Şeylerin, varlık hallerini, bir araya getirme eylemiyle bozan ve değiştiren kolaj; görmenin başka bir aşamasını önerir. Üst üste, yan yana, arda arda gelen farklı şeyler hakkında göz, eskisi gibi bir deneyim yaşamayacaktır.
Almanya avangardının önemli ismi Kurt Schwitters, ezber bozan öncü sanatçıdır. Kolaj Schwitters sanatının dili ve merkezidir. Dada’nın içinde adı geçse de kendi Dada’sını yarattığı sık sık dile getirilir. Farklı türlerde hiçbir anlama gelmeyen şiirleri, yan yana geldiğinde hiç anlamı olmayan sesleri içeren “Ur Sonate” adında sonatı da bulunan Schwitters; anlamsız, özel anlamlı parçaların yan yana geldiği bir dergi de çıkarır. Bu dergiye de külliyatının hepsine verdiği “Merz” adını verir. Bu isim kolajlarındaki nesneler gibi buluntu bir kelimedir. Schwitters, “Kommerzial ticari kelimesinden yola çıkarak 1 bulduğu bu ismi zaman içinde tüm işleri için kullanacaktır.
“Merz”, Schwitters için tüm sanatını anlatan bir isim oldu zaman içinde. Henüz enstalasyon telaffuz edilmiyorken; yaşadığı yeri heykellerle ve buluntu nesnelerle doldurması gelecekte enstalasyon sanatının ilk örnekleri olarak kabul edilecektir.
Akla gelen her türlü nesne onun üretim dili içinde zaman içinde yer alır. Tekerlekler, biletler, gazete kupürleri ve daha pek çok şey. Günlük yaşam nesnelerinin kolajlarında yer alması, gündelik yaşam eşyalarının buluntu nesne olarak sanata girmesinin yanında, geleceğe bilgi de aktaran o günün yaşamı hakkında ipuçları da veren bir günlük oldu adeta.
Hannover Merzbau (1922 -1942) Kurt Schwitters’in kendisi için Hannover’de inşa ettiği, savaş sırasında bombalamalar sonucu yok olan yaşam alanıdır. Schwitters’in kendi dilini yaratığı “Merz” adı ile anılan üretimleri içinde, tüm manifestosunu yaşattığı ve yaşadığı bu yer; sanat doğuran, içine gireni sanatın içine bir nesne gibi sokan neredeyse onu kolajın bir parçası haline getiren bir mekândır. Schwitters Merzbau’yu, biri Oslo yakınlarında Lysaker’de* diğeri de İngiltere’de olmak üzere iki kez daha yapmıştır ama ne yazık ki her ikisi de ayakta değildir. Sonuncusu sanatçının 1948’de ölümüyle yarım kalmıştır.
Ali Artun Merzbau hakkında şunları yazar: “Schwitters bütün hayatını adayacağı mimarlık eseri Merzbau’yu veya diğer adıyla Erotik Katedral’i hayal etmeye, Merz-sütunu dediği birtakım heykellerle başlar. Istırap (Leiden, 1917) Merzbau’nun çekirdeğini oluşturan heykellerden ilki sayılır. Ahşap, mukavva, hurda demir levhalar, kırık mobilya parçaları, tablo çerçeveleri gibi atıkların bir asamblajıdır. En tepede daha küçücükken ölen oğlu Gerd’in ölüm maskesi vardır. Yedi yılda sütunların sayısı ona çıkar. Bunlar arasında “büyük sütun” olarak andığı heykele Erotik Istırap Katedrali adını verir (Kathedrale des Erotischen Elends – KdeE). Schwitters’ın mimarlığını simgeleyen alegorik yoğunluğu nedeniyle, Merzbau aynı zamanda bu sütunun adıyla da anılmaya başlar. Yapının sütunlar dışındaki diğer elemanları rölyef havasındaki kolajlardır.”2
Braque, 1912’lerde, önce desenlerinin içine yapıştırma kağıtlarını, sonra da tablolarının içine sokmuştu. Picasso onu takip edecek ve kolaj kübizmle birlikte ilerleyecekti. Merzbau, Dada ve konstrüktivizm ekseninde kolaj ve asamblajın özgürlüğünde ilerleyen bir hayal ev, bir şiir, bir dergi ve bir hayattır. Aynı zamanda da kolajı üretim dilinin içinde çoğulcu bir öğe olarak yaşatan Kurt Schwitters’in üretimlerini sergilediği bellek evidir.
Brian O’ Doherty; “Sanatta idealizmi yok etmek zordur, çünkü boş galerinin kendisi sanatmış gibi yapar ve böylece sanatı korur. Schwitters’in Merzbau’su dönüşmüş gözün sömürgeleştirdiği bir dünyadan süzülmüş bir dönüşüm mekânı olarak “galeri” fikrinin ilk örneği sayılabilir.” 3 der.
“Beyaz Küpün İçinde” adlı kitabın yazarı Brian O’ Doherty; bu kitapta, modern sanat galerisi düşüncesini lime lime ederek; nesne ve sergilendiği mekâna dair ilişkiyi anlatır ve izleyicinin bu ilişkideki varlığından söz eder. İrlandalı sanatçı ve eleştirmen O’Doherty, Schwitters’in 1923’te Hanover’de yaptığu, 1943’te yıkılan Merzbau’suna ilişkin; “Merzabau’nun yapıldığı dönemde enstalasyon sanatına daha kırk yıl vardır, mekânı deneyimlemek fikri henüz ortaya çıkmamıştır. Herkes mekânının işgal edildiğini ve Werner Schmalenbach’ın yazdığı gibi, ‘yapıtını yaratıcısının giderek mülksüzleştiğinin” elbette ki farkına varmıştır. Bu işgalin ardındaki dürtü ise pek açık değildir, gerçi Schwitters’in dediği gibi, yapıtın oluşuna kaynaklık eden, kent mitosudur.” 4
Nesneler, sanat tarihinde, kimi zaman tek başlarına kimi zaman yan yana yol aldı ve alıyor. Şeylerin kolajdan, asamblaja yolculuğu içinde enstalasyonla birleşen talihi, hazır nesnenin gücüne güç kattı. Dijital çağın sonsuz evreninde çoğalan imkânlar ise kolajın geleceği hakkında kahin olmayı gerektirmiyor.
Plato Sanat’ta açılan MERZ 3000 “Gelecek Kolajdır” başlıklı sergi, Kurt Schwitters’ın Merzbau’suna gönderme yapmakta. Serginin tasarımı ise, dışavurumcu ve kübistik uzamsal müdahaleler yoluyla montaja benzer deneysel bir mekân olan Merzbau’ya olan minnettarlığı ifade etmekte.
“Gelecek Kolajdır!” kolajın çağdaş sanat içindeki varlığını ve önemini farklı mecralarla olan yakınlığını gösteren karma bir sergi. Dokuz sanatçının eserleri, kolajın çağdaş sanatçılar için statükosunu ve anlamını tartışıyor. Ayrıca, mekânın tasarımında da kolajın ve montajın biçimsel kurallarına başvurulduğundan sergi, klasik “beyaz kübün” ötesine geçen alternatif bir deneyimi sunuyor. Serginin parçalar halindeki bu yapısı sayesinde eserler, mekân ve ziyaretçiler, fikirlerin, yorumların ve deneyimlerin tümünün birbiriyle bağlantılı olduğu geniş ve tek bir kolajın evreni haline geliyor.
Serginin Küratörü Marcus Graf. Sergiye; Bora Akıncıtürk, Deniz Ayral, Özge Enginöz, Buğra Erol, Mustafa Horasan, Seydi Murat Koç, Lara Ögel, Damla Özdemir ve Arda Yalkın farklı mecralarda üretilmiş ve kolaj paydasında birleşen üretimleriyle katılıyor.
Marcus Graf, ilham aldığı Schwitters’ın mimarlığını sergi mekânına dahil etmiş. Bu bilindik steril sergi izleme eylemini sökmeye çalışan hatta ilk adımda izleyene (bana verdiğini itiraf etmeliyim) rahatsızlık verebilen labirente dönüşmüş bir mekân. Dahası; duvarlardan çıkan uzantılar, çerçeveler, girintiler de bu karmaşanın parçaları. Fakat bu yabancılaşma Merzbau’yu hatırladığınızda az bile gelebilir. Zira duvarlarda yerde, girinti ve çıkıntılarda gördüklerinizin Schwitters’ın Merz adıyla anılan üretimi içinde kullandığı dili, kolajın bitmeyen varlığını hatırlatmak ve selamlamak için oradalar.
Dışavurumcu ve kübist mekândan ilham alan Marcus Graf; bu sergi için seçtiği sanatçıları da kolaj çalışan sanatçılara odaklanmış. Merz 3000 içinde ironi barındıran bir isim zira bugün de kolaj olanca hızıyla sanatın içinde.
Buğra Erol, uzunca bir süre Green Peace için çalışmış çevreci bir aktivist, hem de genç bir sanatçı. Bu sergide bit pazarından topladığı dialarla yaptığı bir işini görüyoruz. Üst üste binen iki dia; bu durumlarıyla görüntülerle oluşan kare bir kolaj yaratırken, hepsi bir araya gelip tipografik bir kolaj oluşturuyor ve “DADA” yazıyor. Yazı serginin selamladığı ruhla örtüşürken, görüntüler de birbirleriyle örtüşerek kolajın çoğaltan doğasını işaretliyorlar.
Bora Akıncıtürk’ün bronz heykelleri, bu sergide yer alan tek heykel serisi. Dikkatle baktığımızda karmakarışık bu heykeller oldukça sert ve hatta kaba. Sanatçı hazır malzeme de kullandığı bu heykellerde kolajın kes yapıştır diliyle heykelin geleneksel malzemelerinden biri olan bronzu yan yana getirerek ironi dolu bir nesne yaratıyor.
Arda Yalkın dijital baskılardan oluşan bir kolajlar yapıyor. “Ben Vatanımla Evliyim” isimli pigment baskı üzerine karışık teknik kolajı; kent- fabrika-kırsal alan görüntülerinin önünde üniforma giymiş, başı leylek başını andıran bir askeri çağrıştırıyor.
Hazır görüntülerin yanında emek de bu sergini hatırlattığı başka bir eylem. Hazır nesne ve görüntülerin kolajın temeli olduğu bu üretim dilinde; yeni bir şeyler yaratma çabası ve beraberinde gelen anlatma isteğinin birleştiği zorlu emek, kolaja dönen hayatlarımıza ayna tutuyor.
Mustafa Horasan’ın sergideki çalışmalarında, boya üzerine kağıt kolajlar görüyoruz. Tipografik elemanlar, üst üste binmiş görüntüler. Boya üzerine boya gördüğümüz; müzedeki çerçevelere benzeyen bir çerçevede sergilenen işinde ise kolaj taklidi yaratan bir resimle karşılaşıyoruz.
Özge Enginöz çirkinliğin estetiğini takip ederek, oyuncaklar, resimler yaratıyor. Kolaj; Özge Enginöz için tuhaf dünyalar yarattığı bir oyun alanı. “Plaj Depresyonu” adlı resminde, pljda poz veren bir ailenin başları yerine başka formlar kullanarak, bedenin düşünce ve söz üreten yerini neredeyse sürreal formlara dönüştürerek iletişimin/iletişimsizliğin kaygan zeminini eşit bir zemine taşıyor. Enginöz’ün heykellerinde ve resimlerindeki kolaj parçaların bildik yerlerini değiştirerek alternatif yaşamlar öneriyor. Görüntüler, kolaja yakınlaşarak resim olarak varlar.
Lara Ögel Türkiye’de bulduğu fotoromanların üzerine yoğunlaşıyor. Buluntu nesneleri kişisel bir temasla birleştiren sanatçı, kendi hikayesi olan fotoromanları, kendi hikayeleri ile kolajlıyor.
Dönüşen kentler ve değişen alışkanlıklar düşünüldüğünde içinden geçtiğimiz zaman bizi de büyük resmin bir parçası kılıyor. Sergi, tam da bu pencereden bakıldığında, Kurt Schwitters’ın kendi yaşamına eklediği pek çok şey gibi, bizi de bu sergiye ekliyor ve resim içinde resim ve onun da içinde hareketli bir nesne olarak yeniden var ediyor. 17 Ocak’a kadar Balat, Ayvansaray caddesi numara 33’e uğrayın.
1 Pierre Cabane,”Kolajlar”, Modernizmin Seru?veni, Enis Batur (hzl.), YKY Yayınları, 2003,s.326.
• 1937 yılında Hitler’in modernist sanatı, avangardı silmeye yönelik “Dejenere Sanat” (Entartete Kunst)sergisi düzenlenir ve arkasından bütün arkadaşlarıyla birlikte Schwitters’ın işleri de müzelerden kaldırılır. Aynı yıl, Nazi rejimini açık açık protesto etmekten kaçınmayan sanatçı, Gestapo’nun takibinden kıl payı kurtularak Norveç’e kaçar.
www.e-skop.com/skopbulten/erotizm-erotik-katedral-kurt-schwittersin-mimarliga-oyunu/951 7Aralık 2014
2
http://www.e-skop.com/skopbulten/erotizm-erotik-katedral-kurt-schwittersin-mimarliga-oyunu/951 7Aralık 2014
3 Brian O’ Doherty, “Beyaz Küpün İçinde”, Ahu Antmen (çev.), İstanbul: Sel Yayıncılık, 2010, s.64.
4 A.g.e., s.62.