01 KASIM, SALI, 2016

Karadelikteki Sanat Tarihi: Bowie

Sotheby's müzayede evinin 9-11 Kasım arasında satışa sunacağı David Bowie koleksiyonu, Blackstar albümünün ardından bu yıl hayata veda eden çok yönlü sanatçının gizlediği sanat tarihsel enerjisiyle herkesi kendine çekiyor. Bowie'nin 16 yıl boyunca koleksiyon küratörlüğünü yapan Beth Greenacre, koleksiyondaki parçaların değerinin fiyatlarıyla belirlenmediğini, Bowie'nin hiçbir parçayı diğerinden önde tutmadığını vurguluyor. Greenacre ile Bowie'nin ardında bıraktığı kültür mirasını ve akıbetini konuştuk.

Karadelikteki Sanat Tarihi: Bowie

Bu yıl yitirdiğimiz ve Blackstar albümüyle dünyaya veda eden çok yönlü sanatçı David Bowie'nin kişisel koleksiyonu, Sotheby's müzayede evinin Londra'da, 9 ve 11 Kasım aralığında üç ayrı etapta düzenlediği büyük bir etkinlikle görücüye çıkıyor. Dünya kültür tarihinin yarım asrına yön veren sanatçıya ait koleksiyon 500 parçadan oluşurken, modern ve çağdaş İngiliz sanatçılarının yanı sıra Bowie'nin ilgi duyduğu tasarımları da kapsıyor. Koleksiyon bu yönüyle kabaca, modern ve savaş sonrası İngiliz sanatı, uluslararası çağdaş sanat, İrlanda sanatı, empresyonist ve modern sanat, baskılar, İskoç sanatı, modern ve güncel Afrika sanatı, eski ustalara ait desenler ve tasarım gibi kilometre taşlarından oluşuyor. Birikimde Ettore Sotsass'ın pozitif enerji ve yaratıcılık yüklü gündelik eşya tasarımlarından, Bowie ile Damien Hirst'ün birlikte ürettikleri 1995 tarihli Spin Paintings örneğine, Chris Ofili'den Jean-Michel Basquiat'ya ve Marcel Duchamp'dan Meret Oppenheim ve Oskar Kokoschka'ya uzanan sanat tarihsel bir zenginlik de hissediliyor.

Sotheby's bu sebeple tarihindeki en uzun süreli koleksiyon sergisini de 1 ve 10 Kasım arasında New Bond Caddesi'ndeki mekânında izlenime sunuyor. Kamuoyuna “Bowie Festivali” olarak tanıtılan bir dizi etkinlik, müzayede vesilesiyle duyurulmuş bulunuyor. Bunun nedenlerinden biri de, Bowie'nin özel koleksiyonunu kişisel mahremiyet gözeterek kamuoyuyla paylaşmamış olması şeklinde tanımlanıyor. Müzayede evinin sunduuğu girişimler arasında 4 Kasım günü yapılacak '24 Saat izleme etkinliği' ve çocuklara özel programlar da yer alıyor. 4 Kasım'daki özel 24 saatlik etkinlik, beraberinde Bowie'nin Andy Warhol'u canlandırdığı Basquiat filmi gösterimi ve Yoga meditasyon seansları, kahve ikramı ve DJ setlerini de getiriyor.

Müzayede şerefine düzenlenen konuşma programlarında ayrıca, Modern Painters dergisi Editoryal Kurulu'nda bulunmuş olan ve vaktiyle Balthus'la İsviçre'deki malikanesinde röportaj da yapan Bowie'nin 1993-2000 arası koleksiyon küratörlüğünü yapmış Kate Chertavian'ın, Bowie ile Lazarus albümünde çalışmış oyun yazarı Enda Walsh'un ve Bowie ile 1998'de çalışmış yazar William Boyd'un da adları geçiyor

Etkinlik vesilesiyle İstanbul'a koleksiyon tanıtımı için gelen ve Bowie'nin 2000 ile 2016 yılları arasında koleksiyon küratörlüğünü yapan Beth Greenacre de, bu konuşma programına katılıyor ve kendisi halen Londra'daki Rokeby Galerisi'ni de idare ediyor. Greenacre ile Bowie'nin ardında bıraktığı kültür mirasını ve akıbetini konuştuk.

David Bowie by Gavin Evans

Sizin sözlerinizle David Bowie kimdi?

Benim David ile ilişkim görsel sanatlar üzerinden yürüdü; ancak kendisiyle çok kereler sanatın birçok biçimi üzerine konuşmalar yaptık. Kendisi bütünsel bir varlıktı zira. Hayatını bu yönüyle nasıl kurmuşsa, koleksiyonuna da bunu yansıttı. Uluslararası bir yaşam biçimi oldu. Bu yönüyle koleksiyonu kişisel tarihini yansıttığı kadar ne denli ulus dışı bir kişiliği olduğunun da göstergesi oldu denebilir. Mirasını anlamanın yolu da zaten bu koleksiyonu yakından incelemekte yatıyor. Edindiği her parçada kurduğu kişisel ilişkiler ve ilgilerin bir payı oldu ve bu nedenle de, kendi içinde belli gerekçe ve fikirleri olan parçalarla yüklü, gerçekten kişisel bir koleksiyonu arkasında bıraktı. 

Güney Afrika sanatına duyduğu ilgi için neler denebilir?

Ziyaret ettiği ülkeler arasındaydı. Johannesburg'a 1995'te gitti. Bu, ülkedeki ilk demokratik seçimlerin hemen ertesine rastladı. Afrika tarihiyle yakından ilgilendi. Bu da beraberinde iç karışıklıklara ve parçalanmışlıklara odaklanmasını getirdi. Yakın geçmişi anlayabilmek için sanatın ifade gücünden yararlanmayı seçti. David için sanat, dünyayı anlamanın bir aracıydı. 

Oldukça büyük ve parçalı bir müzayede olacağa benziyor...

Yetkili kurum 350 dolayında parçanın yer aldığı koleksiyonu üç ayrı müzayede ile gündeme taşıyor. Bunlardan biri tasarım koleksiyonu. Bu üçüncü müzayede olacak. Bu yönüyle bir akşam ve gündüz müzayedesi daha bizi bekliyor. Akşam müzayedesinde sanırım 45 dolayında parça bulunuyor. Koleksiyon satışı ilk elde "Modern ve Güncel Sanat" başlığı altında Bernard Leach'ın Leaping Fish adlı modern bir vazosu ile başlıyor. 

©Nazlı Erdemirel

Bugün herhangi bir müzenin bu koleksiyonu toptan edinmesi söz konusu olur mu?

Sahip oldukları kaynakları düşünecek olursak, bunu yapabilecek bir müzenin olduğuna yazık ki pek inanmıyorum. 

Bir işadamının koleksiyon yapmasıyla Bowie gibi bir kimsenin topladıkları arasında maksat adına bir fark görüyor musunuz?

Belli bir maddi kaygıyla sanat eseri toplamak, David'in yapmaya çalıştığının tamamiyle anti-tezi olarak kabul edilebilir. Bununla kesinlikle bir ilgisi yoktu. Dahası Bowie, birçok yapıtı da maddi olarak, hatta estetik ve kavramsal bağlamda dahi 'değersiz' sayıldığı halde toplayan biri oldu. Koleksiyondaki en eski işin 100 yıla yakın bir geçmişe uzandığını görüyoruz. Bu da bizi David'in bir sanat, sosyal ve politik tarihçi olduğu fikrine götürüyor. David hep ardına bakan biri oldu. O, İngiltere üzerinden savaş öncesi ve sonrası dünyaya baktı. İçine doğduğu İngiltere'yi anlamaya yöneldi. Elbette ki Tracey Emin, Gavin Turk ve Damien Hirst gibi figürlerle ilişki halinde oldu. Ancak bu isimler tam olarak neyi biriktirdiğini açıklamıyor. Bu yönüyle nasıl ilgi duyduğu genç bir müzisyene arka çıkmışsa, görsel sanatlarda tanıdığı yeni imzalar için de bunu yaptı. Dahası yükselen sanatçılara katkı sağlamak adına bir platforma da öncülük etti.

Day Sale, Lot 167, Heckel, Männerbildnis

Bir arkeolog gibi...

Evet, geçmişi günışığına çıkaran biri oldu. Aynı zamanda belli noktalara yoğunlaşan bir etnograftı. Unsurları, sistemleri ve dahi anlamları anlamaya yöneldi. Bu sebeple de sanatı, dünyayı anlamlandırmak için bir araç olarak değerlendirdi. Zaten birçok sanat tarihçi de bunu yapıyor. 

Koleksiyonu, görsel ve işitsel yapıtlarına sindi denebilir mi?

Kişisel yaratıcı pratiği ve bunu dışavurma biçimi göz önünde tutulursa, David'in pek çok araçla sanatını ortaya koyabildiğini görebiliriz. Hepsinin kendisi için değeri eşitti. Bu anlamda elbette yaptığı müziğin sözü ve bestesinin yanında bir sahneyi, bir kostümü ya da kendi videosunu tasarlamaya yöneldiği görülmüştür. Koleksiyonuna bu açıdan yaklaşacak olursak, Bowie'nin bu yapıtları “yeni bir dil yaratabildikleri” için sevdiğini söylemek yanlış olmaz. David bu yönüyle bir devrimci gibi hareket etti. Dünyayı görselleştirmek adına da hep yeni yol ve anlatılardan yana tavır aldı. Topladığı sanatçıların da kendi zamanlarında onun gibi, yaşadıkları zamanı ve dünyayı sorguladıklarını açıkça görebiliriz. Bu yönüyle koleksiyonu ile Bowie arasında bir sinerjiden söz edebiliriz. 

Nedense koleksiyon parçalanacağı için üzüleceğim...

Ama neticede bu parçalar onlardan hoşlananlara gidecek. Bowie bu yönüyle bir tür koruyucuydu, yoksa bu eserlerin 'sahibi' değil. Hatta koleksiyondan birçok parçayı sevdikleriyle paylaştığı da olmuş. Ya da ödünç olarak birçok parçayı ülke dışına çıkarmış, ailesine ve dostlarına da armağan etmiş biri David. Bu yönüyle yaptığım işin önemli yanlarından biri de, bu koleksiyonun genel izleyici tarafından izlenmesini sağlamak oldu. Tate St.Ives, Tate Britain, Whitechapel, Serpentine gibi adresleri bu konuda örnek verebilirim. Evet, David bu yönüyle bir yediemin gibi davrandı. 

Müzayededeki fiyat aralığı nedir?

Bir örnek vermek gerekirse, David'in telefonu 150 pound etiketle satışa sunuluyor. Katalogdaki en pahalı iş ise Jean Michel Basquiat'ya ait ve 2,5 ilâ 3,5 milyon pound arasında alıcı bekliyor. Kataloğun tamamının en az 10 milyon pound değerinde olduğunu söylemek mümkün. Bu yönüyle koleksiyondaki eser sayısına göre baktığımızda bu rakamı öyle çok da büyütmek doğru olmayacak. Bunun yanı sıra koleksiyonda çağdaş İngiliz sanatçıların da ağırlığı bulunuyor. Söz gelimi 1961 tarihli bir klasik Peter Lanyon yağlı boyası (Witness, Lot 20) bana göre sanatçının başyapıtlarından biri. Bu anlamda kendisinin ABD sanat tarihinden bir Franz Kline ile eşdeğerde olduğuna inanıyorum. Kaldı ki kendisinin yapıtları mezatlarda 40 milyon dolar civarında alıcı bulabiliyor. Baktığınızda ikisi de aynı zamanda çalışmış, aynı görsel dile başvurmuşlar. Bu tür sanatçıların uluslararası sanat piyasasında göz ardı edildiklerini düşünüyorum.

Evening Sale, Lot 1, Leach, Vase with ‘Leaping Fish’ Design

İngiliz kültürünü ve dünyaya yansımasını anlamaya çalışmış birinin koleksiyonu satılırken, İngiltere'nin AB'den çıkış süreci 'Brexit' ile bu müzayedeyi nasıl kıyaslarsınız? Yani bu koleksiyona da taşıdığı sembolik değer üzerinden bir kültür mirası olarak mı bakmalıyız?

Bunun bir İngiliz koleksiyonu veya mirası olmasından ziyade, David'in senin veya benim gibi insanlarca dünyaya sorulan soruları temsil etmesiyle ilgisi var. “Burada benim ne işim var?” türünden bir sorunun bir İngiliz veya Türk sorusu olmadığı aşikâr. Ama elbette bu koleksiyonda bir İngiliz çerçevesi kendini hissettiriyor. Bunu savaş sonrası İngiltere tarihsel manzarasının koleksiyona nasıl yansıdığı ile anlayabiliyoruz. Kendisi uluslararası bir figür olarak, İngilizliğinden de öte biçimleri aşan, tüm sınırları aşan biri oldu. Coğrafi sınırlarla kendini kısıtlamadı. 

Burada bulunma nedeniniz neydi?

Bu koleksiyonun kollayıcısı olarak İstanbul'a davetli olarak geldiğimde bir oda dolusu sanatseverle David'in koleksiyonunu paylaşma olanağı buldum ve Harold Gilman ve Bernard Leach gibi birçok sanatçıyı kendilerine tanıttım. Bu paha biçilmez bir tavır ve eminim kendisinin de çok hoşuna giderdi. 

Son Turner ödülleri üzerinden çağdaş sanatın geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?

Ödül alanlardan Josephine Pryde, Alman kökenli bir sanatçı. Anthea Hamilton'ın işlerini de beğenerek izliyorum. 

Güncel İngiliz sanatının ille de esprili veya çok ciddi bir şekilde üretilmesi şart mı?

Her iki yöne de büyük bir genişlikle ilerliyor. Yapıtlardaki ironi malum. Birçok sanatçı bu dile yönelmekle beraber, birçoğu da büyük kaygıların sözcülüğüne soyunabiliyor. Bu yılın dünyada oldukça türbülanslı bir şekilde geçtiğini gördük. Birçok sanatçı da yapıtlarında bunu ortaya koydu. Sanatçılar İngiltere'de de bunu herhangi bir kısıtlamaya gitmeden yapıtlarıyla ortaya koydu. 

Bugünkü sanat dünyasının, maddi olarak en acil meselesi size göre nedir?

İngiltere ve başkent Londra'da günümüzde genç bir sanatçı olabilmenin son derece zor olduğunu söylemeliyim. Londra'da büyük bir rekabetle birlikte, aşırı pahalılık söz konusu. Ticari galerilere dönük önemli bir destek sistemi var. İngiltere'nin aldığı AB'den çıkış kararının ülkedeki Arts Council ve sanat camiasına nasıl yansıyacağını herkes merak ediyor. 

Evening Sale, Lot 43, Caulfield, Foyer (1973)

Aynı zamanda bir galeriniz var; hikâyesi nedir ?

Rokeby Galerisi'ni 12 yıl önce açtım. Uluslararası çapta genç ve orta kariyerde sanatçılarla çalışıyoruz. Şu anda Çinli Leung Chi Who'nun sergisi devam ediyor. Bunun yanı sıra Conrad Ventur'un video ve fotoğraf sergisini anabilirim. Kendimizi coğrafya ve sanatsal malzemeyle sınırlamadan, günümüze dair kavramsal ve estetik yaklaşımları dile getiren sergilerle temsil etmeye gayret ediyoruz. Uzmanlık alanımın İngiliz çağdaş sanatı olduğunu söyleyebilirim. 

Bowie koleksiyonundaki favorileriniz neler ?

Kişisel olarak İngiliz sanat tarihinde St.Ives ekolüne ilgi duyuyorum ve David'in de bu yönde eser topladığını katalogtan görebiliyoruz. Katalog Sotheby's internet sitesinde de incelenebiliyor. Bu yönüyle David'in Peter Lanyon'un her döneminden işleri topladığını söyleyebilirim. Yine Bowie'nin modern sanatta kadın üretimine duyduğu ilgiyi de burada anmalıyım. Bunun yanında, katalogta da “Dışarıdakiler” olarak nitelenen ve soyut dili tercih eden birçok imza bulunuyor. David bunlara özel ilgi ve desteğini esirgememiş. Bu sanatçılar ışık, su ve yansımalar ile şeylerin dışavurumunu mümkün olan en özgün ifade biçimleriyle ortaya koyarak kimi şeylere yeni bakış açıları ve nitelikler katmışlar. Bu da koleksiyonun gözümdeki değerine dair bir başka ayrıntı.

©Nazlı Erdemirel

Günümüz sanatında heykel ve resmin yeri nedir?

Bugünkü üretimde ikisine de yer var, ama yanı sıra videodan kile, oradan sosyal medyaya genişleyen bir çeşitlilik de söz konusu. Bu yönüyle güncel sanat üretiminde malzeme çıkışlı bir hiyerarşiden söz edebileceğimizi düşünmüyorum. Sözgelimi geçen yıl ki Turner ödülünü bir mimarlık grubu kazanmıştı. Bu çeşitliliği Bowie koleksiyonunda da algılıyoruz. Müzayedenin açılış parçasının bir seramik vazo olması da bunu açıklıyor. İşçilik ve el emeği de değerli. Bowie'nin topladığı ve görünürde işlevsiz olduğu hissi veren özgün tasarım nesnelerine baktığımızda da aynı zenginliği yakalayabiliyoruz. David bunları birer sanat eseri olarak aldı ve kullandı. Bu yönüyle günümüz İngiltere'sinde tasarımın geldiği noktaya baktığımızda, birçok kesişme söz konusu. Örneğin önümüzde Zaha Hadid gibi bir örnek var. 

Koleksiyona bakıp da, bizi uyarabileceğiniz bir unsur var mı?

David bu yapıtların hiçbirini diğerinden ayırmaksızın beğendi ve bilinçli olarak edindi. Paranın onun gözünde hiç bir tayin ediciliği olmadı. Bu yönüyle siz de bu koleksiyonu inceleyin, keyfini çıkarın ve dünyaya başka bir gözle bakmanın tadını çıkarın derim.

Bilgi: www.sothebys.com/bowiecollector  

EKLER:

Bono'nun sözleriyle David Bowie

"David, imgenin gücünü yaşamış olan tüm müzisyenlerden daha iyi anlayan biri oldu. Hayatını imgeler üretmekle geçirdi, bunlardan kimi işgale, kimi de kişiselleştirmeye dönük oldu. Kimi de ya müziğine tutundu, ya da müziği, gücünü bunlardan edindi. Yaşadığı zamanda, belki de hiçbir zaman diliminde olmayacak denli bunun bilincinde oldu: Fikirler sıklıkla resimler olarak karşımıza çıkabiliyor ve dünya fotoğraftan sinematografi ve halen de olduğu üzere, resimle biçimlendirilebiliyordu. (...) Neticede, onun sanat tutkusu derin bir iddiaya dayandı. Buna göre bizlerin dünyayı nasıl gördüğü, politik ve kişisel olarak inanılmaz düzeyde biçimsel bir belirleyicilik teşkil etti. David bununla birlikte çok, çok komik de olabilen biri oldu. O, ciddi kinayenin güzeli çirkine karşı savunabilmek uğruna bir savunma silahı olarak kullanılabileceğini gördü. Bunu, kendisinin saygıyla yaklaştığı ve faşizme karşı duran dadaist ve sürrealistlerden, örneğin Hans Richter, John Heartfield ve Meret Oppenheim'dan ve hatta 1970'lerin ortalarında Isolar turnesinin açılışında kullandığı Dali ve Bunuel filmi Endülüs Köpeği'nden anlayabiliyoruz." (Müzayede kataloğu önsözünden, Eylül 2016)

Bowie'den, sanat üzerine kelimeler

"Bütün sanatın gerçekte yaptığı, sizi insanlıkla ilgili sorulara odaklamaktır."

"Bir sanatçı için en ilginç olanı, kültür kalıntısı içinden bir şeyleri, neyin unutulduğu veya ciddiye alınmadığına dair yönüyle alıp çıkarabilmektir. Bir şey bir kere kategorize edilip kabullenilecek olursa, ana akımın tiranlığının parçası haline gelerek potansiyelini yitirir."

0
4853
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage