21 MAYIS, PERŞEMBE, 2015

Malzemenin Sizi Bir Yere Götürmesine İzin Vermek Gerekir

Alman sanatçı Ulrike Mohr ile resim ve heykeli kömür kullanarak farklı bir düzlemde birleştirdiği sanat pratiği ve 15 Mayıs'ta Arter'de açilan Spaceliner isimli sergideki işi hakkında konuştuk.

Malzemenin Sizi Bir Yere Götürmesine İzin Vermek Gerekir

Kömür ile ilk karşılaşman nasıl oldu?

Normalde kömürü geniş kullanım alanı sayesinde tanıyoruz: Bir ısıtma ve enerji kaynağı olarak ya da çizimde kullanılan en eski malzemelerden biri olarak... Her ne kadar kömür bildiğimiz bir malzeme olsa da, onun delip geçen siyahlığı ve gökkuşağı renklerindeki parıltısı bize bambaşka bir dünyadan selam eder. Ben kömürü ilk defa kullandığımda, kağıt üzerine çizimde kullanmak yerine mazemenin kendisini mekana dahil ettim. Daha çok kömürün maddeselliğine ve yapımına ilgi duydum. Benzersiz şekli ile basit, minimal ve şiirsel bir hareketle sergi mekanına ne getirebileceğime ve mekanla nasıl bir temas kurabileceğıme odaklandım. 2008'de Berlin Cluster'daki “In Form eines langen Streifens” sergisinde birbirine ince tellerle tutuştrularak 15 metre uzunluğunda bir çizgi oluşturan standart İngiliz çizim kömürlerini kullandım. Yerdeki zeminde bulunan diğer iş ise sokaktan ve sudan toplanmış karbonize olmuş tahta parçalarından oluşuyordu. 

„Touching Cold“, copyright Ulrike Mohr / VG BildKunst, Fotograf: Ulrike Mohr

Peki kömürleştirme ile çalışmanın arkasındaki ana düşünce nedir? Mesela biz insanların doğayı (ve doğanın tüm öğelerini) sahiplenme güdüsüyle iç mekanlara (müzeler, galeriler ve evlerimiz gibi) kapatmaya çalışan bir şey olabilir mi? Yoksa sadece bir koruma methodu olarak mı görüyorsun?

Eğer nefesimizi tutarsak, konsantre olursak, konuşmayı ve nefes almayı durdurup, kıpırdamazsak ya da sadece bir şeye fikse olmak gibi... Benim aklımda kömür her zaman konsantrasyon ve kompresyon biçimi. Organik kökenine rağmen, kömür daha çok siyah bir mineral gibi duruyor – ki bu da elinize aldığınızda neredeyse olmayan ağırlığıyla karşılaşıp şaşırmanızın nedenlerinden biri. Kristalliğı ve kırılganlığı, tüy gibi hafifliği, tamamen ışık yutuculuğu ile çelişkilerin materyalleşmiş hali sanki... elmas olma yolunda bir kömür!

Mekana özel koleksiyonlar ve ağaçların dekonstrüsiyonu, suların sürüklediği ağaç dalları ve sokakta bulunmuş tahtalar çeşitli araştırmalarımı arşivlememe neden oldu. Kömür sınırları aşan bir madde, ayrıca zaman, mekan fenomenini ve transformasyon sürecini araştırmak için bir başlangıç noktasıydı. Ağaçlar bütün olarak kömüre dönüştürüldüğünde ve yeniden bir araya getirildiğinde, benim için sadece zaman donmuyor, ayrıca ağaçlar sonsuza kadar korunmuş oluyordu. Ne mikro-organizmalar, ne de hayvanlar kömür yiyemez, diğer bir taraftan da kırılganlığına rağmen efemeral bir duruma da ulaşma hali de var.

Kömür sadece farklı zaman döngüleri arasında dolaşmıyor, aynı zamanda oksijene açlığı ve temas arayışı dolayısıyla sıradanlık ve sıradışı olan arasında bir denge de kurmaya çalışıyor. 

Acaba kömürleştirme bir sanat pratiği olarak nasıl gelişti?

Yok olmaktaya yüz tutmuş bir uzmanlık alanı olan kömürleştirmeyi sanat pratiğim için inceledim. Malzemenin üretimi bile benim sanatsal araştırmam ve geleneksel bilgi ile yaptığım deneylerime olanak veriyor. Başlangıçta objelerim ve kullandığım ağaçlar karbonizasyon sürecini bir türlü geçemediler. Ama yine de en azından saf karbona sahip olduğum için mutluydum! “Minneapolis Siyahı” (“Minneapolis Black,” 2012) için bütün bir Amerikan karaağacını kömüre dönüştürdüm ve havada sabitleyerek çizim ile heykel arasında bir yerde durmasını sağladım. Gövde, dallar ve ağacın tepesi parçalar halinde havada asılı duyuyordu. Bir karaağacın dikey olarak büyümesinin aksine, sembolik olarak dalların içindeki sürgünler yatay bir denge içinde mekana yerleştirildi. Eğer bir heykelin her zaman denge problemi ile haşır neşir olması gerekiyor ise, burada dengenin risk altında olması kömürün kırılganlığıyla sağlandı. Çizimle bağdaştırdığımız bir malzeme... Sergi izleyicisinin işin arasında gezerken hızını artırması ya da yavaşlatması gerekiyor. Çünkü bir noktadan baktığınızda duvarda bir çizim gibi görünürken, başka bir noktadan bir heykel gibi görünebiliyor.

Fotoğraf: Selen Korkut, Prodüksiyon Koordinatörü, Arter

Peki kömür ile çalışmaların Istanbul'da ne yöne doğru ilerledi? 

Arter'deki “Başka Bir Zamana Uzun Bir Yürüyüş” (Long walk into Another Time, 2015) isimli yeni işimde İstanbul'un sahil şeridini ve kumsallarını tarayarak suların getirdiği tahtaları topladım ve onları kömüre dönüştürdüm. Boğazın yıkadığı cevizleri, fındıkları, şeftali çekirdeklerini ve Latincesi Trapa Natan olan su kestanelerini topladım. Trapa Natanlar aslında tatlı su göllerinde yetişir. Dolayısıyla İstanbul'a ulaşabilmiş olmaları için nehirlerden Karadeniz'e gitmek içın bayağı uzunca bir yolu katetmeleri lazım. Trapa Natan tohumları 12 yıla kadar dayanabilir. Boğazın tuzlu sularıyla karışınca ve topladığım diğer ağaç parçalarıyla birleşince bir yer enstelasyonuna dönüştüler. Arter'de her gün yere su dökülüyor ve sergi süresince bu su buharlaşıyor. Böylece tuzlu su yerde izlerini bırakıyor. Duvardaki yatay çizgiler ise kömürleştirilmiş oklava gibi gündelik kullanılan objeler ile yapıldı. 

Bu objeleri nerede kömürleştirdin?

Suların süreklediği ağaçları toplayıp dört hafta kadar Arter'deki ofislerin birinde kuruttuktan sonra prodüksiyon koordinatörü ile beraber Lüleburgaz'da kırsal bir bölgede kömüre dönüştüdük. Lüleburgaz'ın antik ismi Arcadiapolis. Mitolojide Arcadia “Yeryüzündeki Cennet” anlamına geliyor. Hem bana orada yardımcı olan insanlara, hem de ismin mitolojideki anlamına bayıldım!  

Bir kömür fırınının özellikleri nedir? Kendi fırının var mı?

Tahtanın kömüre dönüşmesi yüksek ısı, oksijensiz ortam ve zaman isteyen kimyasal bir süreç. Eski zamanlarda kömür yapanların ormanlarda yaşamaları için özel izinleri varmış. Büyük kömür tepelerinin altında tahtayı oksijene karşı koruyorlarmış. Sonuçta ani bir rüzgar ya da beklenmeyen bir fırtına tüm bu ağır çalışmanın sonucunu bozabilir. Bu öğelerden korumak ve ateşi kontrol altında tutmak için kimi zaman günlerce ve bazen haftalarca dikkatle çalışmaları gerekirmiş. Ben metal varilleri kömür ocağına dönüştürdüm. Bu yağ varillerini dünyanın herhangi bir yerinde bulabilirsiniz, dolayısıyla herhangi bir yerde kendi fırınlarımı kolayca kurabilirim.

Daha önce yaptığın işlerinde de ateş, buz, su, tahta ile olan bağını biliyorum.... ve her zaman bu öğeleri kent uzamında kavramsallaştırıyorsun. Mesela Berlin'deki eski Cumhuriyet Sarayı (Palast der Republik) hemen yıkılmadan önce çatısında bulduğun yabanıl ağaçlarla yaptığın "Yeni Komuşular" (Neue Nachbarn) var, ya da "Soğuğa Dokunmak" (Touching Cold) için eski bir buzhanede çaldığın buzdan yaptığın plak var. Biraz kırsal (ve doğal) öğelerle kente ait öğeleri bir araya getirme pratiğinden bahsedebilir misin?

Heykelsi işlerim genelde köklerini doğa, bilim, sanat ve tarihten alır. Kendimi bir şekilde absürd ve minimal müdahalelere yöneltebilecek uzun araştırma projeleri, kusursuz hesaplamalar ya da coğrafi alan araştırmaları içinde bulurum. Bu çalışma sürecinden izleyiciler haberdar olmayabilir. Berlin'deki Cumhuriyet Sarayı'nın çatısında büyümüş beş yabanıl ağacı gördüğümde onları hemen o an kurtarmak istedim. 4 Nisan 2006'da "Eylem Geri Kalan Yeşiller" (Aktion Restgrün) başlığı altındaki icraatım ile yıkılmakta olan Cumhuriyet Sarayı'na girip, orada çalışan işçilerin de yardımıyla bu beş ağacı kurtardım. Yaşayıp yaşamayacaklarına dair hiçbir fikrim yoktu, ama yaşadılar. 2008'de ağaçlar  Berlin_Zentrum sergisi ve 5. Berlin Bienali ile Heykel Parkının bir parçası oldular. Sergi için çatıdaki koordinatlarını 1:1 oranında baz alarak ağaçları Cumhuriyet Sarayı'ndan çok da fazla uzak olamayan ölüm şeridine naklettim.

Doğa kendiliğinden işlenmiş bir alan, 'evcilleştirilmiş' olsa bile. Her zaman ölçüp, şekillendirip değiştirebileceğiniz deneysel bir alan. Mekan ve süreç odaklı işlerimde bir de kullandığım malzemenin özelliklerini göz önüne aldığımda, kömürle yapılmış minimal duvar resimlerine yöneldim. Bu süreç ayrıca küresel ısınma ve bunun sonucunda ortaya çıkan CO2 emisyonlarını da sorgulamama yol açtı. 

"Restgrün“, 2005, Copyright Ulrike Mohr / VG Bild-Kunst, Fotographer: the artist

Bir işi üretirken sürecin seni sürükleyip başka bir notkaya götürmesine izin veriyor musun, yoksa süreç içinde odağını kaybetmeyip, böylece planlamadığın başka bir yerde kendini bulmamak için özel bir çaba gösteriyor musun?

Karbonizasyonda gerçekten iyi bir teknik geliştirdim, ama yine de en iyi koşullarda bile sonuçta ne ile karşılaşacağımı ben de bilmiyorum. Tabii ki ateşi yaktığımda bayağı gergin oluyorum, ama sırf bu yüzden de her kömür eşi olmayan bir parça. Genelde projelerimin tümü açık uçlu olsa da, kavramsal olarak planlandı ve son aşamaya kadar bu plana uygun olarak gerçekleşti. Süreçle çalışmak demek, tabii ki, malzemenin sizi bir yere götürmesine izin vermektir, ancak her zaman varış noktasının neresi olduğu hakkında fikrinizin olması da iyi olur. 

Şu anda üzerinde çalıştığın başka bir proje var mı?

Belçika'daki Frans Masereel Centrum'da “disiplinler ötesilik” ve “dokunurluk” üzerine yapılan bir sergi için bakır levha baskılar için kullanılan kağıtları karbonize ederek çalışıyorum. Z33 Güncel Sanat Mekanı ile ortak yapılan bu sergide hazırladığım “Meteor Kağıdı” (Meteoritenpapier)'nı başka bir işimle beraber göstereceğim.

0
6856
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage