Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs salgınının olumsuz etkileri sürmeye devam ediyor. Bu süreçten en fazla etkilenen sektörlerden birisi de şüphesiz sanat dünyası oldu. Ancak tüm olumsuz gelişmelere rağmen galeri ve müzeler yeni sanatçılar keşfetmeye ve onları desteklemeye devam etti. Konuyla ilgili Artsy’de yer alan Artsy’nin Yardımcı Editörü Shannon Lee tarafından kaleme alınan bu yazıyı okurlarımız için Türkçeye çevirdik.
COVID-19’un ekonomik yansımaları sanat dünyasını çok derinden etkiledi. Amerika Sanat Koleksiyonerleri Derneği’nin (the Art Dealers Association of America - ADAA) Mayıs 2020’de açıkladığı son rapora göre galeriler bu zorlu süreçte yüzde 73 oranında zarara uğradı. ADAA başkanı Andrew Schoelkopf ve genel direktörü Maureen Bray’in geçtiğimiz günlerde bir toplantıda konuyla ilgili yaptıkları ortak açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Bu tür beklenmedik ve sarsıcı gelir kayıpları şüphesiz ki küçük işletme ve sanat toplulukları üzerinde önümüzdeki 12 ile 18 ay boyunca dalgalanma etkisi yaratacak. Üstelik bu durumun ne zaman sona ereceği de belirsizliğini koruyor.”
Bu ürkütücü ve belirsiz duruma rağmen birçok galeri yeni sanatçılarla sözleşme imzalama cesaretini göstermeye devam etti. Salgının başlangıcından itibaren büyük galeriler ünlü sanatçıları kendi bünyelerine kazandırmak için çalışmalarını sürdürdü. Sözgelimi Gagosian Gallery, Titus Kaphar’ın temsilciğini aldı, Galerie Thaddaeus Ropac da heykeltıraş Ron Mueck ile bir sözleşme imzaladı -daha küçük galeriler ise henüz gelişme/yetişme çağında olan sanatçıları bünyelerine kattı-. Detroit’teki Library Street Collective ressam Jammie Holmes ile, Los Angeles’taki Roberts Projects ise Wangari Mathenge ile anlaştı. Londra’daki Stephen Friedman Gallery ile New York’taki Hollis Taggart gibi galeriler ise geçtiğimiz birkaç ay içerisinde kadrosuna birden fazla sanatçı kazandırmayı başardı.
Xavier Hufkens gibi daha köklü ve büyük galeriler içinse durum daha olağan ve daha az riskli. Zira ünlü Belkçikalı galeri salgın başladığında heykeltıraş Lynda Benglis gibi ünlü bir ismin temsilciğini üstlendiğini duyurdu. Hufkens konuyla ilgili yaptığı açıklamasında, “Her zaman Lynda Benglis’in çalışmalarının büyük bir hayranıydım,” dedi. Hufkens’in açıklamalarının devamında ise şu sözler dikkat çekti: “Onun sergilerini New York ve Los Angeles’ta hatta yakın zamanda da İtalya’da gördüğümü hatırlıyorum. Şimdi bir araya geldik ve bir anlaşma imzaladık. İş birliğimizin karşılığını almak için sabırsızlanıyoruz.” Bununla birlikte sanatçının galeriyle ilk solo çalışması salgın nedeniyle iptal edildi. (Art Brussels’in 2020 edisyonunda yer alması planlanıyordu.) Yeni planlamaya göre Lynda Benglis’in Xavier Hufkens'teki sergisi 2021 yılının sonbaharında sanatseverlerin karşısına çıkacak.
Bu arada Amerika’nın son yıllarda öne çıkan galeri ve sanat kurumlarından Hollis Taggart, koleksiyonerler için yeni bir öneride bulundu. “Çok fazla iniş çıkış gördüm, birçok krize tanıklık ettim,” diyen Taggart, sözlerine şöyle devam etti: “Bu durum özellikle can sıkıyor ama ben bu konuya her zaman yaklaştığım gibi yaklaşıyorum. Bunun üstesinden de geleceğimizi varsayıyorum.” Taggart’ın kendi adını taşıyan galerisi salgın başladığından beri üç yeni sanatçıyla -Kenichi Hoshine, Hollis Heichemer ve Leah Guadagnoli- anlaşma imzaladı.
1979’da kurulan Taggart Gallery sahip olduğu engin tecrübeyle sanat dünyasında bir adım öne çıkıyor. Taggart’ın yeni sözleşme imzaladığı sanatçılar Hoshine, Heichemer ve Guadagnoli ile galerinin uzun yıllardır sürdürdüğü çağdaş sanat programı devam ettiriliyor. Bu yeni isimlerle birlikte Romare Bearden, Helen Frankenthaler ve Jackson Pollock gibi isimlerle benzer diyaloglar içinde olan ve benzer market değerine sahip da sanatçılar bir araya getiriliyor. Galerinin çağdaş sanat koleksiyonu direktörü Paul Efstathiou konuyla ilgili yaptığı resmi açıklamada şu ifadelere yer veriyor: “Çalışmaları konusunda uzun zamandır oldukça hevesli olduğumuz isimleri aramızda görmekten dolayı mutluyuz ve onları programımızın bir parçası olarak görmeyi dört gözle bekliyoruz.”
Hollis Taggart’ın halihazırda programa dâhil edilen üç sanatçıyla da çalışıyor olması yeni yeteneklerin galeriye katılma sürecini oldukça olumlu etkiliyor. Hollis Taggart'ın üç sanatçıyla da uzun süredir devam eden profesyonel bir ilişkisinin olması, yeni yeteneklerin galeriye katılımıyla ilgili endişelerini de ortadan kaldırdı. Örneğin yeni sanatçılardan Guadagnoli, 2019 yılında galeri ortaklığıyla gerçekleştirilen grup sergisi olan “Breaking the Frame”e katıldı ve Aralık ayında Miami Beach’teki Untitled, Art sanat fuarında bir sunum gerçekleştirdi. Bu arada Hoshine ve Heichemer de yakın dönemde solo çalışmalarıyla galeri aracılığıyla sanatseverlerin karşısına çıktı.
“Bu üç değerli sanatçıyla salgın sürecinde iletişime geçtik, çünkü onları temsil etmek istiyorduk ve bu gibi zorlu zamanların güçlü iş birlikleri doğurabileceğini düşünüyorduk,” diyen Taggart, sözlerini şöyle tamamladı: “Ayrıca bu gelişmenin onlar için de oldukça yararlı olduğunu düşünüyorum. Bir parça da olsa onlara kendilerini güvende hissettirmeyi başardık.”
İçinde bulunduğumuz süreçte karşılıklı güven oldukça büyük bir önem taşırken bu konuda daha şanslı olan galeriler de mevcut. Sözgelimi Chicago merkezli Mariane Ibrahim Gallery, Ugandalı sanatçı Ian Mwesiga ile anlaşma imzalarken hiç tereddüt etmedi. “Henüz kişisel olarak buluşmadık,” diyen galerinin yöneticisi Mariane Ibrahim, “yıl içerisinde Ian’ı ziyaret etmeyi planlıyordum ama bilindiği gibi seyahat engelleri nedeniyle bunu ileri bir tarihe ertelemek zorunda kaldım,” açıklamasında bulundu.
Mariane Ibrahim fiziksel olarak sanatçıyla hiç buluşmamasına rağmen onunla haftalık olarak telefonda görüşmeyi sürdürüyor ve onunla FaceTime oturumları düzenliyor. Ibrahim, Ian’ın çalışmalarını fiziksel olarak görmekten uzak olmasının pek tercih edilen bir durum olmadığını itiraf etmekle birlikte görüşmeler sırasında takip edebildiği kadarıyla Ian’ın işlerinin onu oldukça heyecanlandırdığını belirtiyor. Ibrahim, “Ian gibi bir sanatçıyı temsil etmek ne gibi sorunlara yol açabilir?” sorusuna ise şu cevabı veriyor: “Onun gibi bir sanatçının böylesine uzun bir zamandır temsil edilmemesini büyük bir şaşkınlıkla karşılıyorum. O bir dahi.” Mariane Ibrahim, Mwesiga'nın çalışmalarını temsil eden ilk galeri oldu.
Bu güven, yeni bir sanatçı kazanmanın ve onu daha geniş kitlelere tanıtmanın galerinin misyonu için ne denli önemli olduğunu da gösteriyor. Mwesiga'ya içinse bu durum, Amoako Boafo, Maïmouna Guerresi ve Peter Uka gibi daha büyük sanatçılarla birlikte temsil edilme imkânı demek. Konuyla ilgili Mwesiga ise şu açıklamalarda bulunuyor: “Galerinin çağdaş sanat programını ve temsil ettiği sanatçıları uzun bir süredir takip ediyordum. Bunun benim kariyer planlamam için doğru olan ve tam olarak istediğim şey olduğunu hissettim. Bunun için sadece doğru ân ve zamanı bekliyordum.”
Hem sanatçılar hem de galeriler için kültürel ivme hiç sabit bir hâl almaz, salgın sürecinde bile. Mwesiga, bu durumla ilgili ise şu değerlendirmede bulundu: “Kendime hep şunu söylüyorum. Bu salgın süreci geçecek ve ben bunun için kendimi hazırlamalıyım. Her gün kendimi hazırladığım ve stüdyo pratiğim sırasında odaklandığım ruh hâlim bu. Kendimi hiç ümitsiz hissetmedim ve stüdyo pratiğimi usanmadan sürdürmeye devam edeceğim.”
Sanat endüstrini uzun süredir takip edenler, onun gecesini gündüzüne katarak çalışan insanlar tarafından sürdürüldüğünü fark edebilir. Sözgelimi Taggart için sevdiği sanatçıları desteklemeyi bırakmak, onun için pes etmek anlamına gelir. Taggart, “Sadece iki seneçek var,” der, “fişini çek veya yoluna devam et. Hepimiz bu süreçte aynı durumda ve bir aradayız. Biz sanatçılarımızı, sanatçılarımız da bizi destekliyor. Bu bizim için pes etme değil, ilerleme zamanı.”
17 Haziran 2020 tarihinde Artsy’de yayımlanan Artsy’nin Yardımcı Editörü Shannon Lee tarafından kaleme alınan “How Galleries Are Supporting and Signing New Artists during the Pandemic” başlıklı yazının çevirisidir.
Çeviri: Abdullah Ezik