18 NİSAN, ÇARŞAMBA, 2018

Kendilerini Gözlerinde Büyüten Groteskler

Daron Mouradian’ın Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “Açıkça Gizli Oyun” Galeri KHAS’ta açıldı. Küratörlüğünü Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman’ın yaptığı sergi, Contemporary İstanbul’dan çalışmalarını tanıdığımız Mouradian’ın eserlerine kapsamlı bir bakış fırsatı sunuyor.

Kendilerini Gözlerinde Büyüten Groteskler

Daron Mouradian’ın çeşitli dönemlerde yaptığı resimleri bir araya getiren “Açıkça Gizli Oyun”, 16 yıllık bir üretim sürecini kapsıyor. Mouradian ile sergi vesilesiyle bir araya gelip üretim sürecinde beslendikleri, kendine has karakterleri ve fantastik üslubunu konuştuk.

Türkiye’deki ilk kişisel serginiz Galeri KHAS’ta açıldı. Ancak sizi 2012 yılından beri Galeri 77 ile katıldığınız Contemporary İstanbul’dan yakinen tanıyoruz. Bunca yıldır katıldığınız birçok karma sergi ve fuarı göz önünde bulundurursak Türkiye sanat sahnesi ve piyasası hakkındaki yorumlarınız neler?

Sanat, bilimle birlikte insanların hayatında itici güç olabilmiş ve insanın kendini eksiksiz hissedebileceği bir alan, çünkü insanlık duygularını sanat yoluyla ifade edebilmekte. Elbette Türkiye’deki sanat dünyası üzerine çok derin çalışmalarımın olduğunu söyleyemeyeceğim ancak İstanbul’da bugüne değin üç kez bulundum ve oldukça ümit verici bir görüntüyle karşılaştım. Hem fuara (Contemporary İstanbul) hem de Galeri KHAS’taki kişisel sergime gelen insan kalabalığı gösteriyor ki sanata olan ilgi ve sevginiz çok yüksek seviyede, bu da sanat piyasasının gelişimini destekliyor.

Eserleriniz Ermeni kültüründen izler taşıyor. Aynı zamanda Doğu ve Batı uygarlıkları ile Ortaçağ’dan etkileniyor. Mitoloji, din figürleri ve hayal dünyası unsurları çalışmalarınızda sıklıkla karşımıza çıkıyor. Nelerden besleniyorsunuz?

Elbette Ermeni kültürünü genlerimde taşıyorum ve bu da kaçınılmaz olarak yaratıcılık sürecinde tablolarıma yansıyor. Kendi içimde hem Doğu hem de Batı kültürlerini taşıyorum, bu yüzden kültürün evrensel olduğuna ve bunu eserlerimde yer yer ulusal çeşnilerle tatlandırdığıma inanıyorum.

​Çocukluğumdan beri tarihi romanlar, masallar ve mitolojiyi sevmişimdir ve bunlar benim için hep birer ilham kaynağı oldular. Karakterlerimin modern insanlar olduğunu söylemek istiyorum… Sadece onlara eski kıyafetler giydiriyorum ve kendi dünyamda tasvir ediyorum.

Çalışmalarınızda oyunbaz bir ifade biçimi var. Resimlerinizi seyrederken bir bulmaca çözüyormuş hissiyatına kapılıyoruz. Bize buldurmak istediğiniz nedir?

Ne izleyiciyle bilmece gibi konuşmaya ne de onları aslında resmettiğim şey konusunda meraklandırmaya çalışıyorum. Her zaman tek isteğim izleyiciyi kendi istediği hikâyeyi kendi perspektifinden görmeye teşvik edecek bir imge yaratmak oldu. Sanat bilim değildir, denklemler ve formüllerle alakalı değildir. Sanatın gücünün kaynağı da işte bu. Eğer bir kimse resmimde benim zihnimde canlandırmadığım ya da düşünmediğim bir şey görürse, o zaman resmimi başarılı sayarım; ki tam da bu yüzden eserlerimin isimleri değişkendir ve izleyiciyi koşullamaz.

Soytarılar, akrobatlar, hayvan üzerinde giden insan figürleri, oyuncakvari gerçek dışı tiplemeler çalışmalarınızda sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bunlar sizin dilinizi tanımamıza olanak sağlayan başlıca figürler. Peki siz kendi tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?

Üslup hakkında hiç düşünmedim ve açıkçası bu benim için sanatta şart değil. Kendi üslubunu yaratmak ve oturtmak için resmen acı çeken birçok ressam tanıyorum. Bu benim için çok yabancı bir his, çünkü bana göre üslup dediğimiz ressamın el yazısının zaman ve emek sayesinde yaşam bulan kişiliğidir ve bu üslubun eşsizliği zaman tarafından belirlenir.

​Ben sadece böyle resimler yapmayı seviyorum; öz saygı ve gururlarını incitmeden üzerlerinde oynayabildiğim karakterleri tercih ediyorum.

Mistik ve masalsı diliniz, aynı zamanda ironik, absürt ve fantastik bir üslubunuz var. Konuları ele alışınız ve işleyişiniz nasıl gerçekleşiyor?

Genellikle, başlayacağım resimlerimin teması aklıma spontane bir şekilde geliyor ve derhal tuvalde çalışmaya başlıyorum. Çoğunlukla eskiz yapmam çünkü bana biraz yüzeysel ve vakit kaybı gibi geliyor, bu yüzden de tuval üzerinde kalemle çalışmaya başlarım. Böylece eskizimin tutsağı haline gelmem ve resmimi üzerinde çalışırken değiştirebilirim. Elbette bunların hepsini aklımda bir fikir varken yapıyorum ama maalesef gerçekten aklımda olan hiçbir zaman tam olarak oluşamıyor. Bana göre tam da bu sanatçıyı çalışmaya itendir, yani erişilemeze erişme mücadelesi.

Her karakterinizin ayrı bir hikâyesi var gibi görünüyor. Hatta bu karakterler bilmediğimiz, tanımadığımız bir evrenin başrolleri gibi. Peki bu karakterlerin ortak bir dertleri ya da yönleri var mı?

Evet, kahramanlarımın hikâyeleri olduğu doğru ancak tuvaldekiler bu hikâyenin sadece bir bölümü gibi. Karakterlerimi tam olarak tanımadığımı söyleyebilirim çünkü onlarla tam da resmi yarattığım anda tanışmış oluyorum ve gelecekleri ya da geçmişleri hakkında bilgi sahibi olmam imkânsız. Daha önce de söylediğim gibi, izleyicinin kahraman veya kahramanlarla ilgili kendi hikâyelerini yaratmalarını istiyorum ve bu durumda benim karakterimin sizin hikâyenizdeki geleceğinden bihaber oluyorum.

​Karakterlerimin herhangi bir ortak derdi olduğunu sanmıyorum, her hâlükârda onlar yaratıldığı anda benim ailemin uyumlu birer ferdi oluyorlar.

Grotesk ve sürrealist tarzınız, KHAS’ta açılan son serginiz “Açıkça Gizli Oyun”da da kendini gösteriyor. Sergideki çalışmalarınız hangi konu etrafında bir araya geldi?

Ana bir temam yok, çünkü tüm bu resimler on altı yıl boyunca yaratıldı. Elbette kahramanlar genellikle aynı ve bu bağlamda tek bir isim altında temsil edilebilirler. Kahramanlarım kendi duygusal tecrübeleri olan insanlar; aralarında beceriksiz olanlar da var ancak onlar bile galip (mağrur) postürlere sahipler, bu da aslında postürün kahramanla ne kadar alakasız olduğunu gösteriyor. Onlar bizim gerçekliğimizde sık sık karşılaşabileceğimiz insanlar ve çoğu da etrafımızda yaşıyor. Bu insanlar kendilerini gözlerinde büyütüp yaşayan ve yürüyen grotesklere dönüşmüş insanlar.

İleride sizi resim dışında üretimlerinizle de görebilecek miyiz?

Zaman zaman heykele dönüş yapıyorum çünkü resimden önce heykelcilikle ilgileniyordum, ancak geleceğim resimdeymiş. Heykel ya da belki grafik işler üretip üretmeyeceğimi zaman gösterecek, henüz bilmiyorum. Diğer sanat türlerinde dinleyici ve hayran rollerini üstleniyorum.

Daron Mouradian portre

Türkiye’den takip ettiğiniz sanatçılar arasında kimler var?

Elbette çok iyi ressamlarınız var ve bazılarının eserlerini Contemporary İstanbul fuarında görme şansım oldu. Bu anlaşılabilir bir şey çünkü İstanbul hep farklı kültürlerin kesiştiği bir yer oldu ve olmaya da devam edecek. İsimleri anımsayamıyorum çünkü maalesef not almadım. Türk minyatür resimleriyle çok yakından ilgileniyorum.

Gelecek projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Bu yılın Eylül ve Kasım aylarında resimlerim Beyrut ve Abu Dhabi’daki uluslararası sanat fuarlarında sergilenecek. İstanbul’da ise yine Galeri 77 ile Contemporary İstanbul Fuarı’na katılacağım. Aynı zamanda İsviçre’den ve Danimarka’dan çeşitli teklifler geldi ve bu konularda hâlâ konuşuyoruz. Ve elbette, çalışmak ve daha fazla çalışmak.

​“Açıkça Gizli Oyun” 1 Temmuz tarihine dek Galeri KHAS’ta ziyaret edilebilir.

0
8945
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage