Sakıp Sabancı Müzesi’nin 15. yılıyla başlayan “Feyhaman Duran: İki Dünya Arasında” sergisi, iki dünya arasında kalan ve değişen dünyalar arasında dolaşan bir hattat ve ressamın hikâyesine odaklanıyor.
Uzun ve çok eserden oluşan bazı sergiler kimi izleyiciyi yorar, fakat sergi küratörü ve Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer’in basın toplantısında “1000 eserlik sergi hiç yapılmamıştı çocuklar, göreceksiniz” dediği “Feyhaman Duran: İki Dünya Arasında”, insanı yormanın aksine katmanlar halinde açıldıkça içine çekiyor. Sona ulaştıkça daha çoğunu görme, daha detaylı bakma, başa dönüp yeniden anlama isteği yaratıyor.
Adının tam olarak hakkını veren bu devasa sergi, Osmanlı’nın son dönemleri ve Cumhuriyet’in 1970 yılına kadarki dönemini yaşamış, Osmanlı’daki ayrılıklara şahitlik etmiş pek kimsesi olmayan bir gencin hikâyesine odaklanıyor. Paris’e ilk gönderilen taifeye dâhil olup bambaşka bir kültürün içine düşen, yine Paris’te empresyonistlerin son dönemine denk gelerek önce klasik taraftarlarıyla empresyonistlerin, sonra da onlarla kübistlerin arasında yaşanan çekişmelerin ortasında kendini bulan Doğulu bir ressamın içinde kaldığı, sürekli değişen dünyaları ve onun bu dalgalanmalardan kendi formunu yaratıp nasıl çıktığını dönem dönem ve detaylarıyla anlatıyor. Ayrıca Prof. Dr. Gül İrepoğlu ve Dr. Nazan Ölçer’in kürasyonuyla son derece detaylı bilgilerin verildiği metinler seyirciye muazzam bir yol arkadaşlığı yapıyor. Serginin ilk bölümündeki panolardan birinde, Duran’ın henüz altı yaşındayken kaybettiği babası Hattat ve Şair Süleyman Hayri Bey’in, oğluna geleneklerinden kopmaması ve pusula edinmesi için yazdığı Pend-i Hayri isimli 141 beyit de yer alıyor. Sergi ilerledikçe eserler ve metinlerden Duran’ın babasını büyük ölçüde örnek aldığını anlamak güç olmuyor.
Portreleriyle tanınan Feyhaman Duran’ın, oto-portreleriyle açılıyor sergi, bunların devamı ise ikinci sergi salonundaki meşhur Atatürk portesi ve görenlerin önünde uzun uzun durup izlediği muhteşem Kerime Salahor portresi gibi başka eserlerle devam ediyor. Dönemin İstanbul’unu ve Paris’ini gösteren siyah-beyaz belgesel filmler ve o döneme ait çalışmalar ressamın bakış açısını kavramayı bir nebze kolaylaştırıyor. Yaşadığı mekânlar ve mekânların dönem koşullarını değerlendirdiğimizde ortaya çıkan eserlere bakış açımız derinleşiyor; zira gördüklerimiz yalnızca Feyhaman Duran’ın eserleri değil yaşadığımız ülkenin geçmişi ve o geçmişi etkileyen başka kültür ve ülkelerin, bahsi geçen dönemlere damga vurmuş başka sanatçıların tarihine dönüşüyor.
Nü çalışmalarla Paris’te tanışan, hat sanatını çocukluğundan itibaren özümseyen, empresyonizmi doğduğu yerde gözlemleyip nasıl eleştirildiğini ve yerine doğan akımları takip etme şansını yakalamış kilit noktada duran ve tanık olduğu tüm bu gelişmeleri tarifsiz bir üretkenlikle tuvale ve hat sanatına aktaran bir sanatçı Feyhaman Duran. Babasının Pend-i Hayri’deki tavsiyesi olan;
“Mümkün olursa eğer evlenme
Böyle yazmış de peder, evlenme
Evlenirsen de ara ehlini bul
Ol kadar eyle gayret ki yorul”
Dizelerine riayet ederek evlendiği ressam Güzin Duran ise Feyhaman Duran’a hem modellik yaparak hem de kendi üretkenliğini yansıtarak çok kıymetli bir hayat arkadaşı olmuş. Güzin Duran, ressamın hayatındaki en değerli figür, ayrılmaz bir parça olarak eserleriyle de serginin önemli bir parçası.
Enteriyörlerin çokluğu izleyiciyi şaşırtırken, natürmort ve manzaralar Duran’ın, çok sık dile getirmiş olduğu doğa sevgisini gözler önüne seriyor. Dönüp dönüp incelenen çiçekler ve her göreni kendine kilitleyen kırlangıç balığı natürmortunun göz alıcı canlılığı büyük heyecan yaratıyor.
Serginin son durağında Duran çiftinin evi ve atölyesinin birebir replikâsı da görülebiliyor. Aile büyüklerinden kalan eserlerin, fırçaların, kitapların, oturdukları koltukların, kişisel ufak tefek eşyalarının her detayıyla ve birebir görülebildiği bu alan, insanda çiftin evine bir akşamüzeri misafirliğine gidilmiş duygusu yaratıyor.
Çarşamba günleri ücretsiz olarak ziyaret edilebilen SSM’nin, “Feyhaman Duran: İki Dünya Arasında” sergisi 30 Temmuz’a dek dönemler arası yolculuk yapmak isteyen herkesi Duran’ın eşsiz dünyasına bekliyor.