Bu yıl altıncı edisyonunda 16 şehirdeki 27 üniversiteden yeni mezun 73 sanatçı adayının farklı disiplinlerde 83 eserini, 28 Eylül - 2 Ekim tarihleri arasında Akaretler Sıraevler’de sanatseverlerle buluşturacak olan BASE 2022 üzerine BASE ekibi ve küratör Derya Yücel ile konuştuk.
BASE altıncı edisyonuyla bu sene de sanatseverlere yeni mezun genç sanatçıların eserlerini sunacak. Her sene birçok genç sanatçının eserlerini değerlendiriyorsunuz. Bunun için nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?
BASE’in hazırlık süreci her yıl olduğu gibi çok heyecanlı ve yoğun geçiyor ekibimiz için.
Seçici kurulun belirlenmesinden sonra 15 Nisan’da başvurularımızı açtık ve 2 aylık bir süreç sonunda Türkiye’nin 66 şehrindeki 79 üniversiteden 1202 başvuru aldık. Her yıl farklı üniversitelerden ve ilk mezunlarını veren bölümlerden de başvuru almak bizim için çok sevindirici. Temmuz ayı seçici kurulun eserleri değerlendirmesiyle geçti, ardından sergi mekânı seçimi, seçkinin duyurulması ve sergi hazırlıkları gibi yüksek tempolu bir sürece girdik. Bu hafta kurulumdayız, 28 Eylül’de Akaretler’de sanatseverlerle buluşmak için gün sayıyoruz.
Bu sene seçici kurulda Ayça Telgeren, Ayda Elgiz Güreli, Baha Toygar, Berat Işık, Derya Yücel, Erdal Duman, Erinç Seymen, Farah Aksoy, Fulya Çetin, Haldun Dostoğlu, Işıl Eğrikavuk, Melis Terzioğlu ve Sinem Yörük yer aldı. Kurul özelinde tercihlerinizi etkileyen durumlar oldu mu? Nasıl gelişti sanatçı seçim süreçleri?
Seçici kurulumuzun çok sesli olması ve farklı gözlerin eserleri değerlendiriyor olması bizim için çok önemli. Başvuruları her yıl değişen bir seçici kurul değerlendiriyor. Seçici kurulumuzda koleksiyonerler, resim, heykel, video, fotoğraf, yerleştirme gibi farklı disiplinlerle çalışan sanatçılar, sanat tarihçileri, küratörler, galeri ve müze yöneticileri yer alıyor.
BASE 2022’nin temasını “İz ve İletişim” olarak açıkladınız. “İz ve İletişim”i biraz açabilir miyiz? Bu seneki sanatçılar arasında nasıl bir bağ kurdu bu tema?
Derya Yücel: Genç sanatçıların üretme motivasyonunu desteklemek BASE’in ana misyonlarından. Çünkü sanat üretmek dünyayla, yaşamla, başka insanlarla kurulan yaratıcı bir iletişim formu. Aynı zamanda sanat yaratıcılığın ötesinde var olmak, anlam yaratmak, farkındalık üretmek, mesaj vermek ya da dünyayı farklı bir bakış açısıyla yansıtmakla ilgilenir. Sanat yapıtı her ne kadar özgün bireyselliğin ifadesi olarak kabul edilse de aynı zamanda tarihin, hafızanın, gündelik yaşamın ve toplumsal olguların da yansıtıldığı bir ifade biçimidir. Sanatçılar dünyaya anlam verir ve onu bizler için daha anlamlı kılarlar ve bunları yaparken de iz bırakır. Bu izlerin kalıcılığını sanat tarihi de bize göstermiştir. Son yıllarda yaşadığımız pandemi, savaşlar, krizler, aciliyet taşıyan sorunlarla birlikte bugün iletişimin her anlamda ne kadar değerli ve gerekli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Bunların dışında “İz ve İletişim”, genç nesillerin görülme/duyulma ihtiyaçlarına işaret etmeyi amaçlayan ve sanatçıların geleceğe bırakacakları izleri de belirginleştirme çabasının altını çizen bir başlık.
Bu yıl 1200’e yakın genç sanatçının BASE 2022’ye başvurduğunu duyurdunuz. Önceki yıllara göre bu yılki başvurularda neler dikkatinizi çekti?
D.Y.: Her yıl olduğu gibi bu yıl da BASE’e katılan sanatçıların üretimlerine baktığımızda toplumsal ve bireysel ortak kaygıları, problematikleri, düşünme/düşleme biçimlerini, hayal gücünü ve günümüz estetik yönelimlerini görebilmemiz mümkün. Türkiye’nin dört bir yanından gelen 73 sanatçı açısından akademik formasyon, sanatsal dil ve mecra olarak farklı yaratıcı tavırlar söz konusu olsa da elbette üretimler arasında içerik bağlamında ortaklıklar mevcut. Sergide yer alan üretimlerin çoğunda çevre, beden, hafıza, psikoloji, kentsel dönüşüm ile güç ve iktidar gibi kavramlar ele alınırken, bu yıl ağırlıklı olarak resim, fotoğraf, yerleştirme ve video formunda anlatımlar öne çıkıyor. Bu yıl da son iki yıldır olduğu gibi özellikle heykel ve seramik gibi üç boyutlu, hacimli, mekânsal çalışmalar daha azınlıkta. Mezuniyet öncesine iki yılları pandemi dönemine denk gelmiş olan mezunlar katılıyor. Dolayısıyla bu durumun hâlâ pandemi ile ilişkili olduğunu düşünüyorum. Ancak şuna da dikkat çekmek isterim ki sanatçılar bir yandan da malzemeyle ve formasyonunu aldıkları medyumlarla da bir hesaplaşmaya gitmişler. Bunu üretimlere dikkatle bakarsanız okuyabilirsiniz.
BASE 2022 seçkisinde 73 sanatçının 83 eseri sergilenecek. Peki bu başvuruları değerlendirirken ortak bir dil oluşturmaya dikkat ediyor musunuz? Sizin için BASE’e seçilmek için en önemli kriter, olmazsa olmazlarınız neler?
D.Y.: Sanatçılar, her ne kadar farklı disiplin ve formasyondan gelseler de, sanatsal ifadeler, duyarlılıklar, problematikler kimi zaman içerikte kimi zaman biçimde yan yanalıkları getiriyor… Sanat üretimleri ortaya çıkartan itki ister kavramsal ister formsal olsun, yapıtlarda hem kişisel/bireysel yönelimleri hem de zamanın ruhunu yansıtması önemli. Sanat üretimi, bireyin kendi zamanını kaydetme biçiminin yön verdiği bir yaratıcılığın somut formudur. Dolayısıyla, küratöryal pratiğim perspektifinde bir çalışmayı değerlendirirken göz önüne aldığım parametreler; bireyin kendine özgülüğü, düşünsel ve yaşamsal perspektifinden izleri nasıl aktardığı, kavramsal/içerik seçimleri ile onun algılama, anlamlandırma yöntemleridir. Ayrıca elbette ele aldığı üretim diline yönelik teknik donanımı ve becerisi de çok önemli.
BASE seçkisinin altıncı edisyonu ve daha çok uzun yıllar devam etmesini umuyoruz. Zaman geçtikçe belki daha net gözlemlenecek bir durum ancak siz yakın zamanda BASE’e katılmış genç sanatçıların yolunun değiştiğini gözlemlediniz mi? BASE’e katılan bir genç sanatçının hayatında neler oluyor, ne gibi yollar açılıyor?
D.Y.: BASE ilk kez gerçekleştiği günden itibaren, genç sanatçıların izleyici ve sanat ağıyla buluşmasını sağlayan en önemli mecralardan biri hâline geldi. BASE’in ayırıcı noktası belki de ulaşma şansı bulamayacağımız ya da ancak olasılıkla gelecekte tanışma olanağı yakalayabileceğimiz, henüz mezun olacak genç sanatçı adaylarıyla erkenden tanışmamıza fırsat vermesi oldu. BASE sürecinde, sanat eğitimi alıp kendi pratiklerinde yön bulma konusunda hevesli ve heyecanlı gençlerle tanışmak ve onları yakından tanımak hem sanatçı adayları hem sanat alanı hem de sanat izleyicisi açısından büyük şans. Sanatçı adaylarının da sanat alanından profesyoneller, sanatçılar, eleştirmenler, küratörler, galericiler, müzeciler, koleksiyonerler gibi alanda aktif olan figürlerle karşılaşmaları/tanışmaları çok önemli. Karşılaşmaların ve diyalogların var olan sanat sistemine dair kalıpları esnetebileceğine inanıyorum. Bu açıdan BASE’in gençler için yalnızca sanat alanına dair bir deneyim alanı oluşturmanın ötesinde kendi kuşaklarıyla etkileşime geçme, sanatsal anlatımlardaki çeşitliliği gözlemleme, farklı izleyici profilleriyle karşılaşma ve iletişim kurma, sunum, sergileme, kendini ifade etme gibi pek çok konuda da önemli deneyimler kazandırdığına şahit oluyoruz.
Geçtiğimiz 5 sene boyunca BASE farklı mekânlarda gerçekleşti. BASE için mekân değişikliği ne gibi farklılıkları beraberinde getiriyor?
İlk ve ikinci yılımızda hem tarihi bir bina olması hem sanatseverlerin de bienalden çok alışkın olduğu Galata Rum Okulu’nda ‘okul içinde okul’ duygusuyla gerçekleştirdik BASE’in ilk edisyonlarını. 2019’da Akaretler’de, 2020 ve 2021’de Tophane-i Amire’de BASE’i gerçekleştirdik.
Sanatseverler için de farklı mekânlarda BASE’i ziyaret etmek ve deneyimlemek bence her yıl etkinliği farklı bir duyguyla farklı bir boyuta taşıyor. Seçtiğimiz mekânların tarihi dokusu, lokasyonları ve sergileme için fiziksel özellikleri bizim için önem taşıyor. Bu sene de Bilgili Sanat iş birliği ve Akaretler Sıraevler ev sahipliğinde 2019’daki mekânımıza geri dönüş yaptık. Sergi 28 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında Akaretler Sıraevler no:15 ve 17’de tüm sanatseverleri ağırlamaya hazırlanıyor.
Bu sorum da Derya Hanım’a. BASE’in ilk gününden beri içinde olan küratörü olarak geçmişe yönelik bir değerlendirme yaptığınızda gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? BASE’in birinci edisyonu ile altıncı edisyonu arasında eminim ki birçok şeyi geliştirmişsinizdir. Bu gelişmelerden biraz bahsedebilir misiniz?
DY: BASE, o yıl sanatçı adaylarının dünyaya ve sanata yönelik geliştirdikleri bakış açılarını, yaratıcılık kanallarının zenginliği ya da sınırlarını, sanat üretiminde ele alınan güncel kavram ve içerikleri, kullandıkları form, mecra ve araçların olanaklarını, ne tür sorunlarla uğraştıkları ya da uğraşmadıkları ve Türkiye’deki akademik eğitimin niteliğini de gözler önüne seriyor. Bu yıl da yaratıcı alana yönelik kendini hazırlayan, geliştiren, çabalayan ve her şeye rağmen üretmek ve sözünü söylemekte ısrar edeceğinin işaretlerini veren bir jenerasyon var karşımızda. Base’in son beş yılında ve bu yıl da dikkatimi çeken en önemli şey buydu. Ayrıca, BASE 2022 seçkisinin, yerel ve küresel anlamda sanat üretimlerindeki ortak dinamizmi ortaya çıkarırken yeni kuşak genç sanatçılar ve yapıtları arasındaki ilişkileri de gözlemleme fırsatı sunduğuna inanıyorum.