Bu yıl 11.’si gerçekleşecek olan Contemporary Istanbul, 3-6 Kasım tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde sanat izleyicisi ile buluşacak. Akbank ana sponsorluğunda gerçekleşecek fuar, yerelle birlikte Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya ve Doğu Akdeniz ülkelerinden Avrupa ve Amerika’ya uzanan küresel bir fuar olma niteliğini taşıyor. Türkiye Sanat Piyasası için kilit noktalardan biri olan Contemporary Istanbul öncesi galerilerin, danışmanların ve müzayede evlerinin görüşlerini alarak güncel bir piyasa analizi hazırladık.
Satışlara Dair Bütün Merak Ettikleriniz
“Satışlar nasıl?” Bu aralar en çok duyduğumuz cümlelerden biri. Sanatçısından alıcısına herkesin merak ettiği, genelde ortalama bir yüzde ile geçiştirilen soruyu hem katılımcı galerilere hem de müzayede evlerine sorduk. Aldığımız yanıtlar doğrultusunda çıkarımlar yaptık ve Contemporary İstanbul için öngörülerimizi paylaştık.
“Piyasa durgunluğu” efsane değil. Satışlar anlamında belirgin bir düşüş yaşanmış. Galeriler, satış rakamları ile ilgili olumsuz geribildirimler aldığını aktardı. GAIA Galeri Direktörü Nil Nuhoğlu, “Endişeleri haklı buluyorum ve bunun bir süreç olduğuna inandığım için, bu endişeyi bir felaket senaryosu olarak görmüyorum. Contemporary İstanbul’un böyle bir dönemde yeni bir soluk getireceğine inancım tam” diyor. Bu noktada katılımcılar için satış beklentisini sorduk. Yerel ve uluslararası alıcıların oranı için %70’e %30 tahminini paylaşan Nuhoğlu, “Çıkacak sonuçların alt metinlerini doğru okumalıyız. Kendi bakış açılarımızda ve yol haritalarımızda da değişiklikler yapmamız gerekiyordur belki” diyerek satışlardan aldığı geribildirimlerin stratejik kararları da güncellemeye götürebileceğini paylaştı.
Galeri Nev Direktörü Haldun Dostoğlu ve Merkür Galeri kurucusu Sabiha Kurtulmuş, sorumuza “Asıl endişelendiren ülkemizin durumu” yanıtını verdi. Kurtulmuş, piyasa için değerlendirme yapmanın henüz erken olduğunu ve yaz dönemindeki durgunluğun normal olduğunu paylaştı. Ek olarak, “Devletin güven verici ekonomik politikası ile işverenlerin yatırıma devam etmesi gerekiyor. Bekleyerek bir sonuca değil tam tersi ümitsizliğe kapılmak daha kolay. Tabii şu an yakın il sınırlarımızda ve güneyde olan sorunlar bizi çok etkiliyor. Dolayısıyla hepimiz zor bir süreçten geçiyoruz” diyerek endişelerini bildirdi.
Bu zorlu süreç ve ülkemizdeki yatırım oranları için bir karşılaştırma yapmak gerekirse, bir diğer yatırım aracı olan gayrimenkul 2015 senesinde bir önceki yıla göre %20,4 artış yaşamış ve bunda önemli bir pay yabancı yatırımcılara yapılan satışların artması ile şekillenmişti. Bu sene sonunda açıklanacak büyüme oranları ile yatırımların sürdürülebilirliğini net olarak gözlemleyeceğiz, fakat şimdiden öngörebileceğimiz bir faktör yabancı yatırımcıların bölgesel gelişmelerden endişelenen oranda etkilenmediği. Yerli ve yabancı yatırımcılar da sanat sektöründe alımlarını ivme kazanarak sürdürebilir.
Satışlarda yaşanan düşüşe rağmen piyasaya “durgun” demeyen galeriler de bulunuyor. RED Art İstanbul’un kurucularından Yiğit Aydın, “Olumsuz geri bildirimler aldığımız doğru ama piyasanın durgunluğunun suni olduğunu düşünüyorum. Çünkü bana kalırsa, sınırlarında savaş olan bir ülkede yaşadığımız gerçeğini göz önünde bulundurursak, içinde yer aldığımız kötü ekonomik koşullara rağmen sanat piyasasının iyi bile idare ettiğini söyleyebiliriz.” diyor. Peki piyasa gerçekten iyi idare mi ediyor?
Geride bıraktığımız yaz döneminde satışlarda belirgin bir durgunluk yaşanmıştı. Yaz döneminde satışların düşeceği sektördeki aktivitelerin azalması ve tatilin araya girmesi ile beklenen bir durumdu. Üzerine ülkemizde yaşanan beklenmedik olaylar da eklenince bu yaz galeriler için zorlu geçti. Yine de, hayat devam etti ve eylül-ekim ile kültür-sanat sahnesi İstanbul’da yeniden canlandı, açılışlar ve paralel etkinlikler ile sanat izleyicisinin morali yerine geldi. Bu durum satışlara yansıdı mı?
Mixer’ in direktörü Bengü Gün, “Fuar için endişelenmekten çok heyecan duyuyoruz. Durağan geçen bir yazdan sonra Eylül'deki sezon açılışı tüm camiada bir hareketlilik yarattı. Fuarın da bu hareketliliğe destek olacağını umuyoruz” diyor. Gün’ün de belirttiği gibi, İstanbul’un Eylül-Ekim ile hızlı başlayan kültür-sanat sahnesi, fuardaki satışlar için umut olabilir. Açılışlar ile morali yerine gelen izleyici, aynı motivasyon ile alım yapabilir.
Zİlberman Gallery sahibi Moiz Zilberman, eylül-ekim hareketliliğinin umut vereceğini düşünen bir diğer isim.. Zilberman, galerinin de içinde bulunduğu İstanbul Gallery Weekend’in başarılı geçtiğini, sezon açılış sergileri olan Azade Köker ve Pınar Yoldaş’ın solo sergilerine sanatseverlerden yoğun ilgi gördüklerini belirtti. Sezonu her şeye rağmen başarılı açtığını belirten Zilberman, “Contemporary Istanbul’da da bu hareketliliğin daha da ivme kazanarak artacağına inanıyorum” diyor.
Süregelen bir piyasa alışkanlığı var mı? Türkiye sanat piyasası daha önce de benzer dönemlerden geçti ve başka krizler de atlattı. Bu konuda Siyah-Beyaz’a danıştık. Bize sektörde uzun yıllar elde ettiği deneyimleri aktaran Galeri Siyah-Beyaz direktörü Sera Sade, bu konuda “33 yıllık bir galeri olarak bu durgunluk ilk defa yaşadığımız bir durum değil. Türkiye'nin siyasi tarihine baktığımızda hep çalkantılı bir dönem izleyebiliyoruz. Sanat piyasasını da bu durumlardan etkilediğini her daim görebiliyoruz. Önemli olan pes etmeden inatçı bir tavırla çalışmalara devam etmek ve ayakta kalmaktır. Endişe etmek yerine çalışmanın önemli olduğuna inanıyorum” diyor.
ArtInternational’daki Parametreler ve Satış İlişkisi
Yaz dönemi ve hemen ardından alınan olumsuz geribildirimlerin endişeleri arttırdığından bahsettik. Eylül-ekim dönemindeki hareketlenme umut ve motivasyon kaynağı olsa da yola devam etmeyen kurumları hatırlamak gerekiyor. Küratör, sanat tarihçisi ve sanat yazarı Prof. Dr. Marcus Graf, ArtInternational’ın da bu yıl ki fuarı iptal etmesinin ana sebepleri arasında satış rakamlarının olduğunu belirtti. Satışların düşük ve nakit akışı olmayan bir piyasada alternatif iş modelleri ile ayakta durulabileceğini söyleyen Graf, bu konuda örnek olarak Contemporary İstanbul’da direktörlüğünü üstlendiği programlardan bahsetti. CI dialogues, Collectors’ Stories gibi alternatif iş modeli girişimlerinin piyasayı ve kurumları canlı tutan örnekler olduğunu paylaştı. Contemporary İstanbul izleyicisini bu sene de sadece fuar değil, Graf’ın deyimi ile “festival” gibi geçecek bir hafta bekliyor.
CI Dialogues, Collectors’ Stories ve CI Design
Graf’ın anlatımı üzerine, fuarın en genç ve dinamik organizatörlerinden küratör Melike Bayık ile konuştuk. “Kimse ümidini yitirmiyor, gemiyi terketmiyoruz” diyerek söze başlıyor Bayık. “Bazı galeriler gelmemiş olabilir ama oldukça iyi galerilerle bu yıl fuarın 11. edisyonunu yeniden gerçekleştiriyoruz. Üstelik yepyeni yan etkinliklerle birlikte. Benim de içinde yer aldığım Collectors' Stories projesi fuarın bu yıl ki en önemli projesi. 60 koleksiyoner koleksiyonlarından seçip sergide yer alması için ikişer eser verdiler. Herkes için oldukça heyecan verici olan bu sergi, Türk koleksiyoner için de bir “kick off” niteliğinde gibi. Ayrıca yine program organizatörlüğünü yaptığım her yıl tekrarlanan CI Dialogues panellerinde de yerli ve yabancı 50'den fazla eleştirmen, sanatçı, küratör ve koleksiyoneri konuşmacı olarak bu yıl da göreceğiz. Bir diğer yeni ve önemli etkinlik ise CI Design. Yurt dışından da galerilerin katıldığı Türkiye'den de önemli tasarımcıların tasarımlarını göreceğimiz etkinlik bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek. Hepimiz heyecanla bekliyoruz. Plug in ise önceki yıllardaki gibi ayrı bir bölüm olarak değil de bu yıl galeriler içinde yer alacak. Plug in eseri sergileyen her galeri aynı zamanda bir Plug in galeri de olacak. Canlanmış olan sezona yepyeni bir nefes getireceğini düşündüğüm fuar bu yıl, zor zamanlarda gerçekleştirilen en önemli etkinlik olabilir. Asıl önemli olan şeyin kriz zamanlarında ayakta durup, bir şeyleri başarmak olduğunu düşünüyorum.” Bayık’ın aktarımına göre bütün etkinlikleri ile Contemporary İstanbul, kültür-sanat sahnesine fuardan öte yeni bir soluk getirecek. İstanbul Tasarım Bienali ile paralel gidecek olan CI Design da yeni bir izleyici kitlesi işaret ediyor olabilir.
Satış Beklentileri ve Muhtemel Yüzdeler
Sezon hareketlense de, hâlâ beklentilerini düşük tutan bir isim mevcut. Alan İstanbul Direktörü Efe Korkut Kurt, “Fuar Türkiye burjuvazisinin ulusal düzlemde sanatın arkasında durup durmadığının ve galerilerin risk alma cesaretinin sınandığı bir etkinlik olacak” diyerek bizlere Türk sanat sahnesindeki alıcıların bir misyonunu daha hatırlatıyor ve satış rakamlarının sadece ticari bir getiri olmadığını, aynı zamanda sanata destek olmak olduğunu belirtiyor. Sanat alıcılarından bu kaygı ile fuarda yerel galerilere destek olmalarını bekliyoruz. Kurt’un da işaret ettiği üzere, Contemporary İstanbul’daki satış rakamlarının sadece ticari bir kaygı değil, ulusal anlamda sanata destek olma kaygısı taşıdığını da görüyoruz.
Piyasanın durgun olduğu dönemde satışlarla ilgili olumsuz sonuçlarla karşılaşmayan kurumlar da mevcut. Bu kurumlar, bize her dönemde aktif alıcıların olabileceği yönünde umut veriyor. Doğançay Müzesi direktörü Bergin Azer, “Doğançay eserlerinin müzayede sonuçları ile ilgili olumsuz sonuçlar almadık. Özellikle son iki yıldır yurt dışı müze sergilerinin büyük etkisi olduğuna eminim. Boston, Lizbon, Porto, Taipei, Siegerland’da gerçekleşen sergilerin devamı da olacak” diyerek hem satış rakamlarının belirgin bir değerde seyrettiğini, hem de müzenin yatırımlarının sürdürdüğünü belirtti. Bu sözlerle haberdar olduğumuz yerel alıcıların aktifliği fuara yansıyacak mı bekleyip göreceğiz.
Satışları Arttırmak İçin Alternatif İş Modeli Önerisi
Piyasanın güncel durumu ve satış rakamlarını konuştuktan sonra, galerilerin gelirlerini artırmak için alternatif yollar olup olamayacağını tartıştık. Sanat eseri satışı haricinde alternatif iş modellerinin mümkün olup olmadığı sorumuza Pi Artworks Direktörü Yeşim Turanlı uluslararası bir örnekle mümkün olabileceğini aktardı. “Londra’da Cromwell Place isimli yeni bir oluşum var. Burada galeri, yazar ve küratörleri bir araya getirmeyi planlıyorlar. Herkesin kendine ait küçük bir ofise sahip olmasının yanı sıra, ortak kullanıma açık, üç faklı genişlikte galeri mekânları bulunuyor. Kütüphane, teknik oda gibi servisler de mevcut. Buna benzer yeni bir modelin çok etkili olabileceğini düşünüyorum” diyor. Belki bu yeni model ile mevcut sergi kurulum ve kira gibi ana gider kalemleri paylaşılarak maliyet düşürülebilir. Görünürlük anlamında daha geniş izleyiciye hitap etme imkânı da sağlanabilir diye düşünüyoruz. Türkiye’de böyle girişimler olabilir mi başka bir merak konusu tabii. Ülkemizdeki sanat piyasasında yeni yeni yer almaya çalışan yazar ve küratörlerin birbirlerinin başarılarını alkışlamak için vakte ihtiyaçları olacak gibi duruyor.
