1996-1998 yılları sularında Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Resim Öğretmenliği’nde beklediği eğitimi istediği şekliyle alamayan Serkan Yüksel kendi kendine sürekli desen çiziyordu. Okuduğu fakültede sanatçı değil de, resim öğretmeni olmak için yetiştirildikleri empoze ediliyordu. Yüksel, daha zoru için çaba sarf etmek istedi ve heykel okumaya karar verdi. Heykel okurken de desenler çiziyor, resim yapıyordu.
2008’de Kare Sanat’taki içinde 3-4 desenin de bulunduğu “Duyumsamalar” ve 2011’de desen ağırlıklı “Dil Bilgisi” (Art Suites Galeri) sergilerinin ardından sıra sanatçının son yıllarda büyük ses getiren son iki sergisine geldi. Bu noktada Yüksel, yüksek lisansını bitirmiş, heykele yaklaşımını değiştirmişti. Artık heykel yapmak için en temel malzeme olan mermer ve taş türlerini kesip şekillendirirken, malzeme olarak epeyce hafifleyip kavramlarını ağırlaştıracaktı.
Serkan Yüksel’in Kare Sanat Galerisi’ndeki “Tahammül” (2013) ve C.A.M. Galeri’deki “Uykudan Önce” (2015) sergilerinde kağıt üzerine kesim ve boya ile üretilmiş işler gösterildi. Çizim yerine kesimin geldiği, renkli, büyük boyutlu desenlerin rölyef ve kolaj hissi yarattığı işler... Heykelsi özellikler barındıran bu desenler “Uykudan Önce” sergisinde sanatçının çocukluğundan kalma, bilinçaltının bir yerlerine kazınmış anlar ile 70-80’li yıllara ait dergilerden alınmış karelerden besleniyordu.
Yüksel, içerikle birlikte malzemeyi de çeşitlendirdi; her sergisi bir sonrakine dair ipuçları barındırıyordu. Heykel ve desen iç içe geçerken kişisel ve politik olan da harmanlanarak farklı katmanlarda karşımıza çıkmaya devam etti.
“Tahammül” içerik olarak toplumun durumuna dair izlenimler, değişim-dönüşüm, yük gibi kavramlar etrafında şekillenirken, “Uykudan Önce” ele alınan dönem ile günümüzü karşılaştıran, çekinmeden siyasi içeriği ve eleştiriyi ön plana çıkaran bir sergiydi. Ancak politik içeriğin arkasına saklanan kişisel hikayeler de vardı. Yüksel için son sergide gördüğümüz malzemelerden “gazete” yalnızca siyası ve toplumsal bir araç değil, kişisel olarak da önemli bir yere sahip. Her sabah gazete almaya gönderilen bir çocukken sokak duvarlarında okuyamadığı yazılara rastlayan sanatçı, “Uykudan Önce”de gazete üzerine yapılmış çalışmaları arasına bu sebeple bir tipografi denemesi ekledi. Bu işin “söylem ve deneme olarak da 60-70’lerin alaycı punk underground kültürlere gönderme”de bulunduğunu açıkladı bize. Yüksel’in işlerine yansıyan imgelerin bir kısmı da çocukken evlerinde yıllarca eşyaları duran, sonradan örgüt üyesi olduğu ortaya çıkan bir tanıdığın hatıraları ile şekillendi. Bu kişinin eşyaları, polis tarafından sorgulanması, sanatçının babaannesinin anlattığı hikayeler Yüksel’in politik yönü ağır basan işlerindeki (gizli) kişisel zemini hazırlamıştı.
Serkan Yüksel, günümüzdeki birçok sanatçının aksine, kariyeri ilerledikçe risk almaktan çekinmeyen bir sanatçı. Ne çok takdir gören serilere, ne de tek bir malzeme ya da kavrama takılı kalmayı reddediyor. Arayış ve değişimi daimi; birçok projeyi bir arada yürütüyor. Hayalindeki üretim hangi malzemeye ihtiyaç duyuyorsa onu keşfetmeyi ve hiç bilmediği alanlara sızmayı göze alıyor.
Son olarak da ülkede hakettiği yeri bulamayan heykeli kamusal alanda daha çok görmek isediğini vurguluyor.