Sanat meme’leri yayımladığı @freeze_magazine adlı Instagram hesabıyla tanınan Cem A.’nın tek tipleşen sergi metinlerini konu edindiği ve Türkiye'deki ilk kişisel sergisi “Pleased to announce…” (…Sunmaktan mutluluk duyar) üzerine bir yazı.
“Yalnızca ‘-mış gibi’ yapmanın getirdiği o haz için, yalnızca o ürperti düşünülerek tasarlanmış bu kurmaca metindeki onca sahte ayrıntı gibi.” [i]
Beni bu alıntıya, Georges Perec’e ve Oulipo’ya getiren, Versus Art Project’te ziyaret ettiğim “Pleased to announce…” (Sunmaktan mutluluk duyar) [ii] başlıklı sergi oldu. Tabii bunda Norgunk Yayınları’ndan yakın zamanda çıkan ve şu sıralar başucunda okunmayı bekleyen kitaplar tepesinin üst sıralarında –en azından okunmaya başlanmış olanlar arasında- konumlanan Cem İleri imzalı Yararsız Bir Mekâna Dair kitabının da etkisi var. Bir metinden yola çıkılarak üretilen bir başka metni, yine aynı metinle kesişen bir sanat projesinden ve mekânından [iii] bahseden bu kitabı okurken oyuncu bir basın bülteni düştü mailime. Bültenin bir kısmını yok saymamızı istiyordu. Ve tanıtımı yapılan sergi şu soruyu soruyordu:
“Acaba her sergiye ve sanat eserine uyacak bir jenerik sergi metni yazılabilir mi?”
Aklıma Perec’in Harikalar Odası kitabındaki sanat eleştirileri ve tanıtım yazıları geldi. Kurmaca ama bir o kadar da gerçek ya da daha doğrusu gerçeğe çok yakın ama “kesinlikle, büyük ihtimalle, muhtemelen” [iv] kurmaca olan bu yorumları okurken çok keyif aldığımı hatırladım:
“… New York Zeitung’a verdiği iki satırlık yazıda, Walter Bannertrager ‘Sanatta güzel kavramı konusunda genel kabul görmüş düşünceleri tartışmaya açacak metafizik ağırlıklı esiniyle incelikli bir sembolizmin izlerini taşıyan (bu) portreye ancak şöyle bir değinebildiği için’ üzüldüğünü belirtirken…”
Bu alıntı kitaptan ama pekâlâ Versus Art Project’in sergiye özel okuma masasında görebileceğimiz uydurma metinlerden biri olabilirdi. Sanatçı her ne kadar Oulipocular ile bir ilgi kurmamış, Perec ile tanışmamış olsa da ben ısrarla Perec’in orijinal ile reprodüksiyonu, gerçek ile kurguyu, sahte ile hakikiyi karıştıran oyunlarını düşündüm. Tek tipleşen sergi metinlerini eleştiren Cem A. farklı coğrafyalardan küratör, eleştirmen, iletişim danışmanı arkadaşlarına jenerik bir sergi tanıtım metni yazmaları için bir davette bulunmuş. Katkıda bulunanların ilettiği metinler üzerinde kesilerek, kırpılarak, birleştirilerek tekrar oynanmış ve metinler yazarını ele verecek üslup, kelime tercihi hatta imla hatası gibi izleri de kaybettirerek anonimleştirilmiş.
Okuma masasında bu jenerik metinler yer alırken ulusal ve uluslararası çeşitli sanat kurumlarından temin edilen basın bültenleri ile kaplanan duvarlara karekod baskılı levhalar yerleştirilmiş. Bu karekodlar sergiyi dijital platforma taşıyor ve izleyiciyi, sanatçı Cem A.’nın @freeze_magazine adlı Instagram hesabındaki paylaşımlara götürüyor. Sanat metinlerini, sanatçı-galerici-eleştirmen-küratör gibi çeşitli sanat aktörleri arasındaki ilişkileri eleştiren bu mizahi içerikler [v] sergi rotasına birbirleriyle konuşacak şekilde yerleştirilmişler. Bu hem Instagram’da yapıldıkları zamana göre paylaşılan içeriklere küratoryal bir müdahale hem de ziyaretçilerin karekod okutup ilgili sayfaya ulaştıktan sonra paylaşımların devamını internet üzerinden incelemek üzere sergiyi erken terk etmelerini önleyecek oyuncu bir katman oluyor. Dijital ortamda üretilen ve paylaşılan görsellerin galeride basılı olarak sergilenmek yerine karekodlar aracılığıyla ziyaretçiye ulaştırılması ve “Beyaz Duvar” yerine -bir boya firmasının (Jotun) sponsorluğunda- internet yayınına gönderme yaparak masmavi boyanan duvarlar sanal ile fiziksel mekânın etkili bir şekilde bir arada kullanılmasına örnek olsa da “Okuma Masası” bu yaklaşımla çelişiyor. @freeze_magazine görselleri için bizi sanala yönlendiren sergi, e-mailler aracılığıyla yayılan basın bültenlerini duvara bir altlık olarak asıyor, bilgisayarda üretilen ve yine bilgisayar aracılığıyla kurgulanan metinlerin oldukça kaliteli bir kâğıda basılmış çıktısını ise masaya koyuyor. Görsellerin ve sergi için özel olarak üretilen uydurma metinlerin deneyimlenme kurgusunun birbirinden ayrılması, başka bir deyişle metnin üzerine/üstüne/dair/hakkında olduğu sergiyle ilişkisizliğini eleştiren, ama bu eleştiriyi de eleştirdiğinin izinden giderek -bağı kopararak- yapan yaklaşım üretim ve aktarım sürecinde aracın rolünü sorgulatıyor.
Sergi metinlerinin jenerik dilini eleştiren “International Art English” (IAE) terimi Alix Rule ve David Levine tarafından 2012 yılında ortaya atılmış. Kavram birçok müze, bienal, yayıncı, sanat fuarı vb. tarafından e-flux aracılığıyla 9000’den fazla sanat profesyoneline gönderilen basın bültenlerinin analizi sonucu ortaya çıkmış. [vi] “Sergi metnini yazanın ve sergi metnini okuyanın, serginin ne hakkında olduğuna dair en ufak bir fikrinin olmadığını” eleştiren “Pleased to announce…” sergisi de bu kavram etrafında şekilleniyor. Eleştirilen durumun kaynağını aramak, nedenlerine dikkat çekmek veya arka planını sorgulamak yerine daha mevcut sıkıntıyı görünür kılmayı tercih ediyor. Bu nedenle olmalı duvarlarında yer alan bültenler için özel bir araştırmaya girişilmemiş, bültenlerin tamamı okunmamış; sanatçının veya galerinin bağlantılarını kullanarak erişebildiği, izin alabildiği bültenler daha önce bu format ile karşılaşmayanlar için ne tür bir dilden bahsedildiğine dair zemin oluşturmak amacıyla kullanılmış. Sanatçı bu metinlerin içinde elbette IAE kullanılmayanların da olabileceğini, genel olarak soruna dikkat çekmek istediğini belirtiyor. “Gerçekten anlaşılması zor metinler olabilir elbette, onlara haklarını vermek gerekir ama benim derdim okuyana kendisini aptal hissettirmeyi amaçlayan, kimsenin kelimesi kelimesine kale almadığı metinlerle”, diyor. Bir sanatçının, bir küratörün entelektüel birikimiyle, mesleki deneyimiyle belirli bir iş üzerine kaleme aldığı bir metin ile “pazarlama” amacıyla hazırlanmış, kimi zaman sanatçının-küratörün onayına hiç sunulmadan dahi paylaşılabilen bir tanıtım metnini aynı kefeye koymak mümkün olmadığı için Cem A. her ne kadar “belirli bir grubu, sanatçıyı, basın danışmanını hedef göstermeden genel olarak soruna dikkat çekmek istiyorum” dese de ihale metinleri yazana/yazanlara kalıyor. Metinlerin “jenerik” olma hâli eleştirilirken yazılı üretim (tanıtım, inceleme, eleştiri, kavramsal metin vb.) jenerikleştiriliyor. Sergi metni deyince ne anlamalıyız: Basın bülteni mi, küratoryal metin mi, sanatçının eseri hakkında yorumu mu, eser-sergi vb. üzerine eleştiri-tanıtım yazısı mı yoksa eserin bir parçası olan metin mi? Bu metinleri kim, neden yazıyor, neden okuyor? Bu metinler ne zaman yazılıyor, nerelerde yayımlanıyor? Tüm bu soruların yanıtları metinleri arka planda şekillendiren farklı katmanlar oysa. “Pleased to announce…” sergisi tüm bu katmanları göz ardı ederek eleştirdiği durumu çoğaltma tehlikesi taşısa da mizahtan güç alarak soruna dikkat çekmesi değerli.
Cem A.’ya oyuncu yaklaşımı ile beni bu yazıyı yazmak için harekete geçirdiği ve yazı boyunca “Acaba IAE tuzağına kapılıyor muyum?” sorusuyla baş başa bıraktığı için teşekkürler.
[i] Georges Perec, Harikalar Odası, Sel Yayınları, Sf: 87.
[ii] Sergi 23 Ekim tarihine kadar Versus Art Project’te ziyaret edilebilir.
[iii] Özge Açıkkol, Güneş Savaş ve Seçil Yersel'den oluşan sanatçı kolektifi 2000 yılında Şahkulu Sokak 39/1 adresinde yer alan üç odalı mekânda; Özge Açıkkol'un, Georges Perec'in "Yararsız Bir Uzama Dair" metnini merkeze aldığı projesi ile açılışını yaptı. Bkz. Cem İleri’nin bu metinden yola çıkan ve Oda Project’in işine değinen kitap için bkz: Yararsız Bir Mekana Dair, Norgunk
[iv] Anlatım bozukluğu ya da Perecyen bir oyun denemesi.
[v] Sergi metinlerinin anlaşılmazlığını eleştiren bir sergi üzerine yazarken “meme” kelimesini kullanmamayı denedim.
Meme: “a cultural item in the form of an image, video, phrase, etc., that is spread via the internet and often altered in a creative or humorous way.”
[vi] “International Art English”makalesinin ardından 2018’de yayınlanan kitap için bkz: Alix Rule ve David Levine, International Art English, Triple Canopy, Kasım 2018. Ayrıca International Art English üzerine Andy Beckett’in Guardian’daki yazısı için bkz.