Crisis is Chance (Kriz şanstır)
Prof. Dr. Marcus Graf, ülkemizde geçtiğimiz dönemde meydana gelen olayların yatırım olarak negatif sonuçlar doğursa da “Crisis is chance” (Kriz şanstır) diyerek pozitif görüşünü bizimle paylaştı. Graf’a göre krizin fırsata dönmesi an meselesi. Graf, “Şu an Türkiye’deki alıcılar olağan yatırımlarına devam edemiyor, koleksiyonerlerin bireysel gayrimenkul yatırımları bile durağan. Bu noktada alımlarla ilgili zor bir dönemden geçiyoruz. Fakat bu bizi endişelendirmemeli. Türkiye kriz deneyimli bir ülke, Türkiye pek çok kriz atlattı, bunu da atlatıp çabuk toparlanır. 1-2 sene zor geçecek ama toparlanacak. Mamut Art Project ve Genç Yeni Farklı gibi oluşumlar, Dolapdere’deki yeni yatırımlar, yeni Dirimart ve GAIA galeri mekânları bu anlamda piyasadaki umut verici faktörlerdir” dedi.
Graf’ın da dediği gibi Dolapdere’deki oluşumlar piyasanın iyi gidişatını gösteriyor olabilir mi? Bu bölgeye yapılan yatırımlar belirli bir finansal planlama sonucu oluyorsa, bu finansal planlamaya güvenebilir miyiz?
Dolapdere’deki Yeni Oluşumlar
Merkür Galeri kurucusu Sabiha Kurtulmuş, “Dolapdere'nin yeni bir sanat merkezi olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz. Özellikle Dirimart dünya standartlarında bir galeri mekânı kazandırdı Türk sanat ortamına. Sanatta her zaman umut vardır...” dedi. Dünya standartlarında galeriler ve yeni müzelerle İstanbul çağdaş sanat sahnesinin zorluklardan güçlenerek çıkacağını umuyoruz.
Dolapdere’deki girişimlerle ilgili heyecanını Yeşim Turanlı da bizimle paylaştı. Turanlı “Koç Müzesi'nin açılışını heyecanla bekliyorum. Dirimart’ın yeni galeri mekânıyla ilgili projesi uzun zamandır gündemdeydi. Galerinin sanatçılarının da büyük bir alana ihtiyacı vardı. Bu mükemmel mekânda çok güzel sergiler izleme fırsatı bulacağımıza inanıyorum” dedi. Turanlı’nın da paylaştığı üzere, Dirimart’ın yeni mekânında çok iyi sergiler gerçekleşiyor. Ekim itibariyle Sarah Morris “Hellion Equilibrium” ile Dolapdere’deki üçüncü açılışını gerçekleştiren Dirimart, galerinin Nişantaşı mekânında da eş zamanlı olarak açılışlar gerçekleştiriyor. Sarah Morris’e paralel olarak Özcan Kaplan –“Kapalı Ağızla Konuşmalar…” sergisi de Nişantaşı’nda 8 Kasım itibariyle izleyici ile buluşacak.
Genç Sanatçı Desteği ve Piyasa
Mixer, kendisine misyon olarak genç sanatçıları desteklemeyi seçen bir galeri. Geçen sene açık çağrı yaparak başlattığı Mixer Sessions seçkisi çok başarılıydı. Mixer, fuara da yine o seçkide yer alan birçok genç sanatçı ile katılıyor. “Gençlerin her zaman bize dinamik bir yapı kattığına inanıyoruz. Onlar için her şey yeni başlıyor ve bize de o motivasyonu her zaman hatırlatıyorlar. Özellikle Türkiye'de çağdaş sanatın devam etmesini ve krizlerden sağ çıkmasını istiyorsak gerek genç sanatçılar gerek genç sanat profesyonelleri konusunda hepimizin destekçi ve açık olması gerekiyor” diyor Mixer’in direktörü Bengü Gün. Mixer’in genç sanatçıları ve üretimlerini desteklemeyi misyon edinmiş bir galeri mekânı olarak fuarda yer alması heyecan verici.
Genç Yeni Farklı, 2010 yılından beri her sene değişen jüri ile ülke genelinde yapılan açık çağrı ile duyruluyor. Genç sanatçılara destek amaçlı gerçekleştirdiği projeyle ilgili olarak Moiz Zilberman, “Maddi bir teşvik desteğinin de yapıldığı sergi, genç sanatçılara kariyerlerinin ilk adımlarında görünürlük sağlıyor. Bu ve benzeri her girişimin Türkiye’deki sanat dünyası için önemli olduğuna inanıyoruz” dedi.
GAIA direktörü Nil Nuhoğlu, “Genç Yeni Farklı ve Mamut Art Project gibi oluşumlar kesinlikle piyasayı dinamik tutan faktörlerdir. Bunlara ek olarak Resim ve Heykel Müzeleri Derneği’nin Akbank Sanat’la gerçekleştirdiği Günümüz Sanatçıları Sergisi’ni de ekleyebilirim. Ve bu çabaları böyle bir dönemde çok daha değerli buluyorum” diyerek güncel piyasa koşullarında gerçekleştirilen gençleri destekleme girişimlerinin öneminin altını çizdi.
Küratör, sanat tarihçisi ve Open Space kurucu direktörü Gülsen Bal, “Hem bahsi geçen oluşumlar, hem de B-START, Akbank Günümüz Sanatçıları Yarışması ve Simens Sanat’ın Sınırlar Yörüngeler Yarışması genç sanatçıları destekleme adına güncel platformlar… Ancak, bu parametrelerin kâr gütmeyen bir çerçevedeki işleyişlerinden dolayı ‘piyasadaki durgunluk’ açısından direkt bir paralellik içermedigi kanısındayım…” diyerek oluşumların bulunduğu noktada önemli olduğunu fakat satış odaklı çalışmalar olmadığı için finansal bir getiriye katkıda bulunmadığını paylaştı. Üretimi desteklemek ve sanatın sürdürülebilirliği noktasında oluşumların gerekli olduğu bir gerçek.
Yeni genç sanatçıları ve resim harici desteklediği işlerle yerleşik sanat koleksiyon anlayışından ayrı bir çizgide duran Galeri BU direktörü Umut Yalım, bu girişimlerin piyasayı canlandıran faktörlerden olduğunu fakat güncel haliyle yeterli olmadığını bizimle paylaştı. “Oluşumlar kuşkusuz yararlı ve artık daha yenilikçi ve korkusuz olmalılar. Sanatçı yelpazeleri sanat ortamının genelgeçer durumuyla oldukça koşut. Her alanda güncel sanatseverin yerleşik beğeni ve algılarına uygun sanatçılar piyasada dönüp duruyor. Galeriler, oluşumlar ve fuarlarda sanat ortamı yenilikçi değil, yinelikçi. Bu da, ne yazık ki, dünyadaki konumumuzu belirliyor. Bu durumun artık değişmesi gerekiyor.”
RED Art İstanbul kurucularından Yiğit Aydın da genç sanatçı girişimlerinin piyasayı canlandırdığını düşünmüyor. Aydın sözlerine şöyle devam ediyor: ”5-6 yıldır bahsedilen bu projeler yapılmakta. Piyasanın canlılığı eğer sadece genç sanatçıların elinde olsaydı, şimdiye kadar çoktan olduğundan daha kötü bir hale gelirdi. Genç sanatçılarla ilgili tüm bu proje ve girişimler piyasanın yeni değerlere kavuşmasına sebep olurken, bahsi geçen galerilere de ekstra bir kazanç sağlıyor”.
Uluslararası Galeriler ve CI
Türkiye gündemi ve yaşanan gelişmeler sebebi ile yurt dışındaki galeriler ve koleksiyonerlerin katılımlarının etkilenip etkilenmediği de endişeler arasında. Rasyonel bir yaklaşım ile, Contempoarary İstanbul’a geçen sene 100 galeri katılım gösterirken bu sene 70 galeri katılım dahil oluyor. “König, Lelong gibi galerilerin katılımını sürdürmesi uluslararası yatırımcılar anlamında bize hâlâ sürdürülebilir bir başarı kaydedildiğini gösteriyor” diyor Marcus Graf.
Bu konuda karşıt görüşler de mevcut. Uluslararası galerilerin ve koleksiyonerlerin ülkemizde yatırım amaçlı katılım göstermediğini düşünüyor Maçka Mezat’ın kurucusu Ahmet Utku. “Bir yatırım yaptıklarını düşünmediğim gibi hiç de ümit verici bulmuyorum. Onlar doğal olarak serbest piyasa şartları gereği Türk sanat piyasasından pay almak için geliyorlar. Bu gayet olağan bir şey. Bu durum bize hangi konuda ümit verir ki?” diyor. Utku’nun paylaştığı üzere pazar payları endişesi ile katılım gösteren uluslararası galerilerin yatırım amaçlı olmayan aktiviteleri, umuyoruz ki Türkiye çağdaş sanat sahnesini canlandırmaya katkıda bulunan faktörler olacak. Canlandırmaya katkı konusunda C.A.M galeri direktörü Sevil Binat da uluslararası galerilerin yatırım yapmak yerine piyasadan pazar payı almak için katıldıklarını söyledi. Binat’a göre ancak yabancı koleksiyonerleri de beraberlerinde taşıyabilirlerse katkıda bulunacaklar. “Bu galerilerin fuara katılmaları ülkemize yatırım yaptıkları anlamına gelmiyor. Onlar bizim piyasamızdan pay kapmaya geliyorlar. Ancak kendi koleksiyonerlerini de beraberlerinde getirebilirlerse ve o koleksiyonerler Türk sanatı alımına başlarlarsa bir faydaları olur” diyor Binat.
“Sanat Ortamının Canlanması İçin Bir Dönemeç”
Binat’a ayrıca yerli ve yabancı koleksiyonerlerden alım beklentisi yüzdesini sorduk. Binat, “Bir tahminde bulunmak çok zor. Ama bu fuarın sanat ortamının yeniden canlanması için bir dönemeç olacağının beklentisi içindeyim” dedi. Sözlerine “Contemporary İstanbul’un uluslararası bir fuar olabilmek ve markalaşmak adına bu süre zarfında çok çaba sarfettiğini biliyoruz ama uluslarası olabilmek için yabancı galerinin yan sıra yabancı koleksiyoneri de getirebilmeleri gerekir” diyerek devam eden Binat, Contemporary İstanbul’u halen yerel koleksiyoner ve izleyicinin domine ettiğini düşünüyor. Ona göre yabancı koleksiyonerlerin büyük bir etkisi yok. Binat, bize umut vermek adına “Kaotik ortamlarda sanatçıların da inadına çok iyi yapıtlar çıkarması herzaman olasıdır. Bu dönemlerde koleksiyonerlerin desteklerini esirgememeleri ve yanımızda yer almaları gerekiyor” diyerek düşüncelerini paylaşıyor ve koleksiyonerlere destek için çağrıda bulunuyor.
Fiyatlandırma ve Satış İlişkisi
Satış rakamlarında gündem ve alıcılara gönderme yapılsa da, satış fiyatı konusunda da bir noktada öz eleştiri yapılması gerekiyor. Fiyatlandırma konusunda yurt dışında müzelerde işi yer alan bir sanatçıya kıyasla burada çok daha yüksek fiyatlarla iş sergilenip, satışlarla ilgili olumsuz dönüşler alındığı da bir gerçek. Pi Artworks direktörü Yeşim Turanlı, “Uluslararası koleksiyoner, eserlerinin fiyatı gereğinden yüksek olan, yanlış yönetilen ve işleri yeterince kuvvetli olmayan sanatçılardan kendini çekti” diyor. Bu noktada galerilerin ve sanatçıların bir özeleştiri yapmaları gerekiyor. Fiyatlar konusunda güncellemeye gitmek gerekebilir.
Uluslararası Standartları Yakalamış Galeri Paylaşımları
Pi Artworks Contemporary İstanbul’a, fuarın kuruluşundan bugüne kadar 11 yıldır hiç ara vermeden katılıyor. “Fuara katılırken en öncelikli amacımız, sanatçılarımızın yeni yapıtlarını izleyiciyle buluşturmak, yeni izleyicilerle buluşmak ve bir kültürel aktarım olarak sanatı paylaşmaktır” diyor Yeşim Turanlı. Pi Artworks, senede en az üç uluslararası fuara katılım gösteriyor. Turanlı, galerinin portföyündeki sanatçıların, yeni temsil etmeye başladığı çok genç birkaç isim haricinde, tamamının dünya genelinde ve kemik bir izleyici kitlesi bulunduğunu paylaştı. Bu noktada Pi Artworks’e yerel ve uluslararası satışlarının dağılımını sorduk. Yerel piyasadaki satışları, toplam satışların yaklaşık yüzde 40'lık bir bölümünü oluşturuyormuş. Pi Artworks’ün koleksiyonerlerinin çoğunluğu uluslararası alıcılardan oluşuyor.
Dünya Çapında Sanat Profesyonellerinin Türkiye Sanat Piyasası ve Galerilere Bakışı
Zilberman Galeri, Berlin’deki yeni mekânı ve uluslararası fuarlara katılımı ile küresel ölçekte uluslararası sanat profesyonellerinin bakış açısını paylaştı. “Gerek uluslararası fuarlardaki katılımlarımız, gerekse Berlin’deki yeni mekânımız sonucunda sanat profesyonelleriyle kurduğumuz dostluklar gösteriyor ki yine de fuara yoğun bir ilgi olacak. Bu dönemde önemli olan hem yerel hem de uluslararası galerilerin, sanatseverlerin, koleksiyonerlerin yan yana durarak birlik halinde olduklarını, desteklerini göstermeleri, biz de Zilberman Gallery olarak bunun için elimizden geleni yapıyoruz” diyerek bir birlik çağırısında bulunuyor. Bu noktada, Alan İstanbul direktörü Efe Korkut Kurt’un fuar değerlendirmesine geri dönüyoruz. Türkiye alıcılarının desteğinin önemini belirten Kurt’a, hem alıcı hem de galeriler ve sanatseverlerin desteğinin önemini belirten Zilberman Gallery’yi ekleyerek Türk çağdaş sanat sahnesini hareketlendirmede bütün oyuncuların öneminin altını çiziyoruz. Bu sene bölgesel gelişmelerin negatif etkisinin altından kalkabilmek için bu çağrılara kulak vermek çok önemli.
Fuara Katılamayan Yerel Galeriler
Fuar ücretleri nedeni ile katılım gösteremeyen yerel galerilerin durumunu düşündüğümüzde, görünürlüklerini artırmak için neler yapabilecekleri ve alternatif yöntemlerin mümkün olup olmadığını da merak ettik. Sanat danışmanı Özlem Ünsal, “İyi sergiler yaptıkları, yaratıcı projelere yer verdikleri sürece görünmeme gibi durumları söz konusu olamaz. Fuar tek görünme alanı değildir” dedi. Peki alternatif görünme alanları nasıl oluşturulur?
Alternatif görünme alanları konusunda Pi Artworks’ten Yeşim Turanlı yine bir çözüm önerisi sundu. “Galerilere düşük fiyatlı proje alanları önerilebilir bence, kişisel projeler, küratörlü sergiler, tematik ya da tarihi değeri olan projeler için... Bu stantların fiyatları da çok daha ekonomik olabilir. Satış kaygısı gütmeden bu tür projelere yönelen galericiler, çok kuvvetli sergiler kuracaktır. Bu hem fuara değer katar, hem de fuar katılımını yerli galeriler için cazip bir hale getirir.”
Alan İstanbul’dan Efe Korkut Kurt, katılım gösteremeyen galerilere sabırlı bir şekilde çevrelerini genişletecek adımlar atmaları konusunda önerilerde bulundu. “Ortadaki küçük alıcı havuzuna saldırmak yerine yeni alıcılar kazanacak stratejileri devreye sokmaya ve alternatif alanlarda çağdaş sanat konusunu görünür kılarak bu konunun bir kültür haline gelmesini sağlamaya çalışmalılar” dedi. Çağdaş sanat kültürü yaratmak bütün kurumların paylaştığı bir sorumluluk aslında. Sadece kurumaların değil, bireysel olarak bu sektörde çalışan herkesin sorumluluğu bulunuyor.
İki Galeriden İşbirliği Önerisi
Bu sene Contemporary İstanbul’a ilk defa katılacak olan REM Art Space, görünürlük kazanma konusunda kendi iş modellerinden örnekler verdi. REM Art Space, üzerlerindeki finansal baskıları farklı iş birlikleri kurarak azaltıp bu zorluklarda daha güçlü ve uzun soluklu çözümler geliştiriyor. REM Art Space’ten sergi koordinatörü Zeynep Bolat, “İlk kurulduğumuz günden bu yana iş birlikleri üzerinden yaptığımız projelerin daha fazla kişiye ulaştığını gördük. Belki de şu an ki koşullarda en alternatif öneri bu olabilir” diyerek galerileri işbirliklerine yönlendiriyor.
Galerilerin işbirliklerine yönelmesi ve alternatif modeller geliştirmesi gerçekten de bir kurtuluş yolu olabilir. “Her zaman için ilgiyi çekecek yaratıcı projeler bir farklılık yaratıyor. Kendi yol haritalarımızı sorgulamalıyız derken biraz da bunu kast ediyorum. İşbirliklerinin artması gerekiyor bence. Yatırımcıların da görmek istediği manzaralardan biri bu. Köklü galerilerin ve üstad galericilerin de bizlere aktaracağı bilgiler, deneyimler ve soracakları sorulara aradığımız yanıtlar daha önem kazanıyor” diyen Nil Nuhoğlu, yenilikçi olmaya ve eyleme geçmeye işaret ediyor.
Sabiha Kurtulmuş, fuar maliyetleri ile ilgili olarak “Fuar maaliyetleri hepimizi çok zorladı, ancak hepimiz denemek ve vazgeçmemek zorundayız” dedi. Görünürlüğü sağlamak adına sergi programlarına devam etmek, galerici - sanatçı dayanışmasını kuvvetlendirmek, anlayışı artırmak gerektiğini paylaştı. “Dünyada kendi sanatçısını desteklemeyen tek ülke Türkiye'dir” ile endişesini dile getiren Kurtulmuş, yerli koleksiyonerlere de kendi sanatçılarının arkasında durması gerektiğini hatırlattı.
Haldun Dostoğlu da galerilerin birbirini desteklemesi gerektiğini düşünüyor. “Yaşadığımız bu türbülanstan birbirimize destek olarak çıkacağız. Yerel koleksiyonerlerin yaşanan olağanüstü durumu dikkate alarak yerel sanatçılara destek olacaklarını sanıyorum” dedi.
Galeri BU’nun direktörü Umut Yalım ise görünürlük kısıtının daha farklı bir soruna işaret ettiği görüşünde. Ekonomik sorunlar yüzünden fuarlara katılamama gibi durumların her dönem olduğunu ancak, galerilerin görünür olma sorununun “galeri-sanatçı ilişkisi”yle ilgili bir durum olduğunu söylüyor. İki maddede görüşlerini özetleyen Yalım, “Birinci olarak ortada dolanan ve dolaşan hep aynı sanatçılar, yeni kan yok. Bunun nedeni de, satışı “kesin” sanatçılar dışında galerilerin yeni kanlara yer vermemeleri. İkinci olarak galerilerin bu tutumları nedeniyle, yerlerini sağlama alan sanatçıların kendilerini geliştirmek yerine çalışmayı bırakmaları. Bu iki madde yüzünden, sanat ortamı gitgide atıllaşıyor ve sanatsever de tembelliğe kaçarak, yeri yurdu ve sanatçı havuzu belli olan yerleşik galerilere yöneliyor. Oysa ki, yeni galeriler cesur davransa ve sanatseveri sarsacak sanatçılara yer verse, kendi görünürlülüklerini kendileri inşa edecekler” diyerek fuarlara katılım gösterme haricinde piyasadaki diğer sorunlara işaret ediyor.
Piyasayı Canlandırmak Adına Girişim Örnekleri
1. Devlet Desteği
Mali desteği kültür bakanlığından alma konusunda iki görüş aldık.
Sevil Binat, devletin sanat alanındaki politikalarının iyileştirilmesinin öneminden bahsetti. “Devletin sanat alanındaki politikalarının iyileştirilmesi birinci amaç olmalı. Küresel anlamda en büyük engel hep buradan başlıyor. Ben gerek fuar yetkililerinin gerekse fuara katılan yerli galerilerin kendi paylarına düşen görevlerini yerine getirdiklerini düşünüyorum” diyen Binat, galerilerin görevlerini yerine getirdiğini ve bundan sonraki sorumluluğun devlete düştüğünü aktardı.
Bergin Azer’de devlet desteğinin Türk sanatçıların kariyerindeki öneminden bahsetti. “Burhan Doğançay’ın her zaman söylediği gibi, sanat sayesinde pek çok kapı açmak mümkün, sanatçılar artık günümüzün elçileridir. Türk sanatçılar, mutlaka yurt dışındaki sergilere, özgün eserler ile katılmalı. Bunun için mali desteği de Kültür Bakanlığı karşılayabilir. Böyle bir iş birliği, ülkemize faydalı olacağı gibi, sanatçılara da büyük destek olur.”
2. Online Satış
Bengü Gün, “Online satış bence her zaman için güzel bir alternatif. Bu sayede lokal olmaktan çıkıp, daha geniş bir kitleye de hitap edebiliyorsunuz. Bütçe meselesi ama yurt dışında projeler yapmak da birçok yeni açılıma olanak sağlayabilir” diyerek satışları canlandırmanın bir yolu da online satışları işaret etti.
3. Motivasyon ve Soğuk Kanlılık
“Her şeyden önce soğuk kanı olmamız gerekiyor. Olumlu bakmak ve kendimize güvenmek zorundayız.” Diyor Efe Korkut Kurt. “Geri çekilmek değil en azından yerimizi muhafaza edecek direnci ortaya koymamız gerekiyor. Buna ek olarak kolektif düşünmek, dayanışmacı olmak ve kendi varlıklarımıza (sanat üretimi) ve kurumlarımıza (galeri, kurum ve müzeler) inancımızı ortaya koymamız gerekiyor. Bu açıdan işverenlerin yapıcı adımlar atmak konusunda istekli davranmaları ve kaynak yaratma konusunda cesaretli olmalarını bekliyoruz” diyor.
Contemporary İstanbul öncesi galeriler, müzayede evleri ve danışmanların görüşleri ile şekillendirdiğimiz analizde, piyasanın güncel durumunu, gelecek sergileri, fuar ve işbirliği stratejilerini konuşarak sanat kurumları için gelir getirecek alternatif iş modelleri aradık. Diliyoruz ki Contemporary İstanbul, eylül-ekim ile canlanan Türkiye çağdaş sanat sahnesinde olumlu geribildirimler alarak yoluna devam edecek.