14 EKİM, CUMA, 2016

Gölgeler ve Rüyalar Dünyasının Yeni Olasılıkları

Eserlerinde kendi deyimiyle bilinçaltının montajladığı videoları, yani rüyalarını kullanan sanatçı Bengü Karaduman ile Elgiz Müzesi daimi koleksiyonundan oluşturulan “Geçiş Çizgileri” sergisinin Midilli Adası’ndaki açılışında tanıştık. Sergide kendisinin de bir video enstalasyonu bulunuyor. İki gün süren Midilli gezimiz boyunca hepsini buraya aktaramadığım çok keyifli sohbetler ettik. Aktarabildiğim kadarında ise Bengü Karaduman’ın sanatını, eski ve güncel çalışmaları ile gelecekteki projelerini bulabilirsiniz...

Gölgeler ve Rüyalar Dünyasının Yeni Olasılıkları

Bildiğim kadarıyla Almanya’da doğmuş ve hem Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Tiyatro Dekor ve Kostüm Tasarımı hem de Almanya’da Yeni Medya Sanatları eğitimi almışsınız. Sanat serüveniniz nasıl başladı?

On beş yaşında izleme şansı bulduğum Pink Floyd - The Wall ve David Bowie' nin oynadığı Labirent filmleri kısa aralıklarla karşıma çıktılar; dış dünya sıkıcı ve anlamsızdı. Sanırım orada yakalandım.

Mimar Sinan Üniversitesi'ne devam ederken, henüz kurulmakta olan Tarlabaşı'ndaki stop motion animasyon stüdyosunda (Anima) kendimi set dekoru yaparken buldum. Durağan görüntülerin art arda geldiğinde hareket yaratmasına duyduğum ilgi burada şekillendi. Bu istek de beni Almanya’daki okula götürdü ve hareketli görüntünün sunduğu lineer ve non- lineer anlatım yollarıyla tanıştım. 

Eserlerinizin ortaya çıkış sürecinde eğitimini aldığınız iki farklı disiplinin iç içe geçtiği oluyor mu? Ve eğer oluyorsa bu iç içe geçişin sanatsal üretiminize katkısı nedir?

Tiyatro Dekor ve Kostüm'de okurken mekân oluşturma egzersizleri, video enstalasyonlarımı mekân içinde yaratırken üç boyutlu düşünmemi sağladı. Malzeme çeşitliliği içerisinde çalışma alışkanlığı, birçok farklı aracı kullanmaya teşvik ediyor beni.

Tiyatro oyunlarında karşılaştığım sahnelerin bölümlenmesi, perde değişimleri, sahneler ve perdeler arası geçişi sağlayacak kurguları planlamak video işlerime, katkıda bulundu. 

Özportre / Selfportrait, Whenzou kagidi uzerine cini murekkebi, 08 2015 

Aynı şekilde iki farklı kültürden beslenmenin de eserlerinize ve sanata olan yaklaşımınıza etkisini merak ediyorum...

Büyük ihtimalle iki kültür arasında salınıyor olmak, bir durumu iki farklı yönden algılamaya çalışmakla başlayıp, sonrasında bir konunun çevresinde üçyüz altmış derece dönerken oluşabilecek bakış açılarını da araştırma fikrini doğurdu bende. Gördüğüm, bildiğim, öğrendiğimin çok cepli gerçekliğin bir bölmesi olduğunu fark ettikten sonra bunu daha bilinçli bir yöntem olarak sanat üretirken uygulamaya başladığımı düşünüyorum.

Elgiz Müzesi daimi koleksiyonundan bir seçki olan “Geçiş Çizgileri” sergisinin açılışında Yunanistan’ın Midilli adasında buluştuk, sergide Sketch For a New Body/ Yeni Bir Beden İçin Eskiz isimli video enstalasyonunuz bulunuyor. Bu çalışmanızdan biraz bahsedebilir misiniz? Örümcek birçok kültür ve mitolojide var olan bir metafor; siz çalışmanızda neden örümcek imgesini tercih ettiniz? Ayrıca videoda karşımıza çıkan sandalye imgesini de daha önce kullanmıştınız...

Sandalye benim için yer bulmaya çalışmak ve o yeri kendin yaratana kadar belki de hiç bulamamak, yer edinmek, yer kaybetmek ve mobil olan bir objeyi simgeliyor. Örümceğin çok bacaklı yapısıyla yürüme koordinasyonu, sandalyenin fonksyonunu ve vücut hareketini değiştiriyor olması, bende ne biri ne diğeri olan melez bir bedende yeniden yürümeyi öğrenmeye çalışmasını çağrıştırdı. İnsan yapısı olan (sandalye) ve doğaya ait (örümcek) iki varlığın buluştuğu bu vücut değişen şartlara göre uyum göstermeye çalışıyor. 

Ruya Notlari, Mavi Peruk / Blue Peruke, kagit uzerine ecoline, 04 2014

“Geçiş Çizgileri” sergisi hakkındaki görüşlerinizi de ayrıca öğrenebilir miyiz? 

Bir senaryoya sahip olan bir sergi olması hoşuma gitti. Biçimsel, duygusal ya da içerik bakımından birbirine bağlanan işler sergiyi hiç kopmadan izlemeyi sağlıyor. Mekânın geçmişiyle ve geleceğiyle de iletişim yolları açık. 

İlk kişisel serginizden bu yana sürreal dokuya sahip eserler veriyorsunuz; video, heykel ve fotoğrafın yanı sıra gölge kullanarak yaptığınız çeşitli performans çalışmalarınız da bulunuyor. Gölgenin sizin için önemi nedir?

Gölge anonim olduğu için sevdiğim bir yer. Her türlü varlığın tek bir malzemeye (gölgeye) dönüşmesi ve fiziksel olarak belki birleşemeyecek olan şeylerin birleşip yeni bir bütün yaratması beni heyecanlandırıyor.

Ruya Notlari, Donmus Baliklar / Frozen Fishes, kagit uzerine ecoline, 05 2014

Rüyalarınız için bir günlük tutuyorsunuz. Eserlerinizi ortaya çıkarırken bu günlükten ne kadar faydalanıyorsunuz? Bilinç dışı kavramını sanatınız açısından nereye koyabiliriz?

Rüya yaşamım, tamamen bana ait. Uyanık yaşamın fiziksel çerçevesinde cereyan eden olaylar ve mekânların dışında olabilen, onlardan beslense de bambaşka olasılıklar yaratan, zaman ve mekân sınırları koymayan bu varolma alanından oldukça yararlanıyorum. Bu zihin sineması bilinçaltının montajladığı videolar hayatımın ve sanatımın önemli bir parçası.

Sanırım 2010 tarihli “Burdayım”, 2011’de “Soyu Tükenen Rüyalarım” ve 2014 yılındaki “Rüya Notları, Başka Gezegenler” adlı sergileriniz de bu günlükten yola çıkarak oluşturduğunuz eserlerden meydana geliyor.  Bu sergilerde yer alan çalışmalarınızdan da biraz bahsedebilir misiniz?

Her sergide farklı bir araçla rüya tercümesi gerçekleştiriyorum. Bu rüya episodlarından oluşan bir enstalasyon veya “Rüya Notları, Başka Gezegenler”de olduğu gibi ecoline desenler olabiliyor. 

Burdayim, Ruya Manzarasi/ Dreamscape, mixed medya enstalasyonu, 02 2010 

Aynı zamanda tema olarak gerçekliğin kurgulanabilirliğini ve inşa edilebilirliğini merkeze alan çalışmalarınız mevcut. Örneğin Hepimiz Aynı Gemideyiz sergisinde yer alan çalışmanız… Gerçeklik ve onu algılama biçimlerimiz üzerine düşünmek sizin için ne ifade ediyor? İçinde yaşadığımız sistemi algılama sürecinde sanat sizce nerede duruyor?

“Hepimiz Aynı Gemideyiz” işinde endüstriyel üretim ve tüketim süreçlerine odaklandım. Canlıların hayatı da tüketilecek bir unsur olarak ortaya çıkıyor. Temelde her var olma biçimine, her türlü üretim, tüketim pratiğine ve yaşama rutinlerine kurgu olarak bakıyorum. Hepsi önce fikir olarak vardı ve sonra eyleme, rutine ve sisteme dönüştü.

İnşaa ettiğimiz dünyadaki aksaklıklara bakıyorum, yani inşaayı gözlemliyorum, biçime ve anlatıya dönüştürüyorum. Gözlemlediğim toplumsal, endüstriyel, tarihi, sosyal veya politik bir inşaa olabilir. Bir bütüne doğru çalışıyor olduğumu tahayyül ediyorum. Bunun için de  parçalarını anlamaya ve anlamlandırmaya yöneldim. 

Yakın gelecekte gerçekleşecek bir projeniz var mı? Detaylarını paylaşabilir misiniz?

Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde, 2017'nin Kasım ayında gerçekleşecek kişisel sergim için soyut desenleri hareketli manzaralara dönüştüren bir enstalasyon üzerinde çalışıyorum.

Rüyalardan da yeni bölümler üretiyorum. Şubat ayında Viyana'da bir grup sergisinde yer alacak animasyon, mülteci konusunu irdeliyor. İşin içeriğini, çok kapsamlı, çetrefilli, anlaması güç ve sürekli olarak değişen bu durumu kavrama uğraşı olarak tanımlayabilirim. 

0
7083
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage