Merdiven Art Space'te hoca-öğrenci ilişkileri bağlamında farklı kuşaklardan çeşitli disiplinlerde üç sanatçının yapıtları izleyiciye sunuluyor. Ferhat Özgür, çeşitli dönemlerde öğrencileri olan M. Kıvanç Gökmen ve Mustafa Kula'yı “Diriliş: Üç Kuşaktan Bir Kuşatma Denemesi” adlı sergiye yapı taşları olarak davet ediyor. Sergide Ferhat Özgür'ün çift kanallı videosu, M. Kıvanç Gökmen'in fotoğrafı ve Mustafa Kula'nın da mekâna özgü olarak hazırlanmış duvar deseni bulunuyor. Mevcudiyet ve yok olma, güç ve güçsüzlük, kalıcılık ve geçicilik gibi kavramlarla beraber hoca ve öğrenci rolünün de irdelendiği sergi, 27 Ekim'e kadar Merdiven Art Space'te izlenebilecek.
Öncelikle serginin ortaya çıkış süreci sanatçı Ferhat Özgür ile Merdiven Art Space’in de kurucusu koleksiyoner Hakan Çarmıklı arasında geçen bir diyaloğa sirayet ediyor. Koleksiyonlarında gençlerden olgun sanatçılara kadar çeşitli kuşaklardan farklı disiplinlerde eserleri biriktiren aile, deneysel üretimleri de oldukça önemsiyor ve destekliyor. Karşılıklı bir diyalog sonucunda, akademisyen ve sanatçı kimliğiyle birlikte üretimlerini de sürdüren Ferhat Özgür bir yandan genç sanatçıları da yetiştirdiği için ortaya “Diriliş: Üç Kuşaktan Bir Kuşatma Denemesi” sergisi ortaya çıkıyor. Serginin içeriksel bağlamından önce oluşum temeline bakıldığında akademik açıdan Ferhat Özgür’ün bir hoca olarak yetiştirdiği farklı kuşaklardan sanatçılar ile aynı sergide yer alma, bu sanatçılara da sanatsal kariyerlerinde ve üretimlerinde destek olma, yol gösterme ve dayanışma içinde olma konusunda gösterdiği çaba sonsuz. Sergi hoca ve öğrenci ilişkisini, çeşitli kurumlarda teorik ve uygulamalı sanat eğitimi almış üç ayrı nesilden sanatçıyı ve sanat ortamı içindeki küratör, yazar, eleştirmen, galerici gibi çeşitli mesleki kimliklerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan heterojen yaratım noktalarını da irdeliyor.
“Diriliş: Üç Kuşaktan Bir Kuşatma Denemesi”nde farklı kuşaklardan ve çeşitli kurumların eğitimlerinden gelip akademi çatısı altında buluşan üç sanatçı serginin gövdesini oluşturuyor. Ferhat Özgür sergide hoca konumuyla bir omurga görevi görerek çeşitli dönemlerde öğrencileri olan Mustafa Kula ve M. Kıvanç Gökmen'i sergiye dahil ederken kendilerine sergi dahilinde de son bir ödev verir gibi projeyi şekillendirmelerine olanak tanıyor. Ferhat Özgür'ün yapıyı inşa eden hoca olarak plastik bir akademi kökeninden gelmesiyle birlikte, birbirinden farklı pratiklerde ve deneysel çalışan sanat öğrencileri yetiştirdiği de gözden kaçmıyor.
Sergi alanına girdiğinizde tam karşınızda Ferhat Özgür'ün Diriliş ismindeki çift kanallı videosu yer alıyor. İlk bakışta ölüm ve yok oluş gibi dramatik kavramları çağrıştıran video, Richard Sennet'in Taş ve Ten adlı kitabından referansla ortaya çıkarak aslında katmanlı bir görsel illüzyon yaratıyor. Video çarpıcı. Video ürkütücü. Video sorgulatıcı. Çift kanallı videonun sol ekranında yıkılan, toz ve duman içinde yok olan binalar yer alırken, sağ ekranda ise gasilhanede cansız ve geçici varlığının son demlerini izlediğimiz bir kadın bedeni yıkanıyor. Belli bir ritüele uygun olarak yıkanan ve arındırılan beden, fonda yer alan Bach'ın Magnificat ritimleri eşliğinde son yolculuğuna uğurlanmak üzere tinsel bir yalınlıkla hazırlanıyor. Sol ekranda saniyeler içinde yok olan, imha edilen cansız yapılar bulundukları katı kütlesellikten sıyrılarak form değiştiriyor. Kaotik bir çöküş ve hızı içinde barındıran bu beton yıkımları temelinde bir yok oluş gibi görünse bile yıkımın karşısında varlığını yeniden tazelemesi söz konusu. Maddi ve somut bir form olarak sadece yenilenmek için yok edilen yapılar, yerine gelecek olan yeni binalar ile geçici mevcudiyetlerini korumaya devam edecekler. Diğer ekrana dönecek olursak gasilhanede derin bir ezgi ile naiflik içinde yıkanan cansız bir beden usul usul sona doğru hazırlanıyor. Vücudun solgun görünümü karşısında dönüşmeye başladığı yeni formu aslında başka biçimlerde hayat bulabilir. Beden toprakta tepkimesi, yok olması ve çürümesiyle beraber aslında bitkilerde, başka canlılarda yaşamaya devam ederek dünyanın varoluşsal döngüsüne eklenecek. Diriliş videosunda ilk anda izlenen betonun yıkımı ve bedenin yıkanışı arasındaki tuhaf ilişki karamsar hissettirebilir. Ancak dönüşümün temel alındığı farz edilirse videonun çok yönlü algısı izleyiciden izleyiciye çeşitlenecek yorumlarla ve sergide yer alan diğer eserlerle birlikte başka anlamları da beraberinde getirir.
Sergide Kıvanç Gökmen'in sanat tarihinin duayenleri sayılabilecek iki sanatçının eserini kendisine uyarladığı Neverlast fotoğrafı dikkat çekici. Andy Warhol ve Jean-Michel Basquiat'ın hoca-öğrenci ilişkisi olarak yaklaşabileceğimiz bağları çerçevesinde bilinen fotoğraflarından boksör kıyafetleri içindeki Everlast fotoğrafı M. Kıvanç Gökmen'e bir ilham yaratıyor. Fotoğrafında hoca ve öğrenci ilişkisini çeşitli açılardan sorgulayan Gökmen, Warhol ve Basquiat'ya dair ironik bir referansla kendisini başrole yerleştirip, hocası Ferhat Özgür'ü ise bir boksör olarak konumlandırıyor. Fotoğrafta bariz olarak göze çarpan ilk şey boksör kıyafetlerinde yazan yazı. Warhol ve Basquiat'ın fotoğraflarında yer alan boksör kıyafetlerinin markası Everlast iken Gökmen'in fotoğrafında yer alan kıyafetlerde Neverlast'e dönüşüyor. Gökmen -ebedi- olarak tasvir edilen sanatçıların yerine kendisini ve hocasını yerleştirip logo ile oynayarak yeni sorular soruyor. Sanatta ebediyet var mıdır? Varsa bugün hâlâ mümkün müdür? Bir diğer yandan ise hoca ve öğrenci ilişkilerinde birbirlerine karşı nasıl yaklaşmaktadırlar? İlişkileri bir dayanışma ve birlik içinde midir ya da muhalif bir durum mu söz konusudur? Birbirlerine hangi zamandan seslenirler ve aynı sekmede buluşabilirler mi? M. Kıvanç Gökmen'in muzip bir bakış attığı atıflar ve ironilerle dolu fotoğrafı salt hoca ve öğrenci ilişkisini irdelememekle beraber sanat tarihi, sanat ortamı ve çeşitli kimlikler arasındaki ilişkileri de çarpıcı bir kelime ile tartışmaya sunar: "Neverlast".
Mustafa Kula ise sergide plastik bir disiplin ile yer alan farklı kuşakların üçüncü sanatçısı. Mekânda sol duvarda güçlü desenleriyle yer alan sanatçı Ferhat Özgür'ün Diriliş ve M. Kıvanç Gökmen'in Neverlast fotoğraflarını izledikten sonra kendi eserini sergi için kurguluyor. Kula galeri alanında mekâna özgü bir çalışma yaparak sergi kapsamında en başta hoca ve öğrenci ilişkisine başka bir boyuttan anlam yüklüyor. Kendi deseni içinde kendisine ve hocasına yer veren sanatçı solda duran bir atın üzerinden sağda gücün de temsili olan bir aslan üzerindeki hocasına bir boks eldiveni ile sert bir kroşe vuruyor ve onu sarsıyor. Kula erk yüklenmiş çeşitli kavramlara örtük bir biçimde eleştiri okunu yöneltirken dinamik çizimleriyle de bunu destekliyor. Hocası ile karşılıklı bir çekişme ortamı gibi görünen duvar çizimi plastik dilin yenilikçi üslubu ve hafif sürreal etkisiyle gücünü ortaya koyuyor. Kula hocasından öğrendiği güçlü plastik dil ile sergiye saltanatlı yeni bir katman daha ekliyor.
“Diriliş: Üç Kuşaktan Bir Kuşatma Denemesi” sergisi üç farklı kuşaktan üç sanatçıyı ağırlarken Ferhat Özgür'ün hocaları olarak davet ettiği iki öğrencisi M. Kıvanç Gökmen ve Mustafa Kula ile birlikte disiplinlerarası bir birliktelik yaratıyor. Yapıtlar istikrarlı bir yaklaşımla mücadele ve pes etme, sonsuzluk ve geçicilik, varoluş ve yok oluş, ölümlü ve ölümsüz gibi kavramlar çerçevesinde şekillenerek çoğulcu bir bütünlük yaratıyor.
Sonucunda üç kuşaktan üç farklı sanatçı ironi, estetik, öğreti, bütünlük ve multidisiplinerlik kavramlarıyla kendilerine ve izleyiciye karşı deneysel, alternatif ve kaçırılmayacak bir sergi sunuyorlar. Sergi 27 Ekim'e kadar Merdiven Art Space'te izlenebilir.