2013 senesinden beri hayatımızda olan Mamut Art Project akıllarımıza zaman olarak bahar ayları, mekân olarak ise Maçka güzergahıyla kazındı. Ancak bu sene heyecan verici genç sanatçıların haricinde fuarla ilgili bambaşka bir heyecan söz konusuydu, ikonik Mamut mekân konsepti bu sene yeni bir soluk getirdi.
Mamut Art Project’in bu seneki sergi alanı Mamut sanatçıları Ceren Özşahin (MAP’17) ve Zeynep Tümertekin’in (MAP’19) imzasını taşıdı. Sanatçılar ile tasarladıkları yeni sergi alanı hakkında sohbet ettik.
2013 senesinden beri hayatımızda olan Mamut Art Project akıllarımıza zaman olarak bahar ayları, mekân olarak ise Maçka güzergahıyla kazındı. Ancak bu sene heyecan verici genç sanatçıların haricinde fuarla ilgili bambaşka bir heyecan söz konusuydu, ikonik Mamut mekân konsepti bu sene yeni bir soluk getirdi. Sergileme alanının yeni tasarımının mimarları olarak bizlere yeni mekân deneyiminden bahsetmek ister misiniz?
C.Ö: Bu sene her sene olduğundan çok daha farklı bir düzen hazırladık Mamut için. Bu yıla kadar devam etmiş olan ve tasarım olarak fuar algısı yaratan konseptten çıkartarak, devam eden ve ziyaretçiyi içine alan bir düzen yaratmaya çalıştık.
Z.T: Bu sene Mamut ziyaretçilerini yeni bir dolaşım planı karşıladı. Bu düzen sanatçıların işlerini daha öne çıkarmayı, sergiye dönüşmeyi, meydanlar oluşturmayı ve dolaşımı rahatlatmayı amaçlayan bir düzendi. Yeni düzen sayesinde sanat eserlerinin birbirleriyle olan ilişkisinin güçlendiğine, daha keyifli ve kolay bir rota ile gezildiğine inanıyoruz.
2017 ve 2019 yılları Mamut mezunu sanatçıları olarak daha önce ortak bir çalışmada yer almış mıydınız, güçlerinizi bileştimeye nasıl karar verdiniz? Fikir nasıl ortaya çıktı?
C.Ö: İkimiz de mesleğimizden gelen beslenme ihtiyacıyla ve merakla sanıyorum, çok sergi geziyoruz. Bir arada bulunduğumuzda da gezdiğimiz sergileri yorumlarken, daha iyi nasıl olabilirdi diye sorarken buluyorduk kendimizi. Bir süre sonra çok organik bir şekilde birlikte bir şeyler üretmeye başladık. Exhibition Archive adı altında, dünyada son 5 yılda hayata geçirilmiş mimari alan yaratan sergi tasarımlarını arşivlemeye başladık. Bu arşivleme sürecinde “Mamut’ta sanatçılar eserlerini daha iyi nasıl sergileyebilir?” sorusunu düşünürken ve projeyi çizerken bulduk kendimizi.
Z.T: İkimiz de bir şeyleri daha iyi yapmakla hatta en iyi şekilde yapmakla ilgileniyoruz. Mamut Art Project’e bize inandıkları ve bizi destekledikleri için teşekkür ediyoruz.
Projeyi hazırlarken nelere dikkat ettiniz, öncelikleriniz nelerdi?
C.Ö: Projeyi hazırlarken sanırım ilk dikkat ettiğimiz şey, ziyaretçiyi dış dünyadan koparıp, sanatın derinliklerine almak istememizdi. Başka hiçbir şey düşünmeden sadece bulunduğu alanı yaşamasını istedik.
Z.T: Geçen senelerde ziyaret ettiğimiz ve gözlemleme fırsatı bulduğumuz fuar planındaki geliştirilebilecek noktalardan başladık. Önceliklerimizden bazıları, sanatçıların işlerini görmek için girip çıktığımız odacıkları devamlılık sağlayabileceğimiz duvarlara çevirmek ve koridorlar arası güçlü ilişkiler/perspektifler yaratmaktı. Küçük meydanlar oluşturup, bu alanların her birinde en az 7-8 sanatçının işlerini kadraja sokmak da önemsediğimiz konulardandı.
Sergileme alanının yeni mimarisinin etkilerinin neler olduğunu düşünüyorsunuz? İzleyici için nasıl bir deneyim oldu?
C.Ö: Mamut izleyicisi için, birbiriyle konuşan işleri farklı açılardan ve açıklıklardan değerlendirilebilen, sanatla yürüyüşe çıktıklarını hissettiren karma bir sergi deneyimi olduğunu düşünüyorum.
Z.T: Yeni tasarımı ile Mamut Art Project’in bir sergiye dönüştüğünü düşünüyorum. Duvarda işlerini yan yana sergileyen sanatçıların birbirlerini daha rahat tanıma fırsatı bulduklarını ve bunun da fuara kayda alınır bir değer kattığını düşünüyorum. Ziyaretçiler ise onlar için belirlediğimiz rotalardan birine girip uzun koridorlar arasında doğru mesafelerden sanatçıların işlerini gezebildiler.
Sizi birlikte başka projelerde görme ihtimalimiz varmı?
C.Ö: Mamut’un her aşamasında çok büyük bir keyifle, birbirimizi tamamlayarak çalıştık, farklı projeler için de çalışmaya devam ediyor olacağız.