08 HAZİRAN, PERŞEMBE, 2023

En Doğal Hakların Arzu Nesnesi Hâline Getirilmesi: "Çatısız"

Neriman Polat’ın Zilberman, Mısır Apartmanı’ndaki ana galeri mekânında 15 Temmuz’a kadar sergilenecek “Çatısız” isimli son sergisine dair sanatçının görüşleri eşliğinde bir yazı.

En Doğal Hakların Arzu Nesnesi Hâline Getirilmesi:

Neriman Polat (1968, İstanbul) sosyo-politik meseleleri odağına aldığı çalışmalarında, toplumsal cinsiyet, kamusal alan, kentsel dönüşüm, iktidar biçimleri gibi olguları feminist bakış açısı ile eleştirel bir dille işliyor. Kişisel ve kolektif hafızaya değindiği üretimlerinde, fotoğraf, video, yerleştirme, metin ve son dönemde hazır tekstil malzemeleri üzerine müdahaleler barındıran yapıtlar ortaya çıkarıyor. Sanatçının katıldığı sergiler arasında Paolo Colombo küratörlüğündeki 6. İstanbul Bienali “Tutku ve Dalga” (1999), Beral Madra küratörlüğünde 50. Venedik Bienali Türkiye Pavilion’unda, “In Limbo” (2003) vardır. Polat 2000-2009 yılları arasında Hafriyat grubunda yer alırken, grupla birlikte birçok sergide yapıtlarını gösterdi. Sanatçının en son kapsamlı sergisi Derya Yücel ve Wenda Koyuncu küratörlüğünde Depo’da “Mührü Kırmak” (2020) başlığında gerçekleşti.

​Çatı, barınma ve bir arada durabilmeyi en yalın hâli ile anlatır. Çatısız bir yapının işlevini ne kadar yerine getirdiği ise tartışılır. Neriman Polat sergisinde kadın hakları, barınma krizi, temel ihtiyaçların karşılanması gibi en doğal hakların sosyal adaletsizlikle arzu nesnesi hâline getirilmesini sorguluyor.

Galeriye ilk girdiğimizde bizi karşılayan Mutfak adlı yerleştirme gelecekte bekleyen distopyanın en iyimser yanı ile yüzleştiriyor ve ekliyor “distopya bizi temsil ediyor!”. Bir avuç altın rengine boyanmış bakliyatın kavanozlar içinde sergilenmesi belki de gelecekte bizden sonraki nesillere kalacak mirasımız ya da ulaşmak için çabaladığımız en temel ihtiyaçlarımız.

​Sergiye ismini veren Çatısız yerleştirmesi ise kiremit, harç ve siyaha boyanmış kitsch tüllerle çatısı ve duvarları olmayan bir ev ambiyansı oluşturuyor. Bugünün problemleriyle, katmanlı insan ruhunun yaşadığı içsel açmazları da anlatıyor. “İnsan merkezli düşünce bizi bu hâle getirdi”, diyor sanatçı. Kadın evinde güvende olmak istiyor, bunun için de emek sarf ediyor, siyah tüller ise tam da bu hayal kırıklığını anlatıyor. Aidiyet, güvence ararken kadının yeri manen ve madden nerede olmalı tartışmaları yarım kalmış bir metafor olarak da okunabilir.

“Barınma sorunu da ekonomide adaletle ilgili, sergi ismi itibariyle sosyal adaletsizliği anlatıyor kentsel hafızaya sahip çıksaydık rant, deprem, gentrification ve felaketlerden nemalanan bir sosyal yapı olmazdı.” diyor Neriman Polat. Tuğla, tül, gündelik nesneleri başka bir kurgunun içerisinde kullanmayı seviyor ve sokağı içeriye taşıyor.

Tek başına salıncakta sallanan bir kız çocuğunun giderek bizden uzaklaşmasını konu alan video enstalasyonu ise belki de yitirdiğimiz masumiyeti, çocuk dünyasına olan mesafemizi onun arkadaşları ile değil de tek başına kalışını, neredeyse nafile bir çaba ile aynı devinimi tekrar eden oyun alanındaki yalnızlığını gelecekte onları nasıl bir çevre ve yaşantı beklediğini, herkesin kendi iç dünyasındaki çocuğu nereye konumlandırdığını anlatmak derdinde.

“Bir kişinin başına gelen hepimizin başına gelir. Birlikte açlıktan ölebilir ya da birlikte şölen yapabiliriz. Yeşeren ne olursa olsun karşılıklıdır.” (Bitkilerin Ruhu Kitabın’dan /Robin Wall Kimmerer)

0
3007
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage