Pera Müzesi, bugünlerde kıymetli bir mirasa ev sahipliği yapıyor. Çok yönlü ve çok kültürlü işleriyle tanınan sanatçı Sergey Parajanov’un eserleri ve Sarkis’in onunla kurduğu bağ içinde ürettiği eserler Türkiye’de ilk kez “Parajanov Sarkis ile” sergisi sayesinde sanatseverlerle buluşuyor.
“Parajanov Sarkis ile”, Sergey Parajanov’un “Sinema yapmama fırsat vermediler ben de kolaj yaptım, kolaj sıkıştırılmış filmdir” sözüyle başlıyor. Bu sözün önemini ve neyi kast ettiğini serginin sonunda daha iyi anlamış olacaksınız. Filmleri şiirsel sinemanın önemli yapıtları arasında gösterilen yönetmen Parajanov’un her türlü materyali sanatının bir parçası hâline getirdiği kolajları ve yaşamı bu sergiyle ziyaretçiye sunuluyor. Sergide yer alan eserler, sinemasında geleneksel ögelerle, çok kültürlülüğün hâkim olduğu düşsel ve lirik bir dünya yaratan Parajanov’un bu üslubunu kolajlarında ve çizimlerinde de var ettiğini gösteriyor.
Tiflis doğumlu sanatçı Parajanov, Sovyet sinemasının büyük ustası olarak anılmasına karşın Sovyet rejiminin baskıları ve zulmü onun sanatını ve hayatını farklı bir yöne çevirmiştir. Ancak rejimin dayattıkları ve baskısı altında Parajanov, elindeki her şey alınmış bir sanatçı olmasına rağmen üretmeye devam ederek sınır tanımazlığını kanıtlamıştır. Bu sergide de sanatçının pek çok objeden, filmden, fotoğraftan ürettiği eserleri kronolojik bir akışta sunularak onu daha yakından tanıma imkânı sağlıyor.
Sergide Parajanov’un erken dönem eserleri, hapishane dönemindeki ve 80’li yıllardaki üretimleri birliktelik içinde sergilenerek bu zengin mirası gözler önüne seriyor. Sesler, karşınızda bin bir türlü parçayla yaratılmış kolaj eserler, mobilyalar, kumaşlar, filmlerden kesitler, reprodüksiyonlar ilk anda kaos etkisi yaratıyor. Her biri önünde dakikalarca ayrıntılarını incelemek isteyeceğiniz eserler. Birbiri üzerine yığılmış onlarca obje. Parajanov’un elinden çıkan bu eserler, onun düşsel dünyasının bir parçası olarak duruyor. Kendi geçmişini, anını, akımları eserlerinde sembolize eden bir obje ustası Parajanov.
Bir çerçevenin içerisinde Parajanov bir kısmıyla kendi yüzünü tamamladığı babasının parçalara ayrılmış fotoğrafıyla birlikte annesi yanında bir aile portresi yaratırken; diğer yanda iplik, kırık ampul, kadife kumaş ve kibritlerle yaptığı Kalp Krizi kolajı yer alıyor. Kim “hayır bu bir kalp krizi değil” diyebilir ki? Bir yanda oyuncak bir bebek, tüller ve aşağı sarkıtılmış bir boncukla Yuri Gagarin’i; bir yanda bir reprodüksiyonu parçaladığı ve karşılıklı oturduğu Tarkovski’yi dahil ediyor çerçevesi içine. Sergide önemli sayıda eseri ise keçeli kalemle yaptığı kolajları oluşturuyor. Etniği çağdaş olanla, dini sanatla, çocukluğunu bulunduğu yaşla harmanlıyor. La Gioconda yani bilinen ismiyle Mona Lisa tablosunu Gioconda’nın Hayatından Bölümler, Hafifmeşrep I, II olarak sunduğu kolaj tabloları ise uçarı hayal dünyasının başka örnekleri.
Bu eserlerin yanı sıra Parajanov’un hayatının dönüm noktalarından oluşan ve onu daha yakından tanıma imkânı sunan bir bölüm de yer alıyor. 1924’te başlayan bu dolu dizgin yaşam 1991’de son buluyor. Trajik pek çok hadiseye tanık olmasının yanı sıra üretken ve yılmayan bir yaşam örneği Parajanov’unki. Bu bölüm sanatsal üretiminin dönüm noktalarını ve filmlerini hangi imkânlar ve imkânsızlıklar altında var ettiğini de gösteriyor. Aslında biz onun eserleriyle ilk kez karşılaşsak da onun İstanbul’a ilk ziyareti değil bu. Serginin biyografik bölümünde bir de İstanbul ziyaretinden bir kesit yer alıyor, yanında da geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Ara Güler. Onları Kapalıçarşı’da, Ayasofya ve Kariye Müzesi’nde, Topkapı Sarayı’nda anın donup kaldığı karelerde görebilirsiniz.
Serginin kataloğunda yer alan Eric Bullot’un 2007 ve 2015 yıllarında Sarkis’le yaptığı söyleşi metninde şöyle bir bölüm yer alıyor ve Sarkis, Parajanov ile kurduğu bağı anlatıyor:
“Eric Bullot: Sinemacının yapıtına duyulan ilgi çoğu zaman şahsına duyulan sevgiyi de beraberinde getirir. Sizin için de aynı şey geçerli mi?
Sarkis: ... 1972’de hapis yatan ve yoğun bir biçimde sese ihtiyaç duyan bir karakter hayal etmiştim. Bunun üzerine kendi kalp atışlarını kaydediyordu. Parajanov’un kolajlarının hikâyesini de böyle görüyorum. Sanatçının varlığını dile getiriyorlar. Hepsi birer kutsal kalıntı gibi. Parajanov’u sevmeden edemezsiniz. Onun o bolluğunu, gözlerini, bakışını... Istırabın onda aşırı derecede cömert bir biçime bürünmesi büyülüyor beni. Kişi ile yapıtı arasında en ufak bir fark görmüyorum.”
Müzede bir üst katta ise Sarkis’in Parajanov’a seslenen, onun eserlerine dokunan bir seçkisi yer alıyor. Buradaki eserler alt kattaki pek çok eseri referans alıyor. Sarkis’in salondaki en büyük işi Parajanov’un filmlerinden kesitlerin oynatıldığı ekranlar ve üzerinde geleneksel el işi halılarla örtülü olan alan. Burası Parajanov’un Narın Rengi filmindeki kubbeler üzerine serili halıları anımsatıyor ve üstlerinde Parajanov’un portresi niteliğinde bir kıyafeti asılı duruyor. Yine duvarlardaki Sarkis’e ait ikonalar Parajanov’un ikonavari kolaj tablolarını anımsatıyor. Sarkis bu sergiye Ermenice imzasını Parajanov’un gökkuşağı renkleriyle atıyor.
“Parajanov, Sarkis ile”, sanatçıların kültürler, siyasetler ve zamanlar üstü kişiler olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. İki büyük sanatçının birbirine temas eden eserlerinin bir arada görülebileceği ve Parajanov’un mistik ve özgün dünyası ile tanışma imkânı sunan bu sergiyi görmeden geçmeyin. “Parajanov, Sarkis ile” sergisini 17 Mart’a kadar ziyaret edebilirsiniz ve buna ek olarak Parajanov sinemasıyla tanışmak için de yine 17 Mart’a kadar “İsyankâr İmgeler Sergey Parajanov” seçkisine bir göz atabilirsiniz.