24 ŞUBAT, ÇARŞAMBA, 2021

Daimî Değişimin Ebedi Döngüsü

Berkay Buğdan ile insanın yarattığı şeylerin zamana dayalı sınırlamasının yanı sıra varoluşunun nihailiğini de ortaya koyan, entropi, kaos, oluşum ve kaçınılmazlık gibi konuları ele alan eserlerinden oluşan ilk kişisel sergisi “Kül”e dair konuştuk.

Daimî Değişimin Ebedi Döngüsü

Sevgili Berkay, eserlerini birkaç yıldır takip ediyorum. Bu sebeple de mevcut durumunu öğrenmek istiyorum. İstersen Galeri 77’deki güncel serginin kavramsal konularından başlayalım. İçerik bakımından eserlerin kavramsal olarak hangi konuları ele alıyorlar?

Sergideki ana fikirler aslında geçmişte yapmaya çalıştığım şeylerden çok da farklı değil. Entropi, kaos, oluşum ve kaçınılmazlık gibi konuları ele alıyorum – temel olarak ikinci yasayla yüzleşmenin acısı yani.

İkinci yasanın etkisi eserlerine tam olarak nasıl yansıyor?

İster maddi ister soyut olsun, insani tüm yapılar coğrafi zamanda zerre kadar bir yer tutuyor, uçup gidiyorlar ve kaçınılmaz olarak kaosa maruz kalıp, silinip gidiyorlar. Bu konu üzerinde beyhudeliğini öne sürmek için değil, tüm çabamızın ve zamanımızın değerini vurgulamak için duruyorum. Bu sergiyle, nihailiğe daha bireysel (medeniyet ölçeğinden ziyade), daha samimi bir bakış açısı kazandırmak ve bir bilincin rüzgârda uçup gittiği tam o ana odaklanmak istedim.

Dünyadaki kaos daimî bir değişim döngüsü olduğundan, nihailik ve entropi birbirine zıt şeyler değil mi?

Anlatmaya çalıştığım şeyin özü de bu aslında. Tersi olmaktan daha çok sonucu gibi. Meğerse varoluş bir kayıp süreciymiş ve zaman çarkı aslında yavaşlıyormuş. O tatlı kaos içinde hayatımızı yaşar ve bir çırpınıp bir rahata ererken bunu insani bir perspektiften göremiyoruz ama bu kaçınılmaz ve idraki müthiş bir şey.

Biraz da eserlerinde kömürü sıra dışı bir şekilde kullanmandan bahsedelim.

Fiziksel parçalar için tek malzeme olarak kömür kullandım. Bu yaklaşım başlangıçta kafamda yoktu ama işler geliştikçe diğer seçenekler eleniverdi. İçinde hâlâ bitki parçaları bulunan işlenmemiş kömür bu seri için çok uygun geldi, çünkü temelde bir yaşam kalıntısı - eskisine göre biraz eksik sadece.

​Kirli ve kullanışsız bir siyah bu. Sabitlenmemiş olsa rüzgârda uçuşup giderdi, ama bir kez iz bıraktığında tamamen silmek mümkün değil. Ve atölyemde bir tondan fazla var.

Siyah rengin (aslında bir renk değil tabii) senin için özel bir önemi mi var? Yoksa yalnızca eserlerini yaparken düşündüğün kimyasal bir işlem sonucu mu?

Çoğunlukla temsili eserler yapıyorum ama kömürün tonal özelliklerinden çok maddi yönleriyle ilgileniyorum. Tuvallerde kahverengi ve gri nüanslar var, ancak yalnızca yüzeydeki kömürün yanmasından kaynaklanıyor bu. Zamanla, her seride genellikle tek bir renk/pigment kullanarak, materyali daha minimalist bir şekilde ele alma yolunda geliştiğimin farkındayım. Yüzeyi tek bir araç kullanarak işaretlemek ve en fazla yan ürünleri (kül, gres, toz) sırası geldikçe kullanmak gibi.

Sergilenen işlerinden biraz daha detaylı bahsedelim. Heykel sergide özel bir yer ve anlam ifade ediyor gibi. Biçimsel ve kavramsal önemiyle birlikte sergi ve sunulan diğer resim ve çizimler arasında edindiği işlevden biraz bahsedebilir misin?

Tıpkı belirttiğin gibi heykel bir anlamda gösterinin baş kahramanı. Figürü çevreleyen resimler ve imgeler, figürün uçup giden düşünceleri ve hatıraları olarak hizmet etmek için varlar. Bu parçaları oluşturan tüm kömür ve kül hem mecazi hem de kelimenin tam anlamıyla figürün kalıntıları.

Heykel etrafında çeşitli gökyüzü, deniz manzarası, insan figürleri ve şehir manzaraları imgelerini gösteren eserler sergileniyor. Sergide konu bağlamında bir çeşitlilik var. Bu konuların temsiline ve imgelere nasıl karar verdin?

İlk niyetim manzaralara odaklanmak ve figürün yolculuğunu hem yıkım hem de umut içinde tasvir etmekti. Bununla birlikte, üretimde ve “baş karakterin” zihniyetinde daha derinlere indikçe, anılara ve öz imge durumlarına odaklanmanın daha samimi olacağını hissettim.

Sergide bir video enstalasyonu da yer alıyor. Bana bundan biraz daha bahsedebilir misin?

Enstalasyon, sürüyü ses yoluyla “yönlendiren” bir tür sürü dinamiği simülasyonu. Sürü/üşüşme davranışı, belirmiş yapıların haklı sebeplerle en yaygın örneklerinden biridir; birkaç satır kod (mesafeyi korumaya çalışın, çarpışmalardan kaçının vb.), bir hedef ve biraz türbülans vasıtasıyla hayatın tekinsiz bir yansımasını elde edebilirsiniz; düzensizlikten anlam çıkarmaya çalışarak yapılar oluşturmak, değiştirmek, yok etmek gibi.

Güncel sergi ve sergilenen işler oldukça distopik imgeler sunarak başkalaşım ve değişim fikirlerini tartışmaya açıyor. Şu anki COVID-19 krizinin, tam da bu zor dönemde yarattığın bu yeni seri üzerinde bir etkisi olduğunu söyleyebilir miyiz?

Dürüst olmak gerekirse distopik işler yapmadığım bir dönemimi hatırlamıyorum, ama hemen yanı başımızdaki görünmez ölümün bu denli farkında olmak, gece aşırı komşularımızın ve ailelerimizin kapısını tıkladığını duymak bakış açımı çarpıtmış olabilir. Salgının sanat üzerindeki etkisinin, olanları sindirmek için biraz zaman geçtikten sonra çok daha gözle görünür olacağını düşünüyorum.

Farklı bir (sanatsal) dünya göreceğimize ben de katılıyorum. Zaman ayırdığın için teşekkür eder, önümüzdeki sergide bol şans dilerim.

Ben de sana teşekkür ederim Marcus.

“Kül”, 14 Mart 2021 tarihine kadar Galeri 77’de görülebilir.

0
6780
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage