Grafiti sanatı artık İstanbul sokaklarının olmazsa olmazları arasında. Şehrin dört bir yanında görebileceğimiz, her biri farklı tarzda olan bu çalışmaların ortak noktaları ise sokağı kendilerine tuval edinmiş olmaları. Günümüz sanat etkinliklerinin çoğunda yer edinmeyi başarmış durumda olan grafiti, buna karşın illegal ruhundan da asla ödün vermiyor. Özellikle Kadıköy sokaklarının tanınan bir imzası haline gelen grafiti sanatçısı Canavar ise bu kez kendini Red Bull Art Around ile Arnavutköy’de gösteriyor.
Bu yıl 4 - 20 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek olan Red Bull Art Around’un rotasında bizleri Canavar’ın bir mural çalışması bekliyor olacak. Canavar ile grafiti kültürü, günümüzdeki hâli ve son çalışması üzerine sohbet ettik. Sanatçının çalışmasını görmek için yolunuzu Arnavutköy’e düşürmeyi unutmayın!
10 yılı aşkın süredir grafiti yapıyorsunuz, sokakla nasıl tanıştınız?
Resimle aram hep iyiydi. Sokakta gördüğüm bir grafitinin ardından, temelinde içgüdüsel olduğunu düşündüğüm bir yaklaşımla ben de bir duvara adımı yazmıştım. Artık ben de oradaydım. İz bırakmıştım. Kendimi var etmem için bir kapı açıldı diyebilirim. Şimdi resim benim için bir mücadele alanı oldu.
Tüm bu zaman zarfı boyunca grafitinin Türkiye’deki gelişim sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Grafiti çalışmaları temelini harflerin oluşturduğu, son zamanlarda ise daha fazla estetik kaygıyla yapılan işler oldu. Sokak sanatı ise sokağa yapılan her şey olabilir. Türkiye’de pek çok gelişim mi yoksa değişim mi olduğuna emin olamadığım şey oldu. Sonucunda daha bilinir hâle geldi. Ama genel olarak eskiden gördüğüm daha saf olan üretimlerin heyecanın yerini ne yazık ki para ve ün çabası aldı. Bu durumun üretimleri de doğrudan etkilediği apaçık.
Ayırt edilebilir bir üslubunuz var ve çalışmalarınızda bir provokasyon gözlemlenebiliyor. Neye dayanıyor bu provokasyonun kökeni?
İnsanların, yüzleşmekten kaçtıkları ve benim de içinde bulunduğum varoluş ve yaşam mücadelesindeki sorunları; iç kısmındaki çirkinliklere, hislere, duygulara yoğunlaşarak irdeliyorum. Bu acı dolu bir yol. Ama ben bu yolun insanı örgütleştirdiğine de inanıyorum. Kimi zaman yaşadığım bu hislere ortak olanlara selam çakmak için boyuyorum.
Peki, grafiti ile hiç tanışmamış olsaydınız ya da sanat ile ilgili bir alanda olmasaydınız, gördüğümüz bu provokasyonu nasıl dile getirirdiniz?
Buna objektif bir cevap vermem çok zor ama rahatsız edici bulurdum, rahatsız da olurdum. Nedenlerimden biri de rahatsız etmek çünkü. Kendime dışardan baktığımda rahatsız edici bir şey yapmaya çalıştığımı fark ediyorum. Bu nedenle buna objektif ve dışarıdan yanıt vermek hâliyle zor.
Red Bull Art Around’un bu yıl ki teması “Hayaletler”. Sizin çalışmalarınızla uyum içerisinde diyebiliriz. Nasıl bir çalışma karşılayacak bizi?
Arnavutköy’de bir ara sokakta bulunan otoparka bakan bir apartmanın yan cephesi üzerinde çalıştım. 14 farklı ebatta hamam böceğinin bu binanın cephesine tırmandığını göreceksiniz. Hamam böcekleri benim için mücadele adına birer temsil oldular. Kendimi, var oluşumu, açıklamaya çalıştığım bir imge. Bu nedenle de her semtin, köşenin, insanın geçtiği her yerin belki de görülmek istenmeyen yönlerini göstermek üzerine boyuyorum. Daha çok bir imge benim için hamam böceği, bir temsil, o yüzden türü ya da renginden çok neyi daha çok temsil ettiği önemli olacak bu sergide de.
Peki, pek çok insan için cezbedici bir figür olmamasına karşın, neden böcek?
Dediğim gibi böcek ya da hamam böceği olmasının türsel ya da direkt bir nedeni yok. Bu daha çok kendiliğinden karşıma çıkan ve kendimle özdeşleştirdiğim bir figür oldu. Şimdi de üzerine çalışmayı seviyorum. Cezbedici olmamasını anlayabiliyorum ama temsil ettikleri nedeniyle zaten çok da sevimli bir figür olmaması gerekiyor.
Üretim esnasında edindiğiniz bir alışkanlık var mı? Özellikle dinlediğiniz bir müzik gibi?
Alışkanlıktan çok, işi oluruna bırakmayı seviyorum o yüzden tesadüflere açık çalışmayı tercih ediyorum. Olasılıklar beni yönlendiriyor. Ve evet, çalışırken sürekli müzik dinlerim. Son zamanlarda en çok Ağaçkakan’ı ve M4NM’i dinliyorum.
Son olarak, grafitinin şu anki popülerliğine ve geçmişe oranla daha legal bir algı oluşturmasına, nasıl bir eleştiri getiriyorsunuz?
Aslında popüler ve daha yasal bir izlenim yaratmasının hem pozitif hem negatif yönleri var diyebilirim. Sokaktan geçen herkesi içine alabilmesi, herkesi sanatla bir araya getirebilmesi yönünden ne kadar görünür olursa o kadar iyi diye düşünüyorum. O kadar da teşvik edici. Bana nasıl bir yön çizdiyse, nasıl bir başlangıç olduysa aynı şekilde herkes için ulaşılabilir ve kapsayıcı olması müthiş. Öte yandan popülarite ne yazık ki bir piyasanın içine de çekiyor yapılan işleri, bu da kimi zaman daha samimiyetsiz bir çalışma ortamı yaratabiliyor.
4 - 20 Mayıs tarihleri arasında Collective Çukurcuma'nın küratörlüğüyle gerçekleşecek olan Red Bull Art Around, İstanbul’un tarihi semtlerinden Arnavutköy’ü mesken tutacak.