Yeni çizerler keşfetmekten büyük keyif aldığımı söyleyebilirim, sana da bir tiyatro afişinde rastladım. Belki biraz geç bir keşif oldu bu. Seni tanımaya çizim hayatının ilk yıllarından başlayalım mı?
Aslında bu alanda çok yeniyim. Uzun zamandır müzik yapıyordum. Hem dahil olduğum deneysel işler yapan bir müzik grubu vardı hem de bir tiyatro grubuna müzik yapıyordum. O grupla beraber birçok alanda aldığım workshoplar ve edindiğim deneyim bugünkü estetik algımın oluşmasında büyük rol oynadı. Orada “iyi” değil “farklı” olmayı öğrendim. O günden beri de bunun için çabalıyorum. Daha sonra müziğe yatırım yapma fikriyle, elimin yatkın olduğu bir şeyden biraz gelir elde etme amacıyla grafik tasarım alanına yöneldim. Bu sürede hep bir şeyler karalıyordum ama hiç meslek olarak düşünmemiştim açıkçası. Yaptığım işleri yayınlamaya başladıktan kısa bir süre sonra yoğun bir çalışma temposuyla birlikte birçok projede yer aldım, çeşitli dergi ve ajanslar için illüstrasyon yapmaya başladım. Hala bu tavırda işlerle devam ediyorum.
Tasarımcı bir aileden geliyor olmanın çizim serüvenine nasıl etkileri oldu?
“Tasarımcı bir aile” kavramı biraz iddialı fakat bu konuda iki önemli artısı var,
birincisi; genel anlamda bir şeyleri olduğu gibi kabul etmeyip - rahatsız olup bir şeyler yaratmak, eklemek, çıkarmak yani kısaca tasarlamak - yaratmak fikriyle küçük yaşta tanışmış olmak. İkincisi ise; ilgilendiğin sanat dalıyla ilgili maddi manevi destek bulabilmek. Bunlar dışında benim gözlemleyebildiğim bir etkisi yok sanırım.
Çizimlerinde ilham aldığın konular var mı? Öncesinde bir düşünme ve plan süzgecinden geçiyor mu çizgilerin, yoksa kalemin mi yön veriyor neler yaratacağına?
Evet, sıklıkla fikirlerimi notlarımı yazıp - çizmek için kullandığım defterlerimi kurcalıyorum, yada belli bir brief ile geliyorsa onun için bir takım araştırmalar yapıp birkaç karalamadan sonra kompozisyonun büyük bir kısmına karar vermiş oluyorum, diğer kısımlar da o anda şekilleniyor.
Bildiğim kadarıyla dijital ortamda çizim yapıyorsun, arada el çizimi kullandığın da oluyor mu?
Dijitali tercih etmemin sebebi deadline'ların genelde iş geldikten 1 gün sonrası olmasından dolayıdır. Elbette ki geleneksel yöntemlerle de işler yapıyorum. Yakında Çapasunta & Lomography işbirliğiyle fotoğraf makinesi ve denge tahtası boyayacağım mesela. Sanırım bu konularda da bir yanlış anlaşılma var. Dijital iş yapan insan geleneksel tavrı sürdüremiyor ya da dijital "çok kolay" gibi düşünülüyor halbuki birbiriyle çok sıkı bağlantılılar. Yani elde bir şey yapamayan birisi dijitalde de çoğu zaman başarılı olamıyor. Her ikisi de aynı derecede bilgi ve yetenek gerektiriyor diye düşünüyorum.
İllüstrasyon dışında müzik ve fotoğrafla da ilgileniyorsun, bu konuda ne tür çalışmaların var?
Evet aslında hepsinden önce müzik vardı desem çok da yanlış bir şey söylemiş olmam. Yaşıma oranla uzun yıllar müzikle uğraştım, tiyatro grupları için müzikler yapıyordum. Daha sonraki zamanlarda görsel işler ağır bastı. Fotoğraf için şunu söyleyebilirim; çok seviyorum, hiçbir iddiam yok fakat vazgeçemediğim bir uğraştır kendileri :)
İleriki dönemlerde müziğini ve resmini bir arada görebileceğimiz projeler olabilir mi?
Ah keşke. Aslında çok uzak ihtimal değil ama bu güne kadar böyle bir proje denk gelmedi. Gelirse mutlaka değerlendiririm.
Nasıl bir üretim ortamın var? Sanatçıların üretim alanları hep merak edilir, biraz bu çizimlerin oluştuğu yaşam alanından bahseder misin, nerede yaşıyorsun öncelikle?
Ben İzmir'de yaşıyorum. Bir aralar İstanbulda’ydım. Bulunduğumuz alanın düşünme ve yaratma sürecindeki etkisi çok büyük. Benim gönlümden geçen üretim alanıyla şu an bulunduğum alan birbirinin tam tersi. Küçük bir odam var ve işlerimi burada üretiyorum. Ama yakın zaman içinde sadece bu işler için ayıracağım bir alanı olan bir yere taşınacağım. Bu yüzden mutluyum.
Dergiler için çizimler üretiyorsun, bu bana kendi yorumunu katabileceğin ama istenilen temadan da çok uzaklaşamayacağın bir üretim döngüsünü anımsatıyor. Bu seni zorluyor mu?
Bazı zamanlar zorladığı oluyor. Ama gerçekten çok severek yaptığım bir iş, yaparken çok eğleniyorum. Bana gelen bilgilere göre kendi açımdan olayları ya da söz konusu meseleyi değerlendiriyorum. Ortaya çıkan şey benim o konu hakkındaki fikrimin ve duruşumun görsel ifadesi oluyor.
"Trigonal Meshes & Animals" isimli projenin // The Wrong - New Digital Art Biennale'de sergilendiğini duyduk, bu süper bir haber. Projeyi biraz anlatır mısın?
Böyle bir oluşumda projemin yer alması benim için büyük mutluluk… "Trigonal Meshes & Animals", benim yaklaşık bir buçuk iki yıldır üzerinde çalıştığım bir dijital illüstrasyon serisi.
Bu proje iki kısımdan oluşuyor; ilk kısım için kullandığım haritalar, trigonal ağlar ve hayvanlar, o varlıkların fiziksel ve ruhsal yapılarının oluştuğu alanları işaret eden portrelerle birlikte varoluştan ölüme doğru bir çizgide ilerliyor. İkinci kısımda ise aynı trigonal yapılar ile büyük dişli ve boynuzlu varlıkları kendi uzuvlarına yabancılaştırmak üzere yorumlanan realistik portreler üzerine devam ediyor...
Bu aralar üzerinde çalıştığın yeni projeler var mı?
Şu sıralar listemde çok iş birikti. Rutin editoryal illüstrasyonlar dışında birkaç duvar resimleme işim var, ilk defa yapacağım için biraz heyecanlıyım. Bunlara ek olarak birkaç aydır Gürkan Mıhçı’yla beraber çalıştığımız bir sergi projemiz var. Bu proje Gürkan’ın işlerine ek olarak etrafta gördüğümüz işlerimden biraz farklı işler ve malzemelerden oluşacak. Fazla ayrıntıya girmeyeyim yakında bu projeyle ilgili bilgiler netleşir ve sergilenince nelerle karşılaşacağımıza birlikte bakarız.
Severek takip ettiğin çizerlere örnek verebilir misin?
Şimdilik aklıma gelenler; Max Kostenko, Lou Ros, Lars Henkel, Jeremy Fish, Roby Dwi Antono, Antonello Silverini, Jaybo Monk, Sit Haiiro.