22 NİSAN, SALI, 2025

Duyular Ötesi Bir Deneyim: MASADA: II

“MASADA” sergi serisinin, Studio Pinprick ve Umut Yalım’ın eserlerinin Buffett şefi Merve Şeker Yalım’ın sergiye özel olarak tasarladığı lezzetlerle bir araya geleceği ikinci edisyonunu, yaratıcılarıyla ve sanatçılarıyla konuştuk.

Duyular Ötesi Bir Deneyim: MASADA: II

Galeri Bu, 10 yılı aşkın süredir kültür-sanat alanındaki varlığını Buffett adlı Gastro Cafe konseptiyle, sanat ve gastronomiyi özgün bir şekilde bir araya getiren bir buluşma noktası yaratmayı hedefliyor. Bu vizyon doğrultusunda başlatılan “MASADA” sergi serisi, izleyicilere sanat ve lezzeti eş zamanlı deneyimleme fırsatı sunmaya devam ediyor. 26 Nisan’da, E. Ezgi Özer küratörlüğünde açılacak serinin yeni edisyonu “MASADA: II”de Studio Pinprick ve Umut Yalım’ın eserleri, Buffett şefi Merve Şeker Yalım’ın sergiye özel olarak tasarladığı lezzetlerle bir araya geliyor.

​Duyuları birleştiren bu sergi özelinde sanatçılar Studio Pinprick ve Umut Yalım, küratör E. Ezgi Özer ve şef Merve Şeker Yalım ile sohbet ettik.

Öncelikle Galeri Bu’dan bahsetmeye başlayalım istiyorum. 2012’de sizin tarafınızdan kurulan galeri geniş bir yelpazede sanat üretimlerine ev sahipliği yapmaya devam ediyor. 13 yıldır aktif olan galeri zaman içinde nasıl evrildi, şu anki öncelikleri arasında neler yer alıyor?

Umut Yalım: Kurulduğumuzdan beri, genel ve anaakım sanat dünyasının dışında olmaya çalıştık. Bundandır ki, o an için çemberin dışında kalmış, ancak şu an isim yapmış birçok sanatçının ilk sergilerine ev sahipliği yaptık. Bundan da her zaman kıvanç ve övünç duyduk.

Zaman içinde de bu duruşumuz sürmeye ve hatta üstüne koyarak da sürdürmeye çalıştık. Spor, müzik, gastronomi gibi sanatla dirsek teması olan alanlarla bütünleşik sergiler düzenleyerek hem kendimize hem de sanat dünyasına yeni sekmeler açtık. Bu sekmeler sayesinde de kendini ilk planda “sanatçı” olarak adlandırmayan birçok kişi, sanat dünyasına bizimle ilk adımlarını attılar.

​Şu an ki önceliklerimiz arasında da ilkemizi dallandırarak ve genişleterek sürdürmek ve süreci hem Türk hem de yabancı sanatçılarla yurt dışına taşımak var. Bu taşımada da ana izleğimiz daha önce temas etmediğimiz alanlarda sanatsal deneyimlere yer açmak ve bu deneyimleri de başka deneyimlere dönüştürmek.

Sanat ve lezzeti eş zamanlı deneyimleme fırsatı sunan, sanatçılar ile şefi aynı yaratıcı düzlemde konumlandıran “MASADA” serisi nasıl ortaya çıktı?

E. Ezgi Özer: Özel hayatımda yeni lezzetler deneyimlemeyi ve uzun sohbetler edilen güzel sofralarda vakit geçirmeyi her zaman çok sevmişimdir. Bir süredir yemek kültürü ve sofra ile ilgili bir sergi yapma hayalim vardı, bu serginin bir de yemeği olsun istiyordum. Yalnızca lezzetli bir yemek değil, dakikalarca izlediğim ve duygularımı harekete geçiren bir eserin yemeğini yemek artı nasıl bir duygu uyandırır diye düşünüyordum. Ancak bu fikri gerçekleştirebilmek için aynı heyecanı duyacak bir şefe ihtiyacım vardı.

​Galeri Bu ekibinin genişlemesi ve Buffett’nin aramıza katılmasıyla da böyle bir serginin yapılabilme imkânı doğdu. Galerinin dönüşüm sürecinde aynı masada uzunca sohbetler ettiğimiz ve Buffett’de yer alacak tatları denediğimiz çok keyifli bir dönem geçirdik. Merve ve Umut’un hayaliyle Galeri Bu farklı bir boyut kazanacak ve Buffett’nin kuruluşuyla sanat ve gastronomiyi birleştiren bir deneyim alanı olacaktı. Galerinin yeni düzeninde bu vizyonu pekiştirecek bir sergi yapılması üzerine konuşmalarımız oldu, bu süreçte ben de “MASADA” fikrini şekillendirdim ve hayalimi ekiple paylaştığımda hepimiz aynı heyecanı duyduk. Aslında “MASADA” sergisi bu çatı altındaki ekibin hayallerinin bir araya gelmesi ile gerçeklik kazandı diyebiliriz.

“MASADA:II”nin kavramsal çerçevesini sizden dinleyebilir miyiz? Bizi neler bekliyor?

E. E. Ö.: Sergide iki farklı sanatsal yaklaşım bir araya geliyor ve “MASADA: II”nin ana temasını kontrast kavramı oluşturuyor. Studio Pinprick’in zengin, detaylarla örülü ve renkli dünyası karşısında Umut Yalım’ın sade, güçlü ve durumsallığı öne çıkaran üretimleri var. Bu iki farklı yaklaşımın bir araya gelişindeki güçlü zıtlık, izleyiciye katmanlı hem duygusal hem de düşünsel bir alan açıyor.

Eserlerde gördüğümüz bu kontrast, yemeklerde de karşınıza çıkıyor. Şef Merve Şeker Yalım’ın tabaklarında aynı zıtlığı yakalayabiliyorsunuz. Studio Pinprick için hazırlanan yemek, görsel olarak fine dining estetiğinde, detaylı ve renkli bir şekilde sunuluyor. Umut Yalım için tasarlanan yemek ise aynı sanatçının eserlerindeki gibi izleyiciyi kendi tabağını kendi yaratmaya teşvik eden; farklı lezzetleri birbirine ekleyerek final tabağa götüren bir sistem olarak kurgulanıyor.

​İzleyiciyi “MASADA: II”de, eser ve yemek eşleştirmeleriyle estetik ve duyusal anlamda zengin, daha önce karşılaşmadıkları bir keşif ve deneyim alanı bekliyor.

Sergi serisi ikinci edisyonu “MASADA: II” ile karşımıza çıkacak. Siz de bu edisyonun sanatçı katılımcılarındansınız. Üretimleriniz çabasız sanat ya da sanatta yeterincelik anlayışı üzerine yoğunlaşıyor. Biraz bahsedebilir misiniz?

U. Y.: Yaklaşık son beş yıldır “Görsel Tahakkümün Sonu” başlığı altında, ana izleği sanatçının yapıtı üstündeki egemenliğini azaltıp, bu gücünü sanat izleyicisiyle paylaşan bir sanat anlayışıyla yapıtlarımı sürdürüyorum. Bu anlayışın biçemi olarak da çizi yerine yazıyı kullanıyorum. Böylelikle de sanatçının çiziyle kendi imge dünyasını dayatması yerine, yazıyla beraber sanat izleyicisine yapıtla arasında bir hareket alanı yaratmaya çalışıyorum; çünkü çizi, sanatçının, o âna kadar belleğinde inşa ettiği ve yapıtlarına zerk ettiği bir imge dökümüyken, yazı ise; yapıta yazılan sanat nesnesi aracılığıyla, sanat izleyicisinde tetiklenen, sanat izleyicisinin öz-imgeleridir. Örnek verirsek, sanatçı bir masa çizerse, o masa; sanatçının kendi iç dünyasında çizimlenen masa olur. Oysa ki, yazıda, sanat izleyicisi “masa” yazısını gördüğü ândan itibaren, kendi belleğindeki masayı görüntülemeye ve bu görüntülemeyi kafasında oluşturmaya başlar. Böylelikle de sanat izleyicisi; sanatçı tarafından güdümlenen edilgen biri olmaktan çıkar ve sanat yapıtının bir paydaşı hâline gelir.

Sergi kapsamındaki çalışmanızı dinleyebilir miyiz?

U. Y.: Son beş yıllık sanatsal uygulamalarım ışığında, bunu bu sergide de kurgulamaya çalıştım ve bu çalışmama da “çabasız sanat”, “sanatta yeterincelik” adını koydum. Özetlersem; söz konusu yapıtı yaparken, o yapıtı yapmaya çaba harcamadan ve o yapıtı yapmaya yetecek, yeterince sanatsal ya da sanatsal olmayan araç, gereç ve nesnelerle, yapıtın ham maddesini (ana duygu) sanat izleyicisine iletiyorum. Bu iletim, nesneden özneye inşa edilen yapısökümsel bir süreci oluşturuyor.

Gerçeği kendi gözünüzden; renkli detaylarla örülü, değişime uğramış, alışılmış ne formunun dışına çıkmış biçimlerde yansıtıyorsunuz. Üretim pratiğinizden bahsedebilir misiniz?

Studio Pinprick: Gerçeklik, bizim açımızdan düşlediğimiz, üzerine konuştuğumuz ve tüm duyularımızla içinde bulunduğumuz hâlleri istikrarlı biçimde sürdürebilmekle ilgili. Yaşadığımız coğrafya; tüm çeşitliliğiyle, tüm renkleriyle bir bereketler yurduyken, ne yazık ki bu renkler günden güne silikleşiyor, yok sayılıyor. Bizse işlerimizde bu silinmeye karşı kendi gerçekliğimizi kendi renklerimizle inşa etmeyi seçiyoruz. Belki de bir tür dirençle… Belki de bir hatırlatma çabasıyla.

​Üretim pratiğimizin temelini geleneksel yöntemler oluşturuyor. Tekstil tabanlı işler üretsek de son dönemlerde farklı tekniklerle çalışmayı deniyor; yine de zanaatın gücünü ve el emeğinin sürekliliğini önceliklendiriyoruz. Bu tercih, üretimin ruhunu korumakla ilgili olduğu kadar, hafızayla da ilgili bizim için.


İşlerimizin içeriği varoluş temaları etrafında şekilleniyor: Bireysel varoluş, toplumsal varoluş, kozmik varoluş… Aynı zamanda insanlık olarak yeryüzünde yarattığımız farklı coğrafyalardaki, farklı kültürlerin içinde yer alan ortak kodları, bizi birbirimize bağlayan evrensel sembolleri araştırıyoruz. Çünkü farklılıklarımız kadar, ortaklığımız da önemli. Bunun yanında çeşitliliğimiz de elbette. Bu da bizi işlerimizin doğasında bulunan dualiteye götürüyor.

Sergi kapsamındaki çalışmanızı dinleyebilir miyiz?

Studio Pinprick: Sergide iki farklı seriden birer iş yer alıyor. Bu iki işin ortak teması ise “maske”. Maskeler, işlerimizde sıkça karşımıza çıkan, zamanla anlamı dönüşen güçlü semboller. Bir dönem sağlığımızı korumak için taktığımız maskeler, bugün iktidarın karşısında bir duruşun simgesine dönüşebiliyor. Maskeler hem saklayan hem de açığa vuran şeyler… Bu ikili doğası onları işlerimizde sürekli yeniden düşünmeye değer kılıyor.

Wonderland XL serisinden Cloudspotting adlı işimizde, VR gözlüğü takmış bir tavşan karakteri Akdeniz manzarasının önünde duruyor. İçinde bulunduğu manzara mı gerçek, yoksa taktığı maskeyle yarattığı simülasyon mu? Bu belirsizlik, bize günümüz gerçekliğini sorgulama fırsatı sunuyor.

“Cloudspotting” aslında hem bilimsel hem de şiirsel bir anlam taşıyan bir kavram. Bulutları izlemek, görme biçimimizi dönüştürebilir mi? Belki evet. Ama günümüzde artık “bulut” dediğimiz şey, hafızamızı sanal bir veriye dönüştüren dijital bir alana da işaret ediyor. Ödemenizi yapmadığınız sürece kendi geçmişinize bile ulaşamıyorsunuz. Bu iş, tüm bu düşünceler arasında doğaya yeniden yönelmenin bir gereklilik olduğunu hatırlatıyor. Çünkü hakikat, hâlâ orada, doğanın tam kalbinde saklı.

