Göksu Gül’ün dördüncü kişisel sergisi “Oyunbaz” geçtiğimiz haftalarda Pg Art Gallery’de izleyicilerle buluştu. Sergide sanatçının resimleri, seramikleri ve ağaç kabuklarına çizimleri yer alıyor.
Göksu Gül her sergisinde biraz daha evrilen dili ve renkli anlatımıyla izleyiciyi şaşırtmayı başarıyor. Farklı materyaller denemekten korkmuyor. Bu sergisinde ağırlıklı olarak hayvan figürleriyle karşımıza çıkan sanatçıyla üretim pratiği, ilham kaynakları ve yeni fikirlerini konuştuk.
Dördüncü kişisel sergin “Oyunbaz” hakkında konuşurken, eskiden üretirken daha büyük anlamlar yüklediğini, kaygılar güttüğünü şimdilerdeyse bundan sıyrıldığını söylemiştin. Bundan biraz bahsedebilir misin, geçmişe kıyasla neler değişti senin için?
Geçmiş yıllara baktığımda, sanatın dünyadaki yanlışları düzeltebileceğine inandığımı görüyorum. Bu sebeple işlerim ister istemez kasvetli oluyordu. Zamanla anladım ki asıl yanlış, bu düşüncenin kendisi ve dünyada yanlış giden bir şey olmadığı, eğer bir yanlış varsa onun da düşüncelerimizin içinde olduğu.
Serginin dikkat çeken renkli dilinden bahsetmek istiyorum. Geçmişte renkli çalışmalarınla pek fazla karşılaşmıyorduk. Bu geçiş dönemi nasıl oldu?
Dört sene önce sadece siyah beyaz resimler yapıyordum ve bu resimlerin anlattıklarına tekrar baktığımda, yoğun küskünlük görüyorum. Hikâyesi de şöyle; ben yedi yaşındayken Diyarbakır’da yaşıyorduk. Babam o zaman yüzbaşıydı. Eve geldiğinde sürekli televizyonda haberler izlerdi. Ben de önünden geçip dururdum onu sinir etmek için. Bir gün yine aynı hareketi yaptığımda beni uyardı, ben de bu sefer ona bağırdım
“Yeter artık ne zaman bitecek bu???” diye. Babam da bana “Herkesin kendi çocuğunu düşünme şekli farklıdır, bazısı para biriktirir, bazısı iyi eğitim aldırmaya çalışır, bazısı da Türkiye’nin geleceği için savaşır...” demişti. Fakat ben bu anlatımı
“Güzel günler için savaşmak gerekir” diye anladığım için, çok uzun yıllar savaşa, hüzne ve acıya inanarak geçirdim. Hâliyle de bu duyguyla resim yapıyordum. Babamla bu sohbetimi hatırladığım anda yanlış algımı anladım. Hemen resimlerimde değişiklikler oldu. Renklenmeler başladı.
“Oyunbaz” geçtiğimiz haftalarda izleyicilerle buluştu. Nasıl bir hazırlık dönemi geçirdin, nelerden beslendin çalışırken?
Çalışmalara başlamadan evvel yaptığım doğa gezileri en büyük besin kaynağım oldu. Ayrıca hayvanların oyunculukları ve tanık olduğum bazı anlar sergi hazırlığı süresince gözümden hiç gitmedi. Gördüğüm bir tavşanı sonradan başka başka açılardan çizmek bana büyük keyif verdi. Tekrar eden orman dokularını stilize etmek çok dinlendirici oldu.
Sergideki çalışmalarında ağırlıklı olarak hayvan figürleri kullandığını görüyorum. Özellikle tavşanlar bu serginin önemli bir sembolü gibi görünüyor. Bu hayvan figürleri nasıl ortaya çıktı, biraz bahsedebilir misin?
Sergimin adı “Oyunbaz”. Hayvanların oyunbaz hâllerini izlemek inanılmaz keyifli. Bu sene bende olan değişiklikler gözümü hayatın karanlık tarafından çekip, eğlenceli tarafını gösterdi. Özellikle kendi doğalını yaşayan hayvanlardan gözümü alamadım. Resimlerimde daha çok Türkiye’de bulunan hayvanlardan, kendi gördüklerimden ilerledim. Onları stilize ettim.
Ayrıca daha önce görmediğimiz üretimlerin de sergiye dahil oluyor. Seramiklerin. Seramik çalışmaya nasıl başladın, senin için nasıl bir deneyim oldu?
Melis Buyruk çok sevdiğim bir seramik sanatçısı. İşleri beni hayli etkiliyor. Bir gün kendisine gidip ben de seramik denemek istiyorum dedim. Ama kendi işlerimle nasıl bağdaştıracağımla ilgili pek bir fikrim yoktu. Atölyesine gidip geldikçe ve kendisiyle diyalog kurdukça bir şeyler netleşti. Çok keyif aldığım bir süreç geçirdik.
Yine farklı bir materyal olarak ağaç kabukları dikkatimizi çekiyor. Nedir bu ağaç kabuklarının hikâyesi?
Pırıl Güleşçi bir doğa gezisi sırasında bu kabukları bulmuş. Bana gösterdi ve “bundan sen kesin bir şey çıkarırsın” dedi. Çalışması, dokunması çok güzel bir materyal. Kabukların üstüne ağaç dibine saklanmış yavru ceylan resimleri yaptım. Bana bunu hissettirdiler.
Gelecek projelerin arasında neler yer alıyor?
Seramik çalışmaya devam edeceğim ve resimlerde bulunan hayvan figürlerinin heykellerini yapmayı düşünüyorum. Ayrıca kilim dokumaya da çok merak saldım. Gelecek sergimde geleneksel sanatlardan çok faydalanacağım gibi hissediyorum.
*Sergiyi gezmek için son tarih 20 Nisan.