21 ŞUBAT, ÇARŞAMBA, 2024

“İzole Olmak İşlerimin Şekillenme Hızını Artırıyor”

Sedat Ayhan ile Ambidexter’da sanatseverlerle buluşan ilk kişisel sergisi “Oda Arkadaşı” odağında üretimlerini ve alımlanma biçimlerini konuştuk. 

“İzole Olmak İşlerimin Şekillenme Hızını Artırıyor”

Sedat Ayhan’ın ilk kişisel sergisi “Oda Arkadaşı”, 2 Mart’a kadar Ambidexter’da devam ediyor. İzmir’de üretimlerine devam eden Ayhan, tarihten ilhamla çok figürlü resim geleneğini soyutlamanın temel bileşenleriyle bir araya getirdiğini söylüyor, figüratif formun olanaklarını zorlayarak görünene dair yeni algısal problemler üretmeyi hedefliyor. “Oda Arkadaşı”nda söylencelerden faydalanarak bir seri kurguluyor ve kamusal olanı kişisel bağlamda sorguluyor.

İlk kişisel serginiz geçtiğimiz günlerde İstanbul’da başladı. Proje nasıl gelişti, Ambidexter ile yollarınız nasıl kesişti? 

Ulaş Parkan’la 2021 yılından bu yana temas hâlindeyiz. Bu süre içinde Ambidexter’la Ambidextrous Group Show 4 ve CI Bloom’da işlerimi sergileme şansı buldum. Geçtiğimiz sene içerisinde solo sergi yapma fikri somutlaştı. Karşılıklı fikir alışverişiyle temayı belirleyip sergi mekânının avantajlarını projeye yansıtmaya çalıştık.

Serginin ismi “Oda Arkadaşı”, bu başlık neye karşılık geliyor?

Freud’un “İlksel Klan Miti”ne referansla yasanın doğuşu ve işletilmesi hakkında kişisel bir mitoloji kurmak üzere yola çıktım. Arzu ve yasa gibi çatışkıda olan iki kavramın öznenin dönüştürülme tarihinde aldığı rol ve yasayı işleten iktidarların bireyleri nasıl ürettiğine dair araştırma süreci serginin temasını şekillendiren önemli ayaklardı. Küresel anlamda gücün bireylere ve kitlelerce üretilen kahramanlara pay edildiği bir gerçeklikte, iktidarın gücün koordinasyonu ve faydacı üretimin idaresini planlaması başarıya kavuşabilir miydi? Bu sorunun yanıtını “İlksel Klan Miti”nde bahsi geçen “İlksel baba” (Urvater) üzerinden kurmaca bir figür yaratarak cevaplamaya çalıştım.

​Mit, topluluğun tüm kadınlarına ve zenginliğine sahip hükmü aşılamayan babanın topluluk üzerindeki etkilerine odaklanıyor. Bu baskıyı aşmak için örgütlenen erkek kardeşler babayı öldürüp totemik şekilde yiyorlar. Ancak bunun sonunda yaşadıkları ortak pişmanlık baba katli ve ensest yasaklarının oluşturulmasına sebep oluyor. Bir nevi yasa daha güçlü ve yıkılmaz şekilde geri dönüyor. Benim sergi için tasarladığım baba figürüyse ilksel babanın yetkilerine sahip ancak çocuklaşmış, tutarsız ve psikozlu bir otoriteyi temsil ediyor. Babanın kendini uygunsuz biçimde sunumuyla ailede (daha genel anlamda toplumda) yaratabileceği olası işlevsizlik ve yıkıcı etkiler fantazmatik bir evrende inceleniyor. “Oda Arkadaşı” sıfatı, yasanın işleticisiyle aynı yuvayı paylaşma fikrinden hareketle, “Bir-Baba”nın (A-Father) ortaya çıkışının yarattığı bilinçdışı sanrılar ve psikotik geri dönüşlerin izini sürüyor.

Edebiyat ve söylenceler beslendiğiniz kaynaklar mı? 

Söylencelerin simgesel projeksiyonu insan doğası adına pek çok şey söylüyor. Arkaik dönemden bu yana alt kültürler, filolojik bağlantılar, toplumların geride bıraktığı izler konusunda bize ipuçları veriyor. Bu söylencelerin ve destanların gerçekliğin şekillenmesinde oynadığı rol, zihnimizde oluşturduğu kalıplar benim sanat pratiğimde çokça çağrışıma kaynak oluyor. Dil üzerinden inşa edilmiş gösterenleri bozuma uğratıp tekrar sunmaya çalışıyorum. Farklı bir disiplinle söylenceleri ve edebiyatı bir araya getirmek alternatif gerçeklikler üretmek konusunda cazip bir deneyime dönüşüyor.  

1. Sedat Ayhan Jolly autocrat 2023 Oil on canvas 155 x 180 cm
2. Sedat Ayhan The Urvater 2023 Oil on canvas 70 x 90 cm
3. Sedat Ayhan Freudian 2023 Oil on canvas 120 x 180 cm
4. Sedat Ayhan The Urvater 2 2023 Oil on canvas 80 x 60 cm
5. Sedat Ayhan Biopolitics #2 2023 Charcoal on paper 35 x 25 cm
6. Sedat Ayhan Biopolitics #3 2023 Charcoal on paper 35 x 25 cm
7. Sedat Ayhan Biopolitics #5 2023 Charcoal on paper 35 x 25 cm

Sergi iki kata yayılıyor. Resimlerin iki bölümde sergilenmesi ne anlama geliyor?

Resimlerin alt ve üst kat olarak iki bölüme ayrılması hem biçimsel hem de tematik bir karardı. Üst katta görülen resimler masalsı bir atmosfere işaret ederken alt kattaki eserler kötücül olana dair bir gösterim sunuyor. İktidarların dönemsel olarak iyi ve kötüye yaklaştığı gibi, sergide “Baba’nın Hayaleti”ni temsil eden kurmacanın bütünü iyi ve kötü olarak bir dikotomi oluşturuyor. İyi taraf kahramanlıkların, masallardaki iyi sonların temsilini yaparken, kötü taraf ise modern zaman diktatörlerine, psyche üzerinde baskın gelen kötü anılara vurgu yapıyor. Aynı zamanda alt kattaki eserler insanın özneye dönüştürülme tarihini sorgulayan grotesk bir mizaha sahip.

İki katı kesen ara alanda diktatörlerin siyah beyaz çizimleriyle karşılaşıyoruz. Sergiyi onlarla kesme ya da birleştirme fikrini anlatır mısınız?

Bu portreler tragedyalarda karşımıza çıkan otorite figürünün tam tersi, iktidarı sadece korku ve dehşet yaratan modern zaman diktatörlerinin bir temsili. Kötücül tarafa geçerken tarihsel kırılmanın hedeflendiği bir girizgâh için bu işleri oraya yerleştirmeyi uygun gördük.  

İşlerin ortak temasıyla ilgili neler söylemek isterseniz? Daha önceki işlerinizle bir akrabalık, bir yaklaşım bütünlüğü var mı? 

Görsel üretim, imgelerin iletişime sunulduğu, okunabilecek kelimelerden yoksun, özgül bir havuz oluşturuyor. Bu örtük düzey fiziksel olarak, resim yapma yoluyla benim için bir deney alanına dönüşüyor. Geçmişte ürettiğim işlerimden bu yana, dünyaya dair kolektif bilincin görsel dönüşümleri üzerine yoğunlaşıyorum. Çeşitli arketiplerin paketlenmiş anlamlarının günümüz anlam dizgesine etkisi ve ufak müdahalelerle, yaptığımız görsel teşhislerin nasıl değişebileceği üzerine pratikler geliştirmeye çalışıyorum. Özetle amacım görme duyusunun kesinliğini taca çıkaracak imajlar üretmek. Bu sergide de aynı problematiklerden hareketle daha spesifik bir konuya odaklandım. Bu benim için yeni deneyim sahaları oluşturdu. Aynı zamanda işlerin, tema bütünlüğüne uygun söylemler üretmesi fakat tek başlarına da ifadelerini kaybetmemeleri benim için önemliydi.

Sedat Ayhan

İzmir'de üretim yapıyorsunuz, İstanbul'u merkez olarak alıyorsak merkezden uzak üretim yapmak işlerinize ne ölçüde yansıyor? 

Merkezden uzak üretim yapmak potansiyel ortaklıkların oluşmasını bir nebze yavaşlatıyor diyebilirim. Ancak üretim konusunda herhangi bir dezavantajı olduğunu düşünmüyorum. İzole olmak işlerimin şekillenme hızını artırıyor.

Yapay zekâ, dijitalleşme üretimlerinizde ne ölçüde kendini gösteriyor, bu konudaki yaklaşımınız nedir? 

Dijitalleşmenin bize sunduğu materyalleri kullanma konusunda hevesliyim. Biçimlendirme pratiğimin yeni medyayla ilişkisi ve ifade farklılıkları benim için çözülmesi gereken yeni problemler yaratıyor. Malzeme konusunda katı düşüncelerim yok, önemli olan kurguladığım atmosferlerin izleyiciye geçmesini sağlamak. Yapay zekâ araçlarından faydalanmanın uygun olabileceği zamanlar gelebilir, ancak şimdilik verimli bir ilişki kurabilmiş değiliz. O yüzden işlerimi üretirken yapay zekâdan beslenmiyorum.

Sırada hangi sergiler, gösterimler var? 

21-25 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecek olan ArtShow Galeriler Buluşması’nda Ambidextar’da birkaç işim sergilenecek. Sergi sonrasında katılabileceğim gösterimler olabilir.

Sedat Ayhan’ın “Oda Arkadaşı” başlıklı ilk kişisel sergisini 2 Mart tarihine kadar Ambidexter’da ziyaret edebilirsiniz.

0
2172
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage