23 KASIM, SALI, 2021

Değişen ve Dönüşen Bir Dışarısı Gerçeği

Mekânın bireysel dünyamızdaki zihinsel ve psikolojik izdüşümlerini farklı disiplinlerde çalışan sanatçıların eserleriyle bir araya getiren “Zamana Takılmak” sergisini küratörü Ezgi Yakın ile konuştuk.

Değişen ve Dönüşen Bir Dışarısı Gerçeği

Sanatçı Ezgi Yakın’ın küratörlüğünde gerçekleşen “Zamana Takılmak” isimli karma sergi, 15 Ekim - 18 Aralık 2021 tarihleri arasında Hayy Açık Alan’da izleyiciyle buluşuyor. Mekânın fiziki, psikolojik ve politik katmanlarıyla ilgilenen sanatçıları bir araya getiren sergi, yaşadığımız zamanın izinde mekânsal deneyimin özel ve kamusal alanlarda aidiyet kurma ve yabancılaşma sürecine etkilerini araştırıyor. Cevdet Erek, Şeyma Güzelaydın, Kalender Meşrep (Tuğçe Akay & Ayşegül Doğan), Sevil Tunaboylu, Özge Yağcı, Nalan Yırtmaç’ın yer aldığı sergide video performans, seramik, enstalasyon, resim, ses, kolaj gibi çok farklı disiplinlerde işler bulunuyor. Sergi ile birlikte mekânda ve çevrim içi gerçekleşecek konuşma, performans, atölye çalışması gibi yan etkinlikler izleyici ile sergi süresince paylaşılacak.

Öncelikle serginin hikâyesinden başlamak isterim. “Zamana Takılmak” sergisinin fikri nasıl ortaya çıktı?

Sergiyi hazırlayan süreç yaklaşık sekiz ay önce başladı diyebilirim. Hem içinden geçtiğimiz pandemi süreci hem de ülkenin genel atmosferi içeriyi ve dışarıyı tarif etmek konusunda farklı bir bakış açısı geliştirmeye sebep oldu ve hâlâ oluyor. İç mekânlarda geçirdiğimiz zamanın artması oraya dair yüklediğimiz anlamları değiştirdi. Dışarısı olarak kamusal alan ve kent ise müdahil olmakta zorlandığımız ve kendimizi ifade etme yollarının giderek zorlaştığı bir hâl aldı. Dolayısıyla içeriyle dışarıyı ayıran sınırlar çerçevesinde bireyin varoluşuna dair dinamikleri düşünmek serginin ana eksenini oluşturdu.

1 ve 2- Nalan Yırtmaç İsimsiz, 2018 16x20 cm Kolaj, 8 adet Kredi: Umut Altıntaş
3- Şeyma Güzelaydın İsimsiz, 202170x100 cm Kağıt üzerine füzen Kredi: Umut Altıntaş
4- Özge Yağcı Köksüz, 2015 75x 115 x45 cm Seramik, astar, sır, 1050 C, hazır sandalye Kredi: Umut Altıntaş
​5- Özge Yağcı Düş Otu serisinden, 2021 20x20x38 cm Seramik, ahşap Kredi: Umut Altıntaş

Serginin genel kavramsal ve formal çerçevesini nasıl oluşturdun?

Sergiyi kurgularken değişen ve dönüşen bir dışarısı gerçeğiyle kurulabilecek diyalog imkânı ve içsel olanın yansıması olabilecek nesnelerle kurduğumuz ilişki benim için çıkış noktası oldu. Sergi bazı sorular etrafında oluştu: Mekânın kapsayıcı ve sınırlayıcı rolü üzerinden düşündüğümüzde günümüzün mekânsal deneyimi aidiyet kurma ve yabancılaşma sürecini nasıl etkiler? Fiziki temasın ve bedensel hareketin sınırlandığı bir dönemde organik iletişim kurulabilecek ifade alanları nelerdir? Bu sorular doğrultusunda kamusal alan ve kent kültürü dahilindeki dinamiklerle birlikte, mekânın bireysel dünyamızdaki zihinsel ve psikolojik izdüşümlerini sergide bir araya getirmek istedik.

Peki “Zamana Takılmak” ismi nereden geliyor?

“Zamana Takılmak” ismi çağın getirdiği yükle alakalı aslında. Yaşadığımız zamanın yönünü değiştirmek konusunda daha edilgen hissettiğimiz bir dönemi paylaşıyoruz. Bu durum da takılıp kaldığımız yerdeki süreçle yüzleşmeye ve askıya alınmış amaç ve istekleri düşünmeye sevk ediyor. Böylesine bir zamanın izini belki de en çok deneyimlediğimiz şekliyle mekânın göstergeleriyle kavramak olası hâle geliyor. Bir yerde bulunma zorunluluğu veya gündelik hayatın rutini içindeki tekrarlar, yinelemeler ve karşılaşmalar bu açıdan elverişli kaynaklara dönüşüyor.

1- Cevdet Erek Derisiz Def (Erbane), 2021 Beyaz çam, metal halkalar (Def yapım için defjen Sami Hosseini’ye teşekkürler ile) Kredi: Umut Altıntaş
2- Cevdet Erek Derisiz Def (Erbane) Cetveli, 2021 Beyaz çam, metal halkalar (Def yapım için defjen Sami Hosseini’ye teşekkürler ile) Kredi: Umut Altıntaş
3- Cevdet Erek 5 x 17 = 85, 2021 Derisiz def ile performanstan örnek Stereo ses ve tek kanal video, medya oynatıcı, hoparlör, tablet Kredi: Umut Altıntaş
​4 ve 5- Sevil Tunaboylu Başladığı Şey Bittiği Yer, 2021 Mekâna özgü yerleştirme Değişken boyutlarda seramik heykeller, buluntu nesneler, fotoğraf baskıları Kredi: Umut Altıntaş

Sergide video performans, seramik, enstalasyon, resim, ses, kolaj gibi çok disiplinli bir eser seçkisi var. Sergideki eser seçkisini oluştururken göz önünde bulundurduğun kriterler nelerdi?

Sergideki çeşitli disiplinlerin varlığı izleyiciyi de dinamik kılan ve çeşitli estetik duyarlılıkları buluşturan bir deneyim sunuyor. Sergiyi oluştururken de sanatçıların kişisel pratiklerini göz önünde bulundurarak farklı dil ve yöntemleri bir araya getirmek istedik. Duyusal olarak birbirine temas eden fakat tekil olarak da ifadesini özgün şekilde ortaya koyabilecek alanlar açacak şekilde eserleri bir araya getirdik. Sergide buluşan çalışmaların çok sesliliği ve birbiri arasındaki diyaloğu, sergilemeyle ilgili kararlar alırken kişisel olarak da beni heyecanlandırdı.

“Zamana Takılmak” sergisi mekânın fiziki, psikolojik ve politik katmanlarıyla ilgilenen sanatçıları bir araya getiriyor. Sergideki sanatçı seçkisini nasıl oluşturdun ve sanatçılarla nasıl bir çalışma süreci geçirdin?

Sergide mekân olgusuyla ilgili doğrudan ve dolaylı olarak kafa yoran ve bu alanda sanatsal pratikleri olan sanatçılarla çalışma fırsatımız oldu. Farklı kuşaklardan ve disiplinlerden gelen sanatçılardan Nalan Yırtmaç, Cevdet Erek, Sevil Tunaboylu İstanbul’da, Özge Yağcı Antalya’da, Şeyma Güzelaydın ve Kalender Meşrep (Ayşegül Doğan & Tuğçe Akay) İzmir’de üretiyor ve yaşıyorlar. Dolayısıyla yaklaşık yedi ay boyunca çevrim içi görüşmelerle ve mekân ziyaretleriyle süreci geliştirdik. Sanatçılar serginin sorduğu sorular çerçevesinde sergilenmemiş (ya da bu sergi için güncellenmiş) çalışmalara ve yeni üretimlere odaklandılar.

Örneğin Cevdet Erek, hazırlık sürecinde Hayy Açık Alan’a yaptığı ziyaret sonucunda, Hayy’ın içinde bulunduğu handaki komşularından erbane yapım ustası ve müzisyen Sami Hosseini ile gelişen iletişimden yola çıkarak sergi için yeni bir üretim gerçekleştirdi.

Fotoğraf: Ali Çakır

Sergi gündelik hayattaki rutin faaliyetlerde mekânın sınırlarını hatırlatan kimi yansımaları öznel ve yaratıcı işaretler sunarak ele alıyor. Sergide yer alan işlerde bu kavram nasıl gözlemleniyor, hepsinden kısaca bahsedebilir misin?

Nalan Yırtmaç, sekiz adet kolaj serisinde, 1960’lı yıllara ait, çocuklara İngilizce alfabeyi öğreten bir kitaptan yola çıkarak nesneleri tarif eden görsel şablonlar ile İstanbul’un farklı semtlerine ait fotoğraf ve kartpostalları ortak yüzeyde buluşturuyor. Yer değişikliği, yerinden edilme ve kentsel dönüşüme dair parametreleri mekânsal aidiyet üzerinden bakabileceğimiz bu çalışma, renkli ve oyunsu görüntüsünün altında güçlü eleştirel kesişmeler sunuyor. Sevil Tunaboylu’ya ait Başladığı şey bittiği yer çalışması, sanatçının atölyesinden derlenen geçmiş üretimlerinden kimi hatırlatıcı görsel ve nesnelerin yenileriyle buluştuğu bir tür “zihin mekânı” oluşturuyor. Zengin malzeme çeşitliliğine sahip bu yerleştirmede Tunaboylu, her daim alternatif ilişkilenmelere kapı aralayan, deneyimden ve karşılaşmalardan ilham alan kurgular yaratıyor. Şeyma Güzelaydın’ın 15 parçadan oluşan kâğıt üzerine füzen tekniğine sahip serisinden iki tanesi sergide yer alıyor. Güzelaydın bu çalışmalarında, açık bir kompozisyon içinde ardışık olarak dizilen ve tekrar eden nesnelerin formal ilişkileri üzerine yoğunlaşıyor ve sınırlar ile ilgili insana dair psikolojik imalar sunuyor. İç mekân bitkisinin topraksız ve köksüz bir biçimde sandalyede konumlanışını seramik tekniğiyle meydana getiren Özge Yağcı ise çalışmasında yaşamsal direnişin izleri üzerine düşündürüyor. Son olarak sergide yer alan Cevdet Erek’in Derisiz Def (Erbane) ve Derisiz Def (Erbane) Cetveli çalışması ayrıca derisiz defle gerçekleşen performansın kaydı olan 5 x 17 = 85 isimli videosu ve Kalender Meşrep’in Komşu Komşuya videosu dışarıyla kurulan temas ve diyalog yolları üzerine. Erek, Hayy’la aynı handa yer alan erbane yapım atölyesi olan Sami Hosseini’yle çalıştı ve hanın kültürel dokusunun bir parçası olan erbaneye form, ses ve ritimle yeni bir sanatsal-kavramsal boyut kazandırıyor. Kalender Meşrep grubu ise iki ev arasında halat yardımıyla kurulan kişisel diyaloglarını mahallenin de tanık olduğu bir performansa dönüştürdükleri Komşu Komşuya videosuyla sergide yer alıyorlar.

Fotoğraf: Ali Çakır

Sergi ile birlikte gerçekleşecek olan yan etkinliklerden söz eder misin?

Zaman Takılmak” sergisi 15 Ekim’de açıldı. Açılış günü Cevdet Erek, Sami Hosseini ile birlikte bir performans ve çalışmanın sürecini paylaştığı bir söyleşi gerçekleştirdi. 20 Kasım’da ise serginin sanatçılarından Sevil Tunaboylu, Şeyma Güzelaydın ve Kalender Meşrep grubuyla sergi turu ve konuşma gerçekleştirildi.

Hayy Açık Alan ile ilişkin nasıl gelişti?

Hayy Açık Alan’ın kurucusu Ayşe Gür ve Saliha Yavuz, İstanbul’da kültür yönetimi alanında uzun yıllardır çalışıyorlar. İzmir’de bağımsız bir sanat mekânı oluşturmak istedikleri süreçte İzmir’in kültür sanat aktörleriyle görüş alışverişi yapmak ve kolektif bir ruhla hareket etmek için bir dizi toplantı gerçekleştirdiler. Bu toplantılara katılanlardan biri olarak 2018’de gerçekleşen ilk sergisinden beri Hayy Açık Alan’ı yakından takip ediyorum. Ayrıca Hayy Açık Alan ile oluşturduğu projelerde sanat yazarı ve sanatçı olarak çeşitli ortaklıklar kurma fırsatım oldu. Hayy ekibi İzmir’de bağımsız ve kâr amacı gütmeyen bir oluşum olarak hem sergileme adına değerli bir alan açıyor ve hem de iş birlikleri ve kolektif çalışmalar yürüterek buluşturucu bir rol oynuyor.

0
8201
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage