- Serginin kavramsal çerçevesiyle üretim pratiğinin nasıl bir paralellik gösterdiğini düşünüyorsun?
Farklı medyumları kullanmayı seven biriyim ama bu sergi ağırlıklı olarak resim ve kolajlardan oluşuyor. Bu da sanırım zamanın ruhundan kaynaklı, bu resimleri yapmak benim için adeta meditasyon şeklindeydi. Fırtınalı atlatılmış bir süreç sonrasında kendimi ve düşüncelerimi dinlemek bana çok iyi geldi. Teknik olarak konuşacaksak, resimlerin eskizi olarak kolajdan yararlanıyorum. Bu ön çalışmada çevremizi sarmalayan imaj yığınını parçalıyor ve kendi reflekslerime göre yeniden bir araya getiriyorum. Bu imajlar bizi gün geçtikçe sıkıştıran iktidarın dili, ve ben kendimce bu dile virüs sokup altında yatan anlamları keşfe çıkıyorum.
- Kolaj tekniğinde kullanılan farklı parçalardan bir bütün oluşturmak ile boş bir tuval üzerinde çalışmaya başlamak farklı anlamlar içeriyor. Resmin seni özgürleştirirken vermek istediğin mesajı engellediğini düşünüyor musun?
Herkesin tuval üzerinde macerası farklı işliyor. Başlangıçta daha kontrollü başladığım tuval ve boya sonrasında beni kendi yolunda dönüştürüyor. Eskiz olarak yaptığım kolajların yapım süreci tuvalde de devam ediyor. Rastlantılar benim için yol gösterici. Bu anlamda engellenmenin tam tersine önümde zengin çalışma olanakları oluşuyor.
- Resimlerindeki gerçeküstü varlıkları betimlerken kullandığın kravat, topuklu ayakkabı ve ruj gibi toplumsal cinsiyet kodları, iktidarın kullandığı dille nasıl bir ilişki içinde?
Her gün olmaya çalıştığın insan gibi giyinirken topluma sunulan persona bu bahsettiğin parçalardan oluşuyor. Bu parçaları kullanan iktidar yöneteceği kişiyi yaratıyor aslında. Bu yüzden aksi yöndeki herhangi bir çalışma iktidarın diline çomak sokuyor.
- Eserlerinde yer verdiğin figürlerin sahip olduğu giysiler ve rezidanslar bedenlerini ele geçirmiş fakat bu durumdan oldukça memnun görünüyorlar. Kimisi rahat bir tavırla poz vermiş, kimisi yerçekimi kanunlarına meydan okurcasına havadaki denge noktasını bulmuş. Sence de öyleler mi, yoksa kurtarıcılarını mı bekliyorlar?
Yani bir nevi diyorsun ki, karşımıza çıkan bu yaratıklar aslında çok da bizden uzak değil, sanki hep varmış gibiler. İşte bu figürleri ilk oluşturmaya başladığımda karşılaştığım manzara buydu. Önümüze konulan kadın, erkek, çocuk, yaşlı kalıpları sanki bizim için en iyisi en sağlıklısı gibi gösteriliyor.
Bunları parçaladığında aslında işlemeyen bir şeyler olması lazım ama görüyoruz ki bu hiç alışık olmadığımız formlar kendiliğinden sağlıklı bir şekilde yaşayabiliyorlar. Burada işlemeyen tek şey bize tek bir seçenek sunan iktidar. Cesaret gösterip kalıpları yıkıp yeni formlar üretmek ya da önerilerde bulunmak asıl kurtarıcı olan şey. Yani bu figürler zaten kurtarılmış olan yerde salınıyorlar.
- Hikayenin kahramanları neden genellikle nötr bir mekanda yalnız başlarına beliriyorlar?
Yalnızlıkları yeni doğduklarından; ama kendi sürülerini bulacaklarına eminim. Gittikçe kalabalıklaşıyorlar. Bulundukları mekanın temelinde rüyaların anlamlandırılamaz, bir sınırı olmayan, her an başka bir şeye dönüşen boşluk yer alıyor. Ben de şimdilik oralarda dolaşıyorum.
- Figürlerin yüzleri yok ama uzuvları var. Modern toplumlardaki kimliksizleştirmeye bir gönderme mi bu? Uzuvların bir kimliği olduğunu düşünmüyor musun? Mesela ben nice insanı ellerinden tanırım.
Aslına bakarsan çalışmaya başladığımda bir gönderme yapmak hiç aklımın ucuna bile gelmiyor. Elimdeki malzeme günlük hayatta sürekli karşılaştığımız imajlar, eğer benden çıkan işler kimlik, toplumsal cinsiyet gibi konuların etrafında dönüyorsa demek ki gündelik hayat da bu konular etrafında yoğruluyor. Zaman olarak an’dan beslendiğim için bazen bazı parçalar gerçekten çok kuvvetli anlamlara sahip olabiliyor ve bunu yakaladığımda tıpkı hassas bir arşivci gibi kaydını tutuyorum.
- Resim ve kolajların yanı sıra videoların ve performansların da var. Önümüzdeki günlerde sanatsal üretimin hangi yöne kayacak gibi hissediyorsun? Bizi neler bekliyor?
İnanılmaz bir değişim sürecinden geçiyoruz; geçtiğimiz sene bir on seneye bedeldi. Zaman inanılmaz hızlı akıyor ve etrafımızda durmadan gelişen olaylar var. Bu çılgın gündemin içinde sakin kalmaya aklımı sağlam tutmaya, kendimi dinlemeye ve anlamaya çalışıyorum ve bu da en iyi resim yaparken oluyor. Bu yüzden daha çok resim çıkacağa benziyor ama kolajlar gittikçe boyutlanmaya başladı belki biriktirdiğim nesneleri dönüştürme sürecine girebilirim. Şimdilik böyle ama belli mi olur hayat bu!
Sergi 26 Ocak 2014 tarihine kadar Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi "Operation Room" da görülebilir.