Heykel sanatçısı Charles Ray’in Paris’teki Pompidou Center ve Bource de Commerce’de yer alan retrospektif sergileri üzerine bir yazı.
2022 baharında, Paris’te sanat dünyasına Charles Ray damgasını vurmuş durumda. Yaşayan en büyük heykel sanatçılarından birisi olarak kabul edilen Charles Ray’in Pompidou Center ve Bource de Commerce’de yer alan iki adet retrospektif sergisini bugünlerde ziyaret etmek mümkün. Daha önce Paris’te hiç solo sergi açmamış olan Charles Ray’in Pompidou Center’da 21 ve Bource de Commerce’de 17 adet eserinin görülebileceği iki ayrı sergisi, senede ancak iki üç eser ürettiği bilinen sanatçının birçok eserini bir arada görebilmek açısından da oldukça ilginç.
Charles Ray, 1953 yılında Chicago’da doğmuş. İlk çocukluğu, 1916 yılında büyükannesi tarafından kurulmuş ve daha sonra anne ve babası tarafından yönetilen ticari bir sanat okulu ortamında geçmiş. 1960 yılında Illinois’ye taşınmaya karar veren aile, Charles’ı ve ağabeyini daha önce babalarının da gittiği, Katolik bir askeri okula göndermeye karar vermişler. Iowa Üniversitesi’nde heykel eğitimi alan Charles Ray, burada kendisine modernist heykeli tanıtan Roland Brener ve eserlerini platonik olarak kabul ettiği Anthony Caro ile birlikte çalışır. Çalıştığı ünlü heykeltıraşlardan “Heykel üzerine düşünmekten çok heykelsi düşünmeyi” öğrendiğini söyler. Charles Ray, 1981 yılında batı yakasına taşınır. Yıllarca UCLA’de ders verir ve hâlen Los Angeles’da yaşamaktadır.
Charles Ray’in eserlerine baktığımızda, antik Yunan’dan belki Rodin’e kadar Batı dünyasının heykel geleneklerini görmek ve hissetmek mümkün. Özellikle Louvre’da oldukça zaman geçiren sanatçı; heykelin tarihinin ve ait olduğu dönemin kendisini ilgilendirmediğini, bir heykeli her zaman bir “Anlam Makinesi” olarak ele aldığını ifade ediyor.
Ray’in eserlerinin sınıflandırılması oldukça zor. Eserlerinin tarzları, kullandığı materyaller, boyutları, mekânla ve var olabilmeleri için gereken boşluk ve sınırsızlıkla ilişkileri oldukça çeşitli. “Esas önemli olan yapılacak heykele karar verildikten sonra malzeme seçimi ve boyut ile ilgili olarak karar vermek ki bu yıllar alabiliyor” diyor sanatçı. Yaptığı eserler hem endüstriyel yöntemleri hem de adeta zanaatı bir arada barındırıyorlar. Malzeme olarak, paslanmaz çelikten, fiberglassa, kâğıttan polyestere, makine parçalarından, günlük eşyalara kadar son derece çeşitli materyaller kullanıyor. Özellikle heykellerin boyutları seyirciyi Charles Ray’in işlerinde sürekli şaşırtmaya devam ediyor.
Pompidou Center’da sergilenen Fall, 91 isimli eserde, bir vitrin mankeni görüyoruz. Bu manken tüm cansızlığı, duruşu, boş bakan gözleriyle gerçek bir manken. Sadece boyutları farklı. Normal bir insanın boyutlarından çok daha büyük. Ancak uzaktan baktığınızda doğru görünüyor. Yanına yaklaştıkça o büyüyor, izleyici gittikçe küçülüyor. Charles’a göre heykel boş bir alanda durmuyor, aslında o boş alan heykeli oluşturuyor.
Pompidou’da sergilenen ve boyutlarıyla bizi şaşkınlığa sürükleyen bir diğer eser ise Family Romance, 1993. Bu eserde anne, baba ve iki çocuk, hepsi çıplak ve el ele tutuşmuş olarak izleyiciye bakıyorlar. İlginç olan çocukların boyutlarının büyütülmüş, ebeveynlerinin boyutlarının ise küçültülmüş olması. Hepsi yaklaşık 1.35 metre civarındalar. Zaman olgusunun eserin içine hapsedildiğini, çocukların büyürken, büyüklerin küçüldüğünü hissetmemek mümkün değil. Ama belki de önemli olan tek şey, hepsinin el ele tutuşmuş olması.
Pompidou’da yer alan çarpıcı işlerden biri de uzanan Venüs’ü anımsatan çıplak ve kendisiyle cinsellik yaşayan bir kadın heykeli. Bembeyaz heykelin üzeri rengarenk çiçeklerle kaplı. İsmi, Whistler’ın eserine atıfla Portrait of a Artist’s Mother. Eserler belirli bir kronoloji ile verilmemiş olsa da Pompidou’da yer alanlar genelde Ray’in daha eski tarihli işleri.
Pinault Collection’da ise daha yeni dönem işler yer alıyor ve altı yeni eser ilk kez izleyici ile buluşuyor.
Bource de Commerce Pinault Collection’ın önüne geldiğinizde, henüz içeri girmeden sizi karşılayan, paslanmaz çelikten yapılmış bir at heykeli, At ve Binicisi. Pek çok antik heykel incelemiş ve bunlardan ilham almış olan Charles Ray’in adeta kamu alanlarında yer alan atlı heykellere bir cevabı gibi. Heykel doğrudan, herhangi bir kaideye yerleştirilmeksizin Bource de Commerce’in önündeki kaldırım taşlarının üzerine yerleştirilmiş. Ama müzelerde, resimlerde gördüğümüz, şaha kalkmış, gurur içindeki binicisini üzerinde taşıyan bir at heykeli ile karşı karşıya değiliz. At son derece yorgun ve başını öne eğmiş, binicisi atın üzerinde kaykılmış bir şekilde oturuyor ve dizginleri bile tutmuyor. Biniciye biraz dikkatli bakınca tanıyoruz, tabii ki Charles Ray.
Bource de Commerce binasından içeri girdiğimizde büyük rotundanın altında bizi The New Beettle, 2006 isimli, bir erkek çocuğunun yerde arabası ile oynarkenki küçücük heykeli karşılıyor. Binanın muhteşem yükseklikte ve büyüklükteki kubbesinin altında yer alan bu küçücük heykel salona girdiği andan itibaren izleyiciyi hem çok etkileyen hem de çocuğu, yüzünü, hareketini görebilmek için etrafında döndüren, eseri anlayabilmek için izleyiciyi yere çömelten, fiziksel olarak pek çok eğilme bükülme hareketine sebep olan bir eser. Charles Ray, “Eğer bir heykel sizi fiziken hareket ettirebiliyorsa, entelektüel olarak da hareket ettirebilir” diyor. Düşünmeye değer gerçekten!
Üst salonda bir tabure üzerinde oturan ve bütün konsantrasyonunu elinde yediği hamburgere vermiş, fiberglastan yapılmış, Burger, 2020 isimli eser oldukça etkileyici. Günümüz dünyasında bir gencin adeta komünyon ekmeğine eşit bir değerle burgere baktığının altını çizmek istediğini söylüyor sanatçı.
Yine yukarı katta Boy with Frog, 2009 isimli eser yer alıyor. Son derece sağlıklı ve güzel bir oğlan çocuğunun elinde kurbağa ile yapılmış bir heykelini gözlerinizi ayırmadan seyretmek istiyorsunuz. Eser, François Pinault tarafından ilk olarak Venedik’te bulunan Punta della Doga’nın önüne koymak üzere sanatçıya ısmarlanmış. Charles Ray’in Pinault’nun siparişini aldığı gün aynı zamanda üç hafta sonra bir kalp operasyonu için kendisine tarih verildiği günmüş. Ameliyat sürecinde, bir kurbağayı kaldırmış, ona dikkatle bakan bir çocuk heykelinin hemen gözlerinin önüne geldiğini söyleyen sanatçı, ilkokulda fen derslerinde bir kurbağayı alıp kesitlerine ayırarak, kalbine nasıl ulaştıklarını ve belki de o kurbağanın kendi kalbi olduğu duygusunun kendisini bırakmadığını ifade ediyor.
Kurbağa ve Çocuk heykeli Louvre’da bulunan Apollo Sauroktonos (Bir kertenkeleyi yakalamak için kollarını uzatan bir genç oğlan) ve Muse Capitolini’de bulunan The Boy with Thorn (Ayağına batmış dikeni çıkarmaya çalışan çocuk) isimli heykelleri hatırlattığı otoritelerce vurgulanmış. Heykel geleneğinin çok güçlü olduğu İtalya’da adeta malzemenin pürüzsüzlüğü ve klasik formun mükemmelliği ortaya çıkarılmaya çalışılmış gibi görünüyor. Daha sonra heykel bulunduğu lokasyondan 2013 yılında kaldırılmış ve yerine daha önceden olduğu gibi bir sokak lambası koyulmuş.
Charles Ray, “Benim eserlerimi oluşturan boşluktur, mesafedir” diyor. Bource de Commerce yetkilileri de bu amaçla yukarı katta bulunan odaları oluşturan duvarları ortadan kaldırmışlar ve tüm eserlere hem yakından hem uzaktan rahatlıkla bakmak mümkün. Bunun tek istisnası Oh! Charley, Charley, Charley, 1992 isimli eser. Bir duvarın arkasına gizlenmiş bu eserde sekiz birbirinin aynısı erkek, çeşitli pozisyonlarda yerde konumlandırılmışlar. Dikkatle baktığımızda, bunların hepsinin Charles Ray olduğunu anlıyoruz. Gerçek insan tüyünden saçları ve vücutlarının çeşitli bölümlerinde tüyleri olan sekiz çıplak erkek figürü… İlginç olan, neredeyse bir seks partisi hâlinde bulunan bu sekiz kişiden hiçbirisi birbirine dokunmuyor. Aslında ilk yüzünüze çarpan duygu, aşk karşısındaki hayal kırıklığı, yalnızlık hissi ve seksin varlığından ziyade basitçe kendinizi bir başkasının varlığında projekte ediyor olduğumuz duygusu. Ray, “Sevgilinin orada olmadığını düşünüyorum, sevgili sadece sizin bir yansımanızdır. Dünyada tek bir kişi vardır ve o da sizsinizdir” diyor.
Yolunuz bu aralar Paris’e düşecekse, Bource de Commerce Pinault Collection’daki sergi ise 6 Haziran’a, Pompidou Center’daki sergi 22 Hazirana’a kadar devam ediyor.