Taksim Sanat ev sahipliğinde İstanbullularla buluşan, 15 sanatçı kadının masallardan, mitlerden, ritüellerden yola çıkarak öznel hikâyelerini anlattıkları eserlerinden oluşan “1002. Gece” sergisini küratörü Banu Seyhan ile konuştuk.
“1002. Gece” 15 çağdaş sanatçının güçlü kadın mitlerinden, masallarından, hikâyelerden yola çıkarak kendi dilinden; kendi dili ile kurduğu öznel ve incelikli ilişkisinden yola çıkarak ürettikleri eserleri bir araya getiriyor. Sergide Gaye Su Akyol, Tuğçe Arıöz, Zeynep Aslanoba, Deniz Avşar, Büşra Aydagün, Kübra Boy, Nur Çağlak, Aslı Çelikel, Bedia Ekiz, Ece Haskan, Ecem Dilan Köse, Ayşe Uluçay, Melda Yaramış, Cansu Yıldıran ve Beyza Yıldırım’ın farklı tekniklerde, farklı zamanlarda ürettikleri çalışmaları kolektif bir anlatı sunuyor. “1002. Gece” odağına kadını, tarihte ve anlatılarda yerini ve yaratım pratiğini alıyor.
“1002. Gece”yi 23 Nisan 2023 tarihine kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür AŞ’nin kamusal sergi alanı olarak faaliyet gösteren Taksim Sanat’ta ziyaret edebilirsiniz.
Küratörlüğünü üstlendiğiniz “1002. Gece” bizleri sanatçı 15 kadının güçlü kadın mitlerinden esinlenerek farklı medyumlarda ürettikleri eserlerle buluşturuyor. Serginin fikri nasıl oluştu? Ortaya çıkış hikâyesini anlatır mısınız?
Mitler, masallar ve ritüeller aracılığıyla en eski zamandan beri kadının özünün sanat aracılığıyla anlatılması, sergimizin çıkış noktası oldu. Kadın dayanışmasına çok inanan biriyim, bu sebeple uzun yıllardır arzu ettiğim gibi ilk küratörlük deneyimime kadınlarla dirsek teması hâlinde başladım. Kadınlarla birlikte sesimizi her yerde ama özellikle de sanat aracılığıyla duyurmak ve her bir sanatçının hikâyesini tanıdık masallardan, mitlerden anlatmak fikri bir yandan çok romantik, öteki yandan çok güçlü geldi. Böylelikle serginin teması oluştu.
Serginin ismini gördüğümde aklıma Binbir Gece Masalları ve Şehrazad'ın hayatını kurtaran hikâyeleri geldi ki sizin de beslendiğiniz anlatılardan biri aslında. Kadın hikâyelerini odağına alan “1002. Gece”nin isim hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz? Bu eklenen bir gece neyi ifade ediyor?
Hepimiz Binbir Gece Masalları’na aşinayızdır, Şehrazad tüm kadınları tek tek öldüren Pers Şehinşahı ile evlenir ve bir şekilde ölümden masallar anlatarak kaçar. Sonunda da Şehinşah, Şahrazad’ın anlatımından çok etkilenir ve öldürmek üzere olduğu diğer kadınları affeder. Çok güçlü bir söylemi olduğunu düşünürüm bu hikâyenin ama hep merak ettiğim şu olmuştur: Peki sonra ne oldu? 1001 gece boyunca masallar anlatan Şahrazad “affedildi” ama sonra? Bu noktada devam eden kadın hikâyelerini de sergimizde anlatıyoruz aslında; sergimizin ismi 1002. Gece buradan ileri geliyor.
Kadının tarih boyunca, mitler içinde konumlandırılışına, toplumsal cinsiyet rollerine çağdaş bir yerden bakan tematik bir sergiden bahsediyoruz. Sergi; sanatçıların fotoğraf, heykel, video, resim ve daha pek çok farklı tekniklikle ürettikleri eserlerden oluşuyor. Serginin kavramsal ve formal çerçevesini nasıl oluşturduğunuzu anlatabilir misiniz?
Tematik bir sergi olduğu için her bir sanatçıya öncelikle “Neden bu sergiyi yapmak istiyorum?” ve “Hikâyemiz nerden başlıyor?” ile gittim. Sağ olsunlar, hepsi ilk dinleyişte benim kadar heyecan duydular ve kesinlikle yer almak istediklerini söylediler. Bu da benim heyecanımı çok artıran ve beni en çok motive eden şey oldu. Çünkü anlaşılmak, aynı heyecanı paylaşmak ve bunun ardından hikâyelerini insanlara anlatmak istemeleri sanırım bu işin en değerli parçalarından biri benim için. Mitlerin, masalların kadın dili, disiplinlerarası bir sergi olması ve ortak kültür ve tarih paylaşımından ileri gelen bütüncül bir ses yaratılması fikri serginin çerçevesinin ana iskeleti oldu.
Çağdaş 15 sanatçı bir arada yer alıyor. Sergideki sanatçı ve eser seçkisini oluştururken neleri önemsediniz? Bu sanatçıların sizin seçiminizde öne çıkan yönleri nelerdi?
15 sanatçı da işlerine, hikâyesine inandığım sanatçılar. Zaten takipte olduğum ya da tanıştığım, biri vasıtasıyla işleri ile karşılaştığım 15 sanatçının hepsi birbirinden kıymetli. Bir de bağımsız sanatçılar olmasını istedim.
Sanatçıların tek tek fark edilebilmesinin yanı sıra, kolektif bir “biz”i yaratmak için küratöryel müdahaleniz ne oldu? Seçkideki eserler hangi yönleriyle “1002. Gece”nin atmosferini tamamlıyor?
Sergideki eserler, hikâyeleri ve yola çıkışlarıyla aslında atmosferin tam da kendisini oluşturuyor. Ben sanatçılarımızla konuşurken hepsinden bu fikrin onları hareket ettirdiği yerden gelen yeni eserler istemiştim fakat kolektif bilinç o kadar harika bir şey ki; bazı sanatçılarımızın zaten bu temaya uygun hatta tam da buradan yola çıkan işleri vardı. Birbirleriyle konuşan temayla bütünleşen işlerle “biz” kavramı kendiliğinden oluşuyor oldu böylelikle.
Bir küratör olarak sanatçıları bir araya getirerek tek tek dirsek temasında olmak; sonrasında ise tüm işlerin Taksim Sanat’ta toplanmasıyla hikâyenin cümlelerini belirli bir gidişatta, birbirleriyle konuşacak ve izleyiciye temas edecek şekilde kurgulanması, sergideki masalsı anlatımın sadece kitap kapağı oldu diyebilirim.
Sergi metni “bir varmış, bir yokmuş” ya da orijinal ifadeyle “yeki bud, yeki nabud” diyerek başlıyor ve masallara, mitlere işaret ediyor. Kadın ve yaratımına dair masalsı bir anlatı tercih etmenizin sebebi nedir?
Kadın her bir dönemde toplumda çok parçalı roller üstlendi. Direkt olarak söz alabilmeleri çok uzun zaman aldı ama hiç durmadı kadın, kendisini hikâyeler ve mitler aracılığıyla ifade etmeye çalıştı. Aynı zamanda kendisi hakkında anlatılan hikâyeler ve mitler aracılığıyla da belli konumlarda tutulmaya zorlandı. Hikâyeler, masallar yaşamımızın vazgeçilmezi, toplumların düzenleyicisi, aktarıcısı o sebeple sergimizde kadın anlatımını masalsı bir yerden ele aldık, kadına en aşina olduğumuz yerlerin birinden.
“1002. Gece” ile sanatçı kadınların üretimleriyle ilgili çalışmalara nasıl bir katkıda bulunmayı amaçlıyorsunuz?
Burada amacım büyük büyük sözler etmek değil de; kamusal bir sergi mekânı olan Taksim Sanat’ın ziyaretçi gücüyle topluma kadının yerini, düşünüşünü, hâlini-tavrını, ne olduğunu, ne istediğini, nerden geldiğini, nereye gittiğini bir kez daha incelikli bir yerden anlatmak.
Güncel sanat ortamında sanatçı kadınların görünürlüğüne ve varlıklarına dair, üretimleri ve temsil ettikleri açısından neler söylersiniz?
Hemen hemen tüm alanlarda toplumsal cinsiyet rollerinin dominasyonu yadsınamaz bir gerçek. Ülkemiz özelinde düşününce de benzer coğrafyalarda da kadına biçilen vasfı ve çizilen sınırları görmezden gelemeyiz. Aslında sergimiz tam da bu konuda kolektif kadın çalışmalarına katkı sağlama isteğinde. Ben özellikle genç sanatçıların, kadın sanatçıların daha fazla desteklenmeleri ve cesaretlendirilmeleri gerektiğini düşünüyorum, ta ki tüm bireylerin eşit temsil alanı bulmalarına dek.
Günümüzde geçmişe nazaran bir iyileşme varsa da hâlâ kabul edilebilir eşitlikte değil. Benim de bundan sonraki bağımsız tüm çalışmalarımın bir şekilde odağında olacak bir konu bu.
Taksim Sanat, şehrin tam göbeğinde, kamusal bir kültür sanat durağı. “1002. Gece” sergisinin burada sanat izleyicisi dışında, yolu buradan geçenlerle de kesişiyor. Bu karşılaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Benim için Taksim Sanat’ın en önemli özelliği bu değerli karşılaşmalar. “1002. Gece”, ilk iki haftasında 7 bini aşkın ziyaretçi ile buluştu. Aynı zamanda bir sanat galerisi direktörü olarak ziyaretçi sayılarını yakından takip ediyorum, böyle bir ziyaretçi kitlesini ancak ve ancak kamusal sanat alanlarında yakalamak mümkün. Kamusal alanlarda sanatın daha aktif olması, daha çok insanla buluşması çok değerli. Ben de böyle arka planı böyle güçlü anlatımları direkt kamusal bir alanda paylaşmanın doğru olacağına inandım. İBB Kültür AŞ de böyle bir anlatıma ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyacağını söyledi ve böylelikle hikâyemiz orada yer buldu.
“1002. Gece” sergisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür AŞ’nin destekleriyle gerçekleşiyor sizin de belirttiğiniz gibi. Kültür AŞ’nin İstanbul’un kültür sanat hayatına önemli katkıları ve devam eden çalışmaları var. Bağımsız bir küratör olarak sizin için bu sergiyi daha kurumsal bir yapıyla hazırlamak nasıl bir deneyimdi?
Fikirle ilk buluşmamızdan itibaren Kültür AŞ her adımında sergimizi destekledi. Bir ekip çalışması olarak her anında da yanımızda oldular. Benim de böyle büyük çapta kurumsal bir yapıyla ilk deneyimimdi; uzun süre yurt dışında yaşamış biri olarak onların bu yenilikçi ve destekleyici yaklaşımları sanki bir Avrupa kentinde kamusal bir proje gerçekleştirir gibi özenle ilerledi.
“1002. Gece” 23 Nisan’a kadar devam edecek. Bu süreçte sergi paralelinde planladığınız yan etkinlikler olacak mı? Yolculuğu nasıl olacak?
Gelen talepler üzerine sergi kapsamında turlar düzenlemeye başladık. Sanatseverlerin ilgisiyle karşılaşan turumuzda, sanatçıların farklı tarz ve ilhamlardan beslenen çalışmalarını detaylıca inceledik, katılımcıların merak ettiği soruları cevaplandırdık. Sergi turlarımıza önümüzdeki günlerde de devam edeceğiz. Tüm sanat tutkunlarını bekliyoruz.
“1002. Gece” sergisini 23 Nisan 2023 tarihine kadar Taksim metro girişinde yer alan Taksim Sanat’ta ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.