13 ŞUBAT, PERŞEMBE, 2025

Mekâna Ait İzler: “Her Yerde Ev Olma Arzusu” Sergisi

Sanatçı Özlem Yenigül ile “Nereye ait hissediyorum?” sorusu odağında, bireyin mekân ve ev ile ilişkisini aidiyet kavramı üzerinden ele aldığı eserlerinden oluşan, ilk kişisel sergisi “Her Yerde Ev Olma Arzusu” hakkında merak ettiklerimizi konuştuk.

Mekâna Ait İzler: “Her Yerde Ev Olma Arzusu” Sergisi

Ankara merkezli sanatçı Özlem Yenigül ev içi nesnelerin temsillerinden yola çıkarak ev ile kurduğu bağı, kimliğini ve nesnelerin aidiyetini sorguladığı eserlerinden oluşan ilk kişisel sergisi “Her Yerde Ev Olma Arzusu” ile Anna Laudel İstanbul’da izleyici karşısına çıkıyor. Bu sergide merkezde yer alan “Nereye ait hissediyorum?” sorusunu ev yaşamında kullanılan geleneksel tekniklerde arıyor sanatçı. Sergide farklı tekniklerle ürettiği, farklı boyutlarda işleri yer alıyor. Tufting ve punch dokuma teknikleriyle ürettiği duvar işleri; önceki çalışmalarının temelini oluşturan desen defterleri; kolalama yöntemiyle biçimlendirdiği ev içi nesnelerden kumaş kalıpları ve yüksek baskı örnekleri “Her Yerde Ev Olma Arzusu” sergisini oluşturuyor.

Ankara merkezli bir sanatçısınız, sizinle en son geçtiğimiz yıl Mamut Art Project’te karşılaşmıştık ve şimdi ilk kişisel serginiz “Her Yerde Ev Olma Arzusu” İstanbul’da Anna Laudel’de izleyiciyle buluşuyor. Bize hem sanatla ilgili ilk bağınızdan bugüne hikâyenizi hem de Ankara-İstanbul hattındaki yolculuğunuzu anlatır mısınız?

Aslında sanatla ilgili ilk bağınız kısmı benim için cevaplaması zor bir kısım :). Lise zamanlarımda hep bir şeyler çizerdim ama bununla ilgili üniversite okuma fikri benim için büyük bir bilinmezlikti. Güzel sanatlar fakültesinin varlığından bile bir haberdim çünkü. Daha sonra hazırlık kurslarından haberdar olmamla resim bölümüne hazırlık sürecim başladı. O dönem gözümde canlanan ve yapmak için can attığım büyük boyutlu yüzey işleriydi. Bu beni çok motive ederdi. Lisans dönemimde nispeten bu şekilde çalıştım ve yüksek lisans ders dönemimde okulda yapılan atölye değişikliğiyle birlikte mekân, yer, aidiyet gibi kavramlar bir şekilde üzerinde durduğum meseleler oldu.

​Mamut Art Project benim beğenerek takip ettiğim ve katılmayı istediğim bir platformdu. "Orada Her Şey Yerli Yerinde” isimli çalışmamı sergiledim ve bugünkü serginin bir ön izlemesi gibi oldu diyebilirim.

©Hadiye Cangökçe

O hâlde bugün bizi buluşturan bu sergiden bahsedelim. İlk kişisel serginiz “Her Yerde Ev Olma Arzusu” bize eve, ait olmaya, bireyin mekân içi deneyimine dair pek çok farklı pencere açıyor. “Ev yalnızca bir yer değil, bir histir. Eve dönmek, bir mekânı bulmaktan çok, kendini bulmaktır” der John Berger. Kişisel ve sanatsal olarak ev ile nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?

Aidiyet kavramının en yoğun yaşandığı yer ev kabul edilir. En azından büyük çoğunluk için böyle. Daha çok kişisel referansların içinde bulunduğu ve birçok duygunun var olduğu bu mekân, benim için de (o dönem için) daha önce fark etmediğim şekilde, çok güçlü bağlarımın olduğunu keşfettim. Daha sonra birçok soru ve merakı da tabii beraberinde getirdi. Bu çerçevede işler üretmeye başladım ve bugünkü işler ortaya çıktı. Aidiyeti oluşturan ve besleyen noktaları aslında güdüsel olarak yaptığımı, bulunduğum yere bir kimlik kazandırma çabam olduğunu fark ettim. “İnsanın eviyle olan bağlantısı, aslında onun dünya ile olan bağlantısı kadardır.” der Gaston Bashelard. Tam olarak bu bağlantı çalışmalarımın temelini oluşturuyor.

Bu kurduğunuz ilişkiden hareketle; serginin merkezine “Nereye ait hissediyorum?” sorusunu koyuyorsunuz. Bu sergiyi hazırlayan duygusal ve düşünsel arka plan neydi? “Her Yerde Ev Olma Arzusu”nun kavramsal çerçevesini nasıl tanımlarsınız?

Bir mekânı yer yapan veya bir alanı ev yapan şeyin aidiyet olması ya da bu aidiyetin ne olduğu, nasıl oluştuğu gibi sorular aslında çıkış noktası. İçerisindeki elamanlarla birlikte bilişsel bir haritayla bazı dinamikleri okuyoruz ve herkesin kendine göre bir ev/mekân tanımı ortaya çıkıyor. Yaptığım tüm çalışmalarda kendi kişisel tarihimde var olan nesnelerden referanslar var ve böylece ben bu sorulara kendimce verdiğim cevapları göstermiş oluyorum.

©Hadiye Cangökçe

Eserlerin referans noktaları kişisel tarihinizden geliyor. Üretim süreçlerini de merak ediyorum. Serginizde büyük ve küçük ölçekli pek çok çalışmanız yer alıyor. Bunlar farklı malzeme ve tekniklerde ürettiğiniz işler. Eserlerin; fikirlerin yüzeyde somutlaşması arasında geçen üretim sürecinizden bahsedebilir misiniz?

Her ne yapıyorsam önce eksizlerini yapıyorum ve daha küçük yüzeylerde çözümlemelerde bulunuyorum. Özellikle büyük işlerde nispeten planlı gitmek benim için önemli. Özellikle dokumalara başlamadan önce eskizlerini yapmak, tekniği ya da işin boyutunu planlayabilmemi sağlıyor. Birbirine bağlı büyük işlerde bu şekilde ilerliyorum. Onun dışında sürekli bir şeyler karalıyor olmak beni hep üretimin içinde hissettiriyor ve bunu çok seviyorum. Sergide de bir defterim var en sevdiğim defterlerimden biri.

Çalışmalarınızda ev içi nesnelerle ilişkileriniz kadar kadın kimliğinin ev içindeki yerine de temas ediyorsunuz. Bu eserlerinizde kadın figürlerini antik bir temsilde sunmanızın nedeni nedir? Kadının ev içi bilinci ve bilinçdışı nasıl yansıyor bu çalışmalarda?

Amacım aslında arzulanan ideal kadın tipini biraz göze sokmaktı. Bunun için de en mantıklı yol antik dönem temsillerini betimlemek hâliyle. Ayrıca bu temsillerin yapılış amaçlarıyla benim yapmak istediğim şey tabana tabana zıt aslında ve bu zıtlıkları kullanmayı da seviyorum.

1. Ben Nerdeyim, 2023, Dokuma, 60h x 60w cm, 23 5/8 x 23 5/8 in 

2. En Rahat Yerinize Yakışır, 2023, Dokuma, 25h x 37w cm, 9 7/8 x 14 5/8 in
3. Mahremiyet, 2024, Dokuma, 237h x 138w cm, 93 1/4 x 54 3/8 in
4. 3+1, 2023, Dokuma, 30h x 100w cm, 11 3/4 x 39 3/8 in 

Çalışmalarınızda ve pratiğinizde tufting ve punch dokuma tekniklerini kullanıyorsunuz. Bu tekniklerin sanatsal açıdan size nasıl bir alan açtığını düşünüyorsunuz?

Aslında dokuma yapmaya başlamam ya da dokumayı bir şekilde işlerime dahil etmeye başladığım dönem diyeyim, evin ‘ne’liğini düşünmeye başladığım zamana denk geliyor. Yine evin içinden bir teknikle işleri üretmem zaman içinde kaçınılmaz oldu. Neyi, nasıl daha iyi aktarabileceğimi düşünüyorsam, tekniği o şekilde belirliyorum. Daha doğrusu iş kendi tekniğini kendi seçiyor.

Eserlerin galeri mekânındaki aidiyetine dair nasıl müdahalelerde bulundunuz? “Her Yerde Ev Olma Arzusu” nasıl yerleşti bu mekâna?

Sergide yer alan en büyük çalışmam “Gerçek Gibi Görünüyor”, galeri mekânına özel olarak ürettiğim bir iş. Geleneksel olarak bir evin salonunda bulunduğunu düşündüğüm nesnelerden oluşuyor. Bir ev düzenini galeride olduğu gibi göstermeye çalışmak başlı başına aidiyet sorusunu pekiştiren bir şey. Diğer tüm yerleşim de bu iş üzerinden şekillenerek bugünkü sunumu oluşturdular. Her ne kadar ortak şeyi söyleseler de kendi içinde konuşan seriler var.

©Hadiye Cangökçe

Çalışmalarınızın bazılarında desenlere yazılar da eşlik ediyor. Hangi noktada buna ihtiyaç duyuyorsunuz?

Çoğunlukla yaptığım okumalarda altını çizdiğim kısımları alıntılıyorum. Görsel olarak anlattığım şeyleri yazılı şekilde denk geldiğim çok oluyor. Ortak ve birçok disipline konu olan meseleler olduğu için sanırım. Hatta günlük konuşma dilinden de işlerime isim koyarken faydalanıyorum diyebilirim. Algıda seçicilik de denebilir tabii ki. Bazen yaptığım iş sırasında okuduğum ya da duyduğum bir cümle işle bütünleşip bana tamamlanmış gibi hissettirebiliyor.

Bu sergiyle ilgili en temel deneyimleriniz, edinimleriniz neler oldu? Merkezi noktaya işaret ederek “Nereye ait hissediyorum?” sorusuna bir cevap bulabildiniz mi?

Tabii ilk solo sergim olmasından dolayı ayrı bir heyecanı var. Bu sorudan hareketle uzun süredir farklı disiplinlerde çeşitli işler ürettim. Yan yana bütünlüklü şekilde kişisel bir hikâye anlatıyorlar. O yüzden bir şekilde aldığım cevapları resmettim diyebilirim :).

Özlem Yenigül ©Fatih Karatekin

“Her Yerde Ev Olma Arzusu” izleyicisini nerede konumlandırıyor? Nasıl bir etki yaratmayı, buradan hangi hislerle ayrılmalarını istersiniz?

İşlerin genelinde ortak referanslar diyebileceğim biçim, malzeme ya da nesneler var. Bir şekilde aşina olma durumu, aktarma konusunda benim için önemli bir duygu. Örneğin yüksek baskılarımda kullandığım dantel, kültürümüzde ortak öğe diyebileceğimiz kullanım nesneleri. Sergiyi izleyen hemen hemen herkesin evinde (kulanılsın ya da kullanılmasın ) var olan veya bir şekilde biçim olarak bilinen nesneler. Bu izleyicide bir tanıdıklık hissi yaratıyor ve bunun üzerine bir inşa başlıyor. Bundan sonrası izleyicinin deneyimlerine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.  

Özlem Yenigül’ün ilk kişisel sergisi, “Her Yerde Ev Olma Arzusu”nu 2 Mart 2025 tarihine kadar Anna Laudel İstanbul’da ziyaret edebilirsiniz.

0
929
0
Fotoğraf: Fatih Karatekin,Hadiye Cangökçe
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage