Sanatsal üretimini, kitle kültürünün gündelik yaşama, toplumsal sınıf ve cinsiyet kodlarına etkisi üzerine kurgulayan Elif Uras, yapıtlarında geleneksel görme biçimlerini kullanırken ‘şimdiki zaman’a işaret eden bir dil benimsiyor. Sanatçı, gelenek-modernite ilişkisindeki etkileşimli alanları yansıttığı tuval, çini ve seramiklerinde, nostaljik bir aktarımdan çok bugüne dair samimi anlatımların peşinden tutarlı bir yaklaşımla gidiyor.
Modernleşme-muhafazakarlaşma serüvenlerinde gözlemlediği kültürel şizofreniyi ve gündelik yaşamı kaplayan gergin-kırılgan hezeyanları üretimlerinin arka planı haline getiren Uras, kimi zaman tuvallerinde kiç görselliğe varan renk ve ironi yüklü formlarıyla nefes alanları açmaya yöneliyor. Geleneksel estetik dil ile bugünün estetik dili arasında kurduğu sembol ve formları yalnız tuvallerinde değil, seramik heykelleri, resimli tabakları ve son yıllarda mekânsal düzenlemelere dönüşen nesneleriyle sanat ve zanaat, estetik ve tasarım arasındaki çizgi hattında yeni bir tür araştırma zemini yaratıyor.
Elif Uras’ın yedi yıl aradan sonra Galerist’te gerçekleşen “Hayal Meyal” başlıklı sergisi de sanatçının etnografik bir malzeme deposu haline gelen görsel ifadesindeki çeşitliliği sunmanın ötesinde yabancılaşılan coğrafyalar ve manzaralar içinde yeni bir tür ‘peyzaj”a işaret ediyor. Sanatçı; Sultan Sofrası, Hayal Havuzu, Otel, AVM Rüyası, Hamile Gezinti, Hermes isimli resimlerinde, yaşadığımız coğrafyadaki “yeni” kadın imgesini, muhafazakar orta sınıfın dönüşen yaşam tarzının sembolü oluşunda, emek, sermaye ve istihdam ekonomisine katılımındaki koşullarda, kitle kültürünün kontrolsüz yayılımında üretim ve tüketim zinciri içindeki konumunda gözlemliyor. Uras, geleneksel süsleme formlarını popüler eşarp motifleriyle içiçe geçirdiği renkli tuvallerinin yüzey ritminde, aynı düzlem içinde hem soyut hem dokunsal mekânlar yaratıyor. Sanatçı tuvalleri dışında sergide izleyiciyle paylaştığı seramik nesnelerinde, grafitiyle geleneksel çini işçiliğini, plastik süsleme ve üretimin ötesinde kültürel mirasın güncel dile aktarımında bir aracı olarak kullanıyor. Yılın belirli dönemlerinde yaşadığı İznik’te, İznik Vakfı’nda yerel iş gücüne katılmış kadınlarla birlikte, geleneksel yöntemlerle çalışarak ortaya çıkardığı heykelleriyle aynı zamanda sanat ve tasarım, sanat ve zanaat, gelenek ve miras arasındaki ayrım ve ilişkileri de düşündüren Uras, çini vazolarındaki kadın bedeni formu, nesne süslemelerindeki gündelik manzaraları, seramik tabaklarındaki figüratif öyküleri ile içerik ve formun birbirini tamamladığı zengin imge dünyasını açığa çıkarıyor.
“Hayal Meyal”de, toplumsal taktiklerin, tüketim ekonomisinin, ideolojinin ve narsistik fantazmanın bir kült nesnesi haline getirdiği kadın bedeni, “kuşatılmanın” tüm göstergelerini de kapsayarak tuvalden heykele dönüşüyor, işlevsel nesnelerin türdeşi olmaya karşı çıkıyor. Sergide; tuval resimleri, heykelleri, içinde doğayı ve canlılığı misafir eden nesneleri, kadın memesi formunun şadırvana dönüştüğü, gündelik detayları-mistik manzaraları aynı anda taşıyan panolarıyla bir tür ritüelistik mabede çevirdiği mekânsal düzenlemesinde Uras, çok katmanlı “yeni” peyzajlarıyla, görkemli bir dağarcığı mütevazi bir dille aktarmadaki yetkinliğini bir kez daha izleyici ile paylaşıyor.
Elif Uras’ın “Hayal Meyal” başlıklı kişisel sergisi, 6 Kasım’a kadar Galerist’te izlenebilir.