22 OCAK, PAZARTESİ, 2018

Dişil Olanın Başrolde Olduğu Senaryolar

Meltem Sarıkaya resimlerinde güç, iktidar, cinsellik, pornografi gibi pek çok konudan besleniyor. Genellikle sulu boya çalışan sanatçı, cinsiyet politikalarına eleştirel bir dille yaklaşıyor.

Dişil Olanın Başrolde Olduğu Senaryolar

Meltem Sarıkaya ile kullandığı teknikler, eleştirel dili, resimlerinin insanlar üzerinde yarattığı etkiler, toplumsal kodlamaların ve kadın erkek prototiplerinin resimlerindeki etkisi üzerine konuştuk.

Belli bir tekniği benimsemen dikkatimi çekiyor. Gözlemlediğim kadarıyla daha çok sulu boya çalışıyorsun. Var mıdır bir sebebi?

Yağlı boya da çalışıyorum ancak sulu boyaya biraz daha ağırlık verdim son zamanlarda. Bir de sulu boya ile çalışmak bana meditasyon gibi geliyor. O kadar rahatlatıyor ki. Yağlı boya yoğun mesai gerektiren bir malzeme. Sulu boya kolay görünse de aslında daha zor bir teknik, çünkü müdahale etme imkânın kısıtlı. O pratikliği kazanıyorum sanırım, benim için daha rahatlatıcı oluyor.

Çalışmalarını sık sık Instagram’dan paylaşıyorsun. Herhangi bir galeriye bağlı değilsin sanırım, şu an çalışmalarına bağımsız olarak mı devam ediyorsun?

Evet bağımsız, kendi atölyemde çalışıyorum, bir yere bağlı değilim. Açıkçası gidip hiçbir galeriyle de görüşmedim, gelenler oldu ama net bir şey olmadı. Sergileme konusunda biraz çekimser yaklaşıyorlar sanırım ve işlerimi yumuşatmamı öneriyorlar.

Genele hitap etmek için asla çizgini değiştimemelisin bence. Bir galeriye bağlı çalışmamanın da sorun olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta bu çağda artık birçok alternatif mekân var ve insanlar evlerinde bile sergiler açıyorlar.

Evet bunun da farkındayım. Çizgimi değiştirmeye niyetim de yok açıkçası. Tabii ki yapıcı eleştirileri değerlendirmeye çalışıyorum, benden daha deneyimli, tecrübeli insanların görüşleri çok önemli benim için. Genelde kötü tepkiler de almıyorum, insanlar işlerimi seviyorlar. Herkes kendi alanında uzman tabii ki, haklı oldukları noktalar vardır.

©Nazlı Erdemirel

Elbet vardır. Haklı olabilirler ancak senin olmak istediğin nokta orası mı onun üzerine düşünmek lazım. Pornografi, cinsellik, şiddet, güç gibi ögeler resimlerinde sıklıkla karşımıza çıkıyor. Resim yapmaya başladığından beri mi bu tarz konular üzerine çalışıyorsun. Yoksa bir evrim süreci geçirdin mi? 

Yaklaşımım genel anlamda bu yönde ilerledi. Hiçbir zaman karakter olarak sessiz sakin bir yapıda değilimdir. İşlerimde günlük hayatta gözlemlediğim kadarıyla heteroseksizme, homofobiye karşı duyduğum rahatsızlıkların baskın olduğunu söylebilirim. Kadın/erkek yerine eril/dişil olanı vurgulamaya çalışıyorum. Baskın ve etken olanın, iktidar, güç, şiddet cinsellik kavramlarını dişilik üzerinden görselleştirmeye çabalıyorum. Cinsellikle ilgili merakım da babaannem sayesinde oldu sanırım.

Babaanem cinselliği rahatça konuşabilen, küfürbaz, espirili ve zeki bir kadındı. Babaannemden dinlediğim hikâyeler genelde pornografikti diyebilirim. Annemlerin aldığı sağlık ansiklopedileri vardı, onları karıştırırdım gizlice. Babannemin anlattıklarıyla kıyasladığımda şok oluyordum tabii. Babannem güçlü bir kadındı, cinsel kimliğinin farkında, ne istediğini bilen. Beni çok etkilemiştir.

Ailenin tepkisi nasıldı bu çizimlere karşı?

Resim yapmaya başladığımdan beri cinsellik ve pornografi ögeleri çalışmalarımda yer alıyor. Cinselliğe, cinsel kimliğime karşı farkındalığım ve merakım arttıkça gözlemlemeye başladım birçok şeyi. Farkındalık ve merakla beraber de sorgulamaya başladım. Ailemle paylaştım her zaman sorguladığım şeyleri. Başlarda tepkililerdi tabii ama alıştılar.

Peki sonra, hangi noktada alıştılar?

Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü, ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde okudum. Lise dönemime geldiğimde baktılar ki hep bu tarz konularda resimler yapıyorum, sonrasında üniversitede de devam ediyorum, alışmaya başladılar. Annem mesela penise ve vajianaya benzettiği şeyleri gösterip üzerinden espriler yapabiliyor. Ya da babam arkadaşlarına resimlerimi rahatlıkla gösterip, bunları benim kızım çiziyor diyebiliyor. Kısacası denemeye ve düzenli çalışmaya devam ettikçe destek oldular her zaman.

Çalışmalarında da çok etkisi var muhtemelen babaannenin. 

Kadın ve erkek bilinciyle doğmuyoruz. Sonradan toplumsal kodlamalarla o bilinci kazanıyoruz. Benim önümdeki tek dişil rol model babannemdi. Annem pasif bir kadın, o yüzden babannem bana örnek teşkil etti. 

©Nazlı Erdemirel

Resimlerindeki kadınlar da babaannen gibi güçlü duruşlarıyla dikkat çeken figürler. Bakışları, duruşları, erkeğe hükmeden tavırları… Öznen genellikle kadın oluyor, hatta bazen erkeği figüran olarak görüyoruz.

Aslında kadın değil öznem. Ben cinsiyetlerin kadın ve erkek olarak ayrılmasının da yanlış olduğunu düşünüyorum. Eril ve dişil olarak ayırmak daha doğru. Toplumsal normlar bize erkek ya da kadın olmayı dayatıyor. Bu biraz da otorite kontrolü. Benim için insan olmak önemli. Vajinamla doğup eril hissedebilirim çünkü ya da tam tersi.

Sana kesinlikle katılıyorum. Ama bir yandan da toplum olarak bize empoze edilen bir kadın ve erkek temsili var. Daha kadın ifadeli, feminen bir profil görüyorum figürlerinde, hatta bazen femme fatal kadınlar olarak da karşımıza çıkıyorlar.

Her şey o kadar eril, o kadar cinselliğe, otoritenin zorladığı prototiplere dayalı ki… Bunu giymelisin, buna inanmalısın, şöyle sevişmelisin, şununla sevişmelisin, şunu yemelisin, öyle olmalısın böyle olmamalısın gibi… Her şey inanılmaz eril ve baskıcı. Yazılı tarih, dinler, kontrollü dayatılan her şey. O yüzden resimlerimde dişil olanın güçlü, özgür ve başrolde olduğu hikâyeler oluşturuyorum.

​Femme fatal Fransızca kökenli bir kelime. Öldürücü, can alıcı, felakete neden olan kadın demek. Femme fatal tanımıyla en çok sinemada karşılaşırız. Erkekleri öldüren, esas oğlanın aşkını engellemeye çalışan, hep kötücül, ahlaksız dişil karakterler olarak gösterilir. Femme fatal kavramı insanlık tarihinden bu yana var. Bu karakterler eril güce karşı duran dişil figürler; güçlüler ve cinselliklerinin de farkında olan karakterler. Eril güce, baskıya, otoriteye başkaldırdıkları için hep kötücüller. Aslında bütün bu farkındalıklar çok önemli özellikler dişil olan için.

Her resminin ayrı bir hikâyesi var gibi. Öyle hissettiriyor.

Aslında bir bütünün parçası olsalarda, hepsinin kendi içinde ayrı ayrı hikâyeleri var. İzlediğim, duyduğum, gördüğüm, yaşadığım her şeyden o kadar fazla etkileniyorum ki. Etkilendiğim şeyleri de hikâyeleştirmeyi seviyorum.

©Nazlı Erdemirel

Cinselliğin yanında güç, öfke ve şiddet de resimlerinde sık sık karşımıza çıkıyor. 

Hayatımızın her anında karşılaştığımız olgular bunlar ve bütün bu olan biten olaylardan etkileniyorum. Televizyon izlerken haberler, reklamlar, filmler, diziler; alışveriş yaparken cinsellik, şiddet ve buna benzer pek çok figürle yüzleşmek zorundayız. Ülkede son yıllarda karşımıza çıkan olaylar, devlet politikaları, çevresel faktörler, özellikle de homofobi, heteroseksizm ve erkek şiddeti çalışmalarımı etkiliyor.

Eserlerin ilk anda şok etkisi yaratıyor. Ancak bakmaya devam ettikçe detaylarla karşılaşıyor, içine girebiliyorsun.

Eğer cinsellik, pornografi ya da şiddetten bahsediyorsam bunu göstermeyi tercih ediyorum. Bu da benim yolum. İsteyen istediği gibi gizleyerek veya örterek anlatabilir. Ama ben göstermek istiyorum. Bunu göstererek anlatabilmeyi deniyorum. Sadece çıplaklık değil resmettiğim. Dişil olanı basma kalıp düşüncelerden kavramlardan uzaklaştırarak özgürleştirmeyi amaçlıyorum. Erilleştirilmiş, erkekleştirilmiş birçok insani olguyu ve duyguyu dişilik üzerinden görselleştirmeye çalışıyorum. Okuyarak, izleyerek, araştırarak, deniyorum, çalışıyorum ve kendi yolumu bulmak için çabalıyorum.

İlk çizimlerinde pornografi ya da şiddetten çok femme fatal figürler dikkatimizi çekiyordu sanki. Seni ilk tanıdığımızda karşımıza çıkan figürlerin onlardı. Daha çok suratlar ön plandaydı hatta.

Genellikle ön planda gördüğümüz; güçlü ve iktidarı elinde bulunduran dişil figürler, cinsel kimliğinin de farkında olan karakterler.

​Mesela tel toka figürünün romantik veya duygusal olarak işlendiğini görüyorum resimlerde. Ben de bir silah gibi karakterimin ağzına tutturdum bu tokayı. Onu bir silah olarak kullanıp saplayabilsin diye.

Resimdeki karakterler özgürlüklerini ilan etmiş gibiler. Özellikle kadınlar... Herkesin özgür olduğu bir dünya sanki. 

Ben biraz mücadeledeci bir insanım. Gerçek hayatta zaten her şey baskıcı. Baskıcı ve eril bir dünyanın içinde yaşıyoruz. Resim yaparken mücadele ettiğimi hissediyorum. Orası benim alanıma dönüşüyor, bir şeyleri özgür bırakmak istiyorum. Amerika, Hollanda, Türkiye ya da Afganistan; birçok ülkede dişil olan aynı şeylere maruz kalıyor. Eğitimli ya da eğitimsiz farketmiyor. Yaşadığımız şeyler sadece boyut değiştiriyor. Yaşamak istediğin hayatı nihayetinde yaşayamıyorsun, söylemek istediğin şeyi söyleyemiyorsun, daimî bir baskı söz konusu.

©Nazlı Erdemirel

Kullandığın modeller genelde tanıdığın, hayatından insanlar oluyor sanırım.

Anonim olan ve internetten edindiğim görsellerden yararlanıyorum. Artık fotoğrafları kendim çekmeye başladım. Birebir tanıdığım insanların resmini de yapıyorum. Hayata karşı güçlü duruşları olan kadınları işaret etmek istiyorum, bunlar gerçekten öyle insanlar. Onların hikâyeleri ve gözlemlerimle küçük küçük hikâyeler kurguluyorum. Gördüğüm bir haber, bu haberden aklıma gelen bambaşka bir hikâye derken resimler küçük hikâyelerle birleşiyor. Resim yapmadan önce bir olay örgüsü var bende şekillenen, onun sonunu göstermeye çalışıyorum. Bir olay yaşanmış ama biz neredeyse onun sonunu görüyoruz.

Bu durum bazen olay anını görmekten çok daha etkileyici. Ki bir yandan da sana gelen yorumlarda “her şeyi göstermesen, üstü kapalı anlatsan” önerisini sen bu şekilde yapıyorsun aslında

Evet en azından denemeye çalışıyorum. Her şey fazlasıyla ortada ve alelade zaten. Cinsiyetleri kategorize etmeden, cinselliğin eril bakış açısından sıyrılması gerektiğine inanıyorum. Net olmaya çalışıyorum.

Resim dışında farklı disiplin denemelerin oldu mu?

Çok değil. Bir dönem kolaj denedim. Genellikle sulu boya ve yağlı boya resim yapıyorum. 

Penisin içinden dikenli bir gül çıkan resmin en sevdiğim çalışmalarından biri. Nedir bu resmin hikâyesi? 

O resim acı duygusu yaratıyor insanlarda, onu seviyorum. İnsanlar, o resme baktıklarında canlarının acıdığını söylüyorlar genellikle, görsel olarak hissedilebilir bir acı. “Kadınlar çiçektir, kadına neden çiçek alınır?” gibi cümleler de bende acı hissi uyandırıyor, bunun gibi konular da bu resmi yapmak adına ilham verdi. Resmin adı da: Senin İçin. Vazo ve çiçek natürmortu bana çok pornografik gelir. Biraz da vazoyu çağrıştırıyor penis o resimde.

Yakın zamanda gerçekleştireceğin bir projen var mı? Seni bir sergide görebilecek miyiz? 

Düzenli olarak resim yapıyorum. Gerçekleştirmek istediğim bir projem var ve üzerinde çalışıyorum.

0
10893
0
Fotoğraf: Nazlı Erdemirel
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage