Ali Elmacı denildiğinde aklımıza ilk olarak; ironik dil, sembolik anlatım, gözümüzün içine bakan karakterler ve eleştirel bir yaklaşım gibi özellikler geliyor. Peki bilmediğimiz yönleriyle kimdir Ali Elmacı?
Çok disiplinli biriyimdir. Eğer bir proje üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyorsam tatil yapmam, atölyemden çıkmam, proje bitmeden hiçbir şey yapmam diyebilirim. Kadıköy’de bir atölyem var, çalışmalarıma düzenli olarak orada devam ediyorum. Son iki yıldır da hem bu sergi (Onu Öldür Beni Güldür), hem de Contemporary Istanbul için gerçekleştirdiğim proje alanım için durmaksızın çalışıyorum. Ve buna değdiğini düşünüyorum.
Resimlerinizdeki detaylarda söylemek istediğiniz bir şeyler var gibi. Eserlerinizi anlatmaktan hoşlanıyor musunuz, yoksa çalışmalarınızdaki gizli dili izleyicinin keşfetmesi size daha büyük bir haz mı veriyor?
İzleyicilerin yorumlamaları hoşuma gider. Benim anlattığım ya da bahsettiğim şeyi harfi harfine anlamalarını zaten istemem açıkçası. Mesela geçen gün instagramdan bir izleyicim enteresan bir yorum yazmış; “Sizin resimlerinize baktığımda bir hastane morguna giriyor gibi hissediyorum kendimi.” demiş. Baya güldüm bu yoruma. Kendisine sorduğumda, çok tuhaf hissettiğinden ama aynı zamanda bu durumun çok da hoşuna gittiğinden bahsetti. Bu duyduğum en enteresan yorumlardan biriydi.
Üzerinden iki yıl geçmesine rağmen henüz "Ateşinle Koru Beni"deki karakterlerin etkisini üzerimizden atamamıştık ki, "Onu Öldür Beni Güldür" serginiz ile karşımıza çıktınız. Açılıştan sonra sosyal medya üzerindeki yorumlara bakılırsa sergi büyük bir heyecan ve beğeni ile karşılaştı, henüz gezmemişler için sergiyi biraz anlatmak ister misiniz?
"Onu Öldür Beni Güldür", iktidar ve eğitim politikaları üzerine bir sergi. “Onu Öldür Beni Güldür”, “Büyü de Büyü”, “Senin En Güzel Halini Ben Bilirim” isimli üç ayrı seriden oluşuyor. Üçü de birbiriyle ilişkili seriler. Sergiyi gezmemişlerin de ziyaret etmesininden memnun olurum.
Sergi öncesi nasıl bir hazırlık dönemi geçirdiniz, özellikle beslendiğiniz kaynaklar etkilendiğiniz olaylar oldu mu?
Aslında beslendiğim tek bir kaynak veya olay olmadı. Türkiye’de hükümetin ikinci döneminden itibaren uyguladığı yöntemler, beni böyle bir seri yapmaya zorladı. Bu durum şu anki iktidar haricinde her otorite ve iktidar için de geçerli tabii. Herkes kendi politik devamlılığını sürdürebilmek, iktidarının devamını getirebilmek, kendine altyapı sağlayabilmek için ilk olarak eğitim alanına müdahale ediyor. Eğitim bireysel ya da özgürleştirici değil bireyler için, tam tersine biat kültürünü dayatan ve uygulayan bir sistem. Bütün okullar ve dersaneler dönüştürülüyor, tek tip eğitim dayatılıyor. Beni en çok bu durumlar etkiledi. İktidarın eğitim politikalarını tektipleştirmesi, biat kültürünü ve İslami bir eğitimi özellikle ve özellikle dayatması.
İstanbul’da aşağı yukarı bin beş yüze yakın okul İmam Hatip’e dönüştürüldü. Ben bu tarz okullara karşı değilim, ihtiyaç doğrultusunda her şey olabilir. Ancak iktidar insanları bu duruma zorlayamaz. Tercihsiz bırakılıyoruz. İşin içine maddiyat giriyor ve durumu yeterli olmayan ailelerin çocukları tamamen seçeneksiz kalarak bu dayatmalara uymak durumunda kalıyor.
Ayrıca resimlerimi yaparken genel olarak beslendiğim bir başka alan; haber bültenleri. Beni en çok haber bültenleri besler diyebilirim. Orada benim resimlerime dair hemen hemen her şey var.
"Miras Babadan Oğula Geçer" ve "Ateşinle Koru Beni"de olduğu gibi bu sergi de de dikkat çekici bir isim görüyoruz. Muhtemelen sıkça bu soruyla karşılaşıyorsunuzdur ama ben de sormadan edemeyeceğim, sergi ismini nereden alıyor?
“Onu Öldür Beni Güldür” aslında bir iktidar söylemi. Biraz karikatürize ettim tabii bu söylemi. Tekrar altını çizmek istiyorum, sadece bu iktidar için söylemiyorum, söylediklerim tüm iktidar ve otoriteler için geçerli. İktidar bizdeki farklılıkları ve pürüzleri yok etmeye çabalayıp, istediği insan tipolojisine sokmaya çalışıyor. Kitlesel manipülasyonu çok daha rahat bir şekilde uygulayabilmek için, kitleleri birbirinden farksız hale getiriyor. İnsanların içerisindeki o muhalif tarafı yok ediyor.
“Onu Öldür Beni Güldür” derken aslında iktidar diyor ki; “Muhalif tarafını yok et, sadece bana biat et ve benim dilediğim gibi mutlu mesut yaşayalım.” Bu saydığım etkiler sebebiyle böyle bir isim seçtim. Biraz da sergi isimlerimin akılda kalmasını ve dikat çekmesini de istiyorum tabii ki. Ama sergi isimlerim daima konuyla alakalı oluyor. Özellikle bu konu üzerine uzun uzun düşünüyorum, isim seçmek için epey vakit ayırıyorum.
Sergi hakkında sizin aldığınız yorumlar ne yönde oldu?
Hep olumlu tepkiler geldi açıkçası. Ziyaret edenler keyif aldıklarını belirtip tebrik ettiler. Ancak bu yorumları değerlendirmek için henüz erken. Neler yazılıp çizildiğine bakıp göreceğiz.
Contemporary Istanbul’daki projeden biraz bahsedebilir misiniz? Bu projenin çok fazla medyaya yansımadığını düşünüyorum bu sebeple sizden de dinlemek isterim.
Contemporary Istanbul’da “Beni Aradığın Yerde Değil Unuttuğun Yerde Bulursun” isimli bir proje üzerine çalıştım. Kendi yaptığım bir duvar kağıdı ve bunun üzerindeki desenler vardı. Ayrıca üç tane heykelim yer alıyordu bu projede. Tüm ilişkiler birbirini tamamlayıp destekliyordu ama aynı zamanda hepsi birbirinden bağımsız işlerdi.
Medya devlet ve iktidar kaynaklı olumsuz bir durumu filtreleyip manipüle ederek bize yansıtıyor. Ancak kriminal bir olayda ise medya tüm gerçekçiliğiyle olayın tüm detaylarını gözler önüne seriyor. Münevver Karabulut cinayetini örnek verebiliriz bu konuya, adli tıp raporları bile internette dolaşıyor. Ama Ali İsmail Korkmaz’ı, Berkin Elvan’ı, Soma’da ölen madencileri bilmiyoruz. Proje bu konulardan yola çıkarak yaptığım bir seri desenden oluşuyordu. Böyle bir iş yapmak beni memnun etti.
Sergide tuval, desen ve bir de heykel ile karşılaşıyoruz, sizi ileride farklı disiplinlerde görebilmemiz mümkün müdür?
Aslında çok istiyorum. Şu an için bir şey söyleyemem ama kesinlikle planlarım içersinde yer alıyor.
Sergiden sonraki proje ve planlarınız nelerdir?
Birkaç aylık dinlenme, okuma biriktirme, gezme planım var. Ondan sonra da tekrar atölyemde çalışmaya başlayacağım, ama önümde kısa vadede bir proje bulunmuyor. Her an yeni bir proje için çalışmaya başlayabilirim.