Yıllardır filmlerini ilgiyle takip ettiğimiz, sinema tarihinin önemli başyapıtlarına dönüşen pek çok filmin yaratıcısı yönetmenlerin, aynı zamanda birer fotoğraf sanatçısı olduğunu biliyor muydunuz? Artful Living ekibi olarak, izleyicileri filmlerinin gerisinde kalan fotoğraflarıyla bazen başarılı olduktan sonra tanıştıran, bazen fotoğraflarıyla tanınıp durağanı devinime / devinimi durağana dönüştüren, bazense iki alanda da başarıyı hızlıca yakalayan yönetmen-fotoğrafçıları sizin için listeledik.
Yeni Dalga Akımının Büyükannesi: Agnès Varda
1928 yılında Belçika’da doğan sanatçı, sanat hayatının uzun yıllarını çok sevdiği ve hâlâ yaşadığı Fransa’da geçirdi. Fransız Yeni Dalga akımının büyükannesi olarak anılan Varda, aslında École des Beaux-Arts’ta sanat tarihi ve fotoğraf eğitimi aldı. Sanatçı, üretim yaptığı süre boyunca hem fotoğraflarında hem de filmlerinde belgesel gerçekçiliği, feminizm ve sosyal eleştiriyi irdeledi. Feminist hareket içinde de aktif oldu ve deneysel tarzını hep korudu. Hikayenin geçtiği ana mekânlarda yaptığı çekimler ve filmlerinde profesyonel olmayan oyuncularla çalışması ise 1950’lerin sineması içinde fark yarattı. Fotoğraf geçmişi sebebiyle “still image” denilen durağan görüntü filmlerinin ana ögelerinden biri oldu. Önemli filmleri arasında La Pointe Courte, Cléo de 5 à 7 (5'ten 7'ye Cléo), Sans toit ni loi ve Les Glaneurs et la glaneuse (Toplayıcılar) sayılabilir.
Ünlü İsimlerin Fotoğrafçısı: Jerry Schatzberg
Bronx’ta yaşayan Yahudi bir ailenin çocuğu olan Schatzberg, 1960’lı yıllarda dönemin Bob Dylan, Andy Warhol, Jimi Hendrix ve The Beatles gibi ünlü isimlerinin Vogue, McCall’s, Esquire ve Glamour gibi dergilerde yayımlanan portreleri ile tanındı. Sanatçı, 1970’lerin Hollywood Rönesansı’nı şekillendiren önemli isimler arasında yer alıyor. Fotoğraf ve filmleri genellikle samimiyet ve hikaye gibi kavramların kesiştiği noktalara ve insan ilişkilerinin inceliklerini keşfetmeye odaklanıyor. Coppola, Scorsese ve De Palma gibi İtalyan-Amerikalı veya Spilberg ve Lucas gibi teknolojinin etkisinden yararlanan yönetmenlere dahil olmayan Schatzberg, oyuncularla nasıl çalışılması gerektiğini portre fotoğrafı çekerken öğrendiğini söylüyor. Puzzle of a Downfall Child, The Panic in Needle Park, Scarecrow ve The Seduction of Joe Tynan önemli filmleri arasında yer alıyor.
Karanlık İmgelem Dünyasıyla: David Lynch
Kamera önünde olmayı pek de sevmeyen ama şu an devam eden 16. !f Bağımsız Filmler Festivali’nde kendisiyle ilgili bir belgesel izlediğimiz sanatçı David Lynch, sürreal filmlerinin yanı sıra resim, fotoğraf ve müzik gibi sanat dallarında ürettiği eserlerle tanınıyor. 1946 yılının 20 Ocak günü doğan sanatçı, resim eğitimini almak için gittiği Pennsylvania Academy of Fine Arts’ta ilk kısa filmini çekti. Sanatçının çalışmalarında; kısık sesli gürültüler, çürümüş nesneler, bozulmuş karakterler ve kurguladığı polarize edilmiş karanlık dünyalar hemen dikkat çekiyor. Stanley Kubrick, Federico Fellini, Werner Herzog ve Jacques Tati gibi yönetmenlerden etkilenen Lynch’in yarattığı karanlık imgelem dünyasının arasında öne çıkan filmleri arasında: Eraserhead, The Elephant Man, Mulholland Drive, Lost Highway ve Blue Velvet yer alıyor.
İngiliz Sinemasının Özgün ve Cesur Yönetmenlerinden: Ken Russell
2011 yılında hayatını kaybeden ve İngiliz sinemasının en özgün ve cesur yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Russell, sanat hayatı boyunca cinsellik ve Katolik Kilisesi’ne takıntılı olduğu gerekçesiyle pek çok eleştiriye maruz kaldı. Romantik dönem eserlerinin liberal adaptasyonları olarak gruplandırılabilecek filmlerinden önce fotoğraf sanatıyla ilgilenen sanatçının çalışmaları ise film endüstrisinde başarıyı yakaladıktan sonra Ken Russell's “Lost London Rediscovered: 1951–1957” başlığıyla 2007’nin yaz ayları boyunca Londra’da sergilendi. Sanatçı, İngiliz sinemasının 1950’lerden itibaren geliştirdiği ve “kitchen sink drama” terimiyle ifade edilen sosyal realist akımdan ibaret olmadığını kanıtladı. Oscar ödüllü Women in Love’ın yanı sıra The Devils ve Altered States gibi kült filmleriyle tanındı. Russell ayrıca Elgar, Delius ve Tchaikovsky gibi önemli klasik müzik bestecileri için çektiği biyografik filmlerle de adından söz ettirmeyi başardı.
Metafiziksel Temalar ve Rüyaların Etkisinde: Andrei Tarkovsky
Rus ve dünya sinema tarihinin sayılı yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Tarkovsky, 1932 yılında Sovyetler Birliği’nde dünyaya geldi. Auteur teoriden, State Institute of Cinematography’de eğitim alırken Kurosawa, Bergman, Bresson ve Andrzej Wajda gibi yönetmenleri izlediği sıralarda etkilenmeye başladı. Sanatçının fotoğraf çalışmaları filmleri kadar bilinmese de, filmlerinde gözlemlenen alışılmışın dışındaki dramatik yapı karelerinde de göze çarpıyor. Tarkovsky’nin filmlerini şekillendiren ögeler arasında metafiziksel temalar, rüya ve çocukluk anılarından ilham alan motifler ile sürreal güzelliği tasvir etmek için su, bulutlar ve yansımalar bulunuyor. Tüm zamanların en iyi filmleri arasına giren Andrei Rublev, Mirror ve Stalker gibi başyapıtlarının yanı sıra Ivan’s Childhood, Solaris ve Nostalghia gibi unutulmaz eserleri bulunuyor.