Ne zaman kendinizi bir koleksiyoner olarak görmeye başladınız?
Bize sunulan eserleri değil, istediğimiz eserleri aramaya ve seçmeye başladığımız zaman kendimizi koleksiyoner olarak görmeye başladık. Beğeniyle beraber bilgiye bağlı alım yapmaya başladığımızda ve imkanlarımızı zorlayarak bu işe çok fazla zaman, emek, para harcadığımızı fark ettiğimizde, dışarıdan bu konuda uzman kişilerin ilgi ve alakası ve koleksiyonumuzu kamuyla paylaşmamız yönündeki telkinleri de doğru yolda olduğumuzu hissettirdi.
Koleksiyonunuz nasıl şekilleniyor, belli bir konsept yada medium üzerinden mi biriktiriyorsunuz?
Bizim kriterimiz, işi beğenmemiz ve özgün olması. Belli bir medium üzerinden alım yapmıyoruz. Doğru sanatçının, doğru işini almaya çalışıyoruz. Bu noktada bilgi devreye giriyor. İşlerin birbiriyle konuşması da önemli ama bunun içgüdüsel olduğunu söyleyebilirim.
Nasıl muhafaza ediyorsunuz eserleri?
Eserleri evimizde, işyerimizde ve bir kısmını da depoda muhafaza ediyoruz. Eserlerle birlikte yaşamayı seviyoruz. Çoğunu sergileme şansına sahip olmak bizi mutlu ediyor. Eserlerin yerlerini de değiştiriyoruz sıklıkla. Sıra dışı ebatta bir sanat eseri için evin şantiyeye döndüğü de olabiliyor!
Koleksiyonunuzda Türkiye dışından sanatçılara ait eserler de var. İlk nasıl Türkiye dışından eser aldınız? Bu ilk eser neydi?
Basel Art Basel’de o sene Sarah Morris’in işleri çok sayıda sergileniyor idi. Hem kısa filmi, hem de iki farklı galerideki işleri çok etkileyici idi. Pretzel Galeri’de beğendiğim Rings serisinden bir iş, ilk Türkiye dışından iştir koleksiyona giren.
Sizce koleksiyonerin sanatçıya, sanatçının koleksiyonerlerine karşı ne gibi sorumluluklardır vardır?
En önemli husus kanımca, dostluklarını paylaşmalarıdır. Bir sanatçının işini almakla bitmez ilişki. Onu desteklemek gerek her anlamda, müzayedelerde de sanatçının arkasında durulmalı, yeni yaptığı işler takip edilmelidir. Sanatçı ise, yaptığı yeni işlerden koleksiyonerini haberdar etmeli, yenilikleri paylaşmalıdır. Sanatçı ve koleksiyoner, çağdaş sanat alanındaki gelişimlerini, karşılıklı paylaşmalıdırlar. Koleksiyonumuzda bulunan genç sanatçılara da elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz.
Özellikle takip ettiğiniz Türkiye'den ve dünyadan galeriler, sanat fuarları hangileri, sanatçılar kimlerdir?
Koleksiyonumuzda olan tüm sanatçıları çok sıkı takip ediyoruz. Bunun dışında Türkiye’de ve dünyada başlıca galerileri White Cube, Neugerriemschneider, Gagossian, LeLong, Lisson gibi galerileri, Christies ve Phillips gibi müzayedeleri ve Basel, Miami Art Basel, Armory, Frieze ArcoMadrid, Vienna Artfair gibi önemli fuarları kaçırmamaya çalışıyoruz.
Bir eser satın alırken sizin için ilk ve en önemli nokta nedir? İyi bir koleksiyoner olmanın tanımı nedir sizce?
İlk zamanlarda, sunulan resimleri satın alırken bir noktadan sonra aramaya ve seçmeye başlıyor insan. Hatta uygun fiyatlı diye nitelendirerek resim alırken, bir süre sonra, ucuz olmasına rağmen, o işleri almamaya, takip ettiğiniz sanatçının başyapıtlarını kovalamaya başlıyorsunuz. Koleksiyonun ortak bir dile hitap etmesi ve birbiriyle konuşuyor olması lazım. Koleksiyon yapmaya çalışmak bir yolculuk aslında. Yolculuğun her evresi çok dinamik ve ilginç maceralarla dolu, bence işin bu kısmı çok cazip. Hiç bitmeyen bir yolculuk gibi düşünmek lazım. İyi bir koleksiyoner olmanın altın kuralı bilgi, hiç durmadan, bilgiyi arttırmak için sürekli okumak, seminerler katılmak ve devamlı gezmek gerekiyor.
Bir yatırım biçimi olarak sanat koleksiyonerliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Koleksiyonu yatırım aracı olarak görmüyorum. Koleksiyonumuzdaki işlerin değer kazanmasını tabii ki gönül arzu eder ama o beklentiyle eser almıyorum. Para, maddiyat değil, bilgi var koleksiyonun temelinde. Çağdaş sanat, tüm dünyada yatırım anlamında risk demek.
Cer Modern’de ‘Aklımda Bir Delilik Var’ başlığı ile koleksiyon serginiz gerçekleşti. Serginin başlığı nasıl belirlendi?
Serginin küratörü Ali Akay’dı ve isim de ona ait. Ali Akay, bizim koleksiyonumuz içerisinde bazı eserlerle bir seçki oluşturdu. Kendi tabiriyle; koleksiyonerin aklında delilik var dendiğinde; bir anda bir şeyden hoşlanıyor ve satın alıyor demektir. İşinden ve hayatından zaman çalarak tutkuyu takip ediyor ve bu deliliğin ne olduğunun koleksiyoner kendisi bile anlamıyor. Dolayısıyla, serginin adı, koleksiyonerliğin taşkınlıkla, bir anlamda ise delilikle olan ilişkisinden geliyor.
Koleksiyonunuzu ileride bir müze olarak ya da kamusal bir mekanda devamlı sergilemeyi, izleyiciye açmayı düşünüyor musunuz?
Şu an için öyle bir projemiz yok. Ama koleksiyonumuz büyüyen bir koleksiyon ve bu süreç bize de bir takım sürprizler sunabilir. Bunun dışında yurt içinden ve dışından koleksiyon sergisi teklifleri gelmeye devam ediyor.
Gülin & Emre Dökmeci Koleksiyonu’nda yer alan bazı sanatçılar; Franz Ackerman, Haluk Akakçe, Erol Akyavaş, Yüksel Arslan, Ramazan Bayrakoğlu, Cihat Burak, Tony Cragg, Wim Delvoye, Şükriye Dikmen, Cem Dinlenmiş, Burhan Doğançay, Fırat Engin, Jan Fabre, Andreas Gursky, Peter Halley, Karin Kneffel, Jannis Kounellis, Burhan Kum, Mustafa Kunt ve Özlem Günyol, Şükran Moral, Sarah Morris, Fikret Mualla, Hermann Nitsch, Seçkin Pirim, Gerhard Richter, Berke Soyuer, Arslan Sükan, Ali Emir Tapan, Ali Taptık, Serkan Taycan, Nazif Topçuoğlu, Ömer Uluç, Elif Uras, Ebru Uygun, Ekrem Yalçındağ, Fahrelnisa Zeid, ve Peter Zimmerman.