İkinci işimiz, Anonim Masallardan Mitolojik Gerçeklere serisinden Ganimet. Bu çalışmada, maskesiyle var olan ve doğduğu andan itibaren kendisine yüklenen görevlerle şekillenmiş bir karakter yer alıyor. Cinsiyetsiz bir bütün olarak tasarlanan bu figür, ilkel benliğimizin temsili. Ne bir role ne de kimliğe sığınan; sadece doğanın içinde, onunla mücadele ederek ve aynı zamanda ona ait olarak var olmaya çalışan bir varlık.

​Bu seride, sahip olduğumuz her şeyi geride bıraktığımızda, doğayla kurduğumuz yalın ilişki ön plana çıkıyor. Doğa burada hem öğretmen hem yoldaş hem de sınayıcı bir güç. Ganimet, doğadan elde edilen bir zafer değil; doğayla kurulan bir bağın, onun sunduğu nimetleri anlayarak kabul etmenin bir simgesi.

Serginin en önemli detaylarından biri de lezzetleri. Tat ve duygu arasındaki dengeyi de sizin sayenizde deneyimleyeceğiz. Bize serginin lezzetlerinden bahsedebilir misiniz, nasıl bir kurgu ile karşılaşacağız?

Merve Şeker Yalım: “MASADA: II” sergisinde, iki farklı ekolden gelen sanat anlayışları görülüyor. Sanatçıların yemekleri kurgulanırken de ana çıkış noktası bu oldu. Studio Pinprick’in Anonim Masallardan Mitolojik Gerçeklere Serisi, Ganimet adlı eserinde, en baskın öğeler olarak deniz altı ve ahtapot görülüyor. Böylelikle, tabağın ana temasını da bu öğeler oluşturdu. Studio Pinprick’in eserlerindeki dokuma yoğunluğu ve bu sürecin zamana, gözleme dayanması mutfaktaki fermentasyon sürecini ve bu süreçteki zahmeti çağrıştırıyor. Bu bağlamda da tabakta fermente ürünler kullanılması gerekliliği doğdu.

​Umut Yalım’ın eserlerine gelirsek, verdiği yazılı ve somut verilerle, hayal gücü kullanılarak bir imge oluşturulması söz konusu. Yemeği tasarlanırken de bu bağlamdan yola çıkıldı. Bir düzlem üzerinde, sanatçının yapıtlarındaki çabasız, ham ve yeterinceliğe de gönderme yapılarak, yemekte kullanılması düşünülen tüm ürünler olması gereken miktar ve adette yerleştirildi ve izleyicilerin bu ürünleri kullanarak kendi tabaklarını tasarlamaları beklendi. Her iki yemekte de mevsimin yıldız malzemelerinden olan enginar kullanılarak, lezzetlerde bir bütünlük ve bağlantı kuruldu.

Galeri Bu’nun alt katında yer alan, sizin tarafınızdan gastro-cafe anlayışıyla kurulan Buffett’yi de dinleyebilir miyiz sizden?

M. Ş. Y.: Buffett mutfağını, 2022 sonunda, şef arkadaşım Hatice Güner ile birlikte kurduk. Kurulduğumuzdan beri, Galeri Bu’nun alt katında, özgün bir menüyle hizmet veriyoruz. Tabaklarımızda yer alan tüm ürünleri (turşu, ekmek, soslar vs.) kendimiz üretiyoruz. Mevsimsel ürün ve yerel üreticiye önem vererek menümüzü düzenliyoruz. Kafeye ek olarak, son dönemde, özel etkinlikler, catering hizmeti ve özel sipariş alanlarında da çalışmaya başladık.

​“MASADA” sergi serisiyle, sanattan masa’ya anlayışını benimseyerek etkinlikler düzenlemeye devam ediyoruz.

Ziyaretçilerini hem görsel hem de duyusal bir yolculuğa davet eden “MASADA: II” sergisini 28 Haziran 2025 tarihine dek Galeri Bu’da ziyaret edilebilirsiniz.

0
509
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage