28 ARALIK, ÇARŞAMBA, 2016

Her Şeyin Başladığı Yer

Yeni medya alanındaki çalışmalarıyla tanıdığımız Ozan Türkkan, aralık ayında, yılın son sergilerinden biri olan “Fractum Regnum” ile, Art ON İstanbul’da sanatseverlerle buluştu. Dijital sanat ve deneysel medya üzerine çalışan Türkkan, sergide fraktal yapılarıyla karşımıza çıkıyor. Bizi bir perdeyle dış dünyadan ayırdığı “Fractum Regnum”da okyanusun derinliklerinde bir yolculuğa çıkmamızı sağlayan sanatçı; sanal gerçekçilik, holografik ögeler, ışık frekansına dayalı enstalasyonlar, jeneratif videolar ve 3D lenticular baskı işleri ile izleyiciyle buluşuyor.

Her Şeyin Başladığı Yer

Şu anda Paris ve İstanbul arası çalışmalarına devam eden Ozan Türkkan, öncesinde Floransa ardından Brüksel’de yaşamış. Çalışmalarında gördüğümüz hareket hali, aslında sürekli hareket halinde olan sanatçının iç dinamiğinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Bağımsız bir sanatçı olarak yoluna devam eden Türkkan, yeni medya alanında bitmiş bir iş yapmanın şu anda mümkün olmayacağını, bu alanda bir işe bitmiş demenin doğru olmayacağını söylüyor. Kendisinin on yıl sonra bitmiş işler yapabileceğini düşündüğünü de ekliyor.

©Nazlı Erdemirel

Sergi fikri, sanatçının uzun süredir yürüttüğü kutsal ve fraktal geometri, doğanın algoritması ve bunun insan bilincine yansımaları üzerine araştırmalarının ürünü olarak ortaya çıkıyor. Galeriye adım attıktan sonra bir perde ile karşılaşıyoruz, perdeyi araladığımızda Ozan Türkkan’ın yarattığı el değmemiş dünyadaki serüvenimiz başlıyor. Girişte ilk karşımıza çıkan light box çalışma suyun altına doğru yolculuğumuzun bir başlangıcı. Fraktal yapılardan oluşan ve sanatçının suyun altını anlattığı hikâyesinin bir başlangıcı olan light box, ardından belli belrsiz hareket eden bir video çalışma ile devam ediyor. Biz bu sırada suyun altındaki seyahatimize devam ediyor ve gittikçe daha derine iniyoruz.


Ardından serginin merkezinde yer alan Substance adlı iş ile karşılaşıyoruz. Serginin ana fikrini yansıtan Substance, temsil ettiği rahim gibi öz ve derinlikli bir iş. Büyük bir yumurta şekli görüyoruz ve üzerine yansıyan okyanusun derinliğinde kayboluyoruz. Adımlarımızı attıkça yumurtanın iç yüzüyle buluşuyoruz. Virtual reality gözlüklerimizi takarak Türkkan’ın bizi bir perde yardımı ile kendi deyimiyle “gerçek dünya, politika, ekonomi, faturalar”dan ayırdığı hayal dünyasına dalıyoruz. Aslında hayal gibi görünen gerçek/öz dünyayla karşılaşıyoruz. Rahmin içine yerleşip oturduktan sonra bu korunaklı bölgede sanal gerçeklik gözlükleriyle okyanusun en derinlerine ulaşıyoruz. Suyun yaratıcılığından ilham alan sanatçı bizi bir şeylerin başladığı noktaya görütmeye niyetli. Ve dediği gibi orası kesinlikle gerçek dünyadan arındırılmış bir bölge.

Ozan Türkkan, Subtle, 2016. Audio visual enstalasyon

Türkkan izleyiciyi dış dünyadan uzaklaştırdıkça kendine daha da yakınlaştırıyor ve üretim şeklinin özüyle buluşturuyor. Çalışmalarını kendi bakış açısından göstererek üretileni deneyimletiyor. Kendi araçlarıyla doğanın fraktal geometrisini yansıtıyor. “Yeni medya olduğu için hem zevkli hem riskli. Her zaman bir eksik ve deneysel bir tarafı var” diyen sanatçı belli ki bu belirsizlik ve riskten büyük keyif alıyor.

Sergi üzerinden ekolojik bir okuma da yapmak mümkün. Doğanın el değmemiş noktalarını sergileyen işleri izlerken doğa tahribatı ister istemez akıllara geliyor. Alt katta yer alan light box ve video arasındaki adım ise yukarıya doğru çıktığımız merdivenlerde karşımıza çıkıyor. Derinliğin 3D formatta verildiği hologram iş izleyicinin hareketine bağlı olarak değişim gösteriyor. 

Serginin üst katına geçince ise Türkkan’ın geçmiş dönem işlerini görüyoruz. Sergi duvarına yansıyan dokunmatik ekran görüntüsünü kurcalamak için üst kata çıktığımızda sanatçının 2014 yılında Contemporary İstanbul’da gösterdiği eserle karşılaşıyoruz. Hemen ardında dokunmatik ekran kullanarak yaptığı ve Contra’da sergilediği printler yer alıyor. Bu işin en büyük özelliği dokundukça tepki vererek, kişinin dokunma ve çizim hareketine göre cevap vermesi. Türkkan’ın birçok işinde olduğu gibi meditatif bir alan yaratan çalışma karşısında uzun dakikalar geçirtiyor. Hemen karşınızda duran dev yansıtmada ise çizimlerinizin büyük ölçekli hallerini görebiliyorsunuz. Zen Bahçeleri’ne gönderme yapan çalışma sanatın saklanması ve kalıcı olması durumuna bir başkaldırı niteliğinde. Kendi dokunuşlarınızın baskısını alamadığınız gibi her beşinci dokunuşunuzda ekranın sıfırlanmasıyla yaptığınız şeyin geçiciliği ve saklanamazlığını farkediyorsunuz. Sanatçı burada güzel bir iş yaratma ve yaptığın işe veda edebilme durumuna vurgu yapıyor.

Curving Time

Hemen ileride bir kutunun içine yerleşmiş hologram bir görüntüyle karşılaşıyoruz. Tüm bunları “illüzyon” olarak tabir eden Türkkan, çalışmasında fraktal bir yapıyı canlı hale getirip rahime referans veren bir kutu/sahne içine yerleştirmiş. Sakinleşip, kapanıp, açılıp, kızan veya bağıran bir canlının yer aldığı dört dakikalık videoda soyut bir katakteri izliyoruz. İnteraktif iş onu izleyene göre hareketlenip, değişim gösteriyor.

Mart ayında Cannes’da virtual reality işi yapacak olan sanatçı yeni projeleri de değerlendirdiğini söylüyor. Mixerle birlikte başlattıkları çalışmada bir sanatçı grbuyla birlikte virtual reality üzerine kapsamlı bir projede yer alacağını da ekliyor. “Fractum Regnum” yılın son gününe dek, Art ON İstanbul’da ziyaret edilebilir.

0
6008
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage