07 MART, PERŞEMBE, 2024

Kültürel Diplomasi Tarihle Buluştu: “Bulgur Palas”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi kentin tarihî yapılarını kamusal yaşam merkezine dönüştürmeye Bulgur Palas’la devam ediyor. Tarihe tanıklık eden 100 yıllık yapı, restorasyon ve iş birlikleriyle, sanat odaklı belediyecilik ile kültürel diplomasinin vizyoner bir örneği olarak İstanbullularla buluştu.

Kültürel Diplomasi Tarihle Buluştu: “Bulgur Palas”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nin davetinden önce Bulgur Palas’ı ne duymuştum ne görmüştüm. Bunda çok da yalnız olmadığıma eminim. Geçtiğimiz hafta mekânın açılışına gidince ne büyük bir mimari esere sahipmişiz diye düşünmeden edemedim. Tarihi 1912’ye uzanan Bulgur Palas coşkulu bir açılışla İBB’nin İstanbulluların hizmetine sunduğu kamusal yaşam alanlarından biri oldu.

​İstanbul’un her noktasının bir hafızası var. Bu hafıza merkezlerindeki sembolik mekânları birer birer saptayıp vizyoner bir bakışla dönüştüren İBB; İBB Miras birimiyle daha önce Müze Gazhane, Ataköy Baruthanesi, Botter Apartmanı (Casa Botter), Feshane (Artİstanbul Feshane) gibi birçok ikonik yapıyı işlevsel hâle getirirken şimdi de aynısını Kocamustafapaşa Tepesi’ndeki Bulgur Palas için yapmış. Medeniyetlerin buluşma ve uğrak noktası olan yedi tepeli şehrin en eski semtlerinden birinde -Fatih’te- konumlanan, 100 yıllık tarihe tanıklık etmiş Bulgur Palas, modern ve aslına uygun bir yenilemeyle kent kültürünün bir parçası olmaya yeniden başladı. İBB’nin iştirak şirketleri KİPTAŞ, İGDAŞ, İstanbul İmar AŞ, İSTAÇ ve İSTON tarafından 2021 yılında satın alınan yapının restorasyonu ise KİPTAŞ müşavirliğinde çok titiz bir şekilde yapılmış.

İsmi Neden Bulgur Palas?

Bulgur Palas, Bolulu Habip Bey Konağı olarak da biliniyor. Peki neden Bulgur Palas adıyla anılıyor? Sorunun yanıtı şöyle ki tahıl ticaretiyle zenginleşen Bolulu Mehmet Habib Bey’in “Bulgur Kralı Habib Bey” adıyla ünlenmesi. Yapıyı dönemin meşhur mimarı Giulio Mongeri’nin yaptığı düşünülüyor, buna ilişkin kesin bir kayıt yok. Böyle düşünülmesinin sebebi ise yapının mimari özellikleri. Bu ölçüde ihtişamlı bir sanat eserinin borcunu ödeyemeyen Bulgur Kralı 1926’da konağı Osmanlı Bankası’na devretmiş ve yapı uzun yıllar arşiv ve banka çalışanlarına konut olmuş.

Bulgur Palas

Kültür Merkezi Değil Yaşam Merkezi

İBB Genel Sekreter Yardımcı Mahir Polat’a sorduğumda yapının yenileme sürecinin bir buçuk yıl kadar sürdüğünü söyledi. Polat, yaşama geçirdikleri projelere ilişkinse “Yaptığımız her projede artık kültür merkezi tanımını kullanmıyoruz, yaşam merkezi diyoruz. Kültürü seçkinci bir alana sıkıştırmayıp yaşama saçılması için kapılar açıyoruz. Burayı da yaşama açtık” diyor.

Kültürel Diplomasi Çalışıyor

Bu başlangıç sadece bir restorasyon ve yeniden işlevselleştirme değil. İşin içinde yakın zamanda dünyaca ünlü Tate Museum ile iş birliğini gerçekleştiren İBB Kültürel Diplomasi Birimi de var. Ozan Şakar’ın müdürlüğünü yaptığı birim bu kez dünyaca ünlü fotoğraf ajansı Magnum Photos ile kalıcı bir iş birliği yapmış. Bu iş birliği sonucunda Bulgur Palas’ta yaşama geçirilen sergi aynı zamanda ajansın 77. yıl özel sergisi. Önce Mahir Polat’a sonra Ozan Şakar’a soruyorum: Bu iş birliği nasıl gerçekleşti, serginin oluşum süreci nasıl ilerledi?

Polat, Tate Museum ve Magnum Photos iş birliklerinin yirmi yıllık hayali olduğunu ifade ediyor. Dünyanın tematik kurumlarını İstanbul’a davet etme ve uluslararası kültürel iş birliklerini geliştirme konusu zaten hep akıllarındaymış. Kurumsal temaslarla altı ay önce başlayan görüşmeler Magnum’un coşkuyla karşılamasıyla ilerlemiş. “Manifesto sergisi olarak bilinen, ‘Magnum İstanbul’da’ şeklinde dönüştürdüğümüz, Magnum’un dünya tarihinin son yetmiş yılda insanlığa mâl olmuş büyük anlarını belgelediği bir fotoğraf seçkisi var içeride. Bu sergi çok anlamlı çünkü dokümanter fotoğrafçılığın üzerine konuşmak, olan biten hakkında düşünmek için bir evren sunuyor” diyor.

​Ozan Şakar ise İstanbul’un sadece bir şehir değil medeniyetlere kucak açmış bir uğrak noktası olduğunu vurgulayarak başladığı sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kültürel Diplomasi ofisi olarak dünyayı nasıl İstanbul’a getiririz düşüncesiyle hareket ettik. Burada katman katman bir kültür var. İBB Miras Türkiye’de olmayan bir yönetim anlayışıyla alanlara girip buraları bilimsel ve çağdaş bir şekilde restore ederek halka sunuyor. Bulgur Palas ve diğerleri insanların kültür, sanat, bilgi, düşünce, entelektüel dünyayla bir araya geldiği alanlar”.

1. RUSYA. Altay Bölgesi. 2000. Düşen bir uzay aracından hurda toplayan köylüler, etrafları binlerce beyaz kelebekle çevrili. Çevreciler zehirli roket yakıtı nedeniyle bölgenin geleceğinden endişe ediyor. © Jonas Bendiksen/Magnum Photos
2. ABD. Huntsville, Teksas. 1968. Duvarlarla çevrili bir cezaevi olan Walls, sistemin en eski birimidir ve Huntsville kasaba merkezine yakın bir yerde bulunmaktadır. Hücrelerin olduğu bloktaki masa. © Danny Lyon/Magnum Photos
3. DDR, DOĞU ALMANYA, 1990. Berlin. Coca Coila logolu bir apartman kompleksinin yeniden dekore edilmiş balkonu. © Thomas Hoepker/Magnum Photos
4. ABD. Rochester, NY. 2012. © Alessandra Sanguinetti/Magnum Photos
5. Rochester’ın Crescent bölgesinde bir aile. Rochester, NY. ABD 2012 © Paolo Pellegrin/Magnum Photos
6. ABD. San Ysidro, Kaliforniya. 1979. Amerika Birleşik Devletleri sınırını geçmeye çalışırken tutuklanan Meksikalılar. © Alex Webb/Magnum Photos
7. ABD. New York City. 1951. Yeni dünya için yeni bir yüz. © Dennis Stock/Magnum Photos
8. TÜRKİYE. 1955. Galata rıhtımında vedalaşma. © Ara Güler/Magnum Photos

Magnum İstanbul’da

Takdir edilesi bir girişim ve çaba ile oluştuğu anlaşılan sergi, Paris, Londra ve New York merkezli fotoğraf ajansı Magnum Photos’un 70 sanatçısının 200’den fazla fotoğrafından oluşuyor. Geniş bir arşive sahip olan ajans dünyanın dört bir tarafından insanların hikâyelerini anlatırken tarihin büyük kırılma noktalarına da ışık tutuyor. Çok ünlü fotoğraf sanatçıların objektiflerinden yansıyan kareler tarihe birer not düşüyor. Tiananmen Meydanı’ndaki isyan, Güney Afrika’daki Apartheid rejimi, Latin Amerika’da Hugo Chavez’in ölümünün ardından yansıyanlar, Meksikalı göçmenlerin Birleşik Devletler’e geçerken yakalanışları, Berlin Duvarı’nın yıkılışı, Sovyetler Dönemi’nde Orta Asya’ya düşen bir mekiğin köylüler tarafından parçalanıp satılmaya çalışılması… Bunların hiçbiri kurgu değil. Jonas Bendiksen, Henri Cartier-Bresson, Cornell ve Robert Capa, Ara Güler, David Seymour, Olivia Arthur, Raymond Depardon, BiekeDepoorter, Elliott Erwitt, Stuart Franklin, Leonard Freed, Eve Arnold, Paul Fusco, Cristina Garcia Rodero, Burt Glinn, Jim Goldberg, Marilyn Silverstone, Sergio Larrain, Susan Meiselas, Wayne Miller, Marc Riboud, Alessandra Sanguinetti, Chris Steele-Perkins, Dennis Stock ve Alex Webb gibi önemli fotoğrafçıların hepsi oralar gitmişler ve ne gördülerse onu kadrajlarına almışlar. Sergi böylece hem fotoğraf sanatının inceliklerini görmeye hem de yakın siyasi tarihe odaklanmaya fırsat tanıyor. Ayrıca açılışa Magnum Photos Baş İşletme Yetkilisi Marine Mérindol ve İş birlikleri Direktörü Clara Berbessou’nun katıldığını da belirtelim.

1. TÜRKİYE. İstanbul. 2022. Bir grup genç boğazın serin sularında yüzerken mola veriyor. ©️ Emin Özmen / Magnum Photos
2. TÜRKİYE. İstanbul. 2022. Vapurla Anadolu yakasına seyahat eden yolcular. ©️ Emin Özmen / Magnum Photos

Emin Özmen’in İstanbul’u…

2017 yılında ajansa katılan, savaş muhabirliği alanında The Bayeux Calvados Halk Ödülü ve iki defa World Press Photo (Dünya Basın Fotoğrafları) ödülü sahibi Türk fotoğrafçı Emin Özmen’in 30 fotoğrafına da sergide özel bir bölüm olarak yer veriliyor. Sanatçının sergide İstanbul ve su temalı çalışmaları var. Çünkü İstanbul deyince akıllara Boğaz, deniz, balık ve su gelir. Ayrıca mekânda her taraftan denizi de görebiliyorsunuz. Yerleştirme ve tema bu noktada oldukça anlamlı olmuş. Emin Özmen’e fotoğraflarıyla tarihi bir miras içinde bulunmasının ondaki ifadesini soruyorum. Davet alana kadar Özmen’in de Bulgur Palas’tan haberi yokmuş. “Bilmediğim, görmediğim bir yapının içinin şu an Magnum sergisiyle donatılması çok güzel. Magnum’u davet etmeleri ve benim de bunun içinde yer almam gurur verici” diyor.

Serginin yanı sıra tarihî yapıda; 135 kişilik kütüphane, sergi salonu, öğrenci kulüplerinin kullanımına tahsis edilen alanlar, restoran, çok amaçlı etkinlik alanları ve benzersiz İstanbul manzarasına sahip seyir terası (Cihannüma) da var. Mahir Polat mekânın profesyonel ve amatör fotoğrafçıların kendilerini geliştirecekleri bir alan olacağını vurgulayarak birçok atölyenin de gerçekleşeceği haberini verdi.

​Bulgur Palas’a yürüyerek Marmaray Yenikapı istasyonundan 15 dakikada, tramvayın Yusufpaşa istasyonundan 10 dakikada ulaşılabiliyor. Pazartesi hariç her gün 10.00 – 19.00 arası ücretsiz olarak ziyaret edilebilen Bulgur Palas’ın kütüphanesi ise her gün 22.00’ye kadar açık.

0
3720
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage