Siyaset, iki tarafı olan bir oyunda taraflardan birinin diğerini oynatmasıdır.
Siyaset yapan oyunu sadece yönetir.
Siyaseti kullanan oyunu bitirmez, her şekilde sürmesini sağlar.
Siyaset yapmak, aslında inanmadığın gibi de düşünmeyi her durumun çıkarına uygun konuşmayı gerektirir.
Siyaset, her türlü kapitalin-toprağın-mülkün-sınırın korunması için doğal olarak gelişen kemiği olmayan dil, bağlı faydacı hareketler dizisi, farkında olarak veya olmayarak yaşam, yaklaşım biçimidir.
Amaç hep karşı tarafa göre söylem kurmaktır. Paylaşmak değil istenileni yaptırmaktır.
Yakın yazılı tarih, devletlerin liderlerin siyaset içinde yer alma biçimleri ve onların söylemleri ile şekillenir, kısaca resmi tarihi siyasi dil yazar. Rejim biçimlerini siyasi bakış farklılıkları belirler.
Siyasetin tarihi, doğanın, devlet eliyle parsellenip o yörede yaşayan feodal güçlere teslim edilmesine, evlerin etrafına ilk çitlerin çekildiği tarihlere kadar uzanır (Sonu gelmez cinayetler de o gün işlenmeye
başlamıştır)(Metafor: Cemil Meriç).
Tüm başkaldırılar, çirkin siyasete karşı geliştirilen en güzel argümanlar, kökende karşı olsalar da siyasi tarihin içinde yer alır.
Sonuçta siyaset, ekonominin, savaşın, teknolojinin, sömürünün, stratejinin tarihi ile hareket eder.
Tarihin resmi, siyasi hareketlerin şeklidir.
Tüm haksızlıklara karşı çıktığımızı da ancak siyasi bir dille anlatabiliriz. Siyasi oluruz.
Bizler profesyonel politikacılara benzemek istemesek de, yazık ki onlar bize benzerler. Politikanın yüzü yoktur. Kaçış zordur.
Hiç bir sosyal olguyu siyasetten ırak düşünemeyiz.
…….
Ütopya, siyasetin geçersiz olduğu bir dünya düzenini düşlemektir.
Sanat ise, dünyayı hala bir ineğin boynuzları üzerinde durur sanabilmektir.