Mamut Art Project 2017’de yer alan ve oldukça dikkat çeken genç sanatçılardan biri Gizem Ünlü’ydü. Yeldeğirmeni’ndeki atölyesinde çalışmalarına devam eden Ünlü, MAP’e katıldığı serisinde kentte gördüğümüz her şeyin tek ve küresel bir estetik anlayışın ürünü olmasına odaklanıyor.
Cennet Tasvirleri dediği peyzajlarla Mamut Art Project 2017’ye katılan Gizem Ünlü ile üretim pratiği, nelerden ilham aldığı ve Mamut’a katılım sürecini konuştuk.
MAP’taki serinin nasıl oluştuğundan bahseder misin?
Atölyem Yeldeğirmeni’nde ve ne zaman kahve içmek için bir arkadaşımla buluşsam, önce nereye gideceğimiz konusunda kararsız kalıp, sonra da en yakındaki kafeye oturuyoruz. Nasılsa hepsi aynı…
Bu resimlerin çıkış noktası da tam olarak bu durum aslında; artık kentte gördüğümüz her şeyin tek ve küresel bir estetik anlayışın ürünü olması. Yani ideal bir kafenin ya da ideal bir yaşamın belirlenmiş bir formu var artık. Özellikle metropolde yaşıyorsanız, bunu çok net görüyorsunuz. Ben de Cennet Tasvirleri dediğim peyzajlarda bu “ideal”in tarifini yapmaya çalıştım. Bunu yaparken günümüze ait form ve imgeleri kullandım. Kompozisyonları oluşturma aşamasında kutsal kitaplardaki cennet anlatısıyla da ilişkiler kurdum. Serideki resimlerin isimleri de bu metinlerde tasvir edilen bahçe, havuz ve nehirlerin isimleri.
Tuvalde seni heyecanlandıran ne? Neden resim ilgini çekiyor?
Tuval dediğimiz, sınırları belli bir yüzey. Hem biçimi hem tarihselliğiyle sizi sınırlandırıyormuş gibi görünen bu yüzeyin, sonsuz olasılık barındırıyor olması beni çok heyecanlandırıyor. Resmi yapmaya başlamadan önceki süreç, bütün bu olasılıklar üzerine düşünüp zihinde kurgulama aşaması oldukça önemli benim için. Bu süreçte resmi çevreden soyutlanmış izole bir şey olarak değil, mekânla beraber düşünüyorum. Son dönemde resimle beraber 3 boyutlu çalışmalar da yapmaya başladım.
Şimdi neler yapıyorsun?
Şu anda Erasmus programı dahilinde Stuttgart State Academy of Art and Design’da yüksek lisansa devam ediyorum. “Güncel sanatta kent ve ütopya” üzerine yazmaya başladığım bir tez var. Onun araştırmasını yapıyorum. Bir yandan da üretimime devam edip, farklı malzemeler deneyimliyorum. Yerleştirme ve desenlerden oluşacak yeni bir seri üzerine çalışmaya başladım.
Mamut’a başvuru sürecinden bahseder misin? Nelere dikkat ettin? Nasıl bir yol izledin?
Sadece tek bir seriye ait çalışmalardan oluşan, sunum olarak da oldukça sade ve anlaşılır bir portfolyo hazırladım. Çalışmalarla ilgili metni hazırlarken de sade bir dil kullandım ve yazıyı mümkün olduğunca kısa tutmaya çalıştım.
Mamut, sanat çevrelerini ikiye bölen bir etkinlik. Bazı kesimler için burası genç sanatçıların sömürüldüğü, bazıları için ön plana çıkarıldığı bir fuar. Senin eleştirin ne olurdu? Neyin daha farklı olması mantıklı olurdu?
Sanat piyasasının dinamikleriyle, üretim sürecinin dinamikleri bambaşka. Adı üzerinde, bir “piyasa”dan bahsediyoruz bugün. Yaratıcı süreç içerisinde sanatla ilgili birtakım sorular ve problematiklerle uğraşırken, atölyenin dışında farklı dinamikler işliyor ve bu durum özellikle genç sanatçılar açısından bir hayli zorlayıcı olabiliyor. Bu açıdan en başta Mamut’un genç sanatçılara sağladığı görünürlüğün önemli olduğunu düşünüyorum. Benim açımdan oldukça keyifli ve sorunsuz geçen bir sergi süreciydi açıkçası. Belki gençlere alan açan platformların neden bu kadar az olduğu üzerine konuşmak daha gereklidir.
Bize Mamut’tan komik bir şey anlat. En komiğini.
Mamutta yan booth’ta işlerini sergileyen bir sanatçının, sergilemediği çalışmalarının bir kısmını benim resimlerimin olduğu booth’a koymaya çalışmasına baya gülmüştüm.