Bienalde 53 farklı proje ve yan etkinlik serisi “Şu anda gelecek nedir?” sorusunun cevabını arayacak. Peki, projelerin final haliyle ilgili ne hissediyorsunuz?
Bienaldeki projelere tamamlanmamış olarak bakıyorum. Projeler farklı süreçlerde, farklı şeyleri test ediyor. Bu yüzden benim açımdan bitmiş değil. Projelerin oluşum aşamasında, arka planda da yer aldım. Özel olarak yürütüp sonrasında kamuya açılınca her seferinde biraz değişik hissedersiniz, deşifre olma hissi.. Ancak ben izleyicinin de projeleri gördükten sonra tamamlanmamış olarak algılamasını hedefledim. Bienaldeki işler bir çerçeveyle sınırlanmış ve tanımlanmış düşünce kalıpları olarak algılanmamalı, izleyicilerin de bu şekilde hissetmesini umuyorum.
Gelecek her insan için hem umut hem de korku barındırıyor. Tasarımın gelecekle ilgili duyguları dönüştürmesinde, gelecekle ilgili hislerimizi şekillendirmesindeki rolü nedir?
Bu sergideki birçok iş acil ve kritik konuları ele alıyor. Bana göre tasarım her zaman cesur olmalı ve risk almalı. Dünyayla olan ilişkimizi ve yaşamla ilgili duygularımızı anlamak için yeni metodlar ve yaklaşımların arayışında olmalı.
New Survivalism (Yeni Hayatta Kalmacılık) işinde Charlesworth ve Parsons ikilisi, her gün hayatta kalma ve yakın gelecekte neleri değerli bulacağımızı belirlemeye yönelik bir çalışma ile bunu sorguluyor. Ya da Nasalo Dictionary of Smell (Nasalo Koku Sözlüğü) işiyle Sissel Tolaas mevcut standartları ve düzeni yeniden düşünmemizi sağlıyor. Bu sayede bugüne kadar görmezden geldiğimiz ya da gözümüzden kaçan şeyleri görünür kılarken, dünyadaki yerimizi ve etkileşimlerimizi algılamamıza yardımcı oluyor.
Bienaldeki ilginç işlere imza atan tasarımcılar da büyük konularla uğraşıyor. ‘Manifesto’yu bienalin teması olarak seçmemin sebebi de tamamen bu sebeptendir, ki tarihe baktığımızda bugüne kadar hep büyük söylemler ve planların önerildiği manifestolar yer almakta.
Güzellik olgusunu ele alalım, çok basit ve masum bir söz gibi geliyor kulağa ama aslında olduğumuz kişi, kaç yaşında olduğumuz, yaşadığımız yer ve geldiğimiz yere göre farklı şekillerde yorumlanabilecek bir kavram. Tasarımcılar bu ve bunun gibi birçok kavramla ilgili birçok farklı yaklaşım geliştirmek üzere çalıştılar.
Kaynaklar bölümünde yer alan Formafantasma ekibi ve kağıt ve elektroniği birleştirerek elektronik ve dijital araçları baştan inşaa etmek zanaate yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Teknoloji, gelişim ve sınırsız kaynakların sosyal etkileşimlerini farklı açılardan göz önüne seriyorlar.
Tasarımcılar çok farklı altyapı ve donanıma sahip, işlerinde farklı disiplinlerde kompleks konuların pratiklerini görüyoruz.
Hepimizin korkuları var, bu projeler değişimle baş etmede bize yardımcı oluyor. Hareketlerimizden doğan olumlu ve olumsuz akibetleri anlamamızı ve nelerden dolayı bu korkuları taşıdığımız konusunda bir yüzleşme sağlıyor.
Benim için en heyecanlı ve ilgi çekici unsur olduğunu söyleyebilirim, kesinlikle beni olumlu etkiledi ve burada olmak benim için yararlıydı. Britanyalı'yım, vaktiyle Amerika’ya staj amaçlı gitmiştim. Bir turist olarak değil, çalışarak ve yaşayarak deneyimlemek istemiştim. Aynı hisleri İstanbul için de taşıyorum. Buraya da daha evvel tatil amaçlı gelmiştim ancak iş sebebiyle burada bulunmak ve tasarım çevresiyle yakın temasta olmak, tasarımcılarla çalışmak benim için bir ayrıcalık oldu.
Dünyanın farklı yerlerinde eğitim alan birçok tasarımcının bu farklı edinimlerini ve birikimlerini buraya geri getirmesi şehri benim için enteresan kılıyor. Çok farklı branşlarda tasarım eğitimi alıyorlar ve bu deneyimlerini Türkiye’de uygulamak için çalışıyorlar. Bienalde de yeni diyaloglar ve pratiklerle bunları birbiriyle bütünleştirmeyi amaçladık.
Sürekli değişim halinde ve yeniden tanımlanan bir şehir İstanbul. Şehir her geldiğimizde biraz daha farklı görünüyor. Aralık’ta tekrar burada olacağım, bakalım o zaman şehir ve bienal nasıl görünecek.
Geleceği yeniden şekillendirmede bienal izleyicisinden beklentiniz ne?
En büyük dileğim bienale gelmeleri. Ziyaret için kapılar sonuna kadar açık, ücretsiz izleyebilecekler. Bienal’in %30 oranındaki kısmında Türkiye’den projeler yer alıyor, yaşadıkları şehri ilgilendiren konular ele alınıyor. Buradaki sergiler arasında dolaşırken yeni bakış açıları ve büyük aspirasyonlar alacaklarını düşünüyorum. Farklı bir görüş elde ederek bienalden ayrılacaklarını söyleyebiliriz.
Jürgen Mayer’in “Gelecekte daha fazla uyuyun.” dediği manifestosu ilgimi çekti ve gülümsetti. Modern yaşam biçiminde daha uzun saatler uyanık ve farkında olma durumunun hayatımızda etkisi nedir sizce?
Bienal için daha iyi bir proje düşünemezdik! Bir sürü şey görüp yorgun hissettiğimizde dinlenebileceğiniz bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Ara vermenin dışında, uykumuzu iyi almamız ve sağlığımızla olan ilşikisini sorguluyor.
Uyku, büyü gibi bir şey. İyi uyumak da vücudumuzu reşarj ediyor. Toplum içerisinde uyuduğunuzda tuhaf karşılanıyor, kaba bir hareket olarak kabul ediliyor. Bu da bir konvansiyon. Gün içerisinde neden şekerlemeler yapmayalım, uyku neden bu kadar özel olmak zorunda, Jürgen Mayer de bunu soruyor. Tabuları kırıyor ve izleyicileri de yeniden düşündürüyor.
Ayrıca, yaşam tarzları değişiyor. Her zaman ofislerde çalışmıyoruz. Cappeille’nin gece vaktini yeniden tasarlamayı öneren manifestosu da gece çalışanlarını ve gece ile algıyı değiştirmeye yönelik bir çağrı niteliğinde. Neden geceden daha fazla istifade etmeyelim ki?
Yerleşik algıları sorgulayan bu tip projeleri seviyorum, neden böyle gelmiş ve nereye gidebilir..
Gelecek doğası gereği bilinmeyen ve soyut bir kavram. Peki bu bilinmezliğe rağmen tasarımcılar nasıl daha verimli ve yararlı olabilirler?
Bienal gelecek hakkında olmasına rağmen aslında çoğunlukla günümüzle ilgili diyebilirim. Sadece gelecekte değil, şu an değiştirmemiz gereken o kadar çok şey var ki.. Bugün gerçekleştireceğimiz değişimler geleceği etkileyecek. Bu benim için oldukça önemliydi. Başka bir zamana yönelik projeler yaratmadık, bence bienaldeki tüm projeler yakın gelecekte gerçekleşme olasılığı taşıyor. Mevcut şartları yeniden ele almak ve şu an elimizde olan şeylere başka bir gözle bakmak bile olabilir, Capeille’nin gece ile ilgili manifestosu gibi, farklı şekilde ele alınabilir. Hiçbirimizin kristal küresi yok, tasarımcılar olarak geleceği tahmin etmeyi denemiyoruz, bugün önemli olan ve yarın da önemli olacak konular üzerinde çalışarak değişim yapabilmeye çabalıyoruz.
Bienal web sitesi: 2tb.iksv.org