16 MART, ÇARŞAMBA, 2016

İstanbul’un Muammasında de Chirico Rüyası

Kemerler, heykel bedenler ve onların dev gölgeleri, uzaktan geçen bir lokomotif, bir yelkenli, havuzlar ve çeşmeler tabii Floransa Meydanı... Tüm bunlar, sanatçının yaratıcı gücünün tarih, felsefe, mitoloji ve kendi belleği ile birleştiği muamma atmosferleridir. Ve meydanlar, onun resimlerinde tüm görkemi ve heybetiyle iktidarın dev gölgesinin de  yaşam alanıdır. 

İstanbul’un Muammasında de Chirico Rüyası

Giorgio de Chirico, şubat ayında babası Evaristo’nun doğduğu İstanbul’a, “Metafizik Resmin Öncüsü Giorgio de Chirico: Dünyanın Gizemi” sergisiyle Pera Müzesi’ne geldi. Metafizik sanatının kurucusu, 20. yüzyılın sıra dışı sanatçılarından Giorgio de Chirico’nun (1888-1978) 1 Mayıs’a dek sürecek sergisi, Roma’da bulunan Giorgio ve Isa de Chirico Vakfı işbirliğinde hazırlanmış. Vakfın koleksiyonu, 1925-1976 arasına tarihlenen 550’yi aşkın sanat yapıtından oluşuyor.  Dolayısıyla biz sergide  hem bu koleksiyondan parçalar görüyoruz hem de az sayıda da olsa farklı koleksiyonlardan eserleri de görme şansını yakalıyoruz. 70 resim, iki litografi serisi ve 10 heykelini bir araya getiren sergide Kentaurlar Savaşı serginin  1909’dan gelen en erken tarihli resmi. 1913 tarihli Bayan L. Gartzen’in portresi ise sanatçının metafizik döneminden portre örneği.

1910’da Floransa’da metafizik sanatının kurucusu olmasıyla, en çok da 1910-1918 arasındaki "metafizik dönem" eserleriyle tanınan de Chirico’nun ilk dönem metafizik resimlerini bu sergide göremesek de sanatçının tüm dönemlerine, temalarına, felsefi arayışlarına ve sanatsal serüvenine ışık tutan kapsamlı kitap ile  sanatçının sanat tarihi içindeki önemi ve yerini satır atlamadan okuyor ve hatırlıyoruz. Öte yandan bu kitapta yer alan sanatçı yazıları ise, de Chirico’yu kendi sözleri aracılığıyla anlamamız açısından son derece önemli.

©Nazlı Erdemirel

5 Mart’ta Pera Müzesi’nde gerçekleşen Ali Artun'un "De Chirico'nun Perspektifi" konulu konferansı da sergiyi destekleyen önemli bir etkinlikti. Ali Artun konuşmasında de Chirico’nun etkilendiği felsefecilerden, belleğinin katmanlarından söz ediyor ve bunların mimarlıkla nasıl bileştirdiğine değiniyordu: "De Chirico'nun sanatında geometriyle perspektifi ve tiyatroyu birbirlerine eklemleyen mimarlıktır. Ona göre, gerek evrenin, gerekse kendi sanatının esrarı mimarlık sayesinde hissedilir.” 

Küratör Fabio Benzi de sergi kitabında yer alan yazısında, de Chirico’nun sanatsal serüvenini aktarırken, onun 1910’da geliştirdiği ve “metafizik sanat” olarak nitelendirdiği bakış açısına değiniyor ve şunları söylüyor. “Bu bakış açısı, Magritte, Matisse, Kandinsky, Balla ve Malevich’in bakış açılarıyla birlikte, çağdaş sanatın en önemli payandalarını oluşturur. Özellikle de Chirico, biçimci ve soyut araştırmalardan, örneğin kendisi gibi büyük sanatçıların kromatik ve ekspresyonist zorlamalarından uzak durarak, araştırmasını rüya, dünyanın gizemi ve bellek gibi o ana kadar keşfedilmemiş alanlara açar. Keza bir ana yol belirleyerek, sürrealizmin ve bilinç dışına gönderme yapan her tür sanatsal anlatımın çıkış noktasını oluşturur.”

Kemerler, heykel bedenler ve onların dev gölgeleri, uzaktan geçen bir lokomotif, bir yelkenli, havuzlar ve çeşmeler tabii Floransa Meydanı... Sanatçının yaratıcı gücünün tarih, felsefe, mitoloji ve kendi belleği ile birleştiği muamma atmosferleri. Ve meydanlar, onun resimlerinde tüm görkemi ve heybetiyle iktidarın dev gölgesinin de  yaşam alanı. Özellikle metafizik resimlerinde canlanan de Chirico’nun gerçekliğidir. 

  1. İkili Portre, Zırhlı Otoportre ile birlikte (1948), fotoğraf: Philippe Halsman, 1951
    Giorgio ve Isa de Chirico Vakfı Koleksiyonu 

Arnold Böcklin ve Max Klinger’in sanatından etkilenen de Chirico “metafizik” üzerine yazıları ve yapıtlarıyla yüzyılın öne çıkan gruplarından gerçeküstücülerin de esin kaynağı olmuş. Hafıza makaraları eşliğinde neoplatonik düşünceyle, Nietzsche felsefesi ve antik mitoloji ile sanat üretimini bileştirmiş. Sanatçı, 1911’de Paris’e taşınmış, 1912’de Paris’teki Güz Salonu’nda ilk sergisini açmış. Picasso ve Apollinaire, de Chirico’nun yapıtlarını bu yıllarda fark eder. Sanatçının resimlerine büyük hayranlık duyan Apollinaire, ekimde L’Intransigeant gazetesinde, de Chirico’nun kendi stüdyosunda düzenlediği sergi üzerine bir değerlendirme yazısı yazar. Apollinaire, de Chirico’yu “genç kuşağın en şaşırtıcı ressamı” şeklinde tanımlayacaktır.

Devam eden süreçte klasikçilik ve romantik lirizmin peşinden giden sanatçı sürreal dünyalar yaratarak üretmeye devam etmiş bir yandan da klasik (eski) resim tekniğini özgürce uygulamış, diğer yandan da figür ve form çeşitliliğini arttırmış. Klasik resmin ustalarına duyduğu ilgiyle pastişler yapan sanatçı, son döneminde metafizik resme dönerek muammalar yaratmaya devam etmiş. Sanatçı 80 yaşında “neo-metafizik” sanat olarak başladığı bu seride 1910’un sürrealistleri baştan çıkaran konularına geri döner. Bu sergide pek çoğunu görme şansını yakaladığımız bu son dönem resimleri, ilk dönem resimlerinin tekinsiz atmosferinden uzak daha renkli ve canlıdır. Meydanlar, mitolojik karakterler ve geometri  ve diğerleri tekrar sahnededir ancak, metafizik resmin izleyiciyi baskılayan, sorgulayan ve kıskıvrak yakalayan belirsizliği çoktan yıkılmış. Bu sergide ardı ardına  görme şansını yakaladığımız neo-metafizik resimlerin pek çoğu 1973 tarihli Şövalede Güneş resmindeki güneş gibi parlıyor. Giorgio de Chirico bu dönemde yaptığı resimlerine imza atarken tarihle oynayarak izleyiciyi zaman zaman şaşırtmayı denemiş. Örneğin, Gizemli Havuzlar isimli resim yaklaşık 1965 tarihli bir resim olmasına rağmen 1939 düşünülerek imzalanmış. Resme baktığımızda gördüklerimiz sanatçının neo-metafizik dönemde taşıdığı yaklaşımdan uzak olduğunu görürüz. 1934’te ortaya çıkan Mauammalı Gizemli Havuzlar teması, de Chirico’nun Jean Cocteau’nun mitolojisindeki 10 metne eşlik etmek üzere yaptığı 10 taş baskı ve aynı sayıdaki çizimiyle başlar. Bu tema 1930’ların ikinci yarısında resimde geliştirilmiş ve neo-metafizik dönemde yeniden ele alınmıştır.”[1] Su resimdeki gizemi zikzak çizgiler eşliğinde çoğaltır. Havuzlara oradan da kumsala uzanan suya gölgeler eşlik eder. Çıplak erkekler havuzlarda yıkanırken, takım elbiseli kişiler onları bekler, sahil kulübesi boştur. Hafızasında kazılı bir kule her zamanki yerini alır. De Chirico’nun çocukluğunun geçtiği Volos’taki sahil ve oradaki banyolar tüm mistik çağrışımlarıyla bu resimlerde tekrar tekrar gösterilir. Yunan miti, tüm resimlerinde Chirico’nun estetik bakış açısının en sürekli ve en belirleyici özü olmuştur.

©Nazlı Erdemirel

Giorgio de Chirico metafizik resmi keşfeden bir sanatçı olarak şöyle diyor resminin kökleri hakkında: “ (...) Ben burada, her şeyden önce, kumanda kolunu ve onunla bağlantılı çarkları hareket ettirme, aracı geriye döndürme  gereği duyuyorum en derinden. Amacım, primitiflerin-primitiflerin iç bayıcılıklarının  da diyebilirsiniz- zamanlarına dönmek, Salomon Reinach ya da benzerleri gibi kendimi sakallı Laokoonların ve histerik Niobelerin budala ve aykırı pathosuna adamak değil; hele ne unutulup gitmiş altın- fildişi suretini ziyaret etmek için göz alıcı dev bulutlar içinde aşağı indiği kuşkulu zamanların görkemli çağrışımı ile kendimi avutmak hiç değil. Uzun sözün kısası, ben asırlık sanatın yolu boyumca geriye gitmek ve “ksoanonlar” (primitif heykeller) gibi, modernleşmecilerin son tutkusu olan asma siyah heykeller gibi uzak istasyonların önünden geçtikten sonra, ilkel insanların mağaralarını keşfeden bir kaşif gibi durup, ilkel insanın az önce sözünü ettiğim mağaraların duvarlarına kazıdığı incecik figürlerini- bizonlarını, ren geyiklerini ve koca kafalı ilahlarını- incelemek istiyorum.”[2]

Milano, Floransa, Paris ve Roma’da yaşayan ve üreten de Chirico, adeta bir tiyatro sahnesi kurduğu resimlerinde gerçek nesneleri alışılmadık boyut ve mekanlarda kullanarak, şaşırtıcı bir perspektifle kullanır. Geometrik formlar ve kendi sahiciliklerinden koparılmış nesnelerle örgüsel bir dil oluşturarak hakikatin doğruluğu hakkında şüpheler yaratır.

©Nazlı Erdemirel

1910-1918 arasındaki "metafizik dönem" eserlerinde yarattığı algı ile ünlenen de Chirico, bu dönemin başında, kent içinde cümleler kurarken, bu dönemin sonlarındaki resimlerinde cansız mankenleri andıran figürler yapar; tekinsiz şehir manzaralarının iktidarını hibrid figürler ele geçirir. Sanatçı ilerleyen yıllarda metafizik konulardan vazgeçerek bol bol boya kardığı, klasik sanatı farklı bir bakış açısıyla yorumladığı bir resme yönelir. 1920 ve 30’lardan itibaren ikonografik temalar, klasik resim tekniğinin araştırılması sanatçının tuvalindeki temel arayışlar olarak yerini alır. İtalyan ustalarının pastişlerinden oluşan eserleri ile geçmişin sanatını yeniden değerlendirdiği eserlerinde klasik sanatı çağdaş bakış açısıyla yeniden yorumlar. 1960’lardan itibaren metafizik konularına geri dönen sanatçı, yaklaşık 70 yıllık sanat kariyerinin bu son döneminde mankenler, arkeologlar, gladyatörler, İtalya meydanı ve metafizik iç mekânı yeniden ele alır.

Giorgio de Chirico kişisel mitlerini, yaşadığı yerlerin (Milano, Floransa, Paris ve Roma) mimari ve sanatsal öğelerini felsefenin derin sularında birleştirerek görselleştiren usta bir ressam olmasının yanı sıra iyi bir yazar ve şairdir. Onun katalogda yer alan sanatçı yazılarında kendi sanatı hakkında söylediklerini; resimlerinin sözlere dönüşen izlerini buluruz. “Resim büyülü bir sanattır, batmakta olan güneşin son ışınlarının zengin konağın ve harap barakanın camlarında yaktığı ateştir; ölmekte olan dalganın sıcak kuma işlediği uzun iz, nemli iz, akışkan ve durağan izdir; öğle sıcağının kızdırdığı taşın üzerinde ölümsüz kertenkelenin sıçrayışıdır.(...)”[3]

Pera Müzesi’nde açılan “Dünyanın Gizemi”; sergi kurgusu, kataloğu ve ekinlikleriyle  de Chirico’nun kesintisiz sanat üretimine yakından bakan, yeniliklerle dolu 20. yüzyılın en özgün ve farklı sanatçısını büyük bir özenle anan önemli bir sergi. Metafizik dönem resimleriyle René Magritte, Paul Delvaux, Man Ray, Pierre Roy, Salvador Dali, Yves Tanguy gibi sürrealistlerin peşinden koştuğu metafizik resimleri ile ünlenen sanatçı bu sergide tüm gölgeleri ve muammaları ile izleyicinin sahnesine çıkmayı bekliyor. Yolunuzu Pera’ya çevirin derim.


[1] Metafizik Resmin Öncüsü Giorgio de Chirico “Dünyanın Gizemi”, Sergi Kataloğu, Pera Müzesi Yayını, İstanbul, 2016,s.111-112.
[2] Ag.y.,s.135.
[3] A.g.y.,s.153.

0
9403
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage