21 HAZİRAN, SALI, 2022

İşsiz Nesnelerin “Dolanıklığı” Üzerine

Ilgın Seymen’in çevre ve özne arasındaki sınırların belirsizliği üzerine eğildiği ve en yakından en uzağa değişen görüş mesafeleri arasında bir yolculuğa çıkardığı son kişisel sergisi “İşsiz Nesneler • Canlılığın İzleri” hakkında bir yazı.

İşsiz Nesnelerin “Dolanıklığı” Üzerine

Sürdürülebilirlik kavramının artık sürdürülebilir olmadığı ve tüketildiği bir zamanda, Ilgın Seymen olağanüstü metalurji bilgisini sanat pratiğine aktararak nesnelerin potansiyelini ve vazgeçilmez yanlarını izleyiciye sunuyor.

Geçmişten günümüze insanların yolu nesnelerle kesişmiş olup; sonucunda meydana gelen hareketli ilişki ve bu “nesneler”in hayatlarımızdaki yerinin neden olduğu zincirleme durumlar çok çeşitli ifade ve kullanım alanları meydana getirmiştir. Endüstriyelleşme ile birlikte ihtiyaçtan fazla üretim yapılması insanların nesnelere, onların üretimi için de başka nesnelere ve insanlara dayalı bir ihtiyaç döngüsünün ortasına çıkmasına sebep olmuştur.

​Ilgın Seymen, küresel ekonominin alt politikalarının nesneler üzerinden insanlara temas etme biçimlerini ve onların edilgen bir yapıya dönüşmesine sebep olan gizli ajandalara işaret ediyor. Seymen’in yapıtlarını incelediğimde Hodder’in “Dolanıklık Teorisi”* üzerinden bir değerlendirme yapmanın mümkün olduğunu fark ettim. Artsüreççi (postprocessualist) arkeolog Ian Hodder’e göre nesneler ve insanlar birbirine dolanıktır. Sentetik ve doğal olan arasında ayrım yapmaksızın çevre ile kurduğu lineer ilişkinin içerisine yapıtlarını yerleştiren Seymen de nesnelere daha derin ve karmaşık anlamlar yükleyerek sosyolojik bir düzlemde üretim sağlıyor ve “Dolanıklık Teorisi” üzerinden bir okumayı mümkün kılıyor.

Seymen, nesnelerin atık evresini sorgulayarak, vazgeçilmez yanlarını cazip şekilde ortaya koymalarını sağlıyor. Renkler, dokular ve materyallerin bakma, görme ve sanat ekseninde bir araya gelişiyle yaratılan sahneyi bir tür manipülatif alana dönüştürüyor. Dış cephe yalıtım malzemesi, akrilik ve oje gibi sentetik veya molozlardan ayrı düşen taş ve volkanik kaya parçaları gibi doğal materyalleri bir arada barındıran, uyumsuz birden fazla malzemeden oluşan öbeklerin yarattığı kakofoni, dolanıklığı çarpıcı ve mizahi şekilde gözler önüne seriyor. Nesnenin ihtimallerini ve insanlarla birbirlerine nasıl dolandığını, birbirlerine nasıl dahil olduklarını ve bu ikiliğin yarattığı dönüşüm ile ortaya koyulan farklı sosyal teori ve kültür çalışmaları sonucu ulaşılan “dolanıklık” kavramı gündelik yaşantımızda işlevini yitiren, dışarda kalmış ve dışladığımız nesnelere ikinci bir şans vermeyi sorgulatıyor.

​İnşaat alanlarından arkeolog gibi topladığı ve “işi bitmiş,” çöp niteliğindeki moloz parçalarını simli ojelerin sınırsız renk paletiyle ileri dönüştürerek bir şeyin değerini belirleyen parametreler üzerine düşündürüyor. Böylece bir kaya parçasının doğada bir tür eko-malzeme iken, işlendiğinde değerli bir taşa dönüşmesi veya bir insana fırlatıldığında “silah” olabilme potansiyelini de akla getiriyor. Sergileme mekânının tavanına yerleşmiş olan Kozmik Toz isimli yapıt dolanıklıktan yola çıkarak gezegenimize yağan 60 tonluk toz planktonlarının çevreyi besleyen içkin ilişkisine dair farkındalık ortaya koyuyor.

Sürdürülebilirlik kavramında bizlere kodlanan yasaklı malzeme olarak plastiğin esnekliği, dayanıklılığı ve kolay şekil almasını ön plana çıkararak doğal kabul edilen pek çok malzemenin üretimindeki karbon emisyonunun görmezden gelinmesine dikkat çekiyor. Başka bir deyişle korktuğumuz ve kurtulmaya çalıştığımız sentetik malzemelerin “kabule geçiş”ine bir davet niteliğinde.

Seymen’in canlılığın izleri olarak savunduğu romantik dönem yazarlarının doğa gözlemleri ve düşünceleri, insanlar için tasarlanmış rasyonel sistemler-şehirlerin dışına kısa süreli çıkma hâlimizdeki mücadele becerimizi sorgulamayı beraberinde getiriyor.

İnsan ile şey, kültür ile madde ve toplum ile teknolojinin bir karışımı olan döngüsel kavramlara odaklanan “İşsiz Nesneler • Canlılığın İzleri” adlı sergi, Galeri Bosfor’da 18 Nisan 2022 tarihine kadar ziyaretçiyle buluştu.

*“ ‘Dolanıklık’ çeşitli sosyal teori ve maddi kültür çalışmalarından hareketle öncelikle şeylerin nesne doğasını, ardından da insan ile şey, kültür ile madde ve toplum ile teknolojinin bir karışımı olan döngüsel kavramdır. İnsanlar ürettikleri şeylere bağlı, ürettikleri şeyler diğer şeylere ve bu şeyler de insanlara bağımlıdır.”- Ian Hodder

0
3574
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage