Kahlo’dan Monet’ye Görkemli 8 Sanatçı Bahçesi

1. Jacques Majorelle, Marakeş

Fransız sanatçının Art Deco stilinde tasarlanan stüdyosu, etrafını çevreleyen 300 farklı bitki türüyle görsel şölen sunan bir bahçe haline geldi. Stüdyonun duvarları kendi adını taşıyan ve 1930’larda patenti alınan “Majorelle mavisi”ne boyandı. Evin en önemli özelliği ise 1980’lerde restore edildikten sonra Yves Saint Laurent ve Pierre Bergé’yi ağırlaması. Bu görkemli evi her yıl ortalama 700.000 kişi ziyaret ediyor.

2. Robert Irwin, Los Angeles

Soyut ekspresyonist sanat anlayışıyla eserlerini meydana getiren Irwin, kısa sürede Kaliforniya’nın “Light and Space” akımının temsilcilerinden oldu. 500 çeşit bitki türü barındıran bahçesi, Kaliforniya’nın yıl süren ikliminin aksine dört mevsimin çeşitliliğini yansıtıyor. Sanatçının kendi sözleriyle, “hiçbir renk paleti bir bahçe kadar zengin olamaz.”

3. Frida Kahlo, Mexico City

Casa Azul’da yer alan ve Frida Kahlo’nun otoportrelerindeki çiçekleri kendi bünyesinde canlandıran bahçe; Kahlo’nun doğduğu yıl olan 1907’den ölümü 1954’e kadar sanatçının evi oldu. Etrafı çiçek ve meyve ağaçlarıyla süslü bu evin duvarları, Kahlo ve eşi Diego Rivera tarafından geleneksel bir Meksika pigmentiyle canlı indigo rengine boyandı.

4. Sol LeWitt, Philadelphia

Tasarımı neredeyse 30 yıl süren bahçe, LeWitt’in ölümünden beş yıl sonra nihayet 2012 yılında hazır hale geldi. Bitki türlerinin belirlenmesi için botanik uzmanlarının görev aldığı bahçede çiçekler, renk ve türlerine göre tek tek organize edildi.

5. Claude Monet, Normandiya

Ressam oluşunu çiçeklere borçlu olduğunu söyleyen Monet, Giverny bölgesindeki meşhur bahçesiyle tek başına bir dünya olma özelliğini sürdürüyor. 1883’te bölgeye yerleşen ressam, ailesi ve altı bahçıvanın yardımıyla bahçeyi yaşayan bir efsane haline getirdi.

6. Adam Purple, New York

Sanatçı, Garden of Eden ismini verdiği bahçesinin çalışmalarına 1975’te başladı. Bahçenin merkezinde yer alan yingyang motifinin etrafı sebzelerle ve meyve ağaçlarıyla çevrildi. Aslen sanat eğitimi almayan ama kendini “çevreci bir heykeltıraş” olarak nitelendiren Purple’ın bahçesi bugüne kadar National Geographic gibi önemli mecmuaların dikkatini üstüne toplamayı başardı.

7. Emil Nolde, Almanya

Almanya’nın kuzeyinde yer alan bahçe, Alman Ekspresyonizmi’nin önemli sanatçılarından olan Nolde’nin 1927’den ölümü 1956’ya kadarki ev sahipliğini üstlendi. Toğrağın yapısı güzel bir bahçe yaratmak için elverişli olmasa da uzun süren çalışmalar sonucu bugünkü halini aldı. Çiçeklerle çevrili yürüyüş parkurunu sanatçı ve eşi tasarlarken çiçeklerin seçiminin gerçekleşmesi, Nolde’nin deyişiyle, “çiçeklerin rengi doğrudan kendilerine çekti.” 

8. Mary Mattingly, New York

“Yemek ormanı” olarak nitelendirilebilecek bahçe, ziyaretçilerine yenilebilir ürünlerden oluşan bir bahçe vadediyor. Bu bahçenin özelliği, tamamen yüzüyor olması. Ziyaretçileriyle interaktif bir bahçe deneyimi yaratan bu “yüzen gemi”, sabit ve verimsiz topraklara karşı bir tepki olarak da görülebilir.