14 TEMMUZ, SALI, 2015

İki Şehir Bir Sanatçı: Azade Köker

Berlin-İstanbul sanat hattı içerisinde çağdaş sanatın önde gelen temsilcilerinden biri olan, 40 yıldır çalışmalarını Berlin’de sürdüren Azade Köker ile çalışmaları hakkında sohbet ettik.

İki Şehir Bir Sanatçı: Azade Köker

Azade Köker'in çalışmaları, kimlik ve aidiyet konuları bağlamında birer imaja döner. Son dönem yaptıklarını ise insan tarafından müdahaleye uğramış doğa  yapılarının ortaya koyduğu çalışmalar oluşturmakta... Kendisiyle söyleşimize, bir sanatçı olarak üretim sürecinde etkilenliği konulardan başladık…

İki farklı şehir ve iki farklı etkileşim ağı içerisinde sanatsal üretiminizi nasıl devam ettiriyorsunuz? 

Sanatın üretiminde içerikten başlayalım. Benim sanatsal sorunsalım zaman ve mekân dışında olduğu için ele aldığım konular her yerde ve her zaman geçerli meselelerdir. Sanatın kurgusu ve ön düşünseli bakımından hangi şehir veya ülkede çalışırsam çalışayım, aralarında belirgin bir fark olamaz. Gazete haberi gibi sanat üretmiyorum. Benim sanatsal endişelerim ele aldığım konuları taşımak ve onlarla bütünleşmek zorunda. Çalışmalarımda metot olarak karikatür veya edebiyat gibi sanatsal disiplinlerden uzak durmayı tercih ediyorum.

Resim ve enstalasyonlar, büyük atölyelere gereksinim duyulan sanat dalları. Birkaç yerde sanat üretimi yapan sanatçıların, o yerlerde atölyeye gereksinimi vardır. Bu da pek kolay olmayan bir durum. Benim böyle bir şansım oldu. İstanbul'da ve Berlin’de bu imkânlara sahibim.

Azade Köker, Bekleyiş, 2011

Panel Üzerine Karisik Teknik, 253x213cm

(Özel Koleksiyon)

Bu iki şehirde ortak nokta diyebileceğiniz birliktelikler var mı?

İki farklı şehirde çalışırken sanatın resepsiyonunda ortak noktalar vardır; yoğun bilgilenme, kişinin çevresi, ilgi alanları ve diğer sanatçılarla iletişimi, hangi şehirde aktif sanat yapıyorsa o şehirde daha yoğun olabilir ve olmalıdır.

Ortak noktalardan en önemlisi ise şehirlerin kazandırdıkları şanslardır. Bu tabii daha çok genç sanatçılar için önemli. Çalıştıkları şehirde çevre kurmaları onlara birçok imkan sağlayabilir. Galerilerdeki sergiler ve sanatsal etkinliklerde iyi bir izleyici olmak da ortak kentsel şanslardır.

Galeri Zilberman’da iki yıl önce yer alan kişisel serginiz Moving Spaces/Hareketli Mekânlar’da farklı disiplinlerin bir aradalığından oluşan bir kurgu izledik. Bu birlikteliği özelde bu sergide, genelde diğer çalışmalarınızda da görmek mümkün. Bu aslında yaşadığımız çağın kaotik gerçeklerini dile getirmek için seçilmiş bir gereklilik mi?

Farklı disiplinlerin bir aradalığından oluşan çalışmalar eğer birlikte bir bütünü anlatıyorsa kaotik görünümde olmamalıdırlar. Böyle bir görüntüyü amaçlamak benim tarzım değil. Kaldı ki çağın da kaotik bir gerçeklik taşıdığını düşünmek bilmem ne derece doğru olur. Bütün çarpıklıkların ve ters gelişmelerin sebepleri biliniyor ve bunlar anlaşılır durumdalar. Sadece vazgeçilmesi zor ve dönüşü mümkün olmayan bir mekanizma içindeyiz.

Aşağı yukarı 30 yıldır sanatsal üretiminizin büyük bir kısmını Almanya’da gerçekleştirdiniz. Bir sanatçı olarak sanatsal üretiminize katkısına dair neler söyleyebilirsiniz?

Almanya’nın Berlin gibi özel konumda olan bir kentinin son 40 yıllık tarihini aktif olarak yaşadığım için şanslıyım. Orada Doğu-Batı ikilemini, ögrenci hareketlerini ve göç olayının gerçeğini birebir yaşadık. Bu da çağın en önemli konusu olan kent sorununu yakından analiz etmeme yaradı.

Çalışmalarınızı nasıl bir üretim süreci çerçevesinde ele alıyorsunuz? Rastlantısal değişimlere alan bırakıyor musunuz?

Hayatta rastlantı diye bir şeye inanmadığım için sanatta da rastlantı sözcüğü beni ilgilendirmez. Rastlantı diye adlandırdığımız şey bizim seçimimizdir. Biz bir şeyleri seçerken seçimimiz dışında daha önceden hesaplanmamış bazı durumlarla karşılaşabiliriz. Bu seçim dışı sapmalara rastlantı deriz. Halbuki bunlar seçtiğimiz yolu çevreleyen ara yollar veya alanlardır. Bunlar mucize değil sadece bize sunulan armağanlardır. Değerlendirmesi veya kontrolü bize kalmış meselelerdir.

Sanatta da böyle sapmalar zaruri olabilir. Zaten bunlar üzerinde alınan akıllı kararlar sanatın derinliği meselesinde bir ölçü olabilir.

Azade Köker

4-6 Eylül tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek ARTINTERNATIONAL​’a Galeri Zilberman ile katılacaksınız. Fuarda bizi nasıl bir iş bekliyor?

Bu konuda galerimle birlikte karar alacağız.

Sanat fuarlarının sanatçıların kariyerlerine sizce ne gibi bir katkısı var? 

Sanat fuarlarının ticari bir gerçekliği vardır. Önemli mi? Tabii önemlidir. Ama sanatın ve sanatçıların gelişmesinde çok önemli bir rol oynayamazlar. Ben sanatsal kariyerin ticari değerlerle ölçülmesini yanlış bulduğum için sorunuzu “hayır” diyerek cevaplandırmak istiyorum.

0
14211
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage