24 EKİM, SALI, 2017

“Boşluğa Bakıyorum”

Karma sergilerin tuhaf bir yanı vardır. “Karma”şık olmaktan kaynaklı bir duygu kaybı yaratırlar çoğunlukla izleyici üzerinde. İşleri birer birer görüp anlamaya o kadar odaklanırız ki serginin kürasyon amacından saparız, yahut o yola kanalize edilemeyiz. O an her şeye anlam yükleme, her işi bir yere koyma telaşımız içinde yitip gider asıl olan. Oysa her işi görünür kılmak kadar tüm serginin bir varlık göstermesi meselesi de önemlidir ve bunu başarmak da pek o kadar kolay olmayabilir.

“Boşluğa Bakıyorum”

Bazen boşluklar içinde kaybolacağımızı düşünürken “Boşluk” içinde bir araya getiriliriz. Küratörlüğünü Dilek Karaaziz Şener’in yaptığı “Boşluk” sergisinden haberdardım, üstelik çokça da yazıldı, konuşuldu üzerine. Serginin son haftasına dek Ankara’ya yolumu düşürüp işleri görme fırsatım olmamıştı, üstelik üzerine o kadar konuşulmuş bir işe ben fazladan ne söyleyebilirim ki huzursuzluğu da çöreklenivermişti içime. Ta ki sergiden çıkana kadar.

​Çok sevdiğim işlerle hatta ağzımı açık bırakan, şaşırtan bazı işlerle karşılaştım ve pek beğenmediklerimle, ama orada olduğum süre boyunca ve sonrasında kendimi yerçekimsiz bir alanda, boşluk içinde süzülür bir ruh halinde hissettim. Ayşe Topçuoğulları’nın çocuklar ve yıldızları anlatan akrilik serisi serginin en sıradan, ama beni en çok cezbeden işlerinden biriydi mesela, bana yıldızları izlediğim ve metne yazdıklarını düşündüğüm zamanları hatırlattığı için.

Ayşe Topçuoğulları

Bestami Gerekli’nin, şaşırtıcı oyunuyla Düşünüyorum O Halde Yokum işi ise düşündüren, sorgulatan ve kesinlikle amacına ulaşan bir çalışmaydı. Kıvılcım Harika Seydim’in Rumour ve Doğum videoları üzerine düşünmeye değer işlerdi.

​Burçin Ünal’ın çok dikkat çeken, yapraklardan oluşturduğu yerleştirmesi Yağmur Senin İçin Yağıyor ilginç bir işti, ilginçti çünkü son derece sıradandı. Tam da karşı sokakta, sonbaharın boşluğa yapraklarını savurduğu havanın içinden çıkıp gelmiş bir çalışma olmasına rağmen tek bir açıklamaya bile ihtiyaç duymadan mevsimin getirdiği solma, yitip gitme, boşluğa düşme/savrulma halini en yalın haliyle hissettiren manzaraydı. Sanatçının işi hakkında belki bin satırlık açıklaması olabilir ve hiç ummadığımız yerlere bile ulaşabilir anlatacakları, fakat boşluk tektir ve bazı duygular evrensel bir hâl alır. Ünal’ın işi küçük bir çocuğa da yaşlı bir adama da aynı duyguları eş zamanlı verecek sadelikte ve güzellikteydi. Boşluğun, kavramı yuttuğunu duyumsadığım eşsiz bir andı “yağmurun benim için yağdığı” o an.

Hülya Sözer - Baştan Ayağa

Emre Okçuer’in işleri; boşluğu sesinden yakalamak, diye özetlenebilecek denli anlamlıydı. Garip, ama boşluğun bir sesi vardır. En yutulmuş anda bile kulağınızda boşluğun sesi sızlamaya devam eder. Çin işkencesine bile dönüşecek güçte bir sessizliktir o ses, sürekli tınlar. Fizik ve matematik çalışan, disiplinlerarası bir sanat üretimi yaparak ufuk açıcı işlere imza atan Okçuer’in karadelik sesinin su damlasında yarattığı görsel etkiyi, yine karadeliğin sesiyle sunduğu çalışması ile Serenad Bağcan’ın sesini kullanarak oluşturduğu; sıvı üzerindeki efektleri izlediğimiz videosundan yayılan tınılar, “Boşluk”un sesi haline gelmiş vaziyetteydi. Tabii bu arada Metin Kalkızoğlu’nun çok sevdiğim sisler içinde gece karanlığındaki peyzaj siluetleri de insanın içine dolan boşluklar gibi duruyordu.

Metin Kalkızoğlu - İsimsiz

Tek tek anlatılabilecek, ama bir bütün olduğunda daha güçlü bir “boşluk” duygusu veren ve buna direnen işlerden oluşan hayli etkileyici bir sergiydi. Sergiyi iki kez dolaşıp uzaklaşmaya içimiz elvermeyince arkadaşımla üst kattaki Peru fotoğraf sergisine uğradık, bir ara ikimiz de geniş camlar önünde buluştuk farkına varmadan. Sessizce sonbahar Ankara’sının güneşli, serin sokağında uçuşan kızıl yapraklara bakarken;

“N’apıyorsun?” diye sordum;

“Boşluğa bakıyorum” dedi.


Son haftasına giren “Boşluk” 26 Ekim’e dek Ankara, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde ziyaret edilebilir.

0
8150
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage