Bu yıl altıncısı Barın Han’da gerçekleşen “Atış Serbest” sergileri “MECMU” başlığında izleyiciyle buluşuyor. Sergi, 20 sanatçının eski ve yeni işleriyle bir araya gelebilmeyi bir tema olarak ortaya koyarken Barın Han’ın matbaa ve cilt geçmişine de atıfta bulunuyor. Atış Serbest ekibi ile “Atış Serbest ‘MECMU’” sergisine ve Emir Barın ile Barın Han’a dair konuştuk.
Can Aytekin ve Levent Aygül’ün girişimleriyle 2012 yılında başlatılan “Atış Serbest” sergilerinin altıncısı, pandemi dolayısıyla ertelenmesinin ardından bu yıl Ahu Akgün, Ayça Telgeren, Levent Aygül, Çağrı Saray ve Volkan Kızıltunç’un inisiyatifi ile “MECMU” başlığında Barın Han’da 7 Ağustos’a kadar izleyici ile buluşuyor.
Farklı disiplinlerdeki çok sayıda sanatçının katılımıyla şekillenen sergide Aslı Dinç, Burak Dikilitaş, Levent Türkan, Volkan Kızıltunç, Ayça Telgeren, Çağrı Saray, Memed Erdener, Elif Çelebi, Şule Nur Alev, Elvan Ekren, Güneş Çınar, Çağrı Saray, Vahit Tuna, Ahu Akgün, Defne Tesal, Can Aytekin, Levent Aygül, Atalay Kam Yeni, Güneş Terkol, Didem Erbaş, Erhan Özışıklı’nın eski ve yeni üretimleri geçici birliktelikler ve kolektif ruhun referanslarını taşıyan yeni ilişkiler kurmayı amaçlıyor.
Barın Han’ın beş katına yayılan “Atış Serbest ‘MECMU’” sergisi bu yıl SAHA Derneği, Tepta Aydınlatma, İKSV, DEPO, Kasa Galeri, Mixer ve Barın Ailesi katkılarıyla gerçekleştiriliyor. Atış Serbest ekibine “Atış Serbest ‘MECMU’” ve sergilerinin altıncı yılına, serginin mekân ile ilişkisine; Emir Barın'a ise 17 yılın ardından güncel sanatçılara yeni bir alan açmak amacıyla yeniden kapılarını açan Barın Han’a dair merak ettiklerimizi sorduk.
Atış Serbest Ekibi ile Söyleşimiz:
2012 yılında alternatif bir iradeyle başlatılan “Atış Serbest” sergilerinin bu sene altıncısı Barın Han’da “MECMU” başlığında gerçekleşiyor. Bir araya gelişinizden ve mekânlar bağlamında “Atış Serbest”in “kendiliğindenlik” durumundan bahseder misiniz ?
“Atış Serbest” sergileri akademisyen Can Aytekin ve Levent Aygül’ün görev yaptıkları üniversiteye ait sergi mekânlarını aktif şekilde kullanma düşüncesi ve küratöryelbir çatı olmaksızın bir arayagelme niyeti ile başlamıştır. Sergi, “Atış Serbest” ismini Tophane-i Amire binasının geçmişteki işlevinden ve sanatçıların kendi pratiklerinin dışında davranma potansiyelinden alır. Sergiler, sayısı artan mezun veya akademisyenlerle bir sanatçı organizasyonu olarak her sene devam eder. 2019 yılında üniversitede oluşan kadro değişikliklerinin dayattığı zorluklar yüzünden yeni mekân arayışına girilir ve bir sonraki serginin Barın Han’da yapılması kararlaştırılır. 2020 yılında pandeminin patlak vermesi ile yaklaşık bir buçuk sene ertelenen sergi nihayet büyük emek ve katkılarla 16 Haziran 2021’de “Atış Serbest” ‘MECMU’ başlığıyla açılmıştır. Yirmi sanatçının katıldığı serginin kolaylaştırıcılığını bu sene Ahu Akgün, Ayça Telgeren, Çağrı Saray, LeventAygül ve Volkan Kızıltunç tüm görsel tasarımları da Özeren Gökçe yapmaktadır. “Atış Serbest” sergilerinin geçmişini ve bugünenasıl geldiğini kabaca bu şekilde özetleyebiliriz.
“Atış Serbest”in yolculuğunda “MECMU” sergisinin ve mekân olarak seçilen Barın Han’ın yeri ve önemi ne olacak sizce?
Mekânda farklılık çok şeyi değiştirdi. Öncelikle katılan sanatçıların üniversite ile bağının olma mecburiyetinden kurtulduk ve bu sayede birçoksanatçı arkadaşımızı davet etme şansı bulduk. Bunun yanında Barın Han’ın kendine ait geçmişi, dokusu ve içinde bulunduğu coğrafya da serginin yapısına ve sanatçıların bakış açılarına potansiyel bir soluk verdi diyebiliriz. Katılımın artması ve sergi mekânının büyüyüp çeşitlenmesi bir yandan organizasyon yükünü ve maliyetleri artırdıama bu aşamada Barın Ailesi, destek aldığımız fonlar ve malzeme sponsorlukları yardımcımız oldu.
Sergi özelinde konuşursak; “Atış Serbest” sergileri kapsamında izleyiciyle buluşan “MECMU”nun kavramsal ve formal çerçevesi nasıl oluşturuldu? Mecmu’nun kelime anlamı olan “Bir araya getirilmiş” tanımı serginin çerçevesini hangi yönlerden belirledi?
“MECMU”, Barın Han’ın cilt ve baskı geçmişine selam ederken “Atış Serbest” sergilerinde sanatçıların bir araya gelme şiarını da metafor olarak iyi karşılıyor. Barın Han’ın çok katlı ve çok odalı fiziksel yapısı bu yan yana gelişin mimari formudur aynı zamanda. “MECMU"yu tasarlarken, her odanın en az iki yada üç sanatçı tarafından paylaşılmasını, şu ana kadar birlikte iş üretmemiş hatta hiç tanışmamış sanatçılar arasında yeni bağlar üremesinin hayalini kurduk. Sergi sonrasında hayata geçecek olan Mecmu-A isimli sergi yayını da bu mikro birlikteliklerin matbuya dönüşmüş hâli olacak.
Peki burada rastlantısal mı yoksa bilinçli bir “bir aradalık”tan mı söz ediyoruz? Özellikle sanatçı ve eser seçkisi bağlamında düşünürsek sanatçı davetleri, eser seçkisi nasıl oluşturuldu?
Sanatçı davetini yaparken kolektif çalışmaya yatkın, serginin bütününe katkı yapmaya açık olduğunu düşündüğümüz arkadaşlarımızı listeledik. Birlikte daha önce iş üretmemiş ama diyalog kurabileceklerini düşündüğümüz isimleri eşleştirdik. Sergi uzun bir zamana yayıldığından zaman içinde kişisel yoğunluklar ve sergi tarihlerinde oluşan çakışmalar yüzünden küçük değişiklikler yapmak durumunda kaldık.Organizasyon ekibinin müdahalesi sadece bununla sınırlı kaldı. Bizim bundan sonraki sürece katkımız sadece teknik ve mekânsal imkânları katılımcılarla paylaşmak ve aradaki iletişimi kolaylaştırmak oldu. Bunun dışında işlere veya içeriklere müdahalemiz söz konusu değil. Öbür türlüsü zaten düşünülemez, serginin genel fikrine aykırı.
Eserlerin karşılıklı ilişkilerinin, diyaloglarının, birbirleriyle temaslarının temelini ne oluşturuyor? Katlar arasına yayılmış ikili ve üçlü diyaloglar sizce girift mi yoksa mesafeli bir diyalog mu kuruyor, ne dersiniz?
Başta sergiyi kurgularken ortada pandemi yoktu. Dileğimiz tüm sanatçılarla yaklaşık iki ay boyunca Barın Han’da birlikte vakit geçirmek ve işleri kurgularken hemen herkesin birbirleriyle etkileşmesinisağlamaktı. Değişen koşullaryüzündenne yazık ki bu etkileşim çoğunlukla çevrim içi olarak yürütülebildi. İşler/ fikirler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığında serginin yerleşimi de daha elle tutulur hâle geldi. Sonuca dair diyaloglara gelirsek, bu bazı gruplarda mekâna özgü ve ortaklaşa üretimlere dönüşürken bazı birlikteliklerde birbirini tamamlar veya birbiriyle konuşur hâldeler. Nihaiolarak koşulların elverdiği çerçevede oldukça bütünlüklü bir sonuç çıktığı düşüncesindeyiz. Umarız ziyaretçiler de aynı görünüştedirler.
“MECMU” sergisinde yer alan eserlerin yalnızca birbirleriyle değil Barın Han’ın tarihi geçmişiyle ve ayrıca Hattat Emin Barın’ın çalışmalarıyla ilişkisinden de bahsetmek gerektiğini düşünüyorum. Çağdaş üretimlerin Emin Barın ile ilişkisinden, mekânın dokusu ile matbaa ve cilt geçmişine yaptığı atıflardan, bu kurgunun oluşumundan bahseder misiniz?
Hattat Emin Barın, Cumhuriyet öncesi ve sonrasını kapsayan yaşamı ve üretimleriyle çok önemlibir role sahip. Hepimiz onun ürettiği fontlarla mutlaka karşılaşmışızdır. Hat sanatını modernize ettiği ve Latin alfabesi kullandığı örneklerden tutun kamu kurumlarında karşılaştığımız birçokyazının font tasarımına kadar onun imzası vardır. Bununlabirlikte bugün Barın Han diye adlandırdığımız Çemberlitaş'takiatölyesinde döneminin entellektüellerini, hattatlarını, ressamlarını ve edebiyatçılarını ağırlamış uzun seneler süren Perşembe Toplantılarını organize etmiştir. Barın Han, salt dört duvardan oluşan bir boşluk değil hâlihazırdakivarlığı ve geçmişten taşıdıkları ile bir hafıza mekânıdır. Emin Barın’ın torunları Emir ve Ebru Barın’ın binadaki her şeye cömertçe ulaşım imkânı sağlamaları, detaylı rehberlikleri, ailenin diğer üyeleri ile tanışmak suretiyleanıları ilk ağızdan dinleyebilmeimkânıdabu etkileşimin zeminini oluşturdu.
Kimimiz Emin Barın ve Barın Han’ı üretiminin odağına alırken bazılarımız da mekânın fiziksel varlığı ile ilişkilendi. Bu da “MECMU”nun tabiatında var olan bir çeşitliliktir diyebiliriz.
Aslı Dinç, Burak Dikilitaş, Levent Türkan, Volkan Kızıltunç, Ayça Telgeren, Çağrı Saray, Memed Erdener, Elif Çelebi, Şule Nur Alev, Elvan Ekren, Güneş Çınar, Vahit Tuna, Ahu Akgün, Defne Tesal, Levent Aygül, Can Aytekin, Atalay Kam Yeni, Güneş Terkol, Didem Erbaş, Erhan Özışıklı’nın katılımıyla gerçekleşen “Atış Serbest”, “MECMU” sergisi 7 Ağustos tarihine kadar uzatıldı.
Emir Barın ile Söyleşimiz:
17 yılın ardından 2019’da yeniden kapılarını sanatseverlere açan Barın Han’ın bugününden bahseder misiniz? Pandemiye de denk gelen bu üç yıl nasıl geçti?
2019 yılında tekrar kapılarımızı açtığımız “Atonal 9 Solo” sergisinin bitiminden sonra çok yoğun bir şekilde yeni projeleri konuşmaya başladığımız aylarda ne yazık ki kendimizi pandeminin ortasında bulduk ve bazı projelerimizi özellikle bir arada üretim ve çalışma odaklı olanlarını ertelemek durumunda kaldık. Ancak geçtiğimiz senenin son aylarından itibaren hem Türkiye’den hem de yurt dışından gelen sanatçı gruplarına ve kolektiflere alan açarak onların çalışmalarının izleyici ile buluştuğu sergiler ve performanslar ile son sekiz ayda yoğun bir dönem geçirdik.
Türkiye’nin önde gelen hattatlarından ve cilt sanatçılarından sayın Emin Barın’a ait, önemli bir tarihi ve duruşu olan Barın Han’ın kültür ve sanat dünyamızda nasıl bir yeri oldu? Sahip olduğu tarihin bugünün sanat dünyasındaki temsiliyetinde hedefini ne belirliyor?
Barın Han, 1950-1987 yılları arasında Emin Barın’ın cilt ve yazı atölyesi olarak kullandığı ve sanat dünyasından birçok kişinin 1980’lerin sonuna kadar ziyaret ettiği, özellikle kitap sanatları ve geleneksel sanatlar üzerinde olmak üzere entelektüel bir ziyaretçi kitlesi olan ama bunun yanında da kapısı herkese açık, öğrencilerin ve bir konu hakkında fikir edinmek isteyenlerin uğrak yeri olan bir yerdi. Barın Han’ın bugünün sanat dünyasındaki yerini da geçmişteki duruşuna benzer bir şekilde farklı sanat disiplinlerinden sanatçıların bir araya gelebileceği, birlikte üretim yapabilecekleri, fikir alışverişinde bulunabilecekleri, özgürce paylaşım yapabilecekleri ve izleyicilerin de ziyaretlerinde yeni bilgiler ve yeni fikirler edinebilecekleri bir bağımsız sanat alanı olarak düşünüyoruz.
“Atış Serbest” sergilerinin altıncısına “MECMU” başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor Barın Han. Serginin mekân ile kurduğu diyaloğu siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl bir yer edindi bu yapı içerisinde?
“Atış Serbest” sergilerinin altıncısı olan “MECMU” sergisinin hazırlığında sanatçıların birçoğu pandemi şartları el verdiği müddetçe kış aylarından beri mekânda vakit geçirerek Barın Han’daki sergi alanlarını inceleyip mekâna özel işler ve yerleştirmeler gerçekleştirmek üzere çalışmalar yürüttü. Pandemiden ötürü uzakta kalan sanatçılar da yaptıkları detaylı araştırmalar sayesinde Barın Han ve bu binanın geçmişi ile muazzam bir bağ kurdu. Sergiyi gezdiğimiz zaman 20 sanatçının çalışmalarında da gerçekten bu birlikteliğin sonuçlarını ve Barın Han’ın ve geçmişinin izlerini çok net bir şekilde görebiliyoruz.
Barın Han’da önümüzdeki dönemde ne tür karşılaşmalardan, buluşmalardan bahsedebileceğiz?
Önümüzdeki dönemde uluslarası ve yerli farklı sanatçı grupların ikili veya çoklu bir araya gelmelerinden oluşan ağırlıklı olarak mekâna özgü işlerin, Barın Han’ın ve Emin Barın’ın sanat geçmişine atıfta bulunan çalışmaların bulunduğu sergileri izlemeye devam edeceğiz. Ayrıca sergiler dışında sanatçı atölyeleri, sanatçı buluşmaları ve Barın Han’ın geçmişinde çok önemli bir yer tutan kitap sanatları ve cilt üzerine düzenlemeyi düşündüğümüz etkinlikler ve eğitimler de önümüzdeki dönemde izleyiciler ile paylaşmayı düşündüğümüz konular.
Umarım en yakın zamanda bu çalışmaları da hayata geçirerek Barın Han’ı İstanbul’da bağımsız bir sanat alanı olarak farklı sanat alanlarında çalışan sanatçıları bir araya getiren, yeni üretimlerine destek olan ve izleyiciler ile buluşmasını sağlayan uluslararası bir alana dönüştürebiliriz.
"Atış Serbest ‘MECMU’" sergisini 7 Ağustos’a kadar Barın Han'da ziyaret edebilirsiniz.
Sergi sürecinde gerçekleşecek olan buluşmalar ve sergi turlarını Barın Han'ın ve Atış Serbest Sergileri'nin Instagram hesabından takip edebilirsiniz.