de küçülmüşler. NNine New Species Suspended, Mobile III başlıklı üç boyutlu obje, Camila’nın sözleriyle “herhangi bir bitkiden beklenenin aksine, büyümek yerine küçülen / büzüşen / çeken bir tür”. Spirelistra ise yeni bir üreme organı önerisi olarak sergide yerini alıyor. Son olarak da Camila’nın bir bitki – manzara melezi olarak tarif ettiği Cosmicela, galerinin en geniş duvarının ortasına yerleşiyor. İşlerinin bütününü, melezliğe bir övgü olarak gördüğümü söylediğim zaman Camila bu eseri işaret ediyor: “Cosmicela hem bir manzara hem de bir bitki. Bu bir pipo değildir gibi (sergide pipo şekilli bir tohum da bulunuyor). Tarif edilemez, belirsiz hali beni heyecanlandırıyor...” Camila’ya göre işlerindeki melezlik, bir sürü acaba’nın bir araya gelmesinden kaynaklanıyor. “Dokuların, renklerin, hacimlerin ve biçimlerin karışımı... titizlikle yapılmış düzenlemeler, beklenmedik yerlerde kıvrımlar-kesikler. Su dolu bir vazonun içerisinde duran yapay bitkiler, göz kandırmacaları... Tüm bu acaba’lar melez bir durumun yaratılmasına katkıda bulunuyor”. 

Sergi 16 Temmuz 2016 tarihine kadar görülebilir.

0
15726
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage