09 TEMMUZ, SALI, 2013

Gezsen Anadolu’yu…

Merih Akoğul, Aytaç Togay’ın fotoğrafı üzerine yazdı. Gezsen Anadolu’yu… Doğu! Batı’da oturanın uzaklarda kalan mühürlü yanı. Nerelisin, sorusunun tedirgin ikinci kuşak yanıtı: Trakya ile mütemadiyen tahteravalli…Anadolu’nun ayakları yere bastığı içindir ki, Trakya böyle havada(r); izler manzarayı.

Gezsen Anadolu’yu…

Doğu! Batı’da oturanın uzaklarda kalan mühürlü yanı.

Nerelisin, sorusunun tedirgin ikinci kuşak yanıtı:

Trakya ile mütemadiyen tahteravalli…
Anadolu’nun ayakları yere bastığı içindir ki, Trakya böyle havada(r); izler manzarayı.

Doğu’nun kanı farklı akar, coğrafyalar fotoğrafları manidar kılar. Objektifin ardındaki, bir gözünü kırparak cilveleşir anlarla. Kandırır. Poz verdirir/durdurur ve öldürür.

Dünyanın doğusu, fotoğraflarda da bir başka çıkar. Bizim doğumuz, Anadolumuzdur. Çok şey -güneş dahil- doğuda varolur. Doğu bulur, çıkarır; batı allayıp-pullayıp maharetle pazarlar.

Umut batıdadır, o yüzden mutsuz/umutsuzca elleri arkada zamanları bolmuş gibi devinir insanlar. Düşünmek, eylemi yavaşlatır ve geleceğin hayali olan umut (yoksa ilkokuldaki haliyle ümit mi) her yeri sarar. Doğu, Anadolu; işte bu yüzden sıla, gurbet olur. Bir ateşin terkisinde kendini yakar durur.

Eski bir araba, yüzü batıda ve iki insan boş yolda karşı yönde; Anadolu’nun yollarında. Güneşi terkisine almış bir gün. Serin bir

sonbahar mı; kuşluk vakti, yoksa ikindi mi…

Sıradan yoksa özel bir gün mü; hissettiklerimiz fotoğrafçının görüp/hissedip bize aktarmak istedikleriyle aynı mı acaba…Platon’un mağarasından firari gölgelerle zamanın çılgın gibi aktığına dair kanıtlarımızın dışında başka hiçbir veri yok elimizde.

Aytaç Togay; sıkça Anadolu’nun yollarına düşüyor. Zihnimizde resmi geçit yapan düşüncelerimizi, gidip bizim yerimize deneyimliyor.
Ve her fotoğrafçı gibi o da, her geçen gün, çektiği fotoğrafların şeklini alıyor; tıpkı evrenin sapkanmış fotoğrafları sayesinde yeni bir çehreye kavuşması gibi.

Togay, çizgi film izlemekten, çizgi film kahramanlarına dönüşen çocuklar gibi yeni aerodinamiğini farklı yollarda test ediyor. Sanki, sıradan bir günmüş ve o coğrafyada hiçbir trajedi yokmuş gibi.

Tüm nesneler -evrende aynı zamanın yaşandığı o vakitte- kendi rızalarıyla bir fotoğrafın içinde sonsuza dek çilelerini doldurmak için o kutsal aralıktan içeri giriyorlar.

Eski otomobillerleri fotoğraflarda bırakıp, yeni yollara vurmanın vaktidir!

0
2830
0
Yazar:
Fotoğraf: Aytaç Togay
